Yazar "Kangal, Kadir" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • [ X ]
    Öğe
    Emergency Peripartum Hysterectomy: 16-year Experience of a Medical Hospital
    (Lippincott Williams & Wilkins, 2010) Yalinkaya, Ahmet; Guzel, Ali Irfan; Kangal, Kadir
    Background: We conducted this retrospective study to evaluate the outcomes and indications of emergency peripartum hysterectomy (EPH) as a life-saving procedure. Methods: We analyzed a series of 140 cases of EPH, between January 1993 and December 2008 in our clinic, retrospectively. The data were collected from the patients' files. The incidence, demographic characteristics, risk factors, indications and outcomes of hysterectomy, peripartum complications, the operation types, maternal morbidity and mortality and fetal mortality were evaluated. Results: A total of 26,015 of women were delivered. The incidence of EPH was 5.38 per 1,000 deliveries. The mean age was 34.19 +/- 6.04 years (range, 21-49 years), gravidity was 6.84 +/- 3.38 (1-17) and parity was 5.58 +/- 3.04 (0-15). Of the 140 cases, 90 were delivered by cesarean section [29 (20.71%) of these had had a previous cesarean section] and 50 were vaginally delivered. One hundred and five cases had subtotal hysterectomy and 35 had total abdominal hysterectomy. The most common indications for EPH were uterine atony followed by uterine rupture and abnormal placentation. Mean operation time was 142.23 +/- 43.70 minutes. The average blood transfusion was 4.79 +/- 3.36 (1-14) units. Relaparotomy was performed in 23 cases. Maternal mortality was seen in 13 cases. Seventy-nine of the cases delivered at an outside center and were referred to our clinic for the intensive care unit. Sixty-one of the cases delivered at our clinic and 31 had stillbirths. Conclusion: This study suggests that the most common indications for EPH are uterine atony, uterine rupture and abnormal placentation. This is probably due to the advanced age of pregnancies and multiparity in our region. Therefore, we believe that the risk of EPH may be decreased with appropriate and closer prenatal care as well as education of the pregnant women. [J Chin Med Assoc 2010;73(7):360-363]
  • [ X ]
    Öğe
    Erken membran rüptürü olgularında serviko-vajinal sekresyon prokalsitonin düzeyinin klinik önemi
    (2016) Kangal, Kadir; Kuyumcuoğlu, Umur
    Erken membran rüptürü (EMR) tüm gebeliklerin %5-10'unda görülmektedir. EMR neonatal yoğun bakım birimine kabul edilmeyi gerektiren prematüre doğum ve neonatal komplikasyonlar ile birleşik tek ve en yaygın teşhistir. Yine maternal ve fetal enfeksiyon, fetusta pulmoner hipoplazi, kord prolapsusu, fetal deformite gelişimi ve postnatal endometritis gelişimi ile ilişkili bulunmuştur. PEMR %20-50 oranında erken doğumla ilişkili olduğu için prematüriteden kaynaklanan neonatal sonuçlardan da sorumludur. Bu çalışmada yeni bir inflamatuar belirteç olarak kullanılmaya başlanan prokalsitonin molekülünün EMR'li hastaların servikovajinal sekresyondaki düzeyinin klinik önemini belirlemek amaçlanmıştır. Bu çalışma, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'na Eylül 2008 ile Eylül 2009 tarihleri arasında başvuran 100 gebe üzerinde yapılmıştır. Çalışmanın yürütülemesinde 50 gebeden oluşan hasta grubu ile 50 gebeden oluşan kontrol grubu oluşturuldu. Hasta grubu 24-36 hafta arasında gebeliği bulunan ve geleneksel yöntemlerle PEMR teşhisi konan gebelerden, kontrol grubu 20-37.haftalar arası gebeliği bulunan rutin kontrol amaçlı başvuran gebelerden oluşturuldu. Hasta ve kontrol grubunda hemogram tetkiki, ultrasonografi, idrar tetkiki, CRP ve servikovajinal sekresyonda PCT düzeyi, çalışıldı. Hasta grubunda CRP 25.42 mg/dL PCT 1.17 ng/dL kontrol grubunda CRP 6.22 mg/dL PCT düzeyi 0.05 ng/dL olarak saptandı. Bu değerler arasında istatiksel anlamlı fark saptandı. Klinik amnionit tespit edilen olgularda CRP 56.10 mg/dL, PCT 2.85 ng/dL olarak saptandı. Bu değerler klinik amnionit saptanmayan gruba göre istatiksel anlamlı yüksek saptandı. Prokalsitonin genarilize veya sistemik enfeksiyon tanısında yeni kullanılmaya başlanan bir parametredir. Bu nedenle gebe kadınlardaki durumu hakkında yeterli bilgi yoktur. PEMR'nin infeksiyöz etyolojisi düşünüldüğünde şüpheli intrauterin enfeksiyonlarda vajinal sekresyondaki PCT düzeyi yüksek olarak saptanmaktadır. Sonuç olarak EMR de izlmede ve intrauterin enfeksiyon gelişme riski açısından servikovajinal sekresyondaki PCT düzeyi önemlidir ve EMR'nin konservatif tedavisinde takipte kullanılabilir. Anahtar Kelimeler: Prokalsitonin, Erken Membran Rüptürü, CRP
  • Küçük Resim
    Öğe
    Lupus nephritis and pregnancy: Case report
    (Medical Network, 2009) Kale, Ahmet; Güzel, A. İrfan; Erdemoğlu, Mahmut; Kuyumcuoğlu, Umur; Akdeniz, Nurten; Kangal, Kadir
    Our aim is to report of a pregnant woman with lupus nephritis; A 33-year-old multigravida (gravida:5,parity:4) with an intrauterine pregnancy at 34 weeks of pregnant woman with 5 years of uncontrolled SLE. Pregnancy can be successful in most women with lupus nephritis. Pregnancy in SLE should be planned and a management strategy should be agreed in full consultation with the patient, prior to conception. Women with SLE frequently need treatment throughout pregnancy. It is essential that the maternal disease is well controlled prior to, during and after pregnancy to ensure the best possible outcome for the mother and child.
  • [ X ]
    Öğe
    Severe HELLP syndrome following eclampsia caused maternal death: Report of a case
    (2009) Yalınkaya, Ahmet; Güzel, Ali İrfan; Erdemoğlu, Mahmut; Kangal, Kadir
    Amacımız maternal ölümle sonuçlanan ciddi HELLP sendromlu olgunun sunulması. Olgumuzun çok yüksek LDH,ALT, AST ve çok düşük trombosit değerleri vardı. Sonuç olarak, HELLP sendromu’nda maternal mortaliteyi belirleyen en önemli biokimyasal markerlar yüksek düzeyli LDH, ALT,AST ve düşük düzeyli trombosit ile proteinüri ve ödemdir.Bizim olgumuzda ölüm nedeni intrakranial kanama idi.
  • [ X ]
    Öğe
    Successful myomectomy of a giant myoma during pregnancy
    (2010) Kangal, Kadir; Erdem, Selami; Yalınkaya, Ahmet; Güzel, Ali İrfan
    Gebelik Sırasında Dev Miyomun Başarılı Miyomektomisi Amacımız, dev miyomun oluşturduğu batında gerginlik ve ağrı semtompları nedeniyle başarılı bir şekilde myomektomi uyguladığımız gebe olguyu sunmaktır. 37 yaşında(G1P0), daha önce bir şikayeti olamayan 6 ay önce evlenen kadın, gebelik, miyoma uteri ve karın ağrısı nedeniyle kliniğimize refere edilmişti. Yapılan batın muayenesinde, yaklaşık 8 aylık gebelik cesametinde ve palpasyonda hassasiyet tespit edildi. Hastanın karnında asimetrik bir büyüme gözlendi. Sonografik muayenede CRL yaklaşık 13w4d ile uyumlu tek camlı fetus izlendi. Ayrıca uterus sol tarafından kaynaklanan yaklaşık 166x196 mm subseröz miyom izlendi. Preoperatif değerlendirmenin ardından başarılı bir şekilde myomektomi uygulandı. Sonuç olarak gebelik sırasında miyomektomi günümüzde daha iyi anlaşılmıştır. Detaylı değerlendirme ve ultrasonografi preoperatif dönemde yaklaşımı ve değerlendirmeyi sağlar. Deneyimli ellerde ve uygun hasta seçiminde bu prosedür başarıyla uygulanabilir.
  • [ X ]
    Öğe
    Two cases of placental site trophoblastic tumor
    (Elsevier Taiwan, 2011) Yalinkaya, Ahmet; Guzel, Ali Irfan; Kangal, Kadir; Buyukbayram, Huseyin; Firat, Ugur
    [Abstract Not Available]
  • [ X ]
    Öğe
    Ultrasound findings in aneuploidy fetusus: Evaluation of 332 cases
    (Galenos Yayincilik, 2010) Yalinkaya, Ahmet; Guzel, Ali Irfan; Kangal, Kadir; Turkyilmaz, Aysegul; Savas, Zelal
    Objective: To evaluate the ultrasound findings found on ultrasound examination among cases that had aneuploidy at amniocentesis. Material and Methods: This prospective study was performed at Dicle University, School of Medicine, Department of Obstetrics and Gynecology. 332 cases applied to our department for prenatal diagnosis and amniocentesis (AC) was performed. Of these cases, twenty were found to have aneuploidy evaluated. The factors recorded were; mean age, gestational weeks, AC indications, ultrasound findings (by Toshiba 140A and GE Voluson 730 Pro 4D ultrasound device) and fetal anomalies. Results: 332 cases have had AC by an experienced specialist, in a two year period. The mean age of the cases was 32.20 +/- 6.03 years (22-44), and gestational weeks 16.45 +/- 1.46 (13-19). AC indications were; high double and/or triple test with ultrasound findings and abnormal ultrasound findings. In 8 (2.40%) cases there was no reproduction on cell culture. In 14 (4.21%) cases, different types of chromosomal anomalies were detected. In these cases, peripheral blood was taken from the parents and if, at least in one of them this situation was present, this would be accepted as normal. In 20 (6.02%) cases aneuploidy (numerical chromosomal anomalies) were detected and 11 of them (55.00%) were trisomy 21. In all of these aneuploidy cases, different types of ultrasound findings were detected; most of them had multiple ultrasound findings, and some of them had one anomaly. Of all 20 aneuploidy cases; termination of pregnancy was decided in 17 (85%) of them. 3 (15%) of these cases decided to carry on their pregnancy. Of the 3 cases; one baby was delivered spontaneously and live, one had died in utero and labor was induced and the third pregnancy is ongoing. Conclusion: The importance of ultrasound in fetal anomaly screening is incontrovertible and positive ultrasound findings are the most important indications of amniocentesis. For this reason, before amniocentesis, we advise a detailed ultrasound examination by an experienced specialist.