Yazar "Demir, Ömer Faruk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Assessments Concerning Legal Assistance Requests of Commercial Companies(Süleyman Demirel University, 2024) Karaköse, Osman; Demir, Ömer FarukRequesting to resolve a dispute in the legal order also requires to cover the necessary costs of the proceedings. Those who do not have economic power also have access to justice, and legal assistance has an important function in ensuring these rights. The legal order is immune to those who lack financial resources from the costs of judging them until the end of the trial if they appear to be right in their demands. If the applicants are wronged as a result of the trial, the expenses made by the state are collected from the relevant persons. The extent of persons benefiting from legal assistance varies from country to country. In most countries, legal aid is limited for legal entities. According to the current regulation in Turkish Law, only natural people and associations and foundations beneficial to the public can request legal assistance. HMK m. 334 does not grant legal assistance in favor of other legal entities and trade companies. The fact that other legal persons other than associations and foundations beneficial to the public cannot benefit from legal assistance is also generally accepted in judicial decisions. Recently, the Constitutional Court accepted the request of a joint stock company that made an individual application on the grounds that the request for legal assistance was not accepted. The Supreme Court has concluded that legal regulation that does not allow legal assistance in favor of commercial companies causes a violation of the right. After this decision of the Constitutional Court, it was evaluated that the legal regulation banning legal assistance to legal entities would become a matter of discussion, and in this study, legal assistance requests of commercial companies were examined and legal regulation suggestions were presented for commercial companies in case of a possible change in the law.Öğe İşe iade davasında yargılama(Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2017) Demir, Ömer Farukİşe iade davası, geçerli bir fesih nedeni olmadan işveren tarafından işten çıkartılan işçinin tekrar işe iadesi için başvurulan bir yoldur. İşe iade davası, işçinin iş güvencesini sağlayan ve çalışmadığı zamanlardaki uğramış olduğu zararları tazmin etme imkânı veren bir davadır. İşe iade davası, işçinin korunmasını sağlaması yönüyle, iş hukukunun düzenlenme amacına da hizmet etmektedir. İşe iade davası, işverenin fesih hakkını kısıtlamaktadır. İşçinin işe iade davasını açabilmesi için, öncelikle arabulucuya başvurması gerekmektedir. Arabulucuda taraflar anlaşırlarsa, uyuşmazlık taraflar arasında kesin olarak çözümlenmektedir. Şayet taraflar, arabulucuda anlaşamazlarsa, işçi süresi içerisinde iş mahkemesine başvurup işe iade davasını açmalıdır. İşe iade davası, basit yargılama usulüne tabidir. Taraflar, genel hükümler kapsamında iddialarını her türlü delille ispatlayabilirlerÖğe Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi(Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2021) Aşık, İbrahim; Demir, Ömer FarukMenfi tespit davasında tedbir kararının (İİK m. 72/2-3) verilmemiş olması nedeniyle, takibe devam edilmiş ve takip konusu borç alacaklıya ödenmişse, menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşür (İİK m. 72/6). Yani menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun alacaklıya ödenmesiyle, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu makalede, menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve bu değişimin sonuçları incelenecektir.Öğe Ticaret Şirketlerinin Adli Yardım Taleplerine İlişkin Değerlendirmeler(2024) Karaköse, Osman; Demir, Ömer FarukHukuk düzeninde bir uyuşmazlığı çözmeyi talep etmek, gerekli yargılama masraflarını karşılamayı da gerektirmektedir. Ekonomik gücü olmayanların da adalete erişim hakları bulunmakta ve bu hakların sağlanmasında adli yardımın önemli bir işlevi vardır. Hukuk düzeni, finansal kaynaklardan yoksun olanların taleplerinde haklı görünmeleri halinde onları yargılamanın sonuna kadar yargılama giderlerinden bağışık tutmaktadır. Başvuranların yargılama sonucunda haksız çıkmaları halinde ise devletçe yapılmış olan giderler, ilgili kişilerden tahsil edilmektedir. Adli yardımdan faydalanan kişilerin kapsamı, ülkeden ülkeye değişkenlik göstermektedir. Çoğu ülkede gerçek kişilere tanınan adli yardım imkânı, tüzel kişilere sınırlı olarak tanınmaktadır. Türk Hukuku’nda da mevcut düzenlemeye göre sadece gerçek kişiler ile kamuya faydalı dernek ve vakıflar adli yardım talep edebilirler. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 334 kamuya yararlı olmayan diğer tüzel kişiler ile ticaret şirketleri lehine adli yardım hakkı tanımamaktadır. Kamuya faydalı dernek ve vakıflar dışındaki diğer tüzel kişilerin adli yardımdan faydalanamayacağı hususu, yargı kararlarında da genel kabul görmektedir. Yakın bir zamanda Anayasa Mahkemesi, hukuki yardım talebinin kabul edilmediği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunan bir anonim şirketin talebini kabul etmiştir. Yüksek Mahkeme, ticaret şirketleri lehine hukuki yardıma izin vermeyen yasal düzenlemenin hak ihlaline neden olduğu sonucuna varmıştır. AYM’nin bu kararından sonra kamuya yararlı dernek ve vakıf dışındaki tüzel kişilere adli yardım yasağı getiren hukuki düzenlemenin tartışma konusu haline geleceği değerlendirilmiş ve bu çalışmada ticaret şirketlerinin adli yardım talepleri inceleme konusu yapılarak olası bir yasa değişikliğinde ticaret şirketleri açısından kanuni düzenleme önerileri sunulmuştur.Öğe Zamanaşımına Uğramış Kambiyo Senedinin Delil Değerinin Delil Başlangıcı Unsurları Bakımından Değerlendirilmesi(Erzincan Binali Yildirim University, 2024) Demir, Ömer FarukDelil başlangıcı, Türk hukukunda kabul edilen senetle ispat zorunluğunun önemli bir istisnasıdır. Delil başlangıcının varlığı halinde senetle ispat zorunluluğu ortadan kalkmakta ve diğer delillere başvurulabilmektedir. Delil başlangıcı bir belge niteliğinde olup davada iddia edilen husus kime karşı ileri sürülmüşse ondan veya onun temsilcisinden sadır olmuş olmalıdır. Delil başlangıcı, iddia konusu vakıayı muhtemel göstermelidir. Kambiyo senetlerinin düzenlenmesiyle alt ilişkideki mevcut borcun yanında, kambiyo ilişkisine dayalı yeni bir borç meydana gelmektedir. Kambiyo senedindeki bu yeni borç ilişkisi, soyutluk ilkesi uyarınca alt ilişkideki borcun varlığından doğrudan etkilenmemektedir. Zamanaşımına uğramış kambiyo senedi için kambiyo borçlusu ifaya zorlanamaz. Soyutluk ilkesi ve kambiyo senedinin alt ilişki hakkında bir bilgi içermemesi sebebiyle kambiyo senetlerinin alt ilişkinin ispatında bir senet olarak kullanılması mümkün değildir. Zamanaşımına uğramış kambiyo senedinin alt ilişkinin ispatında delil başlangıcı olarak kullanılabileceği, yargı kararları ve doktrinde kabul edilmektedir. Fakat zamanaşımına uğramış kambiyo senetlerinin delil başlangıcı olarak kullanılabilmesi bakımından, delil başlangıcının tüm unsurlarının bulunup bulunmadığı önem taşımaktadır. Kambiyo senedinde imzası bulunan kişiler, her zaman kambiyo alacaklılarıyla bir alt ilişki içinde bulunmadığından, kambiyo senedinin delil değeri ve senedin delil başlangıcı niteliğinde olup olmadığı her bir hukuki ilişki için ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Çalışmamızda delil başlangıcının unsurları olan belge olma, karşı taraftan sadır olma ve muhtemel gösterme unsurlarını haiz olan zamanaşımına uğramış kambiyo senedinin delil değeri, delil başlangıcı olarak kullanılabilmesi ve alt ilişkinin ispatı için tanık deliline başvurulabilmesi inceleme konusu yapılmıştır.