Yazar "Gökhan, Şervan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acil servise başvuran özkıyım olgularının kullandığı yöntemler ve demografik verilerinin mortalite ile ilişkisi(2009) Güloğlu, Cahfer; Üstündağ, Mehmet; Orak, Murat; Gökhan, ŞervanAmaç: Bu çalışmanın amacı, özkıyım davranışı nedeniyle başvuran hastaların demografik özellikleri ile özkıyım yöntemleri ve mortalite arasındaki ilişkiyi incelemektir. Gereç ve Yöntem: 01.01.2003 ile 31.12.2007 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı’na özkıyım davranışı nedeniyle başvuran hastaların dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Hastaların yaş, cinsiyet, sosyodemografik özellikleri, özkıyım yöntemleri, oluş saati ve başvuru süreleri ile mortalite oranları kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya 1281 hasta dâhil edildi. Çalışma hastalarının 901’i (%70.4) kadın, 380’i (%29.6) erkek olup yaş ortalamaları 23.36±7.53 idi. Özkıyım yöntemi olarak 855 hastada (%66.7) ilaç alımı, 337 hastada (%26.3) insektisid alımı, 33’ünde (%2.6) kendini asma, 19’unda (%1.5) ateşli silah, 13’ünde (%1) yüksekten atlama ve 24 hastada (%1.9) ise koroziv madde alımı saptandı. Hastaların 946’sı (%73.9) kent merkezlerinden, 335’i (% 26.1) ise kırsal kesimden gelmişti. Hastaların 577’si (%45) evli, 704’ü (%55) ise bekârdı. Hastaların 293’ü (%22.9) çalışıyorken, 988’nin (%77.1) çalışmadığı saptandı. Mortalite 74 olgu ile %5.78 olarak saptandı. Kadın cinsiyette, insektisit alımı, ası, ateşli silahla yaralanma ve yüksekten atlama yoluyla özkıyım yöntemini kullananlarda ve kırsal kesimden gelen hastalarda mortalite oranı istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksekti. Sonuç: Özkıyım, hasta ile birlikte yakın çevresi ve toplumu da yakından ilgilendiren önemli bir halk sağlığı sorunudur. Mortalitenin önlenebilmesi için hastaların sosyodemografik özellikleri göz önünde bulundurularak multidisipliner bir şekilde yaklaşım gösterilmelidir.Öğe The analysis of generalized tonic clonic seizures associated ınjuries in emergency department(2010) Güloğlu, Cahfer; Üstündağ, Mehmet; Özhasaneker, Ayhan; Gökhan, Şervan; Altuncı, Yusuf Ali; Orak, MuratAmaç: Epilepsi hastalarının hasta olmayanlara göre, gelişebilecek kazalara karşı daha yüksek riske sahip olduğuna inanılır. Jeneralize nöbet boyunca hastalar, düşme sonucunda oluşabilecek, kafa travması, ortopedik ya da yumuşak doku yaralanmasından kendilerini koruyacak reflekslerden yoksundurlar. Amacımız, jeneralize tonik klonik nöbet sonrası travma nedeniyle acil servisimize başvuran hastaların travma spektrumunu değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Dicle Üniversitesi Acil Servisine Ocak 2004 ile Aralık 2007 arasında, jeneralize tonik klonik nöbet sonrası travma nedeni ile başvuran 15 yaş üstü epilepsi hastalarını ICD tanı kodlarını kullanarak geriye dönük tespit ettik. Kayıtlar hastaların yaşı, cinsiyeti, yaralanma tipi, antiepileptik tedavinin yeterliliği ve mortalite açısından analiz edildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 51 hastanın yaş ortalaması 26.02±9.86 (15-52) idi. Otuz üç (%64.7) hasta erkek ve erkek kadın oranı 1.83 idi. En sık yaralanma tipinin yumuşak doku travması olduğu görüldü (26 olgu). Kafa travması, kesiler, diş ve dil yaralanmasının daha az sıklıkta olduğu belirlendi. Antiepileptik tedavinin kan düzeyleri 9 (%17.6) hastada yeterli seviyede iken, 42 (%82.4) hasta terapötik seviyenin altında düzeye sahipti. Hastaların 4’ü (%7.8) hayatını kaybetti. İki hasta yanık, diğerleri ise suda boğulma ve düşme snucu gelişen subaraknoid kanama nedeniyle kaybedildi. Sonuç: Hastaların antiepileptik ilaç düzeylerinin terapötik seviyenin altında olması ile mortalite arasında ilişki yoktur.Öğe Lenfomada atipik prezentasyon; sol elde siyanoz: Olgu sunumu(2011) Özhasenekler, Ayhan; Arıtürk, Zuhal Atılgan; Yılmaz, Fevzi; Gökhan, Şervan; Bakır, ŞuleOn yedi yaşında bayan hasta acil servise öksürük, nefes darlığı ve sol elde morarma şikayeti ile başvurdu. Arka ön (PA) akciğer grafisinde mediastende genişleme, trakeanın sağa deviasyonu tespit edildi. Toraks bilgisayarlı tomografisinde (BT) mediastende yumuşak doku dansitesi, trakeada sağa deviasyon, sol ana bronşta dıştan basıya bağlı daralma, sol toraks üst bölümde yaygın lenf nodları ve bu lenf nodlarının sol kola giden ana vasküler yapılara bası yaptığı izlendi. Genç hasta olması nedeniyle öncelikli olarak lenfoma düşünüldü. Tanısal amaçlı sol aksiller lenf nodu eksizyonu yapıldı. Histopatolojik inceleme ile non Hodgkin lenfoma (NHL) tanısı kondu. Hastaya kemoterapi verildi, kitlenin boyutlarının küçülmesi ile vasküler yapılara yaptığı basının kalkması sonucu eldeki siyanoz düzeldi. Acil servise sol elde morarma gibi atipik şikayet ile başvuran genç hastalarda pulmoner hipertansiyon gelişmiş Patent duktus arteriosus, eisenmenger sendromu gibi konjenital kalp hastalıklarının yanında mediastinal kitlelerden biri olan lenfoma da olabileceği düşünülmelidir.Öğe Özkıyım nedeni ile acil servise başvuran olguların demografik verilerinin özkıyım yöntemlerine göre değerlendirilmesi (Retrospektif Çalışma )(2017) Gökhan, Şervan; Güloğlu, CahferÖzkıyım ve özkıyım girişimleri asırlardan beri tartışılan olgulardan biri olup aynı zamanda birden fazla alanın etkisinde olan, kişilerin ve çevresindekilerin yaşamını kökten değiştiren bir fenomendir. Özkıyım toplumda en alt tabakadan en üst tabakalara kadar çok geniş bir kitlede görülebilmektedir. Özkıyım, insanların yüzyıllardır anlamaya ve çözmeye çalıştığı en ilginç ölüm şekillerinden biridir.Özkıyım oldukça çeşitli biçimlerde gerçekleştirilebilen; toplumdan topluma, bireyden bireye farklılık gösterebilen bir olgu olduğundan genel bir sınıflama yapılamamaktadır. Özkıyım, toplumlar açısından ve bireyler üzerindeki yıkıcı etkilerinden dolayı çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olmanın yanında mortalite ve morbidite açısından da önemli bir sorun teşkil etmektedir. Çalışmada 01.01.2003 ile 31.12.2007 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalına intihar davranışı nedeniyle başvuran 1281 hasta incelenmiştir. Çalışmaya alınan 1281 hastanın 901 (% 70.4)' i kadın geriye kalan 380 (% 29.6)' ini ise erkekler oluşturmaktaydı. Hastaların yaş ortalaması 23.36 idi. Kullanılan yöntemler ilaç alma, insektisid alma, kendini asma, yüksekten atlama, ateşli silah veya kesici delici aletle girişimde bulunma ve koroziv madde alma olmak üzere altı grupta toplandı. Kullanılan yöntemlerde ilaç ve insektisid alımları ilk iki sırayı aldı(p<0.0001). Cinsiyetlere göre kullanılan yöntemlere bakıldığında ilaç ve insektisid alımları yine ilk iki sırayı almaktaydı(p=0.004). Hastaların cinsiyetlerine göre ölüm oranlarına bakıldığında başvuran erkek hastalarda ölenlerin oranı %7.6 iken kadınlarda bu oran %5 olarak bulundu(p=0.045).Ölen hastaların tamamına bakıldığında en çok kullanılan yöntemin insektisid alımı olduğu görüldü(p<0.001). Hastaların geliş yerlerinde her iki cinsiyette de şehir merkezlerinden gelenler çoğunluktaydı. Kırsal kesimden gelen hastalarda insektisid kullanımı ilk sırada olup bu sonuç anlamlı olarak bulundu(p<0.0001).Hastaların medeni durumlarına bakıldığında; evli ya da bekar olmak ölüm açısından anlamlı bulunmadı. Hastaların çalışma durumlarına bakıldığında çalışanların % 60.7' sini erkeklerin oluşturduğu görüldü(p<0.0001).Hastaların % 96.9' u olayı yaşadıkları yerde gerçekleştirmişlerdi. Yine hastaların büyük çoğunluğu olayı saat12.00-18.00 saatleri arasında gerçekleştirmiş olup hastaneye ilk üç saat içinde başvurmuşlardır. Hastaların yine büyük çoğunluğu acil serviste takip ve tedavi edilmişlerdi. Özkıyım ve girişimleri kişi ve çevresinde fiziksel ve ruhsal olarak büyük çöküntüye yol açmakta olup bu fenomeni acil servislerdeki hekimler olarak tanımak ölüm oranlarını ve daha sonra kişinin ve çevresinin profesyonel yardım almasını daha da kolaylaştırmaktadır.Öğe Pain management practices in the emergency departments in Turkey(Wolters Kluwer Medknow Publications, 2021) Çetin, Murat; Kaya, Bora; Kılıç, Turgay Yılmaz; Hanoğlu, Nazife; Gökhan, Şervan; Eroğlu, Serkan Emre; Akar, Sakine; Çekic, Özgen; Polat, Dicle; Üstsoy, Emre; Çınar, Orhan; Yılmaz, SerkanOBJECTIVES: This study aimed to evaluate pain management practices in the emergency departments (EDs) in Turkey and to evaluate the prevalence and etiologies of oligoanalgesia to identify possible improvement strategies. METHODS: This multicenter cross-sectional observational study was conducted in 10 tertiary care hospitals in Turkey. Patients who were admitted to the ED with pain chief complaints were included in the study. Both patients and physicians were surveyed with two separate forms by the research associates, respectively. The patient survey collected data about the pain and the interventions from the patients' perspective. The pain was evaluated using the Numerical Rating Scale. The physician survey collected data to assess the differences between study centers on pain management strategies and physician attitudes in pain management. RESULTS: Ten emergency physicians and 740 patients (male/female: 365/375) enrolled in the study. The median pain score at admission at both triage and ED was 7 (interquartile range: 5-8). The most frequent type of pain at admission was headache (n = 184, 24.7%). The most common analgesics ordered by physicians were nonsteroidal anti-inflammatory drugs (n = 505, 67.9%), and the most frequent route of administration was intramuscular injection (n = 396, 53.2%). About half of the patients (n = 366, 49.2%) received analgesics 10-30 min from ED admission. The posttreatment median pain score decreased to 3 (P < 0.001). About 79.2% of patients did not need a second analgesic administration (n = 589), and opioid analgesics were the most frequently administered analgesic if the second application was required. Physicians prescribed an analgesic at discharge from the ED in 55.6% of the patients (n = 414) and acute pain was present in 7.5% (n = 56) of the patients. CONCLUSION: Our study on the pain management practices in the EDs in Turkey suggested that high rate of intramuscular analgesic use and long emergency room stay durations are issues that should constitute the focus of our quality improvement efforts in pain management.Öğe A rare cause of acute renal failure: Coturnism(African Federation for Emergency Medicine, 2014) Gökhan, Şervan; Çetiner, Mehmet Ali; Özhasenekler, AyhanIntroduction Rhabdomyolysis, which is defined as the degradation and disintegration of striated muscle, is an acute and possibly fatal clinical syndrome. Migratory quail consumption (Coturnism) is an unusual reported cause of acute rhabdomyolysis. Acute renal failure occurring only a few hours after migratory quail ingestion is presented in our case. Case history A 58-year-old male applied to the emergency centre with weakness, muscle pain, nausea, vomiting, decreased and darkened urine that started approximately 12 h prior to his admittance. While no other possible cause for rhabdomyolysis was present, migratory quail meat ingestion 4 h prior to the symptoms was reported in the history. Laboratory results revealed abnormal kidney function tests and raised liver enzymes. Prominent myoglobinuria and proteinuria were observed in the urine sample. Considering the patient's history, clinical findings and laboratory abnormalities, poisoning and acute rhabdomyolysis due to consumption of quail were diagnosed. The patient was hospitalised and treated symptomatically in the following days. The treatment resulted in the complete resolution of symptoms and signs. Abnormal blood values gradually decreased to normal levels and the patient was successfully discharged. Discussion One of the important complications of rhabdomyolysis is acute renal failure. Acute renal failure following rhabdomyolysis is seen in around 10-40% of cases. Given that Coturnism is a rare cause of acute rhabdomyolysis, renal failure due to Coturnism has only been reported on a few occasions. A diet of hemlock seeds by the birds, in addition to a hereditary enzyme deficiency is suspected to be the pathological basis for the disease. In severe cases rhabdomyolysis can result in shock or acute renal failure which may necessitate dialysis. Supportive treatment with appropriate volume replacement, urinary alkalinisation and aggressive diuresis is usually sufficient and recovery occurs quickly.Öğe Santral venöz kateter (SVK) malpozisyonlarında kolay ve hızlı tanı: Posterior-anterior (PA) akciğer grafisi: 3 Olgu sunumu(2010) İçer, Mustafa; Üstündağ, Mehmet; Orak, Murat; Özhasaneker, Ayhan; Gökhan, ŞervanSantral venöz kateter (SVK) uygulamaları, son yıllarda acil servis ve yoğun bakım ünitelerinde ilaç ve kan ürünleri infüzyonu, santral venöz basınç izlemi, acil diyaliz erişim yolu, parenteral nütrisyon, kemoterapi ilaçlarının infüzyonu, uzun süre takibi gereken ve geniş bir damar yolu gereksinimi olan komplike olgularda sıkça kullanılan çok önemli, küçük cerrahi girişimdir. Kullanım sıklığının artması ile birlikte gelişebilecek komplikasyonlardan SVK malpozisyonunun erken dönemde fark edilebilmesi amacıyla posterior-anterior (PA) akciğer grafisinin önemini belirtmeyi amaçladık.