Yazar "Coşkun, Mehmet Sait" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dependence of clinical outcomes on time of hospital admission in patients with ST-segment elevation myocardial infarction(King Faisal Specialist Hospital and Research Centre, 2023) Özbek, Mehmet; Ildirimli, Kamran; Arık, Baran; Aktan, Adem; Coşkun, Mehmet Sait; Evsen, Ali; Güzel, Tuncay; Acet, Halit; Demira, MuhammedBACKGROUND: There are conflicting results in studies investigating the effects of percutaneous coronary intervention (PCI) on the prognosis of patients with ST-segment elevation myocardial infarction (STEMI) during or outside of usual hospital working hours. While some researchers have reported higher mortality rates in STEMI patients admitted outside of working hours, others did not find a statistically significant difference. OBJECTIVES: Investigate the short-term endpoints and long-term outcomes of STEMI patients by time of admission. DESIGN: Retrospective SETTING: Tertiary percutaneous coronary intervention center. PATIENTS AND METHODS: Patients were grouped by admission, which consisted of four intervals: 06:00 to <12:00, 12:00 to <18:00, 18:00 to <24:00, and 24:00 to <06:00. We analyzed demographic, clinical and mortality by admission time interval and mortality by multivariate analyses, including the time intervals. MAIN OUTCOME MEASURES: Clinical data and mortality SAMPLE SIZE: 735 patients; median (IQR) age 62 (22) years; 215 (29.3%) women. RESULTS: Patients admitted at night were 1.37 times more likely to experience pulmonary edema than patients whose symptoms started in the daytime (P=.012); 32.9% of the patients whose symptoms started at night presented with Killip class II-IV, while during the daytime, 21.4% presented with Killip class II-IV (P=.001). Among the patients, the most common was inferior STEMI (38.6%). However, no-reflow was significantly higher during the daytime compared to the nighttime (P=.12). The risk of the cardiac arrest on admission was 1.2 times higher in patients admitted at night (P=.034). Neither time interval of admission nor several other variables had an effect on clinical outcome or mortality. CONCLUSIONS: While patients admitted at night presented with pulmonary edema and cardiogenic shock more frequently, no reflow was observed during the day after the procedure. Although patients admitted at night with STEMI presented with worse clinical conditions, similar results were observed between the groups in clinical outcomes. LIMITATIONS: More “real world” results might have been obtained if the study had replicated more typical referral conditions for PCI. CONFLICT OF INTEREST: None.Öğe Düşük ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetersizliği hastalarında kullanılan tedavi ne kadar optimal? (epidemiyolojik çalışma)(Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2020) Coşkun, Mehmet Sait; Oylumlu, MustafaGiriş ve amaç: Kalp yetersizliğinin (KY) medikal tedavisinde kullanılan ve yaşam süresini uzattığı ispatlanmış olan beta blokerler (BB), anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri (ADEİ) ve mineralokortikoid reseptör antagonistlerinden (MRA) optimal faydanın elde edilebilmesi için hastaya sadece bu ilaçların başlanmış olmasının mortaliteyi azaltmada yeterli olmadığı, kullanıldıkları dozun da büyük önem taşıdığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Güncel kalp yetersizliği tedavi kılavuzları da bu durumun önemini vurgulayarak, maksimum faydanın elde edilebilmesi için hedef dozlara ulaşılması gerektiğini belirtmişlerdir. Kılavuz önerilerine rağmen klinik pratikte tercih edilen tedavi dozlarının önerilenin altında kaldığına dair yapılan yayınlar bulunmaktadır. Çalışmamızın amacı kalp yetersizliği tanısıyla tedavi gören hastalarda kullanılan medikal tedavi ile dozlarının ve hayati önem arz eden bu ilaçların kardiyoloji hekimleri tarafından endikasyonu olan hastalarda gereken dozda kullanılıp kullanılmadığının anket yapılarak araştırılmasıdır. Uygun dozda kullanılmayan hastalarda dozun neden düşük tutulduğunu anlayabilmek, varsa sebeplerini bulmak ve optimal doz kullanım oranını artırmak için neler yapılabileceği konusunu tartışmak hedeflenmektedir. Gereç ve yöntem: Çalışmamız tek merkezli bir anket çalışmasıdır. Çalışmamıza Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji polikliniğinde kalp yetersizliği tanısı ile takip ve tedavi edilen EF<%40 olan, 18 yaş üzeri 419 hasta dahil edildi. Hastaların demografik ve sosyoekonomik verileri kaydedildi. Hastaların kalp yetersizliği tedavisini alıp almadığı, alıyorsa hangi dozda aldığı, almıyorsa neden almadığı sorgulandı. Hastanın takibi esnasında çalışılan rutin hematolojik ve biyokimyasal parametreler kayıt altına alındı. 2D Transtorasik Ekokardiyografi ile sistolik ve diyastolik çapları, EF ve diğer temel ekokardiyografi parametreleri ölçüldü. Bulgular: Çalışmaya 419 DEF-KY hastası dahil edildi. 419 hastanın %65.5'i (275) erkek, %34.5'i (144) kadın idi. Yaş ortalaması 65.2 ± 13.8 olarak bulundu. Hastalardaki kalp yetersizliği nedenlerinin %55.6'sı (233) iskemik kalp hastalığı, %33.9'u (142) dilate KMP'ydi. Hastaların %56.7'sinde HT (238), %52'sinde (218) KAH, %36.4'ünde DM (153), %23.2'sinde (97) HPL, %19.6'sında (82) KBH gibi ek hastalıklar vardı. Yine hastaların %48'inde (201) sigara içiciliği hikayesi mevcuttu. Kalp yetersizliği süreleri %27.2 (114) 6-10 yıl, %19.3 (81) 4-5 yıl, %18.9 (79) 3 yıl, %18.4 (77) 2 yıl, %14.1 (59) 1 yıl, %2.1 (9) >10 yıl şeklindeydi. Hastaların ortalama sistolik basınçları 120.4 ± 10.5, ortalama diyastolik basınçları 74.1 ± 7.9 olarak ölçüldü. Hastaların %51.9'unda (217) NYHA 1, %44'ünde (184) NYHA 2, %4.1'inde (17) NYHA 3 fonksiyonel kapasite mevcuttu. Hastaların %45'inde (187) son 1 yılda yatış öyküsü bulunmuyor, %45.2'sinde (188) 1 kez, %7' sinde (29) 2-3 kez, %2.9'unda (12) 3'ten fazla yatış öyküsü bulunmaktaydı. Ortalama kalp hızı 75.4 ± 8.8 idi. Hastaların %74'ü (310) sinüs ritminde, %26'sı (109) AF ritmindeydi. %24.8'inde (104) LBBB, %2.9'unda (12) ise RBBB mevcuttu. Hastaların ortalama EF'si %31.9 ± 6.7 idi. Hastaların başvuru ekokardiyografilerinde %41.6'sında 2.derece ve üstü mitral yetersizliğine, %2.9'unda 2.derece ve üstü aort yetersizliğine, %28.6'sında 2. derece ve üstü triküspit kapak yetersizliğine rastlandı. Çalışmamızdaki 419 hastanın %99.3'ü (416) beta bloker, %91.1'i (382) ADEİ/ARB, %67.7'si MRA, %93'ü MRA dışı diüretik kullanmaktaydı. ASA kullananların oranı %45.6 (191), digoksin %12,9 (54), ivabradin %4.1 (17), valsartan+sakubitril %1,9 (7), OAK %29.1 (122), statin %17.3 (72) idi. Hastalardan %16.7'sinde (70) ICD, %8.1'inde (34) ICD-KRT, %0.2'sinde (1) LVAD mevcuttu. Beta bloker kullanan hastaların %47.4'ü (197) metoprolol, %40.9'u (170), karvedilol kullanmaktaydı. Maksimal dozda beta bloker alanların oranı %7.5 (31) idi. ADEİ kullanan hastaların %67.6'sı (211) ramipril, %25'i (78) perindopril, %5.5'i (17) zofenopril kullanmaktaydı. Maksimal dozda ADEİ kullananların sayısı 52 idi. ARB grubu içinse, hastaların %57.7'si (41) valsartan, %31'i kandesartan (22) kullanmaktaydı. Maksimal dozda ARB alan kişi sayısı 1 'di (valsartan). MRA tedavisini kullanan hastaların oranı %67.7'ydi (283 hasta). Bunların %90.5'i (256) spiranolakton (256), %9.5'i(27) eplerenondu. Maksimal dozda MRA kullananların sayısı 15'ti. Tümü spiranolakton kullanan hastalardı. DEF-KY hastalarımızda iskelet tedavi olan "BB, ADEİ/ARB, MRA" ajanlarını kılavuzların önerdiği maksimal dozlarda neden almadıkları sorgulandı. En sık neden ''hekim tarafından önerilmedi'' şeklindeydi (beta bloker için %49.6, ADEİ/ARB için %44.6, MRA için %38.7). Sonuç: Çalışmamızda kılavuzların önerdiği kalp yetersizliği ilaçlarının optimal dozda kullanımının çok düşük oranda olduğu saptandı. Optimal dozda medikal tedavi almayan/alamayan hastalarda ana sebebin "hekim tarafından önerilmemesi", ikinci en sık sebebin ise "sosyoekonomik nedenli hastanın takiplere gelmemesi" nden kaynaklı olduğu görüldü.Öğe Extreme mechanical aortic valve dehiscence: “Rocking motion” clearly assessed with echocardiography and fluoroscopy(Turkish Society of Cardiology, 2019) Kaya, Hasan; Arslan, Bayram; Coşkun, Mehmet Sait; Ertaş, FarukA 19-year-old man was admitted due to sudden onset and progressively increasing shortness of breath, cough, nausea, and vomiting. The patient had undergone aortic and mitral valve replacement with mechanical prosthesis for the treatment of infective endocarditis 4 years ago.