Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Bilge, Onurcan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    16. yüzyılda Diyarbakır'da görev yapan Osmanlı valileri, eserleri ve koruma sorunları
    (Dicle Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Bilge, Onurcan; Halifeoğlu, Fatma Meral
    Kentler, belirli bir mekânda yoğunlaşmış bir yerleşim sistemi olup, insanların ürettikleri malları değiş tokuş ettikleri, bir araya geldikleri ve fikirlerin gelişip yayıldığı karmaşık bir sosyal yapıya sahip karar merkezleridir. İnsanlık hafızasında kentleri birbirinden ayıran çok keskin hatlar vardır. Bu hatlar kentin yerleştiği arazi ve toprak yapısı, jeopolitik konumu, içerisinde bulundurduğu tarihi dokusu veya kültüre ait varlıklar olarak gösterilebilirken, bazen de yetişmesine katkıda bulunduğu düşünceler ve sanat akımları ile tarih sahnesine çıkmaktadır. Diyarbakır, bir kentin hafızalara kaydedilmesini ve onu tarih sahnesine çıkaracak bu olguların hepsini bünyesinde ihtiva eden bir kenttir. Doğu ve Batı kültürlerini kesiştiren bir sınır coğrafyasında, Dicle Nehri ve Şatt vadisi olarak adlandırılan Dicle vadisine egemen bir zirve üzerinde konumlanan Diyarbakır, M.Ö. 3000'li yıllarda Hurriler tarafından kuruluşundan bu yana değin çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Asur İmparatorluğu döneminden Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış sürecine kadar bölgenin başkent, eyalet, vilayet ve yönetim merkezi olan kent, yüzyıllar boyunca siyasi gelişmelere bağlı olarak hükümdarlar ve valiler tarafından yönetilmiştir. Bu bağlamda kentin kuruluşu ve sonrasında yaşadığı gelişimlerin veya gerilemelerin bütün aşamalarında merkezi yöneten kişilerin çok büyük katkıları olmuştur. Osmanlı döneminde devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi olan valiler (paşalar) dört yüzyıl boyunca, Diyarbakır eyalet merkezi içerisinde askeri, siyasi, ekonomik, mimari ve hatta demografiyi değiştirecek kararlar alıp bunları uygulamaya koymuşlardır. Tarihi kaynaklara göre, Diyarbakır 15. yüzyıldan 16. yüzyılın ilk çeyreğine kadar sırasıyla Akkoyunlu, Safevi ve Osmanlı Devleti'nin egemenliğine girmiştir. Bu sebeple şehir 100 yıllık bir dönemde sürekli olarak savaş, yangın ve felaketlere maruz kalmıştır. Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılda altın çağını yaşamaya başladığı bir dönemde Diyarbakır'ı kendi idaresi altına almıştır. Bu dönemde şehirde siyasi, ekonomik, askeri ve sosyal istikrar oluşmuştur. Merkezi otoritenin talebi doğrultusunda şehrin yöneticileri olan valiler tarafından kentte imar çalışmalarına hemen başlanmıştır. Bu durum kent özelinde büyük ve gösterişli yapıların inşa edilmesini sağlamıştır. Yaklaşık olarak 400 yıllık bir tarihi süreç içerisinde kente eyalet yöneticisi olarak atanan valiler, imparatorluğun içinde bulunduğu siyasi ve sosyal durumlara da bağlı olarak kentin mimari gelişimine yön vermiş ve katkıda bulunmuşlardır. Bu tarihsel sürecin tamamında imparatorluğun en büyük eyaletlerinden biri olarak gelişimini sürdüren Diyarbakır şehri, tarihi doku itibariyle mimarlık ve kent tarihçilerinin ilgisini yeteri ölçüde sahiplenememiştir. İnsanlık ve kültür olgularını belki de en iyi şekilde anlatabilecek kavram kent tanısıdır. Kentin içerisinde inşa edilen yapılar ve bu yapılar aracılığıyla oluşturulan fiziksel dokunun, mimarlık ve insanlık tarihi açısından yerinin tespit edilmesi hem ulusal hem de uluslararası sanat ve kültür tarihine hizmet anlamını taşımaktadır. Bu tanım üzerinde durulduğunda, neredeyse 6000 yıllık tarihi ve çok sayıda kültürel varlığa sahip açık müze görünümündeki Diyarbakır'ın kent dokusunu incelemek, bu amacın sahiplenmesi anlamına gelmektedir. Bu amaç özelinde kent dokusunun tanınması ve korunma prensiplerine bağlı olarak gelecek kuşaklara aktarılması da bir zorunluluk olarak görülmelidir. Bu çalışmada, yılların kazandırdığı zengin bir kültür ve bu kültüre ait varlıkları bünyesinde ihtiva eden Diyarbakır kentinin Osmanlı dönemine odaklanılarak, 16. yüzyılda burada görev yapan valilerin (paşaların) eyalet merkezi olarak bilinen günümüz Suriçi bölgesinde inşa ettikleri mimari eserlerin araştırılması ve değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu eserler içerisinde, günümüze ulaşmamış eserlerin tespiti ve günümüze ulaşmış eserlerin belirlenmesi, yapıların korunmuşluk durumları ve koruma sorunlarının belirlenmesi, bu koruma sorunlarına ait nedenlerin tespit edilmesi, eserlerin geçirdiği dönüşümlerin irdelenerek günümüz koruma prensipleri doğrultusunda anlatılması hedeflenmiştir.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim