Yazar "Batum, Sabri" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Is plasma concentration of NT-Pro-Brain natriuretic peptide associated with left ventricle hypertrophy among hemodialysis patients?(Wiley, 2007) Kadiroğlu, Ali Kemal; Şit, Dede; Kayabaşı, Hasan; Kara, İsmail Hamdi; Yılmaz, M. Emin; Batum, Sabri; 0000-0003-2754-5687; 0000-0003-1954-9784OBJECTIVE: To determine the association of plasma amino terminal pro-brain natriuretic peptide (NT-proBNP) level with left ventricle hypertrophy (LVH) among hemodialysis (HD) patients. METHODS: We evaluated 65 patients on maintenance HD (28 women, 37 men) treated thrice weekly by low-flux hollow-fiber dialyzers for at least 6 months. Patients were divided into 2 groups according to whether they had LVH. NT-proBNP concentration of the patients was measured before and after the HD session. Cardiac parameters were detected by echocardiography after the day of HD after the session. RESULTS: In group 1 were the 34 patients who were LVH(-) (19 women and 15 men) and in group 2 were the 31 patients who were LVH(+) (9 women and 22 men). Mean left ventricular posterior wall diameter (LVPWd) was 0.87 +/- 0.16 cm in group 1 and 1.28 +/- 0.16 cm in group 2 (p < .001). Men were predominant in group 2 (p = .029). The patients in group 2 were older than those in group 1 (p = .033). There were no significant differences between the groups in pre-HD and post-HD NT-proBNP levels (p = .163 and p = .327, respectively). We did not find any significant relationship between mean concentration of pre-HD NT-proBNP and LVPWd (r = 0.064, p = 0.612). A positive correlation was found between mean concentration of pre-HD NT-proBNP with age (r = 0.281, p = 0.023), MAP (r = 0.469, p < 0.001), and left atrial diameter (r = 0.322, p = 0.009). CONCLUSION: Although increased serum levels of NT-proBNP in HD patients was found to be related to LAd, an indicator of hypervolemia, there was no association between NT-proBNP and LVH. Elevation of NT-proBNP is affected by multiple factors such as age, sex, arterial blood pressure, and dialyzer membrane.Öğe Miyokard infarktüsü geçiren genç hastalarda risk faktörü olarak homosistein ve lipoprotein (a)' nın önemi ve etkileşimleri(2001) Batum, Sabri; Toprak, Nizamettin; Ülgen, M. Sıddık; Temamoğulları, Ali Vahip; Karadede, A. Aziz; Sucu, MuratPlazmada homosistein ve lipoprotein (a) [LP(a)] yüksekliğinin koroner arter hastalığında risk faktörü olarak etkileri son zamanlarda sık araştırılmış olmakla birlikte, çalışma ve meta analiz sonuçları hala çelişkilidir. Ayrıca toplumumuzda genç yaşta koroner arter hastalığı olanlar arasında, bunların risk faktörü olarak önemini araştıran yeterli çalışma bulunmamaktadır. Bu amaçla akut miyokad infarktüsü geçiren 45 yaş altı 92 hasta ve 30 kontol grubu üzerinde homosistein ve Lp(a)'nın risk faktörü olarak önemlerini ve birbirleri ile olan etkileşimlerini araştırdık. Miyokad infarktüsü geçiren hastalarda plazma homosistein düzeyi kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek bulunmakla birlikte [geometrik ort. 12.4 µmol/L (%95 CI 10.9-13.9) ve 10.0 µmol/L (%95 CI 5.1-14.9)], Lp(a) her iki grupta benzer düzeydeydi. Homosistein ve lipoprotein düzeyleri dört dilime ayrıldığında homosisteinin dördüncü diliminde MI riskinde anlamlı artış saptandı. Lipoprotein (a) için dilimler arasında anlamlı fark yoktu. Ayıca olguların tümü, kontol grubunda saptanan homosistein ve lipoprotein (a) düzeylerinin %90 persantiline göre ayrıldığında, üstünde kalanlarda homosisteinin hem tek değişkenli hem de çok değişkenli analizde (p=0.01, OR 1.87 %95 CI 1.34-2.75) MI için anlamlı bağımsız risk faktörü olduğu saptandı. Lipoprotein (a)'nın, homosisteinin miyokard infarktüsündeki risk oranını artırıcı etkisi de yoktu. Kırk beş yaş altında infarktüs için en ciddi bağımsız risk faktörleri sigara içiciliği (p=0.0004) ile total kolesterol/HDL oranı (p=0.01) idi. Sigara içenlerde homosistein düzeyi içmeyenlere göre daha yüksekti (p=0.004). Sonuç olarak 45 yaş altında plazma homosistein yüksekliğinin miyokard infarktüsü için önemli bir bağımsız risk faktörü olabileceği kanısına varıldı. Lipoprotein (a) yüksekliğinin ise bu grupta miyokard infarktüsü için bağımsız bir risk oluşturmadığı ve homosisteinin etkisini artırıcı bir özelliğinin olmayabileceği saptandı.