Yazar "Güzel, Abdulmenap" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aort patolojilerinin endovasküler tedavisinde anestezi yönetimi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Güzel, Abdulmenap; Doğan, Erdal; Karaman, Haktan; Aycan, İlker Öngüç; Çelik, Feyzi; Çiftçi, Taner; Demirtaş, SinanAmaç: Bu çalışmamızda torakal ve abdominal aort patolojilerin endovasküler tedavisinde uyguladığımız anestezi yöntemlerini karşılaştırmayı ve literatür eşliğinde tartışmayı amaçladık. Yöntemler: Çalışmamız aort anevrizması ve aort disseksiyonu tanısı ile endovasküler tedavi uyguladığımız toplam 20 hastanın geriye dönük değerlendirilmesiyle gerçekleştirilmiştir. Hastaların demografik özellikleri, Amerikan Anestezi Derneği (ASA) skorları, laboratuar değerleri, eşlik eden hastalıklar, sigara kullanımı, ejeksiyon fraksiyonu, aort patolojisinin yeri ve tipi kaydedildi. Ayrıca uygulanan cerrahi işlem, anestezi yöntemleri, operasyon sırasında kullanılan kristalloid, kolloid ve kan ürünleri miktarları, anestezi ve cerrahi süresi, komplikasyonlar ve müdahaleler, yoğun bakım ünitesi ve hastanede kalış süreleri ile mortalite oranları kaydedildi. Tüm olgulara standart anestezi monitörizasyonu yapıldı. Bulgular: Toplam 20 (E=15, K=5) olgu çalışmamıza dahil edildi. Olgularımızın 16’sı ASA 3 ve 4’ü ASA 4 risk grubundaydı. Torakal endovasküler aort tamiri (TEVAR) uygulanan hastalarımızın tümüne genel anestezi verilirken abdominal endovasküler aort tamiri (EVAR) uygulanan hastalarımızdan 7 olguya rejyonel, 6 olguya genel anestezi ve bir olguya da sadece sedoaneljezi verilmiştir. EVAR uygulanan hastaların 8’inde HT varken TEVAR uygulanan hastalarımızın hepsinde HT mevcuttu. Gruplar arasında kan ve kan ürünleri transfüzyonu, preoperatif ve postoperatif hemoglobin, hematokrit, üre ve kreatin değerleri açısından istatiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmadı. Sonuçlar: EVAR ve TEVAR uygulamalarında genel anestezi, rejyonel anestezi, sedoanaljezi eşiliğinde lokal anestezi hastanın durumuna ve işlem yapılacak alana bağlı olarak başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir.Öğe Carvacrol and pomegranate extract in treating methotrexate-induced lung oxidative injury in rats(International Scientific Literature Inc., 2014) Şen, Hadice Selimoǧlu; Şen, Velat; Bozkurt, Mehtap; Türkçü, Gül; Güzel, Abdulmenap; Sezgi, Cengizhan; Abakay, Özlem; Kaplan, İbrahimBackground: This study was designed to evaluate the effects of carvacrol (CRV) and pomegranate extract (PE) on methotrexate (MTX)-induced lung injury in rats.Material/Methods: A total of 32 male rats were subdivided into 4 groups: control (group I), MTX treated (group II), MTX+CRV treated (group III), and MTX+PE treated (group IV). A single dose of 73 mg/kg CRV was administered intraperitoneally to rats in group III on Day 1 of the investigation. To group IV, a dose of 225 mg/kg of PE was administered via orogastric gavage once daily over 7 days. A single dose of 20 mg/kg of MTX was given intraperitoneally to groups II, III, and IV on Day2. The total duration of experiment was 8 days. Malondialdehyde (MDA), total oxidant status (TOS), total antioxidant capacity (TAC), and oxidative stress index (OSI) were measured from rat lung tissues and cardiac blood samples.Results: Serum and lung specimen analyses demonstrated that MDA, TOS, and OSI levels were significantly greater in group II relative to controls. Conversely, the TAC level was significantly reduced in group II when compared to the control group. Pre-administering either CRV or PE was associated with decreased MDA, TOS, and OSI levels and increased TAC levels compared to rats treated with MTX alone. Histopathological examination revealed that lung injury was less severe in group III and IV relative to group II.Conclusions: MTX treatment results in rat lung oxidative damage that is partially counteracted by pretreatment with either CRV or PE.Öğe Çoklu travma hastasında gelişen yağ embolisi sendromu(Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Aycan, İlker Öngüç; Turgut, Hüseyin; Güzel, Abdulmenap; Doğan, Erdal; Kavak, Gönül ÖlmezYağ embolisi sendromu başta travmalar olmak üzere çeşitli nedenlere bağlı olarak görülen nadir bir klinik durumdur. Bu yazıda 49 yaşındaki hastada çoklu travma sonrası operasyona alınan hastanın yoğun bakım takibinde gelişen yağ embolisi sendromunu sunmayı amaçladık.Öğe Comparison of the efficacies of I-gelTM and LMA-ProSealTM for airway management in pediatric patients(2013) Tokgöz, Orhan; Güzel, Abdulmenap; Yüksel, Mustafa Uğur; Tüfek, Adnan; Aycan, İlker Öngüç; Çelik, Feyzi; Beyaz, Serbülent GökhanAim: The present study was performed to compare the performance of I-gelTM with LMA-ProSealTM in children undergoing anesthesia. Materials and methods: A total of 185 patients who were scheduled for elective surgery in Dicle University s hospital were randomly divided into 2 groups: the I-gelTM group (Group-I, n = 95) and the p-LMATM group (Group-P, n = 90). Airway leakage pressure, insertion time, fiberoptic laryngeal image scores, ease of insertion, and possible complications were compared between these groups. Results: The airway leakage pressure of Group-I was significantly higher than that of Group-P (means ± SD: 28 ± 5 vs. 20 ± 4 cmH2 O, P < 0.01). The duration of supraglottic airway device insertion was shorter in Group-I than Group-P (19 ± 4 vs. 28 ± 5 s, P < 0.01). The overall success rate was 95% for Group-I and 94% for Group-P (P = 0.10). The I-gel provided a better view of the glottis than the p-LMA (93% of cases in Group-I and 68% of cases in Group-P, P = 0.03). There were no significant differences with regard to ease of insertion (P = 0.97). Conclusion: This study suggested that I-gel is an effective and safe alternative supraglottic airway device for use in children.Öğe Epidural anestezide kullanılan Levobupivakain veya Bupivakain Hemoreoloji ve Koagülasyon faktörlerini etkiler mi?(2018) Güzel, AbdulmenapAmaç: Lokal anestezik ajan olan levobupivakain ve bupivakainin hemoreoloji ve koagülasyon faktörleri üzerindekietkilerini araştırmayı amaçladık.Yöntemler: Epidural anestezi planlanan ASA I-II grubu, yaşları 18–64 arasında değişen 40 hasta çalışmaya alındı.Hastalar rastgele 2 gruba ayrılarak epidural anestezi için levobupivakain (Grup1) ve bupivakain (Grup2) uygulandı.Kan basıncı, periferik oksijen satürasyonu ve vücut ısısı sürekli monitörize edildi. Motor blok ve duyu seviyelerinebakıldı. Hemoreoloji ve koagülasyon parametreleri için alınan kan örnekleri çalışıldı.Bulgular: Gruplar arasında hemodinamik, kan ve plazma viskozitesi, onkotik basınç ve osmolalite değerleribakımından istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Fibrinojen değerleri Grup 1’de Grup 2’ye göre daha fazlaazalma saptandı (p=0.015). aPTT değeri Grup 1’de Grup 2’ye göre anlamlı bir artış görüldü (p=0.017). FVIII açısındangruplar arasında fark bulunmamasına rağmen Grup 2’de daha fazla artış saptandı. Total protein, Hb, Hct, PT ve INRparametreleri açısından gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Sonuç: Levobupivakain ve bupivakain ile yapılan epidural anestezide; hemoreolojik açıdan gruplar arasında anlamlıbir fark saptanmadı. Koagülasyon parametreleri normal sınırlar içerisinde olmasına rağmen, grup 1 ilekıyaslandığında grup 2 de aPTT değerleri düşük, fibrinojen ve FVIII düzeyleri ise daha yüksek saptandı. Sonuç olarakepidural anestezi için kullanılan levovupivakain ve bupivakainin hemoreoloji ve koagülasyon faktörleri üzerinebenzer etkiler gösterdiğini ve anestezik ajan seçiminde her ikisinin de tercih edilebileceği kanaatindeyiz.Öğe Fenilketonürili hastada anestezi yönetimi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2018) Çelik, Enes; Yıldırım, Zeynep Baysal; Çelik, Feyzi; Güzel, Abdulmenap; İpek, YusufBu olgu sunumunda 12 yaşında , Fenilketonüri (FKÜ) tanısı almış hastanın vitreo-retinal cerrahi sırasındaki anestezi yönetimini paylaşmak istedik. Ülkemizde akraba evliliğinin yüksek oranda olması nedeniyle FKÜ gibi otozomal resesif kalıtılan hastalıklar daha sık görülmektedir. Klasik FKÜ görülme sıklığı dünyada 1:10000 iken bu oran ülkemizde 1:6094’dir. Her yıl ülkemizde 250-300 çocuk bu hastalıkla doğmakta ve her 20-25 kişiden biri bu hastalığı taşımaktadır. Bölgemizde akraba evliliğinin yüksek sıklıkta olması ve FKÜ hastalarında maksilla hipoplazisi,mental retardasyon,mikrosefali ve B12 vitamin metabolizması bozukluğu gibi geniş perspektifte klinik özelliklerin olması nedeniyle genel anestezi tecrübemiz paylaşılmıştır.Öğe Laparoskopik feokromasitoma cerrahisinde anestezi yönetimi: Olgu sunumu(Modestum Publishing Ltd., 2014) Akelma, Hakan; Yıldırım, Zeynep Baysal; Karaman, Haktan; Oğuz, Abdullah; Kavak, Gönül Ölmez; Güzel, Abdulmenap; Doğan, ErdalFeokromasitoma adrenal medulla kromafin hücreleri kaynaklı nöroendokrin bir tümördür. Hipertansiyon, baş ağrısı, terleme, çarpıntı ve anksiyete gibi semptomlar gösteren değişken bir kliniğe sahiptir. Tanıda idrarda vanilmandelik asit ve metanefrinlerin tayini en duyarlı test olarak kabul edilmektedir. Tümörün lokalizasyonunun belirlenmesinde bilgisayarlı tomografi ve magnetik rezonans görüntüleme kullanılabilir. Anestezi indüksiyonu ve cerrahi manipulasyonlar katekolaminlerin katastrofik salınımına yol açmaktadır. Bu nedenle doğru preoperatif farmakolojik hazırlık bu hastalarda hayati önem taşımaktadır. Tedavi, ?-blokörlerle tehlikeli hemodinamik dalgalanmayı engelledikten sonra primer tümörün ve mümkün ise metastazların tam cerrahi rezeksiyondur. Günümüzde laparoskopik adrenalektomi birçok adrenal kitlede standart tedavi yöntemi olarak açık cerrahinin yerini almaya başlamıştır.Öğe Multiplanar reformatted CT enterography in acute abdomen(Maltepe University, 2016) Dusak, Abdurrahim; Alan, Bircan; Güzel, Abdulmenap; Çakmak, Muharrem; Taşkesen, Fatih; Göya, Cemil; Bilici, AslanAim: To investigate the correlation between surgical - histopathological data and CT enterography CTE in patients with acute abdomen due to mecanical ileus. Methods: Ninety one 46 female, 45 male; 44±11 year- old consecutive acute abdomen cases admitted to emergency department and operated in general surgery department with a preoperative diagnoses of mechanical ileus were included in this study. CTE was carried-out using Multi sliced CT 64 detector CT, Philips Brilliance . Subjects were scanned from xiphoid process to symphysis pubis during a single breath-hold. Correlation analyses were done between radiological findings and surgical and histopathological findings. Result: Gastrointestinal tract GIT obstruction finding was evident in 82% of subjects with mecanical ileus and acute abdomen. Sensitivity and specificity of CTE was 85% and 55% respectively in terms of demonstration of etiopathology. 80% of cases had small bowel obstruction and remaining 20% had large bowel obstruction. Bridled ileus, mass, hernia, mesenteric ischemia, perforation, peritonitis carcinomatosa, volvulus, invagination, narrowed anastomosis, torsion, abscess, gossypiboma, gallstone ileus and malrotation were among underlying etiological factors. Statistically significant correlation found between GIT obstruction and findings such as mesenteric stranding, intra abdominal free fluid, string of pearls sign and transition-zone. In contrary, bowel wall thickening, mass lesion, faeces sign, peritoneal nodule, whirl sign, target sign, intra abdominal free air, pneumatosis intestinalis were not statistically significantly correlated with GIT obstruction. Conclusion: CT Entherography is an efficient imaging modality with high diagnostic value in demonstrating the existence and etiopathology of bowel obstruction.Öğe “Önce zarar verme” epidermolizis bülloza hastalarında anestezi yönetimi ve hasta özellikleri; Retrospektif analiz(Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2020) Çelik, Enes; Bıçak, Mustafa; Çelik, Feyzi; Güzel, Abdulmenap; Yıldırım, Zeynep BaysalAmaç: Bu retrospektif çalışmanın amacı, hastanemizde ameliyat olan epidermoid bülloza hastalarınınameliyat endikasyonlarını, özelliklerini ve anestezi yönetimini değerlendirmektir.Materyal ve Metod: Bu çalışmada bu hasta grubunun hastane bilgi sistemindeki kayıtları ve anestezikayıtları incelendi. Hastaların demografik verileri, preoperatif özellikleri, cerrahi endikasyonu, anestezitekniği, kan transfüzyonu ve komplikasyonları kaydedildi.Bulgular: Toplam 19 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların bir kısmı birden fazla defa ameliyatolduğundan 25 ameliyat verisi kullanıldı. Hastaların tamamının kontraktür açılması ve psödosindaktilinedeniyle opere olduğu görüldü. Hastaların tamamında genel anestezi uygulandı. Hiçbirindepostoperatif yeni lezyon gözlenmedi.Sonuç: Kelebek hastalığı olarak da bilinen bu hasta grubunda peroperatif hasta yönetimine dikkatedilmeli anestezinin her aşamasında oluşabilecek komplikasyonlara karşı hazırlıklı olunmalıdır.Epidermoid Bülloza hastalarında minör travmalarla bile hastaların hayatını etkileyen lezyonlaroluşabileceği hatırda tutulmalı. Ve önceliğimiz tıbbın ilk kuralı olan “önce zarar verme” olmalıdır.Öğe Yoğun bakım ünitesinde yatan obstetrik ve obstetrik olmayan hastaların maliyet ve sağkalım analizlerinin karşılaştırılması(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2019) Erel, Mehmet; Güzel, Abdulmenap; Çelik, Feyzi; Yıldırım, Zeynep Baysal; Kavak, Gönül ÖlmezAmaç: Gebeliğe bağlı gelişen komplikasyonlar yoğun bakım gerektiren önemli sağlık sorunlarıdır. Obstetrik hastaların gebeliğe bağlı spesifik hastalıklarının tanısı, tedavisi ve seçilmiş terapötik müdahaleleri non-obstetrik hastalardan daha farklıdır. Amacımız obstetrik ve non-obstetrik hastaların mortalite, morbidite ve maliyet analizlerini karşılaştırmaktır. Yöntemler: Bu çalışma Yerel Klinik Araştırmalar Etik Kurulu onayı alındıktan sonra Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniğinde yapılmıştır. Reanimasyon ünitesinde 01.01.2013 ile 31.12.2013 tarihleri arasında bir yıl boyunca faturalandırılan tüm hizmetler ve bu süre içindeki belgelenmiş olan tüm gelir ve giderler retrospektif olarak incelendi. Yoğun bakım ünitesinde yatan obstetrik ve non-obstetrik hastaların ortalama yaşı, tanısı, hastanede toplam yatış süreleri, mortalite ve maliyet analizleri detaylı olarak incelendi. Araştırmada, maliyet ve giderlerin akışını belirlemek için mali, idari ve tıbbi kayıtlardan yararlanıldı. Bulgular: Yatırılan toplam 154 hastanın 31'i obstetrik, 123'ü non-obstetrikti. Obstetrik hastaların mortalite oranı nonobstetrik hastalara göre daha düşük saptandı ancak istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0,05). Non-obstetrik hastalar ile kıyaslandığında obstetrik hastalar daha kısa yatış süresine ve daha düşük ortalama hasta başı maliyetlerine sahipti. Sonuç: Maliyeti ne olursa olsun hala sosyal bir problem olan anne ölümlerini azaltmak için obstetrik hastaların hızlı değerlendirip hemen tedavi altına alınması gerektiği kanısındayız. Anahtar kelimeler: Yoğun bakım ünitesi, gebelik komplikasyonları, maliyet analizi.