Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Azarkan, Necat" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    ABAD’IN 19.12.2013 TARİH VE C-209/12 SAYILI KARARI: TÜRK SİGORTALILARI KORUYUCU KANUNİ DÜZENLEMELERİN GELİŞTİRİLMESİ VE GENİŞLETİLMESİNE YÖNELİK BİR TEŞVİK Mİ?
    (Türk-Alman Üniversitesi, 2019) Azarkan, Necat; Candan, Tolga
    Sigortacının sözleşme öncesi aydınlatma yükümlülüğü 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1423. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm uyarınca sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirmekle yükümlüdür. Kanun koyucu maddenin devamında ise sigortacının bu yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde, sigorta ettirene sözleşmeden cayma hakkı tanımış ancak bu hakkın kullanımını 14 günlük süreye tabi tutmuştur. Ancak, Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) 19.12.2013 tarih ve C-209/12 sayılı kararı ile sigortacı tarafından, sigorta ettirene sözleşme görüşmeleri çerçevesinde “cayma hakkının kullanılma şartları, süresi ve usulüne ilişkin olarak” eksik bilgi verilmesi veya hiç bilgi verilmemesi durumunda, sigorta ettirenin sözleşmeden sonradan ve herhangi bir süreyle sınırlandırılmaksızın cayabileceğini kabul etmiştir. Çalışmamızda Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın büyük tartışmalar yaratan bu kararı irdelenecek ve Türk Sigorta Hukukuna olası etkileri üzerinde durulacaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Anonim ortaklarda yönetim kurulu üyelerinin ibrası
    (Dicle Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu, 2022) Azarkan, Necat
    6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu bakımından konuyu değerlendirdiğimizde söz konusu kişilerin menfaatlerinin korunması amacına hizmet etmek üzere, yönetim kurulu üyelerinin, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri durumunda sorumlu oldukları kanunda açık olarak düzenlenmiştir. Yönetim kurulu üyelerinin söz konusu sorumluluk halleri bazı durumlarda ortadan kaldırılabilir. Sorumluluğa olan etkisi bakımından karşımıza çıkan en önemli kurumlardan bir tanesi anonim ortaklık genel kurulunun aldığı ibra kararıdır.
  • [ X ]
    Öğe
    ANONİM ORTAKLIKLARDA YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN İBRASI
    (Dicle University, 2022) Azarkan, Necat
    6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu bakımından konuyu değerlendirdiğimizde söz konusu kişilerin menfaatlerinin korunması amacına hizmet etmek üzere, yönetim kurulu üyelerinin, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri durumunda sorumlu oldukları kanunda açık olarak düzenlenmiştir. Yönetim kurulu üyelerinin söz konusu sorumluluk halleri bazı durumlarda ortadan kaldırılabilir. Sorumluluğa olan etkisi bakımından karşımıza çıkan en önemli kurumlardan bir tanesi anonim ortaklık genel kurulunun aldığı ibra kararıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Anonim şirket genel kurul toplantılarını kim yönetir?
    (Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2013) Azarkan, Necat
    Küçük ve dağınık tasarrufları bir araya getirerek, sermayenin toplanması ve sorumluluğun sınırlandırılması olanağını sağlayan anonim şirketler, günümüzün en önemli ekonomik ve sosyal kurumlarından biridir. Ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını yakından etkileyen anonim şirketlerde toplumun, pay sahiplerinin ve yöneticilerin menfaatleri yanında, şirket alacaklıları ve hatta yatırımcılarda, şirketin iyi bir şekilde işleyişinde menfaat sahibidirler. Özellikle günümüzde geniş halk kitlesinin ve şirket işyerlerinde çalışanların şirket sermayesine iştirakini temin etmeğe yönelmiş büyük anonim şirketlerin, çeşitli menfaat gruplarına hitap etmesi ve bu gruplarının birbiriyle çatışan menfaatlerin bağdaştırılması gereği, şirketin faaliyetleri ve geleceğine ilişkin en önemli kararların alındığı genel kurul toplantılarının objektif ve bağımsız bir şekilde yönetilmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Anonim şirket genel kurul toplantılarının objektif ve bağımsız bir şekilde yönetilebilmesi, bu bağlamda, genel kurulu yönetecek başkanın kim/kimler veyahut hangi organ tarafından seçildiği sorusuyla yakın bir ilişki içindedir. Bu çalışmada, toplantının açılması, müzakereler ile oylamaların yapılması, karar alınması ve tutanağın düzenlenmesi aşamalarını içeren anonim şirket genel kurul toplantılarının yönetimi ve hususiyetle toplantıyı yönetecek başkanın seçimine ilişkin usul ve esaslar ele alınmaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Anonim şirketlerde sanal (virtüel) genel kurul
    (Dicle Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu, 2018) Azarkan, Necat
    Teknolojik gelişmelere paralel olarak son yıllarda Avrupa Birliği'nin değişik organlarında internetin genel kurul toplantılarının yapılmasında kullanılmasının mümkün hale getirilmesi üzerinde durulmuştur. Avrupa ülkelerindeki yoğun hukuki tartışmalara karşın Türk hukuk öğretisinde anonim şirket genel kurul toplantılarının kısmen veya tamamen internet ortamında yapılması konusunun yeterince tartışıldığı söylenemez. Bu çalışmamızda gerek ülkemizde gerekse yabancı ülkelerde öngörülen düzenlemeler ışığında genel kurul toplantılarının tamamen elektronik ortamda yapılmasının hukuki mevzuat çerçevesinde mümkün olup olmadığı incelenecektir.
  • [ X ]
    Öğe
    Arbeitnehmer-Mitbestimmung in der Europäischen Aktiengesellschaft (SE)
    (2010) Azarkan, Necat
    Avrupa Anonim Şirketi`nde çalışanlara katılım hakkının tanınıp tanınmayacağı hususu, söz konusu şirket tipinin yaratılması sürecinde karşılaşılan ve aşılması gerekli en büyük engellerden birini teşkil etmiştir. Çalışanların yönetime katılım hakkının bulunduğu üye ülkelerde, çalışanların bu haklarını güvence altına almak amacıyla 8 Ekim 2001 tarihinde “İşçilerin Yönetime Katılması Hususunda Avrupa Anonim Şirketi`nin Statüsünün Tamamlanmasına İlişkin 2001/86 sayılı Direktif“ kabul edilmiştir. Direktif uyarinca, Avrupa Anonim Şirketi`ndeki çalışanların katılım haklarına ilişkin hususlar, kural olarak, bir Avrupa Anonim Şirketi`ndeki çalışanları temsil eden özel müzakere komisyonu ile o şirketin yetkilileri arasında yapılacak müzakereler yoluyla belirlenir. Müzakereler sonucunda herhangi bir anlaşma sağlanamadığı takdirde, direktifte belirtilmiş olan standart (referans) kuralları kendiliğinden uygulamaya geçecektir.
  • [ X ]
    Öğe
    Auseinanderfallen von trennung und kontrolle in aktiengesellschaften und die problematik der corporate governance
    (2007) Azarkan, Necat
    Büyük ve modern tesebbüslerde pay sahipleri, sirket yönetimi ve sermaye piyasası arasında var olan iliski yumağının en temel problemlerinden birini, mülkiyet (sahiplik) ve kontrol (denetim) fonksiyonlarının birbirinden ayrılmasının beraberinde getirdiği asimetrik bilgi dağılımı ve bunun neticesinde ortaya çıkan „Sahip (Prinzipal)-Vekil (Agency)-Problemi“ teskil etmektedir. Sözkonusu asimetrik bilgi dağılımı sirketlerin icradan sorumlu yöneticilerine (Manager), vekil masrafl arına yol açan gizli hareket alanları yaratmaktadır. Kurumsal yönetim ilkeleri vasıtasıyla bu durumu yumusatmak mümkündür. Kurumsal yönetim, bir isletmede önemli kararların alınmasını belirleyen veya etkileyen unsurların tamamı olarak tanımlanabilir. Bu kavram, karar alma yetkisine iliskin kuralları, atama ve seçim süreçleri, tesvik ve ücret sistemleri, sirketin organizasyon yapısı ve özelliklede piyasa mekanizmalarını kapsamaktadır.
  • [ X ]
    Öğe
    Avrupa birliği adalet divanı'nın 01.03.2011 tarih ve C-236/9 sayılı kararı ışığında sigorta primi hesaplamasında cinsiyetin aktüeryal bir faktör olarak ele alınması üzerine bir değerlendirme
    (2013) Azarkan, Necat
    Prim ödeme borcu sigorta ettiren kişiye aittir ve sigorta ettirenin sigorta sözleşmesi kapsamında üstlendiği en önemli borçtur. Sigortacının rizikoyu taşıma taahhüdüne karşılık, sigorta ettirenin sigorta sözleşmesinden doğan asıl edimini, prim ödeme borcu teşkil etmektedir. Prim, rizikonun özelliklerine göre tespit edildiğinden ve prim/riziko dengesinin kurulabilmesi açısından, uygulamada prim hesabında, sigorta bedeli, sözleşme süresi, mortalite (ölüm düzeyi) ve komütasyon (iskonto edilmiş ölüm düzeyi) tablosu, sigortalının yaşı, cinsiyeti, mesleği, medenî hali, sağlık durumu, bulunduğu yer ve zaman gibi rizikonun gerçekleşip gerçekleşmemesine etki edebilecek hususlar dikkate alınmaktadır. Ancak, sigortalının cinsiyetinin sigorta primin hesaplanmasında aktüeryal bir faktör olarak ele alınması Belçika’da dava konusu olmuştur. Belçikalı tüketici grubu Test-Achats’ın sigorta primi hesaplamalarında cinsiyetin aktüeryel bir faktör olarak ele alınmasına cevaz veren bir yasanın kadın erkek eşitliği ilkesi ve cinsiyete dayalı ayrımcılık yasağına aykırı olduğu iddiasıyla iptali için Belçika Krallığı Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu ve davanın ön karar prosedürü yoluyla Avrupa Birliği Adalet Divanı’na sunulması neticesinde Divan, 1 Mart 2011 tarihinde vermiş olduğu bir kararla sigorta şirketlerinin sigorta ve bununla bağlantılı mali hizmetlerde prim ve faydaların hesaplanmasında cinsiyetin aktüeryal bir faktör olarak ele alınamayacağına karar vererek, sigorta primi ödemelerinde kadın ve erkek arasındaki eşitliğin sağlanması yolunda önemli bir adım atmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Avrupa ticaret mahkemesi
    (Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2011) Azarkan, Necat
    Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin küreselleşen dünya ekonomisinde artı bir güç olarak varlıklarını devam ettirebilmelerinin en önemli şartlarından birisi, bu işletmelerin serbest piyasa koşullarında rekabet güçlerini artırabilecekleri ve üretim kabiliyetlerinin temeli olarak görülen girişimcilik ruhlarını geliştirebilecekleri uygun bir iş ortamının sağlanmasıdır. Bu hedefe giden ve coğrafi anlamda sınır tanımayan küresel ticaret yolunun parke taşlarını, ülkeden ülkeye farklılık göstermeyen ve böylelikle, yol üzerinde hareket eden işletmelere sahip oldukları hakları, ölçek, sektör, yasal statü ve tabiiyetleri ne olursa olsun elde edebilecekleri konusunda güven veren basit ve devletler üstü yeknesak hukuk kurallarının oluşturacağı açıktır. Bu çerçevede Avrupa Birliği’nce, üye devletlerce doğrudan uygulanacak veya uyum sağlanacak zorunlu düzenlemeler getirilmiş olmakla beraber, hukuk uygulaması anlamında, parke taşlarını kırma ve gevşetmeye yönelik teşebbüsleri engelleyecek ve böyle bir teşebbüsün varlığı halinde yaptırımlar uygulayacak bir denetim mekanizmasına ihtiyaç vardır. Her ne kadar, uluslararası ticari faaliyetlerde ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların giderilmesi için görev yapan tahkim kurumları mevcut ise de, tahkim prosedürünün özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler açısından getirdiği büyük mali külfet göz önüne alındığında, milletlerarası tahkim müessesesinin, küçük ve orta büyüklükteki işletmelere hukuki bir güvence vermekten uzak olduğu görülecektir. Bu noktada yeni bir müessese kendini dayatmaktadır: Avrupa Ticaret Mahkemesi
  • [ X ]
    Öğe
    Bad banks: eigene gıftmülldeponie für banken oder garant für eine erholung des bankensektors?
    (2009) Azarkan, Necat
    Finans piyasalarını etkileyen kriz nedeniyle bir çok enstitünün - özelliklede kapsamlı sermaye piyasası işlemleri yapanların - risiko durumları daha vahim hale gelmiştir. Böyle bir ortamda, krizden etkilenen bankalar rizikolarını kendi bilançolarından aktarmak çabası içine girmiştir. Değersiz ve likit olmayan mali araçların bir „Bad Bank" ya aktarılması yoluyla özsermayenin rahatlatılması, bilançonun temizlenmesi ve somut durumlarda kamusal garanti ve kefaletlerden yararlanabilmesi için gerekli olan temel dayanak sağlanabilir. Krizden etkilenen iş alanlarının, başka bir deyimle portföylerin direkt olarak satılamadığı veya kısa vadeli olarak tasfiye edilemediği durumlarda, yeni kurulan harici bir şirkete yapılan aktarım, maliyet ve rizoko azaltımlarında mantıklı ve stratejik bir eylem seçeneği olabilir. Böylelikle bir bankanın günlük işlemlerimden ayrı bir şekilde portföy tasfiyesi gerçekleştirilebilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Die problematik der vorübergehenden unmöglichkeit der einlageleistung des aktionärs im rahmen einer kapitalerhöhung im Deutschen recht
    (Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2009) Azarkan, Necat
    Im Zenturm der Finanzverfassung aller Kapitalgesellschaften steht der Grundsatz der realen Kapitalaufbringung. Maβgeblicher Gedanke ist dabei, dass das in der Satzung zugesagte Kapital tatsachlich der Gesellschaft zu Handen des sie vertetenden Vorstands zugeführt und dort endgültig verbleiben soll, damit es von ihm im überindividuellen Interesse der Gesellschaft verwendet werden kann. Um dies zu gewahrleisten, sehen türkische und deutsche Gesetzgeber Regelungen vor, die verhindern sollen, dass die Aktiengesellschaftn ohne ein tatsachliches Bedürfnis den Kapitalmarkt in Anspruch nehmen und somit die mit einer Kapitalerhöhung verbundenen weitreichenden folgen für die Aktionare auslösen
  • [ X ]
    Öğe
    EMPLOYEE PARTICIPATION IN THE EUROPEAN JOINT-STOCK COMPANY (SE)
    (Ankara Univ European Union Research Centre, 2010) Azarkan, Necat
    [Abstract Not Available]
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Faktoring işlemi çerçevesinde çeki ciro İle temlik alan üçüncü kişiye karşı şahsi def'ilerin ileri sürülmesi
    (Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2017) Azarkan, Necat
    Gelişmiş ülkelerdeki yeni finansman tekniklerini benimseyen ve bu teknikleri gecikmeksizin uygulamaya koyan ülkemizde faktoring faaliyetleri ilk kez 1983 yılında başlamıştır. Alacakların takibi (istihbarat), tahsili, garanti edilmesi, finansman sağlanması, pazar araştırması, kredi istihbaratı yapılması, ticari risklerin üstlenilmesi ve muhasebe kayıtlarının tutulması gibi hizmetleri içeren faktoring, yeni bir finans tekniği olmasına rağmen ülkemizde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde çok hızlı bir gelişim göstermiş ve ortaya çıkan ihtiyaca paralel olarak 21.12.2012 tarihinde kabul edilen ve 12.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren “6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu” ile kapsamlı bir şekilde düzenlenmiştir. Finansal kuruluş olarak faaliyet gösteren finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin kuruluş ve çalışma esasları ile finansal kiralama, faktoring ve finansman sözleşmelerine ilişkin usul ve esasları düzenleme amacını taşıyan 6361 sayılı Kanun’da düzenlenen hükümlerden sadece bir kısmının emredici nitelik taşımaları sözleşmelerde esnek ve faktoring faaliyetine uygun hükümlere yer verilebilmesine imkân sağlamaktadır. Bununla birlikte; factor ile temellük edilen alacağın borçlusu arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığından, borçlunun müşterisine karşı sahip olduğu ve aralarındaki temel ilişkiden kaynaklanan def’ilerini factore karşı ileri sürüp süremeyeceği sorununu ortaya çıkarmaktadır
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Mehrheitsprinzip und die notwendigkeit des minderheitenschutzes
    (Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2006) Azarkan, Necat
    Das Mehrheitsprinzip ist eine Methode, mit deren Hilfe eine Mehrzahl von Personen zu einer gemeinsamen Entscheidung gelangen kann. Es ist das einzige Verfahren, das zu verbindlichen Entscheidungen berechtigt, weil es den Willen der Mehrheit zum Ausdruck bringt. Damit daraus jedoch keine Tyrannei der Mehrheit wird, muss das Mehrheitsprinzip durch den Minderheitenschutz ergänzt werden
  • [ X ]
    Öğe
    Urteil des europäischen gerichtshofes zur nutzung von marken in googleadwords- anzeigen rs. c-236/08 -c-238/08 - vom 23.märz 2010 - revolution des online werbemarktes oder freies ticket für markenverletzungen?
    (2011) Azarkan, Necat
    Marka isimlerinin anahtar kelimeler biçiminde Google-AdWords reklamlarında kullanılmasının marka sahiplerinin haklarını ihlal eden bir hukuka aykırılık teşkil edip etmediği sorunu, Avrupa mahkemelerini uzun süreden beri meşgul eden bir sorundur. Avrupa Adalet Divanı 23 Mart 2010 tarihinde verdiği bir kararla bu sorunu açıklığa kavuşturmuş ve hukuken korunan markaların Google-Adwords programında kullanılmasının hangi şartlar altında mümkün olduğunu açıklığa kavuşturmuştur. Bu çalışmada, Divan kararının en önemli noktaları tespit edilerek, Türk Marka hukuku açısından irdelenecektir.
  • [ X ]
    Öğe
    URTEIL DES EUROPÄISCHEN GERICHTSHOFES ZUR NUTZUNG VON MARKEN IN GOOGLEADWORDS-ANZEIGEN Rs. C-236/08 -C-238/08 - VOM 23.MÄRZ 2010 - REVOLUTION DES ONLINE WERBEMARKTES ODER FREIES TICKET FÜR MARKENVERLETZUNGEN?
    (Ankara Üniversitesi, 2011) Azarkan, Necat
    Marka isimlerinin anahtar kelimeler biçiminde Google-AdWords reklamlarında kullanılmasının marka sahiplerinin haklarını ihlal eden bir hukuka aykırılık teşkil edip etmediği sorunu, Avrupa mahkemelerini uzun süreden beri meşgul eden bir sorundur. Avrupa Adalet Divanı 23 Mart 2010 tarihinde verdiği bir kararla bu sorunu açıklığa kavuşturmuş ve hukuken korunan markaların Google-Adwords programında kullanılmasının hangi şartlar altında mümkün olduğunu açıklığa kavuşturmuştur. Bu çalışmada, Divan kararının en önemli noktaları tespit edilerek, Türk Marka hukuku açısından irdelenecektir

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim