Yazar "Cüreoğlu, Sebahattin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Belirgin diabetik nöropatisi olmayan diabetli çocuklarda işitme fonksiyonlarının değerlendirilmesi(1999) Meriç, Faruk; Akbulut, Nursel; Topçu, İsmail; Osma, Üstün; Cüreoğlu, Sebahattin; Bahceci, MithatBu çalışmada, Tip l diabetli hastalarda konvansiyonel odiometrik testlerle Beyinsapı Uyarılmış işitme Potansiyelleri (BUİP) kullanılarak işitme fonksiyonları araştırıldı. Hasta grubu diabet süreleri 3 ay ile 60 ay (ort. 12,4±16,98) arasında değişen 30 hastadan, kontrol grubu ise non-diabetik 30 olgudan oluşturuldu. HbA1c değerleri, diabet grubunda kontrol grubundan anlamlı derecede yüksek bulundu. Saf ses odiometrisi, timpanometri ve akustik refleks ölçüm sonuçları, hasta ve kontrol grubunda normaldi. BUİP'de II ve V. dalga mutlak latansları ile I-V interpik latansında kontrol grubuna göre anlamlı uzama saptandı. Diabetli hastalarda nöropati gelişmekte olduğunu göstermede klasik odiometrik tetkikler yetersiz kalmakta. BUİP ise oldukça yararlı bilgiler vermektedir. Bu nedenle, diabetik hastalarda gelişebilecek nöropati takibinde BUİP objektif bir test olarak gözükmektedir.Öğe The effects of microwave and extremely low frequency magnetic field on rat ear(2001) Meriç, Faruk; Akdağ, Zülküf; Akşen, Feyzan; Sert, Cemil; Osma, Üstün; Cüreoğlu, Sebahattin; Büyükbayram, HüseyinAmaç: 9450 MHz mikrodalga ve 50 Hz çok düşük frekans manyetik alanın sıçan iç kulağına etkileri araştırıldı. Çalışma planı ve Yöntemler: Çalışmada 58 erişkin Wistar albino sıçanı kullanıldı. Çok düşük frekans manyetik alan (50 Hz) için 26 sıçan rastgele kontrol (n=12) ve deney (n=14) grubu olarak; diğer denekler ise mikrodalga (n=24) ve kontrol (n=8) grubu olarak ayrıldı. Üç hafta süreyle iki grup sıçana sırasıyla mikrodalga (günde 1 saat) ve manyetik alan.(günde 3 saat) uygulandı. Uygulamadan sonra tüm sıçanların kulakları alındı, iç kulakları histopatolojik olarak incelendi. Hasarı derecelendirmede Covell skalası kullanıldı. Bulgular: Kontrol grubundaki sıçan iç kulaklarının tümünde ve çalışma grubundaki iç kulakların 63'ünde kokleanın mikroskobik görünümü normaldi. Manyetik alana maruz bırakılan sıçanlardan elde edilen yedi kulakta değişiklik gözlendi (beş kulakta 3-4, bir kulakta 7, bir kulakta 8 derecesinde). Mikrodalga, altı kulakta 3-4 derecesinde değişikliğe neden oldu. İç kulak patolojisinde görülen değişiklikler mikrodalga grubunda anlamlı bulunmadı (p>0.05), manyetik alan grubundaki sıçanlarda ise anlamlı bulundu (p<0.05). Sonuç: Manyetik alana maruz kalma, İç kulakta da- ha belirgin dejeneratif değişikliklere yol açmaktadır.Öğe İnsan temporal kemik laboratuvarı prosedürleri:Genel bir bakış(2006) Oktay, Mehmet Faruk; Cüreoğlu, Sebahattin; Schachern, Patricia A.; Paparella, Micheal M.İnsan kulağındaki yapılar genellikle yaşam boyunca "erişilemez" özellikte olup, altta yatan hastalıklara ait patolojik değişikliklerin incelenebilmesi postmortem çalışmalarla mümkün olabilmektedir. İnsan temporal kemik (İTK) laboratuvarları bu açıdan eşsiz bir materyal kaynağı sunarlar. Bu laboratuvarlar, temporal kemik kesitlerindeki histolojik bulgularla hastanın ölmeden önceki kulak patolojisinin karşılaştırılmasına, hastalıklı olguları diğer olgularla karşılaştırmaya ve elde edilen bilgilerin diğer laboratuvarlarla paylaşılmasına olanak verir. Bu makalede insan temporal kemik laboratuvarlarının işlevinin tanıtılması amaçlandı ve yapılan histopatolojik işlemlerin ayrıntılı analiziyle birlikte bu laboratuvarlar hakkında genel bir bakış açısı sunuldu.Öğe Kronik maksiller sinüzitli hastalarda antrum ve orta meatus kültürlerinin karşılaştırılması(2000) Taştan, A. Samet; Meriç, Faruk; Tekin, Muhammet; Oktay, M. Faruk; Aktar, Samancı Gülseren; Cüreoğlu, Sebahattin; Topçu, İsmailAmaç: Orta meatus ve maksiller antrumdan elde edilen materyallerin ekimiyle üreyen mikroorganizmalar arasında ilişki olup olmadığı araştırıldı Hastalar ve Yöntemler: Çalışma, kronik sinüzit tanısıyla fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi uygulanan 25 hastada (13 kadın, 12 erkek; ört. yaş 33.4; dağılım 18-61) prospektif olarak yapıldı. Ameliyat sırasında direkt olarak maksiller sinüs içinden ve orta meatustan alınan materyaller aerob ve anaerob bakteri ve mantar açısından değerlendirildi. Bulgular: Yirmi bir hastanın (%84) maksiller antrum kültüründe 31 mikroorganizma izole edildi. Bunların 16'sı (%51.6) anaerob olup, en sık Propionibacterium türleriydi. En sık üreyen aerob bakteri ise Staphylococcus aureus'du. Orta meatus kaynaklı kültürlerin 22'sinden 35 mikroorganizma izole edildi. Bunlardan 22'si (%62.9) aerob olup en sık izole edilen bakteri S. aureus'du. Yapılan karşılaştırmada iki taraftan elde edilen kültür sonuçları arasında %57.1 oranında pozitif korelasyon saptandı. Sonuç: Sonuçlar, orta meatus kültürünün, kronik maksiller sinüzit ajan patojeninin saptanmasında maksiller antral kültüre bir alternatif olmadığını göstermektedir.Öğe Kronik tonsillitli hastalarda tonsil yüzey sürüntü ve doku içi kültürlerinin karşılaştırılması(1999) Geyik, M. Faruk; Demir, Hüseyin; Hoşoğlu, Salih; Mete, Mahmut; Osma, Üstün; Ayaz, Celal; Cüreoğlu, SebahattinKronik tonsillitin medikal tedavisinde antibiyotik seçimi için genellikle tonsil yüzey sürüntüsünden yararlanılmaktadır. Bu çalışmada, kronik tonsillit nedeniyle tonsillektomi uygulanan 31 hastada, tonsil yüzey sürüntü kültürleri ile derin doku kültürlerinin karşılaştırılması amaçlandı. Olguların 17'sinde (% 54.8) tonsil yüzey sürüntü kültürüyle derin doku kültürü farklılık gösteriyordu. Geri kalan 14 olguda ise (% 45.2) izole edilen mikroorganizmalar her iki kültürde aynı idi. Altı olguda (% 19.4) yüzey sürüntü kültüründe normal flora bakterileri izole edilmesine karşın derin doku kültüründe bakteri izolasyonu yoktu. Beş olguda (% 16.1) tonsil yüzey sürüntü kültüründe normal flora bakterileri izole edilirken tonsil derin doku kültüründe patojen bakteriler izole edildi. Beş olguda (% 16.1) yüzeyde izole edilen patojen bakteri ile derin dokudan izole-edilen patojen bakteri farklı idi. Bir olguda ise (% 3.2) yüzey sürüntü kültüründe patojen bakteri izole edildiği halde derin doku kültüründe bakteri izole edilemedi. Olguların yüzeyel sürüntü kültürlerinde 22 olguda (% 71.0) normal boğaz flora bakterileri, dört olguda (% 12.9) Streptococcus pyogenes, dön olguda (% 12.9) Staphylococcus aureus ve bir olguda (% 3.2) Streptococcus viridans izole edildi. Derin doku kültürlerinde ise 11 olguda (% 35.4) normal boğaz flora bakterileri, yedi olguda S. aureus (% 22.6) ve altı olguda (% 19.4) S. pyogenes izole edildi. Yedi olguda bakteri izolasyonu yoktu (% 22.6). Sonuç olarak, tonsil yüzey kültüründen bakteri izole edilemediği ya da uygulanan antibiyotiğe yanıt alınamadığı durumlarda derin tonsil kültürü yol gösterici olabilir.Öğe Laringeal nodüllerin klinikopatolojik özellikleri(1998) Topçu, İsmail; Yılmaz, Fahri; Saltabaş, Faruk; Cüreoğlu, Sebahattin; Özaydın, MehmetBu çalışmada 174 vokal kord nodulu içeren 137 olgu klinikopatolojik olarak yeniden gözden geçirildi. Olguların 35' i kadın, 102' si erkek olup erkek kadın oranı 2.9 ve yaş ortalaması 39.9 idi. Vokal kord nodülleri en çok (%38.7) sesini kullanan serbest meslek sahibi kişilerde saptandı. Olgularımızda en sık görülen semptom ses kısıklığı idi. Olgularımızın 37 (%27)' sinde nodüller bilateraldi ve 90 (%66)' ında lezyon vokal kor-dun 1/3 ön ya da 1/3 ön ile 2/3 arka birleşim yerinde lokalizeydi.Öğe Maksillar sinüs paraganglioması ( Bir olgu sunumu )(1999) Uzunlar, Ali Kemal; Yaldız, Mehmet; Özaydın, Mehmet; Cüreoğlu, Sebahattin; Yılmaz, FahriMaksillar sinüs paraganglioması oldukça nadir bir tümördür. Bu makalede otuz yedi yaşında erkek hastada sol maksillar sinüs kaynaklı paraganglioma olgusu sunuldu. Tümörün patolojik özellikleri yanı sıra, mikroskopik ayırıcı tanısı irdelendi.Öğe Otologic symptoms and findings in patients with a dehiscent or high jugular bulb(2001) Nazaroğlu, Hasan; Meriç, Faruk; Oktay, Faruk; Topçu, İsmail; Osma, Üstün; Cüreoğlu, SebahattinAmaç: Dehissan veya yüksek juguler bulb, seyrek rastlanan bulgulardandır; belirli semptomlarla kendilerini gösterebilirler. Kliniğimize herhangi bir nedenle başvuran ve çekilen temporal tomografisinde raslantısal olarak dehissan veya yüksek juguler bulb saptanan hastalarda otolojik semptom ve bulgular araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Temporal kemik bilgisayarlı tomografik incelemeleri yapılan 156 hastanın 28'inde (16 erkek, 12 kadın; yaş ort. 39, dağılım 18-60) dehissan veya yüksek juguler bulb saptandı. Bu hastalarda dehissan veya yüksek juguler bulb'a eşlik eden otolojik semptom ve bulgular araştırıldı. Bulgular: Yirmi bir hastada (%13.5) yüksek juguler bulb, yedi hastada (%4.5) dehissan juguler bulb saptandı. Dehissan juguler bulb'lu hastaların beşinde (%71.4) tinnitus, birinde sensorinöral işitme kaybı gözlendi. Yüksek juguler bulb'lu hastaların ise sekizinde (%38.1) sensorinöral işitme kaybı, altısında (%28.6) tinnitus, dördünde (%19) baş dönmesi ve bir hastada Meniere hastalığı bulundu. Sonuç: Etyolojisi ortaya konamayan başdönmesi, tinnitus ve işitme kaybı ile başvuran bir hastada düşünülecek olası nedenler arasında dehissan veya yüksek juguler bulb varlığı da yer almalıdır.Öğe Pendred sendromu(1999) Topçu, İsmail; Tekin, Muhammet; Akbulut, Nursel; Cüreoğlu, Sebahattin; Osma, Üstün; Bahceci, MithatPendred sendromu kretenizm ya da mental retardasyon olmaksızın, konjenital sensorinöral işitme kaybı ve guatrın birlikte olması biçiminde tanımlanır. Tanı perklorat boşaltma testi ile konur. Bu makalede doğuştan sağır ve dilsiz olan 14 ve 11 yaşlarında iki kızkardeşi sunduk. Büyük kardeş üç yıl önce guatr nedeniyle ameliyat edilmiş ve ameliyattan bir yıl sonra hipotiroidi ve guatr gelişmişti. Küçük kardeşte de guatr mevcuttu. Her iki hastanın da odyometrisinde, düşük frekanslarda rezidüel işitme ve yüksek frekanslarda total kayıp saptandı. Perklorat boşaltma testi, sırasıyla %51 ve %49 bulundu. Klinik ve laboratuvar bulgulara dayanılarak, olgulara Pendred sendromu tanısı kondu.Öğe Temporal kemik fraktürleri(2000) Meriç, Faruk; Topçu, İsmail; Demir, Hüseyin; Osma, Üstün; Cüreoğlu, Sebahattin; Yağmur, YusufBu çalışma, Temporal fraktür tipleri ile klinik bulgular arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla KBB ve Acil Kliniğimize Aralık 1996-Mart 1999 tarihleri arasında travma öyküsü ile başvuran, otoraji, fasial paralizi, vertigo ve işitme kaybı nedeniyle çekilen temporal BTde temporal kemik fraktürü saptanan 24 olgu üzerinde yapıldı. Temporal kemik fraktürlerinin 18'i longitudinal (11'i anterior, yedisi ise posterior yerleşimli), altısı transvers ve üçü ise kompleks fraktür olarak değerlendirildi. Membrana timpani perforasyonu ve kemikçik zincir dislokasyonu sonucu iletim tipi işitme kaybı en sık longitudinal fraktürlerde saptandı. Nörosensoryel işitme kaybı ve kalıcı fasiyal paralizi ise en sık transvers ve kompleks fraktürlü hastalarda mevcuttu.