Yazar "Kandemir, Fatma" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Born-Steiner Sinirlilik Ölçeği: Öz-Bildirim Formunun Türkçeye uyarlanması: Türkiye kadın örneklemi geçerlik ve güvenirlik çalışması(2024) Kandemir, Fatma; Samar, Belemir Şule; Aydoğdu, Burcu EbruSinirlilik psikopatolojileri tanımlama ve anlama konusunda yaygın bir kullanıma sahiptir. Alanyazın incelendiğinde Türkçe’de bu kavramı yetişkin örneklemi için ölçecek herhangi bir ölçüm aracının olmadığı görülmüştür. Bundan dolayı Born-Steiner Sinirlilik Ölçeği: Öz-Bildirim Formunun Türkçeye kazandırılması, geçerlik ve güvenirlik analizlerinin yapılarak psikometrik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini yaş ortalaması 31.67 (SS = 7.73) olan 463 gönüllü kadın oluşturmaktadır. Katılımcılara Demografik Bilgi Formu, Born-Steiner Sinirlilik Ölçeği: Öz-Bildirim Formu, Buss-Perry Saldırganlık Ölçeği, Spielberger’in Durumluk Öfke Ölçeği, Algılanan Stres Ölçeği-14 ve Beck Depresyon Envanteri uygulanmıştır. Açımlayıcı Faktör Analizi ve Doğrulayıcı Faktör Analizi yapabilmek için veri seti ikiye bölünmüş, diğer analizler ise örneklemin tümü ile yürütülmüştür. Son olarak, ilk çalışmaya katılarak ikinci çalışma için gönüllü olan 94 kişiden test-tekrar test güvenirlik analizi için 28 gün sonra yeniden veri toplanmıştır. Yürütülen açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri sonucunda ölçeğin özgün çalışmadakine benzer tek faktörlü bir yapı gösterdiği belirlenmiştir. Ölçeğin Cronbach alfa iç tutarlık güvenirlik değerinin .92 olduğu sonucuna ulaşılmış; test-tekrar test analizi sonrasında her iki uygulama arasında pozitif yönlü orta-yüksek düzey bir ilişki olduğu saptanmıştır. Araştırma bulguları Born-Steiner Sinirlilik Ölçeği: Öz-Bildirim Formu’nun geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olduğunu göstermiştir.Öğe Duyusal İşlemleme Hassasiyeti ve Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişki(Lut TAMAM, 2024) Özpek, Tayfun; Kandemir, FatmaUyaranlara verilen tepkiler kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Aynı uyaran farklı kişilerin algılayışı ve içinde bulundukları fiziksel ve zihinsel durumlara bağlı olarak farklı etki göstermektedir. Bu farklılık gözetildiğinde, kişinin spesifik bir uyaranı veya uyaran grubunu kendisi için olumsuz ve rahatsızlık verici uyaran veya uyaranlar olarak algıladığı durumlar görülebilmektedir. Özellikle, duyusal işlemleme hasssasiyeti (DİH) yüksek seviyede olan kişiler, hem içsel süreçleri açısından (açlık, acı, ağrı, üzüntü, stres, vb.) hem de içinde bulundukları fiziksel ortamın durumu açısından (yüksek ses, parlak ışık, keskin koku vb.) uyaranların olumsuz etkisini daha yoğun hissetmektedir. Öte yandan, duyusal işlemleme hassasiyetinin olumlu etki ettiği durumların varlığı da göze çarpmaktadır. Bu bağlamda, duyusal işlemleme hassasiyeti ile kişilik özellikleri arasındaki ilişki incelenmektedir. Kişilik kavramı, uluslararası alanyazında birçok farklı kuramcı tarafından farklı şekillerde açıklanmaktadır. Kişilik özelliklerinin tanımında ve anlaşılabilmesinde ortaya çıkabilecek karışıklığı önlemek amacıyla, bu derleme çalışmasında kişilik özellikleri Beş Faktör Kişilik Kuramı temel alınarak incelenmektedir. Beş Faktör Kişilik Kuramının kişilik tanımı çerçevesinde, beş temel kişilik özelliği ile duyusal işlemleme hassasiyeti ve duyusal işlemleme hassasiyetinin alt boyutları arasındaki ilişki incelenmektedir.Öğe The mediating role of negative attitudes toward menopause between benevolent sexist attitudes and irritability of perimenopausal women(Taylor and Francis Ltd., 2025) Kandemir, Fatma; Bozkuş-Demir, Olcay; Kertişçi, ElifThe role of sexism in the menopausal process and symptoms has not been thoroughly investigated in the literature. In this context, we aim to test whether ambivalent sexism predicts irritability through negative attitudes toward menopause in perimenopausal women. Accordingly, 223 perimenopausal women (X̅age= 46.90) living in Turkey were included in the study sample. Our findings of the mediation analyses showed that negative attitudes toward menopause mediated the relationship between benevolent sexism (not hostile sexism) and irritability. Therefore, we suggested that benevolent sexism may have implicit and long-lasting negative effects on symptoms during perimenopause by instilling negative attitudes toward menopause, which is one of women’s developmental transitions. © 2025 Taylor & Francis Group, LLC.Öğe Menopozal süreçte zihinselleştirme kapasitesi ve belirleyicileri(2023) Kandemir, Fatma; İkiz, Emine Tevfika TunaboyluBu çalışmada, premenopozal evre (PRME), postmenopozal erken evre (POMEE) ve postmenopozal geç evredeki (POMGE) kadınların zihinselleştirme kapasiteleri bakımından karşılaştırılması hedeflenmiştir. Araştırma, her grupta 10 kişi olmak üzere, toplam 30 kadınla projektif testlerden Rorschach Testi kullanılarak yürütülmüştür. Katılımcıların hangi menopozal evrede oldukları, Demografik ve Menstürel Bilgi Formunda yer alan ilgili sorulara verdikleri cevaplara göre belirlenmiştir. Rorschach testinden elde edilen verilerin analizinde, nicel ve nitel analizden oluşan, mix metod kullanılmıştır. Zihinselleştirme kapasitesini değerlendirmek için, araştırmanın amacı göz önüne alınarak, dört temel determinant belirlenmiş. Bu doğrultuda; bedensel duyumların ve cinsel dürtünün, kaybın, kadınsı ve anneliğe dair imgelerin, hoşnutsuzluk yaratan duygulanımların ve de içsel çatışmaların zihinselleştirilmesi açısından evreler arası bir farklılaşma olup olmadığı incelenmiştir. Sonuçlara göre PRME ve POMEE’de olmakla zihinselleştirme kapasitesinde gözlenen yetersizlikler arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Öte yandan POMGE ile birlikte zihinselleştirme kapasitesinde pozitif yönde bir artış görülmüştür. PRME ve POMEE arasındaki farklılaşma ise daha çok içerik analizinde ortaya çıkmıştır. Zihinselleştirme kapasitesinin alt determinantları açısından karşılaştırıldığında, cinsel dürtünün zihinselleştirilmesi bakımından en fazla POMEEG’de sorun yaşandığı görülmüştür. Kadınsı ve anneliğe dair imgelerin zihinsel olarak işlenebilmesi açısından en fazla zorlanan grubun ise PRMEG olduğu gözlenmiştir. Üreme kaybı nedeniyle yaşanan depresif duygulanımı zihinsel olarak işlemekte en fazla zorlanan grup POMEEG iken yaklaşan üreme kaybı nedeniyle yaşanan kayıp endişesini veya yaygın bedensel endişeleri zihinsel olarak işlemekte en fazla zorlanan grubun PREMEG olduğu görülmüştür. İçsel çatışmalarla yüzleşebilme ve bu çatışmaları iyi bir şekilde zihinselleştirebilme açısından ise POMGE lehine pozitif yönde anlamlı bir farklılaşma tespit edilmiştir. Determinantlar açısından evreler arası görülen farklılaşmaların nasıl yorumlanabileceği, makalenin son kısmında tartışılmıştır.Öğe Narsisizm ve Başkasının Talihsizliğine Sevinme (Schadenfreude) Duygusunun Benlik Saygısı, Sosyal Karşılaştırma ve Haset Duygusu Çerçevesinde İncelenmesi(Lut TAMAM, 2025) Karaosmanoğlu, Ecem; Kandemir, FatmaBu gözden geçirme çalışmasında narsisizm ile başkasının talihsizliğine sevinme (schadenfreude) duygusu arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda alanyazındaki narsisizm ve başkasının talihsizliğine sevinme kavramlarını inceleyen araştırmalar taranmıştır. Hem narsisizm hem de başkasının talihsizliğine sevinme duygusu ile çalışırken ele alınan kavramlar (benlik saygısı, haset ve sosyal karşılaştırma) benzer olsa da bu iki kavramın ilişkisinin incelendiği çok az çalışma olduğu görülmüştür. Mevcut çalışmada narsisizm ve başkasının talihsizliğine sevinme kavramlarının tanımlarına, aralarındaki ilişkiyi açıklamada kullanılan benlik saygısı, sosyal karşılaştırma ve haset kavramlarına ve narsisizm ve başkasının talihsizliğine sevinme duygusu arasındaki ilişkiyi farklı yönleriyle ele alan araştırmaların bulgularına yer verilmiştir. Son olarak, yapılan bu derleme çalışması neticesinde narsisizm ve başkasının talihsizliğine sevinme duygusu arasındaki ilişkiyi ele alan araştırmalar ve sonuçları tartışılmış; ayrıca gelecekte yapılacak araştırmalara ve ruh sağlığı çalışanlarına önerilerde bulunulmuştur.Öğe Relationship between Sensory Processing Sensitivity and Personality Traits(2024) Özpek, Tayfun; Kandemir, FatmaReactions to stimuli vary from person to person. The same stimulus has different effects depending on the perception of different people and the physical and mental states they are in. Considering this difference, situations can be seen in which a person perceives a specific stimulus or group of stimuli as negative and disturbing for themselves. In particular, people with high levels of sensory processing sensitivity feel the negative effects of stimuli more intensely both in terms of their internal processes (hunger, pain, sadness, stress, etc.) and the situation of the physical environment (loud noise, bright light, pungent odor, etc.) which they are in. On the other hand, the existence of situations where sensory processing sensitivity has a positive effect is also noticeable. In this context, the relationship between sensory processing sensitivity and personality traits is examined. The concept of personality is explained in different ways by many different theorists in the international literature. In order to avoid confusion that may arise in the definition and understanding of personality traits, in this review study, personality traits are examined on the basis of the Five Factor Personality Theory. Within the framework of the personality definition of the Five Factor Personality Theory, The relationship between five basic personality traits and sensory processing sensitivity is examined by also considering the subdimensions of each five personality traits.Öğe Turkish adaptation of the Born-Steiner Irritability Scale: Self-Report Form: Turkish female sample validity and reliability study(Klinik Psikoloji Araştırmaları Derneği, 2024) Kandemir, Fatma; Samar, Belemir Şule; Aydoğdu, Burcu EbruIrritability has a widespread use in describing and understanding psychopathologies. When the literature is examined, it is seen that there is no scale in Turkish to measure this concept for the adult sample. Therefore, it was aimed to translate the Born-Steiner Irritability Scale: Self-Report Form to Turkish and determine its psychometric properties through validity and reliability analyses. The study sample consists of 463 female volunteers with a mean age of 31.67 (SD = 7.73). Participants completed the Demographic Information Form, Born-Steiner Irritability Scale: Self-Report Form, Buss-Perry Aggression Scale, Spielberger's State Anger Scale, Perceived Stress Scale-14, and Beck Depression Inventory. The data set was divided into two to perform Exploratory Factor Analysis (EFA) and Confirmatory Factor Analysis (CFA), and other analyzes were carried out with the whole sample. Finally, for a test-retest reliability analysis, data was collected again after 28 days from 94 people who participated in the first study and volunteered to participate in the second study. As a result of the EFA and CFA carried out, we determined that the scale had a one-factor structure as in the original study. It was concluded that the Cronbach's alpha internal consistency reliability value of the scale was .92, and after the test-retest analysis, it was determined that there was a positive medium-high level relationship between the two applications. Research findings showed that Born-Steiner Irritability Scale: Self-Report Form is a valid and reliable scale.