Yazar "Coşar, Yahya" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Kalkaneus kırıklarında kırık tipi ve açısal bozulmanın fonksiyonel sonuçlar üzerine etkisi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Polat, Atilla; Demirtaş, Abdullah; Azboy, İbrahim; Uçar, Bekir Yavuz; Coşar, Yahya; Gümüşsuyu, Gürkan; Çakır, İdris AhmetAmaç: Bu çalışmanın amacı kalkaneus kırıklarında kırık tipi ve açısal bozulmanın klinik sonuçlar üzerine etkisini belirlemektir. Gereç ve yöntem: Kalkaneus kırığı olan 32 hasta (23 erkek, 9 kadın; ortalama yaş 45 yıl; dağılım 20-85) geriye dönük olarak incelendi. Kırıkların 24’ü kapalı, 8’i açık kırık idi. Hastaların redüksiyon öncesi ve sonrası grafilerinden Böhler ve Gissane açıları ölçüldü ve kırık sınıflamaları yapıldı. Hastaların 5’ine alçı yöntemi (Grup 1), 19’una Kirschner teli ile kapalı redüksiyon yöntemi (Grup 2), 8’ine plak-vida yöntemi (Grup 3) uygulandı. Son kontroller klinik olarak Maryland ayak skorlamasına göre yapıldı. Tüm hastalarda ortalama takip süresi 109 hafta (50-456) idi. Bulgular: Tüm hastalarda, ortalama Böhler açısı; redüksiyon öncesi 7°, redüksiyon sonrası 20°, ortalama Gissane açısı; redüksiyon öncesi 85°, redüksiyon sonrası 100° olarak ölçüldü. Maryland ayak skoru ortalaması; Grup 1’de 62 (55-72) puan, Grup 2’de 68 (40-90) puan, Grup 3’de 66 (58-79) puan olarak bulundu. Essex-Lopresti Tip I kırıkların Maryland ayak skoru, Tip III kırıklardan daha yüksek ve Tip II kırıklardan daha yüksek olma eğiliminde bulundu (p=0.025). Son kontrol filmlerinde Gissane açısı normal sınırlarda olanların Maryland ayak skoru, bu sınırların dışında olanlardan daha yüksek bulundu (p=0.027). Böhler açısı normal sınırlarda olanların Maryland ayak skoru, bu sınırların dışında olanlardan daha yüksek bulundu (p=0.02). Gissane ve Böhler açısındaki ortalama düzelme Grup 3’de, Grup 2 ve Grup 1’den daha fazla idi (p<0.05). Sonuç: Kalkaneus kırıklarında, kırık tipinin şiddetli olmasının fonksiyonel sonuçları kötü yönde etkilediği, plak-vida ile tedavi yönteminin açıları normale daha fazla yaklaştırdığı, ancak uygulanan tedavi yönteminin fonksiyonel sonuçlara etkisinin benzer olduğu sonucuna varıldı.Öğe Ruedi/Allgower tip 1 Pilon kırıklarının tedavisinde konservatif yöntem ile plak yöntemi sonuçlarının karşılaştırılması(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Polat, Atilla; Demirtaş, Abdullah; Azboy, İbrahim; Uçar, Bekir Yavuz; Canbora, Mehmet Kerem; Coşar, Yahya; Gümüşsuyu, GürkanAmaç: Bu çalışmanın amacı Ruedi/Allgower Tip 1 pilon kırıklı olguların tedavisinde alçılama ile plak yöntemlerinin sonuçlarını karşılaştırmaktır. Gereç ve yöntem: Ruedi/Allgower Tip 1 pilon kırığı nedeniyle tedavi edilen 42 hasta (24 kadın, 18 erkek) geriye dönük olarak incelendi. On altı hasta (10 kadın, 6 erkek; ortalama yaş 43 yıl; dağılım 18-56) alçı (Grup 1) ile 26 hasta (14 kadın, 12 erkek; ortalama yaş 37.7 yıl; dağılım 19-52) açık redüksiyon ve plak (Grup 2) yöntemi ile tedavi edildi. Tüm hastalara direkt radyografi ile tanı konuldu. Hastalar erken dönemde postoperatif grafileri incelenerek Ovadia ve Beals’ın belirlediği kırık redüksiyon kalite skorlarına göre, uzun dönemde de Teeny ve Wiss tarafından geliştirilen ayak ve ayak bileği fonksiyonel sonuçlarına göre (100 puan üzerinden) incelendi. Ortalama takip süresi Grup 1’de 28 ay (12-44 ay) , Grup 2’de 31 ay (16-46 ay) idi. Bulgular: Erken postoperatif dönemde ortalama redüksiyon kalite skoru Grup 1’de 12, Grup 2’de 10 puan olarak bulundu ve her iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05). Hastaların uzun dönem ayak ve ayak bileği fonksiyonel sonuçları Grup 1’de ortalama 84, Grup 2’de 86 puan olarak bulundu, aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Kırık kaynama süreleri her iki grupta farksız bulundu (p>0.05). Sonuç: Ruedi/Allgower Tip 1 pilon kırıklarının alçı ile tedavi edilmesi sonucunda elde edilen redüksiyon kalitesi, plak yöntemine göre daha yetersiz olsa da, uzun süreli fonksiyonlar bakımından her iki yöntemde de tatminkâr sonuçlar elde edilebilmektedir.