Yazar "Gün, Ramazan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 20
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Chronic tobaccosnuff-induced columellar squamouscellcarcinoma: A case report(Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Kınış, Vefa; Gün, Ramazan; Bakır, Salih; Yorgancılar, Ediz; Topçu, İsmail; Fırat, UğurIn this article, we presented a 57-year-old woman with a history of snuff abuse for 16 years and developed squamous cell carcinonoma in the columellar skin. Primary cancer of nasal columella is extremely rare. This is a very agressive tumor and if not resected adequately it can easily spread to adjacent structures.. These tumors should be treated radically. The tumor was resected and defect was reconstructed with left nasolabial sulcus flap in this case. Close follow-up is required because of high recurrence rate. We try to discuss the behavior of these tumors, staging, treatment modalities and prognostic factors.Öğe Congenital laryngeal cyst presenting with severe respiratory distress in a newborn(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2013) Özbay, Musa; Kınış, Vefa; Bakır, Salih; Yorgancılar, Ediz; Gün, Ramazan; Topçu, İsmailIn the newborn, congenital laryngeal cysts can cause lifethreatening respiratory distress. Mortality can be prevented by early diagnosis. Therefore, a congenital laryngeal cyst should be considered in the differential diagnosis of an infant who develops respiratory distress and stridor. Flexible nasopharyngolaryngoscop is a valuable tool in diagnosis. The treatment of the cyst is total surgical excision. This article reviews the literature and presents a case of congenital laryngeal cyst that caused respiratory distress at birth and was treated surgically.Öğe Diyarbakır il ve ilçe merkezlerinde ilköğretim ve anaokulu çocuklarında efüzyonlu otitis media prevalansı ve risk faktörleri(2012) Yorgancılar, Argün Ediz; Toprak, Serdar Ferit; Meriç, Faruk; Güzel, Recep; Gün, RamazanAmaç: Bu çalışmada, Diyarbakır il ve ilçe merkezlerindeki ilköğretim ve kreş çocuklarında efüzyonlu otitis media (EOM) prevalansı ve risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Yöntem: Çalışmamıza il merkezinde bulunan 4 ve çevre ilçelerden 13 ilköğretim okulu ile il merkezindeki 3 anaokulu dahil edildi. Fizik muayene, otoskopi ve timpanometri ile değerlendirilen 1763 çocuğun 256sında (%14.5) (119 kız, 137 erkek) EOM teşhisi konuldu.Bulgular: Hastalık 118 olguda (%46.1) çift tarafta iken 138 olguda (%53.9) (89 sol, 49 sağ) tek tarafta idi. Çalışmamızda ilköğretim okullarındaki öğrencilerde EOM prevalansının il merkezinde %12.6 iken ilçelerde %16.3 olduğu; anaokullarında ise %15.2 olduğu saptandı. EOM prevalansı, alerji ve pasif sigara içimi ile ilişkili bulunmuştur. Prevalansın, cinsiyet, yaş, kreşte bulunma, sosyoekonomik durum ile anlamlı ilişkisi tespit edilmemiştir.Sonuç: Sonuç olarak, otitis medianın yaygınlığı ve olası komplikasyonların ciddiyeti düşünüldüğünde birinci basamak sağlık hizmetlerinde kulak muayenesi yapabilecek ekipman bulundurulmalıdır. Özellikle kreş ve erken ilköğretim çağındaki çocuklar olmak üzere, EOM taraması koruyucu sağlık hizmetlerin bir parçası olarak sunulmalı ve taramalar kulak burun boğaz hastalıkları uzmanları veya pnömatik otoskopi, timpanometri konusunda eğitilmiş pediatristler veya pratisyen hekimler tarafından yapılmalıdır.Öğe Double thyroglossal duct cyst located in the hyoid region and the tongue base: an unusual coexistence(2011) Yorgancılar, Ediz; Büyükbayram, Hüseyin; Topçu, İsmail; Yıldırım, Müzeyyen; Gün, RamazanTiroglossal kanal kistleri tiroid bezinin boynun ön tarafındaki son yerini almak üzere foramen çekumdan inişi sırasında var olan tiroglossal kanalın persistan epiteliyal kalıntılarından kaynaklanır. Tiroglossal kanal dilden tiroide kadar olan inişin herhangi bir yerinde kalabilir. Dile lokalize tiroglossal kanal kistleri farenksin çok nadir görülen ve hızlı bir şekilde tedavi edilmediği takdirde morbidite ve mortaliteye neden olabilen doğuştan lezyonlarıdır. Çift tiroglossal kistler ve tiroglossal kanalın obliteratif proçesinin tamamen başarısızlığa uğraması literatürde çok nadirdir. Bu yazıda, aynı tiroglossal kanaldan kaynaklanan ve biri hyoid bölgede, diğeri ise dil kökünde olmak üzere iki kist olgusu tanımlandı. Bildiğimiz kadarıyla, bu birliktelik literatürde daha önce bildirilmemiştir.Öğe Ectodermal dysplasia: Otolaryngologic evaluation of 23 cases(Medquest Communications LLC, 2012) Yıldırım, Müzeyyen; Yorgancılar, Ediz; Gün, Ramazan; Topçu, İsmailThe aim of this prospective study was to improve the quality of life of and reduce morbidity for patients with ectodermal dysplasia by assessing their actual and potential ENT pathologies, and offering methods of prevention and treatment. The study was conducted between 2006 and 2008 and included 23 patients diagnosed with ectodermal dysplasia. The major symptoms of ectodermal dysplasia were evaluated. Patient histories were obtained in all cases, and a complete head and neck examination was carried out. Of the 23 patients (11 males and 12 females, aged 5 to 45 years) diagnosed with ectodermal dysplasia, 22 had hypohidrotic ectodermal dysplasia and 1 had ectrodactyly-ectodermal dysplasia-clefting syndrome. In all patients diagnosed with hypohidrotic ectodermal dysplasia, the salivary glands were examined by ultrasonography and, when necessary, by scintigraphy. Hearing defects in patients with otologic problems were determined by audiometric examination: 39.1% of the patients had hearing loss, 43.5% had otitis media, and 39.1% had impacted cerumen. The most common rhinologic findings were saddle nose deformity in 56.5%, nasal obstruction and nasal dryness (52.2% each), and chronic rhinitis/rhinosinusitis (34.8%). The most common oral and oropharyngeal findings were difficulty chewing in 82.6% and dry mouth in 78.3%. All 23 patients had required dental work. Because this disorder affects several aspects of the body, its treatment requires a multidisciplinary approach, with the otolaryngologist being a vital part of the management team.Öğe Erişkinlerde çift taraflı koanal atrezi(2014) Bakır, Salih; Özbay, Musa; Kınış, Vefa; Gün, Ramazan; Yorgancılar, EdizÇift taraflı koanal atrezi, doğumdan hemen sonra ortaya çıkan ve acil müdahale gerektiren bir doğuştan anomalidir. Bu nedenle, ileri yaşlara ulaşabilmiş olgulara oldukça nadir rastlanmaktadır. Bu yazıda erişkin yaşlara ulaşabilmiş iki olguda (kız kardeşler) saptanan çift taraflı koanal atrezi olgusu sunuldu. Bu iki erişkin olgu aracılığı ile çift taraflı koanal atreziye tanı ve tedavi yönünden yaklaşımların literatür eşliğinde gözden geçirilmesi amaçlandı.Öğe Evaluation of hearing loss in patients with ankylosing spondylitis(Aves Yayıncılık, 2014) Bozkurt, Mehtap; Çağlayan, Mehmet; Uçar, Demet; Oktayoğlu, Pelin; Em, Serda; Gün, Ramazan; Gür, Ali; Nas, KemalMaterials and Methods: A total of 50 AS patients and 34 healthy controls were enrolled into the study. Physical examinations and disease activity score measurements were performed in patients with AS. Results: The mean age was 32.20 years (18-55) in AS patients and 35.58 (20-50) in the control group. The mean disease duration was 5.27 years (0-22) in patients with AS. Hearing loss was detected in seven (14%) of the AS patients and three (8.8%) of the control patients. In terms of hearing loss, a statistically signifcant difference was not found between the two groups. Sensorineural hearing loss was the most commonly detected type of hearing loss in the two groups. Hearing loss was present in two (28.5%) of the seven AS patients in whom the duration of disease was more than 10 years. There was no statistically signifcant correlation between the duration of disease and hearing loss. Conclusion: There was no signifcant difference between the AS and control groups with respect to hearing loss. The rate of hearing loss increased in line with the duration of disease. Objective: The aim of this study was to evaluate the rate of hearing loss in patients with ankylosing spondylitis (AS) and to analyze whether the rates of hearing loss were different from the control group or not.Öğe Ganglioglioma in the nasal cavity: A case report(2010) Yıldırım, Müzeyyen; Gün, Ramazan; Yorgancılar, Ediz; Meriç, Faruk; Büyükbayram, HüseyinGangliogliomlar hem astrositleri hem sinir elemanlarını içeren tümörlerdir. Santral sinir sistemi ve omuriliğin her yerinde oluşabilir ancak nadir görülürler. Nazal glial heterotopi (nazal gliom olarak da bilinmektedir) geniş yaş grubunda görülen gelişimsel anomalilerdir. Gangliogliomlar nazal glial heterotopi olarak karşımıza çıkabilir ve burun kitlesi varlığında sinir kaynaklı tümörler mutlaka önemsenmelidir. Bu makalede sağ burun boşluğuna yerleşen gangliogliom olgusu sunuldu. Kitle endoskopik yaklaşımla tam olarak çıkarıldı. Gangliogliom nazal glial heterotopi zemininde gelişmişti. Bilgilerimize göre burun boşluğundan kaynaklanan gangliogliom literatürde daha önce bildirilmemiştir.Öğe Hemangioma arising from external jugular vein mimicking neck mass(2012) Gün, Ramazan; Kınış, Vefa; Bakır, Salih; Meriç, Faruk; Özbay, Musa; Yorgancılar, Argün EdizHemanjiyom vücudun herhangi bir bölgesinde sıkça görülebilen, iyi huylu tümörlerdir. Sık görülmelerine karşın, kan damarlarından gelişen hemanjiyomlar oldukça nadirdir. Bu yazıda, eksternal juguler venden köken alan çok nadir bir hemanjiyom olgusu sunuldu. Hemanjiyom, eksternal juguler venin her iki ucundan bağlanması suretiyle tamamen eksize edildi ve komplikasyon gözlenmedi.Öğe Koklear implantasyon cerrahisi uygulanan 36 hastanın analizi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2012) Yorgancılar, Ediz; Yıldırım, Müzeyyen; Gün, Ramazan; Bakır, Salih; Kınış, Vefa; Özbay, Musa; Meriç, Faruk; Topçu, İsmailAmaç: Çalışmamızın amacı iki taraflı sensörinöral tip işitme kaybı sebebiyle koklear implantasyon yapılan hastaları etiyoloji, cerrahi yöntem ve komplikasyonlar açısından analiz etmektir. Gereç ve yöntem: Kasım 2010 ile Şubat 2012 arasında koklear implantasyon yapılan toplam 36 hasta yaş, cinsiyet, işitme kaybı sebebi, cerrahi yaklaşım ve komplikasyonlar açısından retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Hastaların yaşları 1 ile 52 arasında idi (15 bayan (% 41.7), 21 erkek (% 58.3). Otuz üç hasta çocuk (ortalama yaş 4.2±1.8), kalan üç hasta erişkin idi (29, 45, 51 yaşlarında). Çocuk hastaların tümü doğuştan işitme kaybı idi (31 hasta idiyopatik, 1 hasta Goldenhar sendromu, 1 hasta ektodermal displazi). Erişkin hastalar ise iki taraflı temporal kemik kırığına, kronik otitis media operasyonuna ve menenjite bağlı işitme kayıpları sebebiyle opere edildiler. Otuz dört hastaya mastoidektomi-posterior timpanotomi ve genişletilmiş yuvarlak pencere metoduyla implantasyon yapıldı. Bir hasta ise suprameatal yaklaşımla opere edildi. Açık radikal mastoidektomi kavitesi olan bir hastaya ise iki seanslı implantasyon yapıldı. Üç hastada perilenf sızıntısı gelişti. Hastalarımızın hiçbirinde minör ve major komplikasyon gelişmedi. Kliniğimizde başlangıç olarak seçilmiş hastalarda implantasyon uygulamıştır. Sonuç: Sınırlı sayıdaki hasta grubumuza rağmen koklear implantasyonun çocuk ve erişkinlerdeki ileri işitme kayıplarında etkili bir tedavi yöntemi olduğu sonucuna varıldı. Sunulan hasta serisinde düşük komplikasyon oranları ile koklear implantasyonun güvenli ve düşük morbiditeli bir yöntem olduğu görüldü.Öğe Kolestatoma neden olan ve menenjit ile komplike olan dış kulak kanalı osteomu(2013) Topçu, İsmail; Özbay, Musa; Bakır, Salih; Yorgancılar, Ediz; Gün, Ramazan; Kırış, VefaOsteom, dış kulak kanalının tek taraflı, çoğunlukla semptom vermeyen iyi huylu tümörüdür. Salt kulak kiri toplanmasına ve iletim tipi işitme kaybına yol açtıklarında belirti verirler. Bunlar temporal kemiğin en sık görülen kemiksi lezyonlarıdır. Çok nadiren kolestatom ile birlikte bulunur. Bugüne kadar menenjit ile komplike olmuş ve kolestatoma neden olmuş bir dış kulak kanalı osteom öyküsü bildirilmemiştir. Bu makalede, dış kulak yolu osteomu, kolestatom ve menenjit birlikteliği olan ve kanal duvar mastoidektomi tekniği kullanılarak başarıyla tedavi edilen ilginç bir olgu sunuldu.Öğe Konjenital kolesteatomlu kronik otitis mediaya bağlı gelişen bilateral mastoidit(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2012) Yorgancılar, Ediz; Bakır, Salih; Kınış, Vefa; Gün, Ramazan; Özbay, Musa; Topçu, İsmailKonjenital kolesteatom, embryolojik olarak orta kulağın gelişimi sırasında orta kulak, petröz kemik ve mastoid kemikte yer alan yassı epitelden gelişir. Tüm kolesteatomların yaklaşık %2-5’ini meydana getirmektedir. Bu makalede, 5 yaşında bilateral muhtemel konjenital kökenli yaygın kolesteatom ve mastoid fistülle gelen bir olgu sunulmuştur. Olgumuz yaşına göre çok ileri seviyede destrüksiyonla seyretmesi sebebiyle özellik arz etmektedir. Hastaya bilateral radikal mastoidektomi operasyonu yapılarak başarıyla tedavi edilmiştir.Öğe Kronik süpüratif otitis mediyada yaş, hastalık süresi ve kolesteatom varlığının sensorinöral işitme kaybı ile ilişkisi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2009) Gün, RamazanKronik süpüratif otitis media (KSOM) ile sensorinöral iştme kaybı (SNİK) arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalarda farklı sonuçlara ulaşılmıştır. KSOM’da 1000 ve 6000 HZ’deki SNİK’nın yaş, kolesteatom varlığı ve hastalık süresi ile olan ilişkisini araştırmak amacı ile prospektif bir çalışma yapıldı. Ocak 2003 ile Ağustos 2008 tarihleri arasında KSOM nedeni ile kulak cerrahisi geçirmiş tek tarafl ı KSOM’u olan 124 hasta dosyası incelendi. Hikayelerinde kafa travması, menejit, post-travmatik zar perforasyonu, akustik travma,olası labirint fi stülü ve SNİK’e yol açabilecek ilaç kullanımı olmayan hastalar alındı. Odyogram, yaş ve hastalok süreleri dosyalarından elde edilerek analiz edildi. Oniki hastada SNİK görüldü. Bu hastalarda 1000 ve 6000Hz’deki SNİK ile yaş, kolesteatom varlığı ve hastalık süresi arasında belirgin anlamlı bir ilişki saptanmadı. KSOM’nın SNİK’a yol açabileceği ancak hastaların çoğunda bunun klinik olarak belirgin olmadığı, daha geniş çalışmalar ile daha anlamlı sonuçlara ulaşılabileceği sonucuna varıldı.Öğe Romatoid artritli hastalarda sensörinöral işitme kaybı(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Bozkurt, Mehtap; Gün, Ramazan; Gür, Ali; Uçar, Demet; Nas, KemalAmaç: Romatoid artrit (RA)’li hastalarda işitme kaybı oranını, tipini ve mevcut kaybın kontrol grubuna göre farklı olup olmadığını araştırmak. Gereç ve yöntem: Çalışmaya 50 RA hastası ve 34 sağlıklı kontrol grubu alındı. Her iki gruptakilere; 250-8.000 Hz frekanslar arasında pür tone odyometri, stapes refleksi ve Oto Akustik Emisyon testi yapıldı. Bulgular: Olguların yaş ortalaması RA’lı hastalarda 36,88 ± 8,81 yıl ve kontrol grubunda 35,58 ± 8,19 yıl olarak bulundu. Ortalama hastalık süresi RA’da 4,72 (0-21) yıl bulundu. RA’lı hastaların 10’ unda (%20) ve kontrol grubunun 3’ ünde (%8,8) işitme kaybı saptandı. İşitme kaybı açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p=0,139). Romatoid artritli hastalarda %14 ve kontrol grubundakilerde %8,8 olmak üzere her iki grupta da en sık sensörinöral tip işitme kaybı (SNİK) bulundu. Hastalık süresi 10 yıldan fazla olan yedi RA’lı hastanın 6’sında (%85.7) işitme kaybı mevcuttu. Sonuç: Romatoid artrit ve kontrol grubu arasında işitme kaybı açısından anlamlı fark bulunmadı. RA’lı hastalarda hastalık süresi uzadıkça işitme kaybı görülme oranı artmaktadır.Öğe Safety and efficacy of concurrent neck dissection and transoral robotic surgery(Wiley-Blackwell, 2016) Kucur, Cüneyt; Durmuş, Kasım; Gün, Ramazan; Old, Matthew O.; Agrawal, Amit; Teknos, Theodoros N.; Özer, EnverBackground. The literature is scarce regarding transoral robotic surgery (TORS) with simultaneous neck dissection. This study evaluates the safety and efficacy of concurrent neck dissection in oropharyngeal squamous cell carcinoma (SCC) treated with TORS. Methods. Analysis of 113 patients with oropharyngeal SCC treated with TORS and concurrent neck dissection. Results. Six intraoperative communications between the pharynx and neck region were recognized. After pharyngeal mucosal flap advancement, 1 defect was closed primarily and another one was reinforced with acellular dermal matrix. In 1 case, submandibular gland was transposed posteriorly over the sutured defect as a support. One omohyoid and 2 digastric muscular pedicle rotation flaps were used in the remaining 3 patients for the reconstruction of pharyngeal communications. None of the patients developed postoperative pharyngocutaneous fistula. Conclusion. The advantage of TORS oropharyngectomy, when compared with open approaches, is the avoidance of pharyngocutaneous fistula even in the presence of concurrent neck dissection. (C) 2015 Wiley Periodicals, Inc.Öğe Solunum sıkıntısı olan bir yenidoğan(Turkish Pediatric Association, 2011) Bakır, Salih; Kelekçi, Selvi; Yorgancılar, A. Ediz; Gün, Ramazan; Miroğlu, Berzan; Ayral, MuhammedDo¤um öncesi izlemlerinde herhangi bir sorun olmayan, miad›nda, sezaryen ile do¤urtulmufl erkek bebek, do¤um sonras› ikinci günde solunum s›k›nt›s›, stridor ve giderek artan morarma yak›nmas› geliflmesi üzerine çocuk acil servisine getirildi. Acil flartlarda düzeltilmeye çal›fl›lan hasta orotrakeal entübe edilerek yenido¤an yo¤un bak›m birimine al›nd›. Kardiyovasküler ve solunum sistemi baflta olmak üzere fizik incelemesinde patolojik bir bulguya rastlanmad›. Koanal atrezisi yoktu. Hastan›n oda havas›nda oksijen doygunlu¤u %86, kalp tepe at›m› 140/dak, dakika solunum say›s› 38/dak idi. Kan gaz› ve di¤er hematolojik tetkikler normaldi. Radyolojik inceleme için çekilen arka-ön akci¤er grafisinde patolojik bir bulguya rastlanmad›.Öğe Substernal guatra yaklaşım(2011) Topçu, İsmail; Yıldırım, Müzeyyen; Bakır, Salih; Yorgancılar, Ediz; Gün, RamazanSubsternal guatr, tiroid bezinin mediasten içine uzanması olarak tanımlanır. Bununla birlikte substernal guatrın kesin tanımı konusunda tam bir fikir birliği bulunmamaktadır. Bu tip guatrlar primer ve sekonder olarak sınıflanmaktadır. Primer substernal guatrlar tüm substernal guatrların %1‘ ini oluştururlar ve mediastende bulunan ektopik tiroid dokusundan kaynaklanırlar. Sekonder substernal guatrlar boyundaki tiroid bezinin aşağı uzanmasından kaynaklanır. Bası belirtilerinin varlığı, hipertiroidizm, malignite ve hatta korunma için total tiroidektomi endikasyonu vardır. Ender durumlar dışında substernal guatrlar boyun kesisi ile çıkarılabilir. Tiroid bezi arkus aorta seviyesinin aşağısına uzanmışsa ve dış çapı 10 cm'den büyükse veya boyun yaklaşım yöntemlerinin hepsinin uygulanmasına rağmen cerrahide ilerleme sağlanamıyorsa sternotomi ve mediastenden yaklaşım gereklidir. Her baş-boyun cerrahı substernal guatra yaklaşımı bilmelidir. Bu derleme, substernal guatra yaklaşım yöntemlerini sunmayı amaçlamaktadır.Öğe Surgical anatomy of oropharynx and supraglottic larynx for transoral robotic surgery(Wiley, 2015) Gün, Ramazan; Özer, EnverTraditional external surgical approaches have been used for the surgical management of the oropharyngeal and laryngeal tumors. Trans-oral robotic surgery allows surgeon to operate oropharyngeal and supraglottic tumors through the mouth with preservation of functions. The surgeons must be knowledgeable about the anatomy of the oral cavity and oropharynx medial to lateral perspective. In this article, we will describe the relevant inside out surgical anatomy and its clinical implications for trans-oral robotic surgery.Öğe An unusual foreign body in frontal sinus: Silicone tube(2013) Yorgancılar, Ediz; Meriç, Faruk; Agüloğlu, Bülent; Kınış, Vefa; Bakır, Salih; Gün, Ramazan; Özbay, MusaParanazal sinüslerde yabancı cisimler oldukça nadirdir ve yarısından çoğu maksiller sinüste görülür. Yabancı cisimlerin birçoğu maksillofasiyal travma ile ilişkilidir. Frontal sinüste yabancı cisim daha da nadir bir durumdur. Yabancı cisimler genellikle geç tanıya bağlı olarak kronik semptomlar ve komplikasyonlar ile seyreder. Bu yazıda, eksternal dakriosistorinostomi ameliyatı sonrası nazal boşlukta bırakılan veya unutulan silikon nazolakrimal tüpe bağlı gelişen sağ frontal sinüs mukosel olgusu sunuldu. Hasta cerrahi olarak tedavi edildi ve cerrahi sonrasında semptomları iyileşti.Öğe An unusual mass of the neck: Primary hydatid cyst(2011) Yorgancılar, Ediz; Gün, Ramazan; Tekbaş, Güven; Bakır, Salih; Topçu, İsmail; Fırat, UğurNadir Bir Boyun Kitlesi: Primer Hidatik Kist Hidatik kist hastalığı, Echinococcus granulosus adlı tenyanın larvalarının neden olduğu parazitik bir enfestasyondur. Büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yaygın olduğu kırsal kesimlerde ve köpek besleme alışkanlığının bulunduğu insan topluluklarında sık görülür. Hidatik kistin tedavisinde cerrahi “altın standart” olarak kabul edilmektedir. Benzimidazol türevleri cerrahi yapılamayacak olgularda ya da cerrahi sonrası rekürrensleri önlemek için kullanılır. Kist hidatik genellikle karaciğer ve akciğerde görülmekle beraber, vücudun herhangi bir bölgesinde oluşabilir. Baş ve boyun bölgesinde kist hidatik oluşumu son derece nadirdir. Bu yüzden boyunda kitle ile gelen hastada bu hastalık genellikle ayırıcı tanıda akla gelmez. Bu nedenle bu olgu sunumunda, 50 yaşındaki bir erkek hastanın primer kist hidatik tanısı almış boyun bölgesindeki nadir kistik kitleyi sunarak, boyunda hidatik kist hastalığı olasılığına dikkat çekmek istedik.