Yazar "Kesemenli, Cumhur Cevdet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuk kapalı femur diafiz kırıklarında eksternal fiksatör ve pelvipedal alçı tedavisi sonuçlarının karşılaştırılması(2000) Subaşı, Mehmet; Kırkgöz, Turgut; Necmioğlu, Serdar; Kesemenli, Cumhur Cevdet; Kapukaya, AhmetAmaç: Kapalı çocuk femur kırıklarında eksternal fiksatör ve pelvipedal alçı ile tedavi edilen çocuk olguların tedavi sonuçları karşılaştırıldı. Çalışma planı: Kapalı femur kırığı nedeniyle başvuran 157 hastanın 57’si (%36.3; yaş ort. 6; yaş dağılımı 4-12) eksternal fiksatör, 100’ü (%63.6; yaş ort. 6.1; yaş dağılımı 2-12) 90-90 traksiyon sonrası pelvipedal alçı kombinasyonu ile tedavi edildi. Hastalar ortalama 18 ay (9-36 ay) takip edildi. Sonuçlar: Eksternal fiksatör kullanılan olgularda hastanede kalış süresi ortalama sekiz gün (5-15 gün); tedavi süresi ortalama 51 gün (35-79 gün); pelvipedal alçı uygulanan hastalarda hastanede kalış süresi ortalama 15.7 gün (6-22 gün), tedavi süresi ise 63.3 gün (45-78 gün) bulundu. İki grupta tel dibi enfeksiyon oranları sırasıyla %5.3 (n=3) ve %6 (n=6) idi. Konservatif tedavi uygulanan olguların 25’inde (%25) sırt ve perine bölgelerinde yer yer bası yarası geliştiği gözlendi. Eksternal fiksatör uygulanan hastalarda cilt sorunlarıyla karşılaşılmadı. Konservatif tedavi gören hastalarda hastanede kaldıkları süre içinde ortalama beş kez (5-8 kez) radyografi çekilirken; eksternal fiksatörle tedavi edilenlerde ortalama iki kez (2-4 kez) radyografi çekildi. Konservatif tedavi gören hastalarda ortalama 0.6 cm (0.3-1.7 cm) uzunluk artışı gözlenirken eksternal fiksatörlü olgularda uzunluk artışı görülmedi. Çıkarımlar: Kapalı femur kırıklı çocuklarda, eksternal fiksatörün özellikle yatak sıkıntısı ve personel yetersizliği olan kliniklerde iyi bir tedavi seçeneği olduğu sonucuna varıldı.Öğe Çocuk kapalı femur kırıklarının eksternal fiksatörle tedavisi(2019) Kesemenli, Cumhur Cevdet; Kapukaya, Ahmet[Özet Yok]Öğe Distraction osteogenesis is inhibited by cancer radiotherapy with Co 60(Canadian Soc Clinical Investigation, 2009) Kesemenli, Cumhur Cevdet; Kaya, Halil; Memisoglu, Kaya; Kaya, Beyza; Dirier, Ahmet; Tosun, Bilgehan; Kilinc, NihalAim: To investigate the effects of radiotherapy on distraction osteogenesis performed on the same bone in an area that has not received radiation. Radiotherapy (Co60) was carried out in a region where tumors may develop, and then, on the assumption that the tumoral region had been removed, distraction osteogenesis was carried out, and the effects were investigated. Method: Thirty New Zealand rabbits were randomized into two groups, a study group (15 rabbits) and a control group (15 rabbits). In the study group, Co60 was administered by teletherapy to the distal half of the left tibia. Rabbits in the control group were kept in the same environment for the same period, but were not subjected to radiotherapy. Four weeks after radiotherapy, osteotomy was performed on the proximal part of the left tibia of all subjects, and distraction was carried out until 10mm. After distraction was completed, the outcomes were evaluated radiologically, scintigraphically, and histopathologically, and the results were compared. Results: New bone formation achieved through distraction osteogenesis in the study group animals was inadequate, while new bone tissue achieved in the control group was superior (P<0.001). Conclusion: Radiotherapy has a negative effect on distraction osteogenesis, even if performed on a different part of the bone.Öğe Humerus kırıklı olgularda kilitli intramedüller çivi ve plak ile tedavi sonuçlarının karşılaştırılması(2003) Subaşı, Mehmet; Necmioğlu, Serdar; Kesemenli, Cumhur Cevdet; Kapukaya, Ahmet; Arslan, HüseyinAmaç: Humerus diafiz kırığı nedeniyle, kilitli intramedüller çivi veya plakvida ile tedavi edilen hastaların sonuçları karşılaştırıldı.Çalışma planı: Humerus diafiz kırığı nedeniyle cerrahi tedavi gören 60 hasta (43 erkek, 17 kadın; ört. yaş 38; dağılım 19-61) çalışmaya alındı. Hastaların 33'ü kilitli intramedüller çivi, 27'si plakvida ile tedavi edildi. Fonksiyonel sonuçlar Stewart Hundley ölçütlerine göre değerlendirildi. Kaynama süreleri ve morbiditeleri istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Ortalama takip süresi 42 ay (dağılım 28-72 ay) idi. Sonuçlar: Hasta grupları arasında iyileşme süreleri bakımından anlamlı fark yoktu (p>0.05). Radial sinir paralizisi, plak-vida ile tedavi edilen dört olguda gelişirken, int-ramedüller çivi ile tedavi edilen olgularda görülmedi. İntramedüller çivi ile tedavi edilen olgularda anlamlı düzeyde daha yüksek kaynamama oranı görüldü (p<0.05).Çıkarımlar: Humérus kırıklarının tedavisinde uygun bir tespit materyali henüz geliştirilememiştir. Kaynamama oranlarının yüksekliğine karşın, uygulamanın daha kolay olması, daha az yumuşak doku diseksiyonu gerektirmesi, düşük oranda morbiditeye yol açması, intramedüller çivileri tedavide iyi bir seçenek haline getirmektedir.Öğe Tibia kırıklarının intramedüler çivi ile tedavi sonuçları ve bir amputasyon olgusu(2002) Subaşı, Mehmet; Aslan, Hüseyin; Kesemenli, Cumhur Cevdet; Kapukaya, Ahmet; Çakır, ÖmerAmaç: Bu çalışmada intramedüller çivi ile tedavi edilen tibia kırıklarının sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışma Planı: 1996-1999 yılları arasında tibia kırığı nedeniyle, yaş ortalaması 31.7 (17-75) olan 28'i erkek 10'u kadın toplam 38 hastanın 39 tibiası intramedüller çivi ile tedavi edildi. Oluş mekanizmasına göre 24'ü tralik kazası, ll'i yüksekten düşme, 3'ü basit düşme şeklinde idi. Olguların 18'i kapalı, 21'i açık kırık olup, 10'u tip I, ll'ise tip II şekline idi. Kırıklar medulla oyulmaksızın intamedüller çivi ile tedavi edildi. Kırıkların tümüne statik kilitleme uygulandı. Takiplerde dinamizasyon yapılmadı. Sonuçlar Johner ve Wrush'un kriterlerine göre değerlendirildi. Sonuçlar: Ortalama 21 (9-38) ay takip edilen olguların tamamında iyileşme gözlendi. Ortalama iyileşme süresi 15 (8-23) hafta olarak tespit edildi. İki olgumuzda yüzeyel yara enfeksiyonu gelişti lokal pansuman ve antibiyotik tedavisi ile iyileşti. Derin enfeksiyon gelişmedi. Hastalarımızın 3'ünde ön diz ağrısı gözlendi. Olgularımızdan 13 yıllık tip 2 diabetes mellitusu olan bayan hastada, ameliyat sonrası 3. günde bacakta arteriyel dolaşım bozukluğu gelişti. İskemi sonucu gelişen nekroz nedeniyle suprakondiler femoral bölgeden amputasyon yapıldı. Johner ve Wrush'un kriterlerine göre kırıkların 16'sı mükemmel, 19'u iyi, 3'ü orta, l'i kötü sonuç olarak değerlendirildi. Çıkarımlar: Tibia kırıklarının tedavisinde intramedüller çivi uygulaması iyi bir tedavi seçeneği olmakla birlikte atherosklerotik ve diyabetik hastalarda amputasyona varan komplikasyonla karşılaşılabileceği unutulmamalıdır.Öğe Treatment of intertrochanteric femur fractures with 95A° fixed-angle blade plate in elderly patients(Springer, 2010) Kesemenli, Cumhur Cevdet; Memisoglu, Kaya; Necmioglu, Serdar; Kayikci, CumaIn this study, we aimed to evaluate the results of treatment of intertrochanteric femur fractures fixation with a 95A degrees fixed-angle blade plate in elderly patients. Fifty-eight patients with intertrochanteric femoral fractures were treated with 95A(0) fixed-angle blade plate. There were 32 female and 26 male patients. The fractures resulted from a simple fall in 42 patients, a motor vehicle accident in 6, and a fall from a height in 10 patients. The mean clinical follow-up was 27 months. Clinical outcomes were evaluated according to the American Academy of Orthopeadic Surgeons' criteria. Shortening greater than 2 cm was noted in these patients at last follow-up as a result of varus malunion, plate bending developed only in 3 patients, and the loss of reduction developed in two patients, but reoperation was not needed. According to these criteria, results were poor in 2 patients, fair in 6, good in 16 and excellent in 31 patients. Consequently, 95A degrees fixed-angle blade plates could be thought as a proper alternative technique due to their easy applicability, low learning curve and complication rates.Öğe Yirmi dört olguda ipsilateral ve tibia kırığı erişkinlerde "floating knee"(2003) Subaşı, Mehmet; Çoban, Vafi; Necmioğlu, Serdar; Kesemenli, Cumhur Cevdet; Arslan, Hüseyin; Kapukaya, AhmetAmaç: Erişkinlerde karşılaşılan ipsilateral femur ve tibia kırıklarının özellikleri ve kırığın tipinin ve iskeletsel yaralanma derecesinin sonuçlara olan etkisi değerlendirildi.Çalışma planı: Çalışmaya 24 hasta (22 erkek, 2 kadın; ört. yaş 38; dağılım 17-75) alındı. Letts ve ark.nın sınıflandırmasına göre kırıkların yedisi tip A, ikisi tip B, beşi tip C, yedisi tip D, üçü tip E olarak belirlendi. Femur kırıkları kilitli Intramedüller çivi, AO plak, düz plakvida, tek taraflı eksternal fiksatör veya dinamik kendiler vida ile tedavi edildi. Tibia kırıkları ise eksternal fiksatör, plak-vida, intramedüller kilitli çivileme ya da konservatif yöntemle tedavi edildi. Tip 3C açık tibia kırığı olan bir hasta-ya kırık seviyesinde aınputasyon yapıldı. Hastalar ortalama 3.2 yıl (dağılım 1.3-7 yıl) izlendi. Sonuçlar: Kalström ve Olerud'un ölçütlerine göre üç hastada mükemmel, dokuz hastada iyi, beş hastada yetersiz, altı hastada kötü sonuç alındı. Ekstremite yaralanma derecesi, yetersiz ve kötü sonuç alınan hastalarda 4.4, iyi ve mükemmel sonuç alınanlarda 3 bulundu. Yetersiz ve kötü sonuç alınan bir hastada tip A, diğerlerinde ise C, D veya E tipinde kırık olduğu gözlendi. Tibiasında tip 3 açık kırığı olan beş hastada yetersiz veya kötü sonuç alındı. On üç hastada (%54) en az bir komplikasyon oluştu. Çıkarımlar: Açık ve diz eklemiyle ilişkili olmaları nedeniyle tip C, D ve E kırıklarda ve iskeletsel yaralanma derecesi yüksek hastalarda yetersiz ve kötü sonuç daha fazla görülmektedir. Tedavide ideal bir tespit yöntemi olmamakla birlikte, sıkı internal fiksasyon, tip 3 tibia açık kırıkları dışında tercih edilmelidir.