Yazar "Kaya, Abdussamet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe DİNİ KİMLİK İNŞASINDA BESLENME ANLAYIŞLARININ ROLÜ: HARE KRİŞNA ÖRNEĞİ(Şarkiyat Araştırmaları Derneği, 2024) Şahin, Şefik; Kaya, AbdussametBeslenme ile ilgili dini değer ve normlar birey ve grup açısından dini kimliğin önemli bir bileşenini oluşturur. Dolayısıyla beslenme rejimleri, insanların dini ve toplumsal yapılarını yansıtan önemli olgular arasında yer alır. Bu durum beslenme ile ilgili inanç ve pratiklerin, dini kimliğin inşa süreçlerinde oldukça önemli bir fonksiyon icra ettiğini gösterir. Beslenme rejimleri üzerinden dini bir kimlik inşası hem tarihi dinlerin hem de Yeni Dini Hareketlerin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Beslenme ile dini kimlik arasında diyalektik bir ilişki söz konusudur. Bu ilişki başta kültür ve dini grubun ilişkide bulunduğu dış gruplar veya kendileri ile rekabet içinde olduğu öteki dinsel yapılar olmak üzere birçok değişkene bağlı olarak şekillenir. Birçok dinde kurban, oruç, dua gibi ritüeller uygulamada birbirine benzese de beslenme düzenleri; ekonomik koşullar, coğrafik şartlar ve kültürel birikimlere göre farklılıklar gösterebilmektedir. Dini kimliğin önemli bir bileşeni olarak beslenme statik bir olguyu ifade etmez. Zira beslenmeye ilişkin dini değer yargıları toplumsal değişme ile karşılıklı bir ilişki ekseninde dönüşürler. Dini kimliğin inşa ve ikamesinde beslenmenin kritik önemi Yeni Dini Hareketler için de söz konusudur. Nitekim Yeni Dini Hareketlerin birçoğunun tarihi dinler gibi beslenme konusunda keskin bazı sınırlar çizdikleri görülmektedir. Bu çalışmada kimlik olgusu üzerinden beslenme rejimlerinin dini kimliği nasıl şekillendirdiği konusu Yeni Dini Hareketlerden Hare Krişna örneği üzerinde incelenmiştir. Çalışma literatür taramasına dayalı olarak yapılmıştır. Çalışmada tıpkı tarihi dinlerde olduğu üzere Hare Krişna’nın da beslenmeyi mensupları için dini kimlik inşa etme sürecinde önemli bir araç olarak kullandığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca Hare Krişna hareketinin kitleselleşme amacıyla, beslenmeye ilişkin inanç ve pratiklerini bilimsel temellere dayandırmaya önem atfettiği anlaşılmıştır. Bu çalışmanın beslenmenin dinî kimlik inşasındaki rolü konusunda literatüre mütevazi bir katkı sağlaması umulmaktadır.Öğe DİYARBAKIR’DA DİNİ GRUPLAR VE DİN ANLAYIŞLARI(Dicle Üniversitesi, 2020) Kaya, AbdussametToplumu anlamanın en işlevsel yollarından biri toplumsal grupları incelemektir. Dini gruplar da araştırmacıya toplumun dini hayatı hakkında fikir verirler. Bu çalışmada Diyarbakır’daki dini gruplar, din anlayışlarının çeşitliliğini gösteren bir örneklem üzerinden nitel bir yöntem ile ve kesitsel bir araştırma çerçevesinde incelenmişlerdir. Dini grup çeşitliliği konusunda ayrıcalık taşıyan Diyarbakır, tarihi kültürel hafızasında, günümüzde olduğundan farklı olarak, etnik ve kültürel çoğulculuğu barındıran bir şehirdir. Günümüzde Diyarbakır’da cemaat, tarikat, sivil toplum kuruluşu olarak yüzlerce dini grup faaliyet göstermektedir. Bunlar toplumun dini hayatı üzerinde çeşitli düzeylerde etkide bulunmaktadırlar. Diyarbakır’da sufilikten Selefiliğe kadar çok çeşitli din anlayışlarına sahip dini gruplar mevcuttur. Bu grupların din anlayışları, birçok boyutta ayrışırken, bazı konularda ise birbirine oldukça yakındır. Kadın konusunda bütün dini gruplar modernizm karşıtlığında birleşmektedirler. Dinde çoğulculuk meselesinde çoğunlukla Ehl-i Sünnet inancını kabul edilebilirlik sınırı olarak gören dini gruplar, dini çoğulculuk bağlamında İslam’ı, hakikati temsil eden tek din olarak kabul etmektedirler. Müslümanların geleceği konusunda ise çoğunlukla iyimser bir tutum içindedirlerÖğe Diyarbakır İncil Topluluğu (Diyarbakır Kilisesi) üzerine sosyolojik bir inceleme(Şarkiyat Araştırmaları Derneği, 2020) Kaya, AbdussametDiyarbakır İncil Topluluğu (Evanjelik Diyarbakır Kilisesi) Diyarbakır’da son otuz yılda ortaya çıkmış Hıristiyan bir dini gruptur. Çekirdek kadrosu Batılı misyonerlerin faaliyetleri ile oluşan Diyarbakır İncil Topluluğu, günümüzde tamamen yerel bir kilise olarakörgütlenmiştir. Diyarbakır’daMüslümanlarınProtestanHıristiyanlığa geçmelerini sağlayan dinamikler homojen değildir. Diyarbakır İncil Topluluğu ile Müslüman toplum arasında çeşitli önyargılar mevcuttur. Topluluk, resmiyette dini bir azınlık grubu olarak kabul edilmemekle birlikte informel olarak bir inanç grubu muamelesi görmektedir. Resmi ve sivil alanda ayrımcılığa uğradıkları duygusu topluluk üyeleri arasında yaygındır. Kilise üyelerinin sosyal ve ekonomik konumları, toplumsal çevreleri ile bariz bir farklılık göstermemektedir. Diyarbakır İncil Topluluğunun din ve dindarlık anlayışı, kısmen yerel kültür ve çevresel koşullardan etkilenmekle birlikte, çoğunluklaProtestanlığınPlymouthBrethrenKilisesininöğretilerinegöre şekillenmiştir. Evanjelik Diyarbakır Kilisesi misyonerlik faaliyetlerini mutlaka yerine getirilmesi gereken dini bir görev olarak kabul etmektedir. Eskatolojiye dair inançları ise Kutsal Kitap’a dayanmaktadır. Kilise üyelerinin geleceğe dair beklentileri optimisttir.Nitel bir araştırma yöntemi ile yürütülen bu çalışma Diyarbakır İncil Topluluğunu farklı yönleri ile sosyolojik olarak incelemeyi amaçlamaktadır.Öğe Diyarbakır'da dini gruplar ve din anlayışları(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Kaya, AbdussametToplumu anlamanın en işlevsel yollarından biri toplumsal grupları incelemektir. Dini gruplar da araştırmacıya toplumun dini hayatı hakkında fikir verirler. Bu çalışmada Diyarbakır’daki dini gruplar, din anlayışlarının çeşitliliğini gösteren bir örneklem üzerinden nitel bir yöntem ile ve kesitsel bir araştırma çerçevesinde incelenmişlerdir. Dini grup çeşitliliği konusunda ayrıcalık taşıyan Diyarbakır, tarihi kültürel hafızasında, günümüzde olduğundan farklı olarak, etnik ve kültürel çoğulculuğu barındıran bir şehirdir. Günümüzde Diyarbakır’da cemaat, tarikat, sivil toplum kuruluşu olarak yüzlerce dini grup faaliyet göstermektedir. Bunlar toplumun dini hayatı üzerinde çeşitli düzeylerde etkide bulunmaktadırlar. Diyarbakır’da sufilikten Selefiliğe kadar çok çeşitli din anlayışlarına sahip dini gruplar mevcuttur. Bu grupların din anlayışları, birçok boyutta ayrışırken, bazı konularda ise birbirine oldukça yakındır. Kadın konusunda bütün dini gruplar modernizm karşıtlığında birleşmektedirler. Dinde çoğulculuk meselesinde çoğunlukla Ehl-i Sünnet inancını kabul edilebilirlik sınırı olarak gören dini gruplar, dini çoğulculuk bağlamında İslam’ı, hakikati temsil eden tek din olarak kabul etmektedirler. Müslümanların geleceği konusunda ise çoğunlukla iyimser bir tutum içindedirler.Öğe An empirical approach in culinary fiqh of coastal communities: Critical study of ‘Aysh al-Ba?r(State Islamic University Walisongo Semarang, 2023) Mun'im, Zainul; Kaya, AbdussametThe lives of fishermen are said to have a profound influence on the lives of coastal towns. Their attitude toward marine resources effects their theological perspective as well. This fact is supported by Kiai Anwar's book ‘Aysh al-Baḥr, which discusses the legal position of consuming numerous aquatic animals. This article seeks to trace the book ‘Aysh al-Baḥr's understanding of culinary fiqh. As an analytical tool, this paper employs a normative approach and the notion of Islamic epistemology pioneered by al-Jābirī and Mulyadhi. This article demonstrates how the epistemology of culinary fiqh in ‘Aysh al-Baḥr employs an empirical approach to determining the legal status of ingesting animals by viewing and direct observing them. Kiai Anwar's background as a fisherman gives him an edge in developing normative and empirical reasons for marine animal laws. This conclusion demonstrates that coastal cultures have an extensive understanding of aquatic animal environments. This article suggests utilizing empirical approaches to derive rules that necessitate direct observation.Öğe Geleneksel dini otoritelerde dindarlık anlayışı (Diyarbakır medreseleri seydaları örneği)(Şarkiyat Araştırmaları Derneği, 2018) Kaya, AbdussametDin anlayışının üretim ve aktarımında dini otoritelerin önemli bir etkisi vardır.Özellikle geleneksel halk dindarlığının şekillenmesinde, başka birçok faktörlebirlikte dini tutum, yorum ve davranışları ağırlıklı bir role sahiptir. Toplumsalyapı ve değişme dinamikleri din anlayışlarını da etkiler. Toplumun değerlerindeve pratik uygulamalarında meydana gelen hızlı değişmeler şeklinde ortayaçıkmakta olan düşünsel ve maddi modernleşme süreçleri, dini otoritelerin zihniyetyapılarının değişmesi üzerinde çeşitli düzeylerde baskıda bulunmaktadır. Bubağlamda dini otoritelerin, dinin temel kaynaklarını, değişim ve muhafazakârlıkikilemindeki yorumlama biçimleri, onların dindarlık anlayışlarını dabelirlemektedir. Bu makalede, hızlı bir modernleşme sürecini yaşamakta olanDiyarbakır’da, medrese seydalarının dindarlık anlayışı, 2014-2016 yıllarında nitelaraştırma yöntemi ile elde edilen araştırma verileri ışığında araştırılmıştır.Öğe İlahiyat Fakültelerinde 'öteki' ile ilişkilerin sosyolojisi(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Kaya, Abdussametİlahiyat Fakülteleri, yüksek din öğretiminin yapıldığı üniversite kurumlarıdır. Bu kurumlardaki akademisyenler kabaca iki temel din anlayışına sahiptirler. Bunlar, geleneksel İslam anlayışını benimseyen gelenekçiler ile bu anlayışa eleştirel yaklaşan yenilikçilerdir. İlahiyat Fakültelerinde genel olarak Ehl-i Sünnet‟in İslam anlayışı hakimdir. Bu anlayışa köklü eleştiriler yönelten yenilikçiler azınlık konumundadırlar. Ehl-i Sünnet düşüncesinin temel kabüllerine aykırı düşünceler ortaya koyan yenilikçiler çeşitli gerginliklerin odağı haline gelmektedirler. Bu makale İlahiyat Fakültelerindeki gelenekçiler ve yenilikçilerin „öteki‟ olarak gördükleri din söylemlerini temsil eden akademisyenlere yönelik tutum ve davranışlarını konu edinmiştir. Makalenin verileri, Türkiye‟nin farklı bölgelerindeki İlahiyat Fakültelerindeki yenilikçi ve gelenekçi akademisyenlerden 49 kişi ile yapılan görüşmeler ile elde edilmiştir. İlahiyat Fakültelerinde, söylem düzeyinde düşünsel çoğulculuk hem gelenekçiler hem de yenilikçiler tarafından bir değer olarak kabul edilmektedir. Ancak pratikte, düşünsel çoğulculuk ciddi problemler ile karşı karşıyadır. Gelenekçilerin bir kısmı, yenilikçilerin bazı düşüncelerini açıkça İslam‟a saldırı olarak görmektedirler ve bu konuda ciddi bir tehdit algısına sahiptirler. Bu kimseler, yenilikçilere karşı ötekileştirici tutum sergilemektedirler. Gelenekçilerin ötekileştirme davranışları çoğunlukla damgalama, ayrımcılık, mobbing ve yalnızlaştırma şeklinde pratize olmaktadır. Yenilikçilerde düşünsel çoğulculuğu benimseme eğilimleri daha fazladır. Bununla birlikte, yenilikçiler arasında, gelenekçileri ötekileştiren söylem ve pratikler de vardır. Bu kimselerde, gelenekçilere yönelik bir radikalizm endişesi mevcuttur.Öğe İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDE ‘ÖTEKİ’ İLE İLİŞKİLERİN SOSYOLOJİSİ(Dicle Üniversitesi, 2023) Kaya, Abdussametİlahiyat Fakülteleri, yüksek din öğretiminin yapıldığı üniversite kurumlarıdır. Bu kurumlardaki akademisyenler kabaca iki temel din anlayışına sahiptirler. Bunlar, geleneksel İslam anlayışını benimseyen gelenekçiler ile bu anlayışa eleştirel yaklaşan yenilikçilerdir. İlahiyat Fakültelerinde genel olarak Ehl-i Sünnet’in İslam anlayışı hakimdir. Bu anlayışa köklü eleştiriler yönelten yenilikçiler azınlık konumundadırlar. Ehl-i Sünnet düşüncesinin temel kabüllerine aykırı düşünceler ortaya koyan yenilikçiler çeşitli gerginliklerin odağı haline gelmektedirler. Bu makale İlahiyat Fakültelerindeki gelenekçiler ve yenilikçilerin ‘öteki’ olarak gördükleri din söylemlerini temsil eden akademisyenlere yönelik tutum ve davranışlarını konu edinmiştir. Makalenin verileri, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki İlahiyat Fakültelerindeki yenilikçi ve gelenekçi akademisyenlerden 49 kişi ile yapılan görüşmeler ile elde edilmiştir. İlahiyat Fakültelerinde, söylem düzeyinde düşünsel çoğulculuk hem gelenekçiler hem de yenilikçiler tarafından bir değer olarak kabul edilmektedir. Ancak pratikte, düşünsel çoğulculuk ciddi problemler ile karşı karşıyadır. Gelenekçilerin bir kısmı, yenilikçilerin bazı düşüncelerini açıkça İslam’a saldırı olarak görmektedirler ve bu konuda ciddi bir tehdit algısına sahiptirler. Bu kimseler, yenilikçilere karşı ötekileştirici tutum sergilemektedirler. Gelenekçilerin ötekileştirme davranışları çoğunlukla damgalama, ayrımcılık, mobbing ve yalnızlaştırma şeklinde pratize olmaktadır. Yenilikçilerde düşünsel çoğulculuğu benimseme eğilimleri daha fazladır. Bununla birlikte, yenilikçiler arasında, gelenekçileri ötekileştiren söylem ve pratikler de vardır. Bu kimselerde, gelenekçilere yönelik bir radikalizm endişesi mevcuttur.Öğe İlahiyat Fakültesi kadın öğrencilerinin din ve toplumsal cinsiyet anlayışları (Dicle Üniversitesi Örneği)(Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2019) Kaya, AbdussametModernleşmekte olan birçok Müslüman toplumda olduğu gibi, Türkiye’de de toplumsalcinsiyet meselesi önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir. Toplumsal cinsiyet meselesi,bireysel ve toplumsal düzeyde din yorumlarının anlaşılmasını sağlayan önemli göstergelerden biridir. Türkiye’de toplumsal cinsiyet anlayışının şekillenmesinde etkili olan kurumlardan biri de İlahiyat Fakülteleridir. İlahiyat fakültelerinde okumakta olan ve eğitimini tamamladıktan sonra toplumun dini hizmetlerinin yürütülmesinde görev alacak öğrencilerin önemlibir kısmını kadınlar oluşturmaktadır. Birer dini otorite olarak İlahiyat Fakültesi kadın öğrencilerinin din ve toplumsal cinsiyet anlayışlarının şimdi ve gelecekte, toplumdaki diğer kadınların ve dolayısıyla erkeklerin dini ve toplumsal hayatı üzerinde çeşitli düzeylerde etkide bulunacağı açıktır. Nitel bir araştırma yöntemi ile çalışılan bu makale, İlahiyat Fakültesi kadınöğrencilerinin din ve toplumsal cinsiyet anlayışlarını problem edinmektedir. Makalede ulaşılan en temel sonuç; İlahiyat Fakültesi kadın öğrencilerinin, din ve toplumsal cinsiyet konusunda homojen bir anlayışa sahip olmadıkları, geleneksel ve modern anlayışları bir arada bulundurabildikleridir. Öğrenciler toplumsal cinsiyet ile ilgili birçok konuda zihinsel çelişki vekararsızlık içindedirler.Öğe Şark medreselerinde toplumsal cinsiyet anlayışı: Diyarbakır seydaları üzerinden betimsel bir analiz(Ankara University, Journal of the Faculty of Divinity, 2019) Kaya, AbdussametMadrasahs located in Eastern and Southeastern Anatolia regions of Turkey have operated as centers of traditional religious thought for centuries. Although these institutions do not have an official status nowadays, they have maintained their influence in the region and have appealed to a wide social sector. The basic religious authority in these institutions are seydas who are respected and guide society in some fields. The religious understanding of Seydas and their approaches to certain issues related to religion allow us to determine the general attitude of the people in the context of related issues. Therefore, in this study, seydas are selected as a sample group. The main theme of the study is the relationship between gender and religion. This theme, which is one of the most debated issues in contemporary Islamic thought, is also one of the main interests of the sociology of religion. The points reflected in this study are the findings of a study focusing on the relationship between gender and religion through the seydas of Diyarbakir from the point of view of the sociology of religion. In the research, a qualitative research method was followed in the process of data collection and a descriptive technique was adopted in order to reveal the results and present them. © 2019 Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi. All rights reserved.