Yazar "Cengiz, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Airway management for occipital encephalocele in neonatal patients: A review of 17 cases(Medknow Publications & Media Pvt Ltd, 2011) Yildirim, Zeynep Baysal; Avci, Emel; Torun, Fuat; Cengiz, Mustafa; Cigdem, Ali; Karabag, Hamza; Karaman, HaktanIntroduction: Encephalocele, midline defect of cranial bone fusion, occurs most frequently in the occipital region. Airway management in pediatric patients with craniofacial disorders poses many challenges to the anesthesiologist. The purpose of this study is to describe the airway problems encountered for such cases, and describe how these problems were managed. Materials and Methods: We reviewed the charts of occipital encephalocele newborn that were treated by surgical correction in Harran University Hospital during 2006-2008. The collected data were categorized into preoperative, intraoperative, and postoperative data. Results: The mean age of the patients was 5.17 days. Of these 17 patients, eight patients (47.1%) had hydrocephaly, one patient (5.8%) with Dandy Walker syndrome. Micrognathia, macroglossia, restriction in neck movements were recorded as the reasons in six cases each. No major anesthetic complication was found. Conclusions: We reported perioperative management in 17 occipital encephalocele infant. Comprehensive care during peroperative period is essential for successful outcome.Öğe Comparison of intravenous paracetamol and tramadol for postoperative analgesia in patients with septo-rhinoplasty(2011) Cengiz, Mustafa; Yıldırım, Baysal Zeynep; Mordeniz, Cengiz; Aycan, İlker Öngüç; Şan, İmran; Çiğdem, Ali; Toğrul, TurhanAmaç: Bu çalışmada septo-rinoplasti ameliyatı sonrası postoperatif analjezi amacıyla intravenöz yoldan verilen parasetamol ile tramadolün etkilerinin karşılaştırılması amaçlandı.Yöntem: Septorinoplasti ameliyatı olan ASA /-// risk grubuna giren yaşları 18 ile 50 arasında değişen 50 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar postoperatif analjezi amacıyla rastgele iki gruba ayrıldı. Grup I'de operasyon bitimine 30 dk kala lgr i.v. parasetamol infüzyon şeklinde uygulandı. Grup II'de ise operasyon bitimine 20 dk kala i.v. 1 mg kg'1 tramadol verildi. Kör bir çalışmacı ağrı düzeyi, analjezik ihtiyacı, hasta memnuniyeti ve ilaçların yan etkilerini postoperative 1., 6., ve 24. saatlerde kaydetti.Bulgular: Postoperatif 1. saatte VAS değerleri her iki grupta benzerdi, istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı (p> 0,05). Grup II deki VAS skoru postop 6. ve 24. saatlerde grup I den anlamlı olarak daha düşük bulundu (p< 0,05). Çalışma süresince ciddi bir yan etki gözlenmedi. Grup II de en sık görülen yan etki ilk 24 saatte bulantıydı (%25). Kusma açısından her iki grupta anlamlı bir fark görülmedi (p> 0,05), buna rağmen Grup I de Grup II ye göre anlamlı olarak bulantı daha azdı. Kortizol seviyesi postoperative dönemde her iki grupta anlamlı olarak düşüktü.Sonuç: Perioperatif intravenöz olarak verilen parasetamol' ün özellikle erken postoperatif dönemdeki hafif-orta şiddetli ağrıların tedavisi için, opioidlerle eşit derecede analjezi sağladığı görüldü.Öğe Dynamic multidetector computed tomography findings of hepatocellular carcinoma of hepatitis B virus-positive and -negative patients(E-Med, 2014) Senturk, Senem; Cetin, Bulent; Cengiz, Mustafa; Bilici, Aslan; Ozekinci, SelverBackground: The objective of this study was to retrospectively investigate and compare multidetector computed tomography findings of hepatocellular carcinoma (HCC) in hepatitis B virus (HBV)-positive and -negative patients. Methods: Triphasic (arterial, portal venous, and delayed phases) dynamic multidetector computed tomography (CT) was performed in 83 patients with HCC, 48 of whom were HBV-positive. The diagnosis of HCC was established with typical CT imaging findings (68 patients) or histopathological evaluation (15 patients). Distribution of solitary, multiple, and diffuse HCC, portal/hepatic vein thrombosis, metastasis, and patients with high alpha-fetoprotein levels in the HBV-positive and -negative groups were compared using the Kolmogorov-Smirnov test. Lesion size, alpha-fetoprotein levels, arterial, portal, delayed enhancement, and washout of lesions were compared using the Student's t-test. Results: Hypervascular tumors were observed in 72 (87%) patients, and hypovascular tumors were found in 11 (13%) patients. The mean alpha-fetoprotein value of HBV-positive patients with HCC was significantly higher than the mean alpha-fetoprotein value of HBV-negative patients (P < 0.05). Portal/hepatic vein thrombosis and metastasis were more frequently observed in HBV-positive patients (P < 0.05). The frequencies of solitary, multiple, and diffuse lesions in HBV-positive and -negative patients were not significantly different (P > 0.05). The mean diameters, arterial, portal, and delayed phase attenuations, and washout of HCC were not significantly different (P > 0.05). Conclusions: Multidetector CT imaging findings of HCC in HBV-positive and -negative patients are alike. Portal/hepatic vein thrombosis and metastasis are more frequently observed in HBV-positive patients. Alpha-fetoprotein levels are higher in HBV-positive patients.Öğe İntravenöz kanulasyonda topikal lokal anestezik olarak lidokain-prilokain kremin (emla krem) kullanılması, süre çalışması(Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2000) Cengiz, Mustafa; Bayhan, NurettinÇalışmamızda elektif cerrahiye hazırlanan erişkin hastalarda intra venöz kanülasyona bağlı ağrıyı azaltmada lidokain-prilokain formülasyonunun (EMLA® Krem) lokal anestezik etkileri araştırıldı. Seksen erişkin hastada EMLA® Krem ile inaktif plasebo krem karşılaştırıldı. EMLA® krem 30, 60, 90 dakika süresince uygulandı. Visual analjezi skalası (VAS) her üç EMLA grubunda da plaseboya göre anlamlı derecede düşük bulundu (PO.0001). 30 dakika krem uygulaması ile yeterli analjezi meydana geldiği saptandı. Sürenin uzaması ile analjezi derinliğinin arttığı gözlendi. Kremin uygulandığı bölgede solukluk ve kızarıklık yan etki olarak meydana geldi. Hiçbir hasta krem uygulamasından rahatsız olmayıp EMLA® krem uygulanan hastalar analjezi yönünden uygulamadan memnun kaldılar. EMLA® kremin lokal vazokonstrüksüyon etkisine rağmen intravenöz kanulasyonda herhangi bir zorluk oluşmadı. Uygun formülasyonu, kullanım kolaylığı ve her yaş grubuna uygulanabilmesi ile EMLA® kremin, intravenöz kanulasyonda minimum 30 dakika uygulanarak yeterli bir analjezi oluşturacağı görüldü.Öğe Kas gevşeticisiz endotrakeal entübasyon: Propofol indüksiyonunu takiben uygulanan üç farklı remifentanil dozunun karşılaştırılması(2004) Ölmez, Gönül; Ganidağlı, Süleyman; Cengiz, MustafaÇeşitli dozlarda propofol ve remifentanil kullanılarak, kas gevşeticisiz endotrakeal entübasyon uygulanmaktadır. Bu çalışmada propofol bolus dozu sonrası uygulanan üç farklı remifentanil dozunun, entübasyon koşulları üzerine olan etkileri araştırıldı.45 olgu rasgele üç eşit gruba ayrıldı. 2.5 mg kg-1 propofol iv bolus uygulamasını takiben Grup I'e 0.5 mg kg-1, Grup II'ye 1 mg kg-1, Grup III'e 2 mg kg-1 remifentanil iv olarak 30 saniyede enjekte edildi. Remifentanilin enjeksiyonudan 60 saniye sonra hastaların laringoskopi ve endotrakeal entübasyonları yapıldı. Maske ile solutma koşulları, çenenin gevşemesi, vokal kordların pozisyonu, endotrakeal entübasyon ve tüp kafının şişirilmesine hastaların cevapları ve eş zamanlı olarak hemodinamik değerler izlendi.Grup III'de diğer gruplara oranla toplam entübasyon kalite skoru anlamlı olarak daha yüksekti (p<0.05). Tüm gruplarda indüksiyon sonrası kan basınçları, kontrol değerlerine göre düşüktü (p<0.05). Grup I ve Grup II'de entübasyondan sonra kalp atım hızı (KAH) değerleri, indüksiyon öncesi değerlere göre anlamlı olarak yüksekti (p<0.05). İndüksiyon sonrası ölçülen KAH değerleri, indüksiyon öncesi değerlere göre Grup III' de anlamlı olarak düşüktü (p<0.05).Propofol indüksiyonu sonrası uygulanan 2 mg kg-1 remifentanilin kas gevşeticisiz entübasyon için uygun koşullar sağladığı kanısına varıldı.Öğe Postoperatif analjezi için tek doz intratekal morfin kullanımı(2002) Orucu, Mehmet; Taçyıldız, İbrahim; Öztürk, Tarkan; Akldemir, Mustafa; Cengiz, MustafaBu çalışmada, hemoroidektomi operasyonlarında, intratekal morfin kullanımının postoperatif analjezi kalitesi ve komplikasyonlara olan etkisini araştırmayı amaçladık. Çalışmamızda ASA 1-11 grubunda yaşlan 18-66 arasında 43 hasta rasgele 3 gruba ayrıldı. Grup I (n= 15)'deki hastalara 7.5 mg hiperbarik bupivakain+0.1 mg morfin, grup II (n= 15)'deki hastalara 7.5 mg hiperbarik bupivakain+0.2 mg morfin, grup III (Kontrol grubu) (n= 13)'de-ki hastalara 7.5 mg hiperbarik bupivakain+0.2 mL serum fizyolojik verildi. Gruplar arasında yaş, kilo, boy ve cinsiyet açısından anlamlı fark yoktu. Üç grupta da cerrahi için sensoryal blok seviyeleri ve analjezi kaliteleri yeterli idi. Sensoryal blok seviyeleri ve bu seviyelere ulaşma zamanları açısından, gruplar arasında anlamlı farklılık yoktu (p>0.05). Gruplar arasında blok öncesi, intraoperatif, postoperatif kan basıncı, kalp atım hızı değişiklikleri, periferik oksijen satürasyonu değerleri, solunum sayılan yönünden istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0.05). Hiçbir grupta solunum sayısında anlamlı olarak düşme ve solunum depresyonu görülmedi. Postoperatif İADZ; grup l'de 11 ±4.52, grup II'de I2.33±4.06, grup III'de 2.46±0.52 saat idi. Grup l ve grup Il'nin İADZ, grup 111'e göre istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla idi (p0.05). Postoperatif idrar retansiyonu (PIR) yönünden gruplar arasında anlamlı fark yoktu. Postoperatif ürtiker (PÜ) gelişimi; grup I (% 33) ve II (% 27)'de, grup III (% 0)'e göre anlamlı derecede yüksek bulunurken (p<0.02), grup l ve II arasında anlamlı fark yoktu. Postoperatif bulantı-kusma (PBK) görülme oranı grup l ve H'de, grup III'e göre anlamlı derecede yüksek iken (p<0.03), grup l ve II arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Bu çalışmada, hemoroidektomi operasyonlarında minimal komplikasyonlarla postoperatif erken dönemde analjezi sağlamak için intratekal 0.1 mg morfin'in yeterli olduğu kanaatine vardık.Öğe Preeklamptik gebe kadınlarda intratekal olarak uygulanan levobupivakain ve bupivakainin etkinliğinin karşılaştırılması(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Bali, Nihat; Karaman, Haktan; Tüfek, Adnan; Kavak, Gönül Ölmez; Yıldırım, Zeynep Baysal; Cengiz, MustafaAmaç: Bu çalışmada, spinal anestezi ile sezaryen ameliyatı olacak preeklamptik gebelerde, levobupivakain ve bupivakainin etkinlik ve yan etki bakımından karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Prospektif randomize olarak planlanan bu çalışmaya; Preeklampsi tanısı almış ve spinal anestezi ile sezaryen ameliyatı olacak 18-45 yaş arası hastalar alındı. Hastalar rastgele iki gruba ayrıldılar; Grup B’ye 2 mL % 0.5 bupivakain (10 mg), Grup L’ ye ise 2 mL % 0.5 levobupivakain (10 mg) intratekal olarak uygulandı. Hastaların noninvaziv kan basınçları ve kalp atım hızları, spinal anestezi öncesi, işlem sonrası 3, 6, 9, 12, 15. dakikalarda ve sonrasında ise her 5 dakikada bir olacak şekilde operasyon sonuna kadar ölçülerek kaydedildi. Değerlendirmeler, gruplar arası hasta ve cerrah memnuniyetinin karşılaştırılması ile yapıldı. Puanlamada vizüel analog skor (VAS) kullanıldı. Bulgular: Spinal anestezi sonrası gruplar arasında 3, 15, 35 ve 40. dakikalardaki ortalama sistolik arter basınç değerleri Grup B’de istatistiksel olarak anlamlı düşük bulunurken (p<0.05), kalp atım hızları açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı. Grup B’de daha sıklıkla hipotansiyon gelişirken (15 hastaya karşın 10 hasta), oluşan hipotansiyonu düzeltmek için de istatistiksel olarak anlamlı miktarda daha fazla efedrin gerekti (p= 0.012). Hasta memnuniyeti Grup L lehine anlamlı olarak yüksek bulunurken (p=0.011), cerrahi memnuniyet açısından gruplar arasında fark bulunmadı (p>0.05). Sonuç: Preeklamptik gebelerde spinal anestezi uygulamalarında kullanılan her iki lokal anesteziğin de yeterince kaliteli cerrahi anestezi sağlamakla birlikte, levobupivakainin daha stabil bir hemodinami oluşturduğu saptandı.Öğe Sonographic assessment of fatty liver: intraobserver and interobserver variability(E-Century Publishing Corp, 2014) Cengiz, Mustafa; Senturk, Senem; Cetin, Bulent; Bayrak, Aylin Hasanefendioglu; Bilek, Senem UysalNon-alcoholic fatty liver disease (NAFLD) is a common liver disease worldwide and ultrasonography is widely used in the diagnosis and the follow-up we purposed to assess intraobserver and interobserver variability in the sonographic evaluation of the existence and steatosis grades of NAFLD. Alanine aminotransferase (ALT) and aspartate aminotransferase (AST) levels and AST to ALT (AST/ALT) ratio were compared between the grades of hepatosteatosis. Hepatic ultrasonography (US) examinations consisted of 5-10 static images of 113 successive adult patients, whose records were in the picture archiving and communication system (PACS) of our hospital were retrospectively evaluated by two experienced radiologists. Hepatic images were graded into 4 groups; as normal, mild, moderate or severe hepatic steatosis. Evaluation of hepatic steatosis of the same set of images was repeated after one month under the same conditions. Interobserver and intraobserver agreement was assessed by using kappa (kappa) statistics. In each group, the percentage of individuals with high ALT and/or AST, or AST/ALT ratio over 1 was calculated. The intraobserver agreement was 51%, fair kappa (kappa=0.356) for observer 1; and 68%, moderate (kappa=0.591) for observer 2. The interobserver agreements in the initial and second readings were 39% and 40%, fair (kappa=0.208) and (kappa=0.225), respectively. Elevations of ALT and/or AST levels were similar between groups depending on the degree of hepatosteatosis among the patients. Visual assessment of NAFLD by ultrasonography has substantial interobserver variability, and reproducibility of results is limited. More objective imaging modalities are needed to evaluate the degree of hepatosteatosis.