Yazar "Karabulut, Zülfü" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Analysis of MR imaging of wrists in female patients with carpal tunnel syndrome and healthy controls(Soc Chilena Anatomia, 2009) Karabulut, Özlen; Tuncer, Mehmet Cudi; Karabulut, Zülfü; Güzel, EbruThe objective of this study was to evaluate morphological changes of the median nerve in patients with carpal tunnel syndrome (CTS) and healthy controls, to correlate the MRI findings of wrists. This study compared not only morphological changes of the median nerve and also displayed descriptively structures in carpal tunnel between patients diagnosed with idopathic CTS and healthy controls. Our study involved 60 hand, 30 of hand were evaluated diagnosed with idiopathic CTS and 30 hand as healthy controls bilaterally. Two provocative tests (Phalen's and Tinel's test) were performed on each hand for both the patient group (60 wrist) and the control group (60 wrist). With regard to Phalen and Tinel's test results, 24 and 26 wrists were excluded from patient and control groups respectively. Totally 70 wrists were evaluated, and in terms of cross-sectional area of median nerve at the level of distal radioulnar joint, pisiform bone and the hook of hamate bone by MRI in the patient and control groups. In addition to evaluation of cross-sectional area of median nerve, we determined signal intensity of wrists and different localization of the median nerve in the carpal tunnel. Cross-sectional area of the median nerve measured by wrist magnetic resonance at the level of metacarpal bones and signal intensity of wrists may be considered as a valuable indicator to determine patients referred with idiopathic CTS.Öğe Conus Medullaris Position in an Adult Population: Analysis of Magnetic Resonance Imaging(Soc Chilena Anatomia, 2016) Karabulut, Özlen; Akay, Hatice; Karabulut, Zülfü; Özevren, Hüseyin; Saka, Günay; Hatipoğlu, Savaş; Deveci, EnginThe objective of this study was to evaluate the variation in position of the conus medullaris (CM) in male and female patients without spinal deformity, to correlate the termination level in magnetic resonance (MR) images of the lumbar spine. 921 patients consisted of 607 men and 314 women were evaluated by MRI. The strength of T1 weighted MRI device was 1.5 Tesla. The patients were in supine position when measured. The termination level of the conus medullaris was recorded in relation to the upper, middle or lower third of the adjacent vertebra and the adjacent intervertebral disc. The patients in our study group were examined for low back pain. The members with spinal deformity were excluded. The distribution of conus medullaris localization was measured to range from T12 to L2-L3. There was a statistically significant difference in the mean conus medullaris position related to gender also a significant difference between increasing age and conus position in female patients. These findings suggest that the distribution of CM location in a large adult population was shown to range from the upper third of T12 to the lower third of L2-L3 disc space both in women and men.Öğe Diyarbakır il merkezinde yaşayan 55 yaş ve üzeri bireylerde özürlülük ve kronik hastalık sıklığı(2000) Turhanoğlu, Ayşe Dicle; Ertem, Melikşah; Karabulut, Zülfü; Kılınç, Şerif; Saka, GünayYaşlı popülasyon dünya nüfusunun en hızlı artış gösteren yaş grubu olup, kronik hastalıkların tedavisindeki gelişmeler sayesinde beklenen yaşam süresi giderek artış göstermektedir. Artan yaşlı popülasyona bağlı olarak sağlık sorunları ön plana çıkmakta ve yaşlı sağlığı ile ilgili yaklaşımlarda sorunların ayrıntılı olarak belirlenebilmesi önem kazanmaktadır. Bu araştırmayı Diyarbakır merkezinde belirli bir bölgede yaşayan yaşlılarda özürlülük, tanı konmuş kronik hastalık sıklığı ve günlük yaşam aktivitelerindeki bağımlılık oranlarını belirleyebilmek amacıyla planladık. Araştırmaya 510 yaşlı birey alındı. Yaş ortalaması 66.31±6.40 yıl olan bireylerin 233 (%45.7)'ü erkek, 277 (%54.3)'si kadındı. Yaşlıların 92 (%18.04)'sinde kazanılmış, 3(0.59)'ünde doğuştan olmak üzere 95 (% 18.15)'inde özürlülük olduğu belirlendi. Tek özrü olan bireylerin sayısının 59 (%11.57), iki özürü olanların sayısının 23 (%4,51), üç ve daha fazla özrü olanların sayısının ise 13 (%2,55) olduğu görüldü. En sık görme, işitme ve ortopedik özürlülük olduğu bulundu. Yaşlıların 169 (%33.1)'unda görme kaybı, 110 (%22.2)'unda işitme kaybı olduğu ve işitme cihazı kullanan 6 (%1.2) yaşlı birey olduğu saptandı. Baston kullanan yaşlı sayısının 58 (11.4), tripot kullanan yaşlı sayısının 5 (%1) ve kuadripot kullanan yaşlı sayısının 1 (%0.2) olduğu saptandı. Yaşlı bireylerin 3 (%0.58)'ünün günlük yaşamının yatağa bağımlı olarak geçirdiği, 16 (%3.13)'sının sadece ev içinde hareket edebildiği ve ev dışına çıkamadığı, 71 (%13.92)'inin ev içinde bağımsız ancak ev dışında yardıma ihtiyaç duyduğu, 420 (%82.35)'sinin de ev dışındaki aktivitelerde bağımsız olduğu saptandı. Yaş grupları arasında günlük yaşamdaki bağımlılık düzeyleri kıyaslandığında 75 yaş ve üzerindeki bireylerin diğer grup-lara göre daha bağımlı oldukları bulundu (p<0.01). Araştırmaya alınan yaşlılarda en sık görülen kronik hastalıkların hipertansiyon, osteoporoz ve osteoartrit olduğu saptandı ve kronik hastalıklardan romatoid artrit ve osteoartritin günlük yaşamı etkilediği bulundu. Ayrıca 75 yaş ve üzeri bireylerin günlük yaşamlarının daha çok ev içinde geçtiği ev dışında yardıma gereksinim duydukları saptandı.Öğe İnmeli hastalarda omuz komplikasyonları(Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 1999) Karabulut, Zülfü; Erdoğan, Ferdaİnme sonucu hemipleji/hemiparezi gelişen ve rehabilite edilmek üzere Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Kliniğinde Nisan 1997-Ekim 1998 tarihleri arasında ayaktan veya yatırılarak tedavi gören 68 hasta omuz sorunlarının araştırılması amacıyla çalışmaya dahil edildi. Hastaların 43 'ü (%63.23) erkek, 25'i (%36.76) kadındı. Hastaların yaş ortalaması ve standart sapmaları 58.41±10.59 olup, 37'sinin (%54.41) sağ, 31 'inin (%45.58) sol taraf tutulumu vardı. Etyolojide %79.41'inde tromboemboli, %20.59'unda hemoraji vardı. Hastaların ortalama hemipleji/hemiparezi süresi 20 aydı (2-72 ay). Omuz ağrısı olan hasta sayısı 48 (%70.59), omuz ağrısı olmayan hasta sayısı ise 20 (%29.41) idi. 10 (% 14.70) hastamızda Refleks sempatik distrofi sendromuna rastlanıldı. Hastalarımızın her iki omuzlarının konvansiyonel AP ve oblik radiografileri, Van Langenberge yöntemi ile subluksasyon varlığı ve varsa subluksasyonun grade 'i değerlendirildi. 68 hemiplejik/hemiparezik hastamızın 50'sinde (%73.52) omuz subluksasyonu vardı. Bir hastamızda heterotopik ossifikasyon saptadık. Hastalarımızın tümünün hemiplejik/hemiparezik tarafının, 40 hastanın ise ayrıca sağlam tarafının kontrol MRG'leri çekildi. MRG'nin yumuşak doku lezyonlarmda detaylı inceleme olanağı sağladığı görüldü. MRG'de hemiplejik/hemiparezik omuzun 34'ünde (%50) rotator kaf dejenerasyonu, 7'sinde (%10.29) impingement sendromu, 9'unda (%13.23) adheziv kapsülit, 6'sında (%8.82) bursit, 5'inde (%7.35) biseps tendiniti, 23'ünde (%33.82) omuz ekleminde çeşitli derecelerde sinovit saptandı. 40 hastamızın sağlam taraf omuz MRG' sinde saptadığımız bulgular ise; 2 (%5) hastamızda adheziv kapsülit, 1 (%2.50) hastamızda impingement sendromu, 1 hastamızda subdeltoid bursit, 4 (%10) hastamızda sinovitti. İnmeli hastalarda görülebilen omuz ağrılarının ve hareket kısıtlılığına neden olan patolojinin nereden kaynaklandığının, normal' grafilerle ve MRG ile ayırıcı tanısının yapılması gerektiği sonucuna vardık.Öğe Medikal tedaviye yanıt alınamayan lomber faset sendromlu olgularda faset eklem enjeksiyonu(2000) Turhanoğlu, Ayşe Dicle; Nazaroğlu, Hasan; Ölmez, Gönül; Erdoğan, Ferda; Karabulut, Zülfü; Turhanoğlu, SelimKlinik bulgular ve bilgisayarlı tomografi ile faset sendromu tanısı konulan 27 olgu çalışmaya alındı. Tüm olgulara 2 hafta medikal tedavi uygulandı ve 2 hafta sonunda yapılan değerlendirmede olgular medikal tedaviden yarar gören ve görmeyenler olmak üzere iki gruba ayrıldılar, Medikal tedaviye yanıt vermeyen 15 lomber faset sendromlu hastanın faset eklemi içine kortikosteroid ve lokal anestezik karışımı uygulandı. Faset eklem enjeksiyonları fluroskopi altında dejenere segment ve bir üzeri segment olmak üzere iki seviyede yapıldı ve metil prednisolon 10 mg (0.5 ml) ve bupivakain 10 mg (2 ml) enjekte edildi. Tüm hastalar tedavi öncesi, tedaviden 1 hafta, 1 ay ve 3 ay sonrası Visual Analog Skala, Modifiye Schoeber testi ve Roland Morris Skalası ile değerlendirildi ve sonuçlar kaydedildi. Biri dışında tüm hastalar faset eklem enjeksiyonundan fayda gördüler. Sonuç olarak hasta seçimi iyi yapıldığı takdirde, lomber faset sendromunda faset eklem enjeksiyonunun diagnostik ve terapötik olarak yararlı olabileceği kanısına vardık.Öğe Transvaginal electrical stimulation in female genuine stress incontinence(Society of Physical Therapy Science (Rigaku Ryoho Kagakugakkai), 2000) Turhanoǧlu, Ayşe Dicle; Akay, Ali Ferruh; Bayhan, Gökhan; Karabulut, Zülfü; Şahin, Hayrettin; Erdoǧan, Ferda; Bircan, KamuranObjective: In this study the efficacy of transvaginal electrical stimulation in female genuine stress incontinence was assessed. Methods: Female patients with urinary incontinence were examined physically following history in a multiclinically based study involving Urology, Gynaecology, Physical Therapy and Rehabilitation. Urodynamics were performed for all patients, and 27 patients with genuine stress incontinence were included in this study. Transvaginal electrical stimulation were applied to the patients 30 mins once a day, 5 days a week, for a total of 4 weeks. The daily number of pads, incontinence and micturition times (day-night) were obtained and all patients completed the incontinence-specific quality of life questionnaire (1-QoL) before, at the end of and at the 3rd month after therapy, and 25 patients who completed this study were evaluated. Results: In patients treated with transvaginal electrical stimulation, the times of incontinence, micturition times, and number of pads were significantly decreased (p<0.001) and the scores of 1-QoL were significantly increased (p<0.001) after treatment and at the 3rd month post-treatment when compared with pretreatment levels. According to subjective assessment eighteen (72%) of patients were cured. The number of patients improved moderately and minimally were 4 (16%) and 3 (12%) respectively. No patient reported side effects during treatment. Conclusion: Transvaginal electrical stimulation could be an effective and safe treatment for women with genuine stress incontinence.Öğe The Variations of torg ratio with gender in patients with neck pain(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2007) Karabulut, Özlen; Karabulut, ZülfüThe Torg Ratio which may help to identify patients at risk for cervical spine cord injuries is an indicator of cervical canal stenosis determined by dividing the sagittal spinal canal diameter by the corresponding sagittal vertebral-body diameter. It was reported that male and female subjects showed differences in previous studies. The aim of this study was to investigate these differences. Our study that included the subjects 45 women and 45 men with neck pain was carried out at Diyarbakır State Hospital. The mean ages of male and female participants were 30 and 33. We measured both diaemeters on the lateral radiographs of the cervical spine in mm by using a Vernier Calipper. Women had smaller sagittal spinal canal and vertebral body diameters at all levels. The narrowest sagittal spinal canal diameters measured were at C4 level in men and at C2 level in women. The mean Torg Ratio was 0.73 at C4 in men and 0.80 at C2 in women. We found larger Torg Ratios in females at all cervical vertebral levels except C2 level.