Yazar "Ekin, Rezzan Ezgi" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Retrospective Evaluation of Term Neonatal Cases with Indirect Hyperbilirubinemia(2022) Ekin, Rezzan Ezgi; Deger, İbrahim; Yolbaş, İlyas; Ertuğrul, SabahattinAlthough jaundice is very common in the neonatal period, it often recovers spontaneously without the ne ed for treatment. In this study, it was aimed to retrospectively evaluate the patients hospitalized with the diagnosis of hyperbilirubinemia an d to determine the risk factors, thus, to early diagnose and guide treatment of severe hyperbilirubinemia.In this study, 250 infants who were followed up and treated for hyperbilirubinemia in Neonatal Intensive Care Unit. When all cases were evaluated etiologically, the highest reason was found to be AB0 incompatibility. In 30% of the cases, the direct Coombs test was positive and the most common reason in the cases with positive direct Coombs test was the association of Rh and subgroup incompatibility with a rate of 29.3%. When the treatments applied to the cases were evaluated, phototherapy was given to all patients. It was found that of the patients, 84% received only phototherapy treatment, 6.4% underwent exchange transfusion with phototherapy, 5.2% received IVIG treatment, 4.4% received exchange transfusion and IVIG treatment. If neonatal hyperbilirubinemia is not diagnosed and treated early, the morbidity and mortality of the brain damage that can occur is high. Today, while AB0 and Rh incompatibilities, which are an important etiologically important problem, are closely monitored, other etiological conditions such as infections, G6PD deficiency, subgroup incompatibility, hypothyroidism should also be kept in mind and early diagnosis and treatment should be performed.Öğe Yenidoğan hiperbilirubinemisi olgularının değerlendirilmesi(Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2019) Ekin, Rezzan Ezgi; Ertuğrul, SabahattinAmaç: Yenidoğan döneminde sarılık, çok sık görülse de, çoğu zaman tedaviye ihtiyaç duymadan kendiliğinden düzelmektedir. Sağlıklı term yenidoğanların yaklaşık olarak %50-70'inde, preterm bebeklerin ise %80'inde görülmektedir. Fakat, sarılığı olan yenidoğanların bilirubinin potansiyel toksik etkileri olan kernikterus, bilirubin ensefalopatisi ve ciddi hiperbilirubinemi nedeniyle yakın izlemi gerekmektedir. Bu çalışmada, hiperbilirubinemi tanısıyla yatırılmış olan hastaların retrospektif olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 1 Ocak 2016 ve 31 Ekim 2018 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Neonatoloji Bilim Dalı, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde hiperbilirubinemi tanısıyla takip ve tedavi edilmiş olan 250 bebek retrospektif olarak incelenmiştir. Çalışmaya klinik olarak yenidoğan sarılığı tanısı alan 37 ile 42 gebelik haftası arası, doğum ağırlığı 1500 gr üzeri, laboratuar tetkiklerinde indirek hiperbilirubinemisi saptanan yenidoğanlar dahil edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya alınan 250 yenidoğan bebeğin %43,2'si kız, %56,8'i erkekti. Normal yol ile doğanların oranı %66, sezaryen ile doğanların oranı %34 idi. Olguların ortalama gebelik haftası 38,42±1,30 hafta, ortalama doğum ağırlığı 3051,2±457,1 gramdı. Hastaneye yatış gerektirenlerin yatış anındaki ortalama yaşı 5,46±3,9 gün, hastanede yatış süresi ise ortalama 7,38±4,4 gün idi. Olguların kardeşlerinde sarılık öyküsü olanların oranı %17,6, kardeşlerinde fototerapi öyküsü olanların oranı ise %13,6 idi. Hastaneye yatış anındaki total bilirubin değerlerine bakıldığında, ortalama değer 22,38±6,3 mg/dL olup erkek olgularda 22,69±6,06 mg/dL, kız olgularda 21,98±6,78 mg/dL olarak saptanmıştır. Bebeklerin %89,2'sinin kan grubu Rh (+) ve %49,2'sinin kan grubu A kan grubu, %24,8'inin B kan grubu, %22'sinin O kan grubu, %4'ünün AB kan grubu idi. Bebeklerin annelerinin %72'sinin kan grubu Rh (+) ve annelerinin %53,6'sının kan grubu O kan grubu, %21,2'sinin A kan grubu, %11,6'sının B kan grubu, %6,4'ünün AB kan grubu idi. Olguların %30'unda direkt Coombs testi pozitif saptanmış olup, direkt Coombs testi pozitif olan olguların tanılarına bakıldığında en fazla %29,3 oranında Rh ve subgrup uygunsuzluğu birlikteliği görülmüştür. Tüm olgular etiyolojik olarak değerlendirildiğinde en fazla ABO uygunsuzluğu görülmüş olup, sadece ABO uygunsuzluğu %15,2, Rh uygunsuzluğu ve subgrup uygunsuzluğu birlikteliği %10,4, ABO uygunsuzluğu ve subgrup uygunsuzluğu birlikteliği %10, idrar yolu enfeksiyonu %7,2, sadece subgrup uygunsuzluğu %5,2, glikoz 6 fosfat dehidrogenaz (G6PD) enzim eksikliği %4, nedeni bilinmeyenler %3,6, beslenme yetersizliği %3,2, sadece hipotiroidi %1,2, anne sütü sarılığı %0,4 olarak saptanmıştır. Olgulara uygulanan tedavilere bakıldığında, tüm hastalara fototerapi verilmiştir. Ortalama fototerapi süresi 24,07±17,85 saat idi. Sadece fototerapi tedavisi uygulanan olguların oranı %84, kan değişimi uygulanan olguların oranı %6,4, IVIG tedavisi uygulanan olguların oranı %5,2, kan değişimi ve IVIG tedavisi uygulanan olguların oranı ise %4,4 olarak saptanmıştır. Sonuç: Toplumumuzda çok sık karşılaşılan yenidoğan sarılığının azaltılması amacıyla bazı önlemlerin alınması gerekmektedir. Bunların başında yenidoğanın erken ve sık beslenmesi, prematüre doğumların engellenmesi, kan grubu uygunsuzluklarına yönelik önlemlerin alınması, ailelere anne sütünün öneminin ve faydalarının anlatılması, risk grubunda olan bebeklerin yakın takip edilmesi, ailelerin bu konuda bilinçlendirilmesi, doğum travmalarının önlenmesi, yenidoğan muayeneleri sırasında kardeş öyküsünün sorgulanması, ilk hafta içerisinde beslenme, tartı kontrolü ve sarılık açısından yeniden değerlendirilmesi ve özellikle erken taburcu edilen bebeklerin kontrol muayenesi için erkenden çağrılması gerekmektedir. Yenidoğan hiperbilirubinemisinin erken tanı ve tedavisi yapılmadığında oluşabilecek beyin hasarı toplum için önemli bir sorundur. Bu hastaların erken tanı ve tedavisinin yapılması morbiditeyi ve hatta mortaliteyi azaltacaktır. Günümüzde, etiyolojik olarak önemli bir sorun olan ABO ve Rh uyuşmazlıkları yakın izlenirken, enfeksiyonlar, G6PD eksikliği, subgrup uygunsuzluğu, hipotiroidi gibi diğer etiyolojik durumlar da akılda tutulmalı ve erken tanı ve tedavileri yapılmalıdır.