Yazar "Kaya, Zozan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anormal uterin kanamalı kadınlarda uterus içi lezyonların tespitinde dilatasyon ve küretajın tanısal değeri(2008) Kaya, Zozan; Yalınkaya, Ahmet; Hakverdi, Ali Ulvi; Çiftçi, Şinasi; Güngören, Arif; Hakverdi, Sibel; Dolapçıoğlu, KenanAMAÇ: Histerektomi sonrası elde edilen histolojik bulgularla, Dilatasyon ve küretajdan ( D&C) elde edilen histolojik bulguları karşılaştırarak, D&C’nin teşhis açısından yetersizliğini değerlendirmek. Bu retrospektif çalışmada, D&C’nin teşhis açısından kesinliğini tespit etmeyi araştırdık.MATERYAL-METOD: Anormal uterin kanamalı 259 hasta değerlendirildi. Kadınların hepsine jinekolojik ve ultrasonografik muayene uygulandıktan sonra anestezi altında D&C işlemi uygulandı.Semptomların devam etmesinden ya da histolojik bulgulardan dolayı histerektomi gerçekleştirildi. Her hastanın histerektomi ve D&C sonrası histolojik bulgularını karşılaştırmaya çalıştık.SONUÇLAR: Semptomların devam etmesinden ya da histolojik bulgulardan dolayı D&C’den sonraki 2 ay içinde histerektomi gerçekleştirilen 259 hastayı değerlendirdik. Kadınların % 54.5’inde D&C’de patoloji saptanmadı. Diğer hastaların % 59,5’inde patolojik düzensizlikler histerektomide de mevcuttu. 259 hastanın 105’inde histerektomide sıklıkla bulunan intrauterin patolojileri tespit etmede, D&C yetersiz kaldı. Histerektomiden sonra, 259 hastanın 227’sinde D&C deki histolojik teşhise ilave patolojik düzensizlikler bulundu. TARTIŞMA: D&C, serviks laserasyonu ve enfeksiyonu ile uterus perforasyonunu içeren komplikasyonların riskine ve ilave hastane maliyetine yol açar. Uterusta lezyonlar mevcutsa D&C teşhis aracı olarak yetersiz kalır. D&C, alınan uterusta mevcut olan endometrial lezyonların ve majör intrauterin düzensizliklerin % 40.5’ini tanımaz. D&C iyileştirici bir araç olmayabilir. İntrauterin patolojilerin teşhisi için, alternatif ve daha doğru metodların D&C ın yerine kullanılması önerilmektedir.Öğe DIAGNOSTIC VALUE OF DILATATION AND CURETTAGE TO DETECT INTRAUTERINE LESIONS IN WOMEN WITH ABNORMAL UTERINE BLEEDING(Galenos Yayincilik, 2008) Hakverdi, Sibel; Gungoren, Arif; Hakverdi, Ali Ulvi; Dolapcioglu, Kenan; Ciftci, Sinasi; Kaya, Zozan; Yalinkaya, AhmetObjective: To evaluate the diagnostic inadequacy of dilatation and curettage (D&C) by comparing histologic findings derived from D&C with histologic findings obtained after hysterectomy procedure retrospectively. Material and methods: Files of 259 patients with abnormal uterine bleeding who underwent hysterectomy within two months of a diagnostic D&C were analyzed. All patients had gynecologic and ultrasonographic examination, then they underwent D&C procedure under anesthesia. Hysterectomy was performed accordingly due to the histologic findings or persistence of the symptoms. Histologic diagnosis in D&C and after hysterectomy for each patient were compared. Results: 54.5% of the women had no pathology in D&C techniques. 59.5% of remaining patients had the same the pathologic findings in the hysterectomy specimens. In 105 of 259 patients, D&C failed to detect intrauterine disorders subsequently found at hysterectomy. After hysterectomy, in 227 of 259 patients were found additional pathologic abnormalities besides the histologic diagnosis in D&C specimens. Conclusions: D&C involves additional hospital costs and risk of complications; uterine perforation, infection and laceration of the cervix. If there are lesions in the uterus, dilatation and curettage is an inadequate diagnostic tool. D&C missed 40.5% of major intrauterine disorders and endometrial lesions were still present in the removed uterus. Therefore D&C can not be assessed as a therapeutic tool. Therefore D&C is suggested to be replaced by alternative and more accurate methods of diagnosis of endometrial abnormalities.Öğe Kordosentez uygulanan olguların klinik özelliklerinin incelenmesi(2017) Kaya, Zozan; Yalınkaya, AhmetBu çalışmanın amacı gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterınde karyotip amaçlı prenatal tanı aracı olarak metabolik, enfeksiyöz, hematolojik hastalıklarda tanı ve tedavi amacıyla yapılan kordosentez işlemini endikasyonları, komplikasyonları ve fetal prognoz yönünden irdelemektir. Bu çalışma Temmuz 2004-Aralık 2007 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalında yapıldı. Toplam 160 hastaya, 161 kordosentez işlemi yapıldı. Kordosentez işlemi 17-46 yaşları arasında ve 17-35 gebelik haftaları arasında yapıldı. Kordosentez işleminde fetuslardan ortalama 3.60±1.37 cc kan alındı. Kordosentez işleminde 148 (%91.8) olguya 1 kez, 11 (%6.8) olguya 2 kez, 2 (%1.2) olguya 3 kez iğne girişimi yapıldı. Tüm olgularda kordosentezde serbest el tekniği kullanıldı. Spinal iğnenin giriş yeri olarak olguların 130'unda umbilikal kordonun plasental insersiyon yeri (%80.7), olguların 31'inde (%19.2) umbilikal kordonun serbest kısmı kullanıldı. Kordosentezin en sık endikasyonu 80 (%49.6) olguyla fetal anomaliydi. Kordosentez işlemi ayrıca Toxoplazma IgM pozitif iki gebede fetal etkilenme olup olmadığının araştırılması amacıyla yapıldı. Olguların ikisinde fetal cinsiyet tayini ve bu olgulardan birinde 17 hidroksi Progesteron seviyesinin tespiti için kordosentez yapıldı. İmmünize Rh'larda ve Rh uygunsuzluğunda fetal karyotiple beraber fetal aneminin değerlendirilmesinde kordosentez yapıldı. Fetal patoloji endikasyonuyla kordosentez yapılan olgularda, fetal kayıp 100 olguda 3 (%3), fetal patolojisi olmayan grupta 61 olguda 1 (% 0.6) idi. Kordosentez işlemi yapılan 4 (% 2.4) olguda fetal bradikardi, 9 (% 5.5) olguda intraamniotik kanama saptandı. Ortalama kanama süresi 71,42 ± 11,5 saniye olarak hesaplandı. Kordosentez işlemi yapılan fetuslardan 16'sında (%10) karyotip analizinde anomali saptandı. Tüm kromozomal anomaliler içinde 6 fetusta trizomi 21 (%37.5), 2 fetusta trizomi 18 (%12.5), 1 fetusta 9. kromozomda anomali (%12.5), 1 fetusta triploidi (%.6.2), 1 fetusta trizomi 22 (%6.2), bir fetusta 47XXX (%6.2), bir fetusta 46 qh+ (%6.2), bir fetusta 18 p- (%6.2), iki fetusta 21.kromozomda (%12.5) anomali saptandı. Bu çalışmadaki amacımız; kromozom anomalisi açısından yüksek riskli gebeliklerde, prenatal enfeksiyöz hastalıklarında risk altındaki fetusta ve bazı metabolik hastalıklarda kordosentez işlemini endikasyon, klinik girişim özelliği, karyotipleme başarısı, işlem başarısı, fetal prognoz yönünden incelemek ve elde edilen bilgiler doğrultusunda gebelik takip ve yönetimine doğru karar vermektir. Sonuç olarak, kromozomal anomali yönünden yüksek risk taşıyan gebelerde diğer erken prenatal tanı yöntemleri uygulanmamışsa prenatal tanı amacıyla kordosentez uygulanması uygun bir tanı yöntemidir.