Yazar "Budak, Hıdır" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Kliniğimizde cerrahi uygulanan myom olgularının preoperatif ve postoperatif değerlendirilmesi: 5 yıllık tersiyer merkez deneyimi(Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2019) Budak, Hıdır; Yalınkaya, AhmetAmaç: Bu çalışmamızda, klinik olarak leiomyom tanısı konulmuş ve opere edilen olguların, operasyon şekillerini karşılaştırmak, ameliyatlar sırasında ve sonrasında yapılan kan transfüzyon durumlarını, post operatif yatış sürelerini, preoperatif ve postoperatif hemoglobin ve hematokrit değerlerini değerlendirmek, anestezi tiplerini karşılaştırmak, dren kullanımı ve komplikasyon gelişme durumlarını tespit etmek amacıyla 378 hasta retrospektif olarak incelendi. Materyal Metod: Çalışma kapsamında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum kliniğinde 1 Ocak 2014 ve 31 Aralık 2018 tarihleri arasında leiomyom tanısı alan ve ameliyat yapılmış 378 olgu retrospektif olarak ele alınmıştır. Olguların demografik (yaş, gravida, parite, hastanede yatış süresi, leiomyom sayısı, leiomyom büyüklüğü ve dren ) özellikleri, laboratuar (hemoglobin ve hematokrit düzeyleri) tetkikleri ve ameliyat bilgileri hastane arşiv dosyalarından ve arşiv veri tabanından temin edildi. Verilerin analizinde SPSS 22.0 paket programı aracılığıyla tanımlayıcı istatistikler, Ki Kare, Student t testleri kullanılmış ve p<0,05 çıkan değerler anlamlı olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Olgularımızın 169 (%44,7)'una laparatomi ile myomektomi, 156 (%41,3)'sına total abdominal histerektomi, 15 (%4)'ine L/S(laparaskopi) ile myomektomi, 13 (%3,4 )'üne TLH(total laparaskopik histerektomi), 12 (%3,2)'sine sezaryen sırasında myomektomi, 9 (%2,4)'una operatif histeroskopi ile myomektomi, 4 (%1,1)'üne vajinal myomektomi yapıldığı saptandı. Yaş ortalaması total abdominal histerektomide 46,8,myomektomide 36,7 idi.Olguların başvuru şikayetleri değerlendirildiğinde; en sık kanama düzensizliği ile 164 (%43,5) hastanın, ikinci sıklıkta ise ağrı şikayeti ile 140 (%37) hastanın başvurdukları saptandı. Olguların postoperatif patoloji sonuçları incelendiğinde; leiomyom uteri (leiomyom,dejenere leiomyom,atipik leiomyom) tanısı alan 341 (%88,2) hasta, leiomyoma uteri + adenomyozis tanısı alan 32 (%8,4) hasta , 13 (%3,4) hastada da stump saptanmıştır. Postoperatif dönemde 1 hastamızda yara yeri enfeksiyonu gelişmiştir. Yapılan ameliyatlar sırasında 5 hastada bağırsak yaralanması ve 1 hastada da mesane yaralanması görülmüştür. Sonuç: Genç hastalarda daha çok uterus koruyucu cerrahinin tercih edildiği gözlenmiştir. Abdominal cerrahide komplikasyonlar daha fazla olabilmektedir. Laparaskopik ve robotik cerrahinin gelişmesi ile minimal invaziv cerrahinin önemi giderek artmaktadır. Bunu karşılaştırmak için ileri prospektif çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Laparoskopik splenektomi klinik deneyimimiz: 38 hastanın sonuçları(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2015) Bozdağ, Zübeyir; Türkoğlu, Ahmet; Taşdemir, Bekir; Oğuz, Abdullah; Dal, Sinan; Karakuş, Abdullah; Budak, Hıdır; Gümüş, MetehanAmaç: Laparoskopik splenektomi hematolojik hastalıkların tedavisinde son dönemlerde yaygın olarak kabul görmeye başlamıştır. Bu çalışmada laparoskopik splenektomi uyguladığımız hastalarımızın sonuçlarını sunmayı amaçladık. Yöntemler: Kliniğimizde 2012 – 2015 yılları arasında hematolojik hastalıklar nedeniyle laparoskopik splenektomi yapılan 38 hastanın kayıtları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Laparoskopik splenektomi uygulanan hastaların 15’i erkek, 23’ü kadın olup, ortalama yaş 33,9 ± 12,9 idi. Splenektomi endikasyonları; 34 hasta idiyopatik trombositopenik purpura (ITP), 4 hasta herediter sferositoz (HS) idi. Cerrahi eksplorasyonda 7 hastada aksesuar dalak tespit edilerek çıkarıldı. Safra kesesinde taş olan 2 HS’li hastaya aynı seansta laparoskopik kolesistektomi uygulandı. Bir hastada diseksiyon esnasında görüşü engelleyen hemoraji nedeniyle açığa geçildi. Postoperatif dönemde bir hastada atelektazi ve bir hastada yara yerinde yağ nekrozu gelişti. Ayrıca bir hastada trombositoz gözlendi. ITP’li 4 hastada geçici, iki hastada kalıcı refrakter trombositopeni nedeniyle hematolojik tedaviye devam edildi. Bu hastalara operasyon sonrası yapılan dalak sintigrafisinde bir hastada aksesuar dalak tespit edildi. Ortalama hastanede yatış süresi 2,6 ± 0,7 gün olarak bulundu. Sonuç: Hematolojik hastalık nedeniyle uygulanacak splenektomilerde laparoskopik splenektomi; daha az hastanede kalış süresi ve morbidite ile ilk seçenek tedavi modalitesi olarak düşünülebilir.Öğe Trephine stoma: Outcomes in a single center(Modestum Publishing Ltd., 2015) Oğuz, Abdullah; Türkoğlu, Ahmet; Gümüş, Metehan; Bozdağ, Zübeyir; Bahadır, Mehmet Veysi; Teke, Fatma; Budak, Hıdır; Böyük, AbdullahObjective: Fecal diversion is often indicated in cases with fecal incontinence, Fournier’s gangrene, anal fistula, and inoperable obstructive anorectal cancer. Trephine colostomy can be performed without necessitating laparotomy. We present our experience related to the outcome of trephine sigmoid colostomy. Methods: The retrospective study included 14 patients who underwent trephine colostomy due to various conditions including Fournier’s gangrene, inoperable anorectal cancer, recto-vaginal fistula, and benign stricture due to radiotherapy at our clinic between January 2010 and January 2015. Results: Patients comprised 4 females and 10 males with a mean age of 52.07 years. The indications for stoma formation were Fournier’s gangrene in 7 cases, inoperable anorectal cancer in 5, rectovaginal fistula in 1, and benign stricture due to radiotherapy in 1 case. Eight patients underwent surgery under regional anesthesia. All the patients underwent trephine loop sigmoid colostomy. One patient had second operation on the postoperative period due to colostomy prolapse. The temporary stomas were closed in 3 months. Mean length of hospital stay was 14 days. Conclusion: Trephine stoma is a relatively simple, safe and rapid procedure and an effective alternative to colostomy formation without laparotomy indications. It can be performed under emergency or elective conditions with low morbidity. J Clin Exp Invest 2015; 6 (2): 87-90.