Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Erdem, Havva" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    Alışılmamış görünümde kutanöz Leishmaniasis: Olgu sunumu
    (2009) Yıldırım, Ümran; Erdem, Havva; Oğuz, İlteriş
    Leishmaniasis, enfekte tatarcıkların deriden kan emerken bulaştırdıkları Leishmania türlerinin memeli konaklarda oluşturdukları bir hastalık grubudur. Dünyada, yılda 1.5 milyondan fazla şark çıbanı (KL) olgusu ortaya çıkmaktadır. Ülkemizin güney ve güneydoğu bölgelerinde endemiktir.KL, klinik ve histolojik olarak ortaya konulan spektrumdur. Bizim vakamızda olduğu gibi histopatoloji klinikten daha önemli olabilir.Hastalığın kesin tanısı, lezyonlardan alınan smear’lerde etken parazitlerin gösterilmesi yanı sıra histopatolojik ve klinik değerlendirme ile konur.Bizim bu yazıdaki amacımız, atipik görünümlü KL olgusunu sunmaktır.
  • [ X ]
    Öğe
    Effect of insulin-like growth factor-1 and hyaluronic acid in experimentally produced osteochondral defects in rats
    (Medknow Publications & Media Pvt Ltd, 2016) Alemdar, Celil; Yucel, Istemi; Erbil, Baris; Erdem, Havva; Atic, Ramazan; Ozkul, Emin
    Background: The common purpose of almost all methods used to treat the osteochondral injuries is to produce a normal cartilage matrix. However current methods are not sufficient to provide a normal cartilage matrix. For that reason, researchers have studied to increase the effectiveness of this methods using chondrogenic and chondroprotective molecules in recent experimental studies. Insulin-like growth factor-1 (IGF-1) and hyaluronic acid (HA) are two important agents used in this field. This study compared the effects of IGF-1 and HA in an experimental osteochondral defect in rat femora. Materials and Methods: The rats were divided into three groups ( n = 15 per group) as follows: The IGF-1 group, HA group, and control group. An osteochondral defect of a diameter of 1.5 mm and a depth of 2 mm was created on the patellar joint side of femoral condyles. The IGF-1 group received an absorbable gelatin sponge soaked with 15 g/15 l of IGF-1, and the HA group received an absorbable gelatin sponge soaked with 80 g HA. The control group received only an absorbable gelatin sponge. Rats were sacrificed at the 6 (th) week, and the femur condyles were evaluated histologically. Results: According to the total Mankin scale, there was a statistically significant difference between IGF-1 and HA groups and between IGF-1 and control groups. There was also a significant statistical difference between HA and control groups. Conclusion: It was shown histopathologically that IGF-1 is an effective molecule for osteochondral lesions. Although it is weaker than IGF-1, HA also strengthened the repair tissue.
  • [ X ]
    Öğe
    The effects of acetyl shikonin isolated from Onosma armeniacum on oxidative stress in ethanol-induced ulcer model of rats
    (2013) Aksoy, Hülya; Akçay, Fatih; Toker, Aysun; Süleyman, Halis; Erdem, Havva; Özgen, Ufuk
    Aim: We investigated the effects of acetyl shikonin isolated from Onosma armeniacum on ethanol-induced gastric injury (ulcer) and on oxidant antioxidant parameters in the gastric tissue of rats. Materials and methods: Eighteen albino Wistar male rats were divided into 3 different experimental groups. Group 1 (n = 6) was the control group, group 2 (n = 6) was the ethanol group, and group 3 (n = 6) was the acetyl shikonin + ethanol group. The animals in group 3 were given ethanol (1 mL, 50% v/v) 30 min after acetyl shikonin (40 mg/kg) administration by orogastric tube. Results: The lowest mean nitric oxide level; the lowest superoxide dismutase, glutathione peroxidase, and glutathione S-transferase activities; and the highest malondialdehyde level and myeloperoxidase activity were obtained in group 2. It was observed that acetyl shikonin increased the activities of antioxidant enzymes and the level of nitric oxide and decreased the level of malondialdehyde and the activity of myeloperoxidase in group 3. In histopathological evaluation, minimal lymphocyte infiltration and edema were seen but no ulcerations were observed in group 3. Conclusion: The data revealed that the antiulcer effect of acetyl shikonin might be due to an increase in antioxidant enzyme activity and nitric oxide levels, and a decrease in malondialdehyde levels and myeloperoxidase activity
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Mide kanseri hastalarında survivin gen polimorfizmi araştırılması
    (Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2012) Yamak, Nesibe; Yaykaşlı, Kürşat Oğuz; Soğuktaş, Hatice; Yaykaşlı, Emine; Oktay, Murat; Erdem, Havva; Kaya, Ertuğrul; Ekinci, Aysun; Kaya, Savaş; Kurman, Yener
    Amaç: Dünya genelinde mide kanserinin insidansı düşmesine rağmen hala önemli bir sağlık problemidir. Türkiye’de ise yılda 30.000 yeni mide kanseri vakasıyla 2. en sık görülen kanserdir. Mide kanseri genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıkan çok faktörlü karmaşık bir hastalıktır. Kanserli dokuda aşırı ifade edilen survivin, apoptozis inhibe edici proteinlerdendir. Bu çalışmada Survivin -31 G/C polimorfizmi ile mide kanseri arasındaki ilişki araştırıldı. Gereç ve yöntem: Çalışma Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Patoloji Laboratuvarına gelen mide kanseri tanısı konmuş 46 hasta ve sağlıklı bireylerin oluşturduğu 42 kişilik kontrol grubu ile gerçekleştirildi. Bu bireylerin genotipi Düzce Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Laboratuvarlarında PCR-RFLP yöntemiyle tayin edildi. Bulgular: Hasta grubunda, GG genotipi 16 (% 34,8), GC genotipi 21 (% 45,7) ve CC genotipi ise 9 (% 19,6) olguda saptandı. Kontrol grubunda ise, genotip dağılımı sırasıyla 13 (% 31), 26 (% 61,9) ve 3 (% 7,1) bulundu. Hasta ve kontrol grubu karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanamadı. Fakat CC genotipine sahip bireylerin mide kanserine yakalanma riskinin GG (OR=1,52) daha fazla risk oluşturduğu bulundu. Sonuç: Bu çalışma bildiğimiz kadarıyla Türk toplumunda mide kanseri ile Survivin -31G/C polimorfizmini araştıran ilk çalışmadır. Elde ettiğimiz sonuçlar hasta ve kontrol gruplarımızın temsil ettiği toplum kesitinde mide kanseri ile Survivin -31 G/C polimorfizmi arasında anlamlı bir ilişki olmadığını göstermekle birlikte CC genotipinin mide kanserine yatkınlık oluşturduğu düşünülebilir.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim