Yazar "Aydemir, Cahit" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 5434, 506, 1479, 2925, 2926, 3816 ve 5510 sayılı kanunlarda sağlık sigortasının gelişim süreci(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Aydemir, Cahit; Altundağ, Salahattin; Köroğlu, NecmiBir mesleki veya sosyal risk yüzünden geliri veya kazancı kesintiye uğramış kimselerin başkalarının yardımına ihtiyaç kalmaksızın, geçinme ve yaşama ihtiyaçlarını karşılayan bir sistem olarak tanımlanan sosyal güvenlik kavramı; tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de yasalarla düzenlenmiştir. Ancak bu düzenlemeler toplumun beklentilerine yeteri kadar cevap veremediği için sürekli değişime uğramıştır. Bu çerçevede birçok defa farklı yasal düzenlemeler yapılmıştır. Son yapılan düzenlemeler reform niteliğinde olmuş ve üç farklı kurum tarafından yapılan sağlık hizmetleri tek çatı altında yapılandırılarak adeta soruna neşter vurulmuştur. Bu çalışmada söz konusu düzenlemelerde yer alan sağlık sigortası kapsamının gelişimi ele alınmıştır.Öğe AHİLİK TEŞKİLATINDA VE GÜNÜMÜZDE TÜKETİCİLERİN KORUNMASINA YÖNELİK ÇALIŞMALAR ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME(Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2012) Gunduz, Ali Yılmaz; Kaya, Mehmet; Aydemir, CahitTüketicinin korunması son yıllarda önem kazanmış ve bugün de en çok tartışılan konulardan biri olmuştur. Tüketicinin korunması ile ilgili hukuk sistemi 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkmıştır. Türkiye'de ise Cumhuriyet döneminde dolaylıda olsa tüketicileri koruyan bazı yasalar yürürlüğe girmiştir. Devletin tüketicileri korumasının bir anayasal görev olduğu 1982 Anayasasında belirtilmiştir. Böylece başlayan süreç, 1995 yılında yürürlüğe giren 4077 sayılı "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"la önemli bir mesafe kazanmıştır. Bu süreci, Osmanlı devletinde sosyal ve ekonomik yaşamda, hem üreticileri hem de tüketicileri korumak amacıyla başarıyla uygulanan Ahilik teşkilatı ile ilişkilendirmek mümkündür. Bu çalışmada, Ahilik teşkilatının günümüzde tüketicilerin korunmasına yönelik olası yansımaları üzerinde durmaya çalıştık.Öğe Diyarbakır iline ait bölgesel kalkınma analizi ve Karacadağ Kalkınma Ajansı(Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2015) Aydemir, Cahit; Ülker, Barış1950’li yıllara kadar kalkınma kavramı, ülkesel çapta incelenmekteydi. Bir ülkeye ait makroekonomik değerler, bu ülkenin tüm bölgelerinde geçerliymiş gibi değerlendirilmekteydi. Ancak 1950’li yıllardan itibaren, kalkınmanın sadece ülkesel değil, bölgesel olarak çalışılmasının da önemli olduğu ortaya koyuldu. Bu yıllardan itibaren birçok ülke, genel makro verileri kalkınmanın tek göstergesi olarak görmemekte, bununla beraber bölgesel kalkınma da önemli bir parametre olarak göz önüne alınmaktadır. Özellikle Türkiye’de coğrafi yapıdan dolayı genel makro verilerin tüm ülkeyi yansıtması mümkün değildir. İstanbul gibi, ülkenin batı kısımlarında yer alan illerde veriler olumlu olarak yansırken, doğuya gelindikçe verilerin birebir olarak bu bölgeleri yansıtmadığı tespit edilebilir. Buna istinaden, özellikle 1990 yılından sonra, Türkiye’de de bölgesel kalkınma üzerinde durulmaya başlanmıştır. Geleneksel olarak var olan yedi bölgenin yanı sıra, AB uyum süreci çerçevesinde, 22 Eylül 2002 tarihinde ve 2002/4720 kanun çerçevesinde üç ayrı düzeyde “İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırılması” (İBBS) yapılmıştır ve bölgeler de bu sınıflandırmalara göre değerlendirilmeye başlanmıştır. Diyarbakır ili, Şanlıurfa ile beraber İBBS 2. Düzey sınıflandırmasında TRC2 sınıfında yer almaktadır. Bu makalede bölgesel kalkınmanın amacı, detayları, Diyarbakır iline ait kalkınma verilerinin yıllar içerisindeki değişimi incelenmiştir. Aynı zamanda TRC2 bölgesinde faaliyet göstermekte olan Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın görevleri hakkında bilgi verilmiş, ajans tarafından yapılan faaliyetler de gözden geçirilmiştir.Öğe Doğrudan yabancı yatırımların Dünya'daki ve Türkiye'deki gelişimi(2012) Uncu, Funda; Arslan, İbrahim; Aydemir, CahitUzun dönemli bir yabancı yatırım olan Doğrudan Yabancı Yatırımlar bir şirketin, yatırımını ülke sınırları dışına yaymak üzere, ana merkezin dışındaki ülkelere üretim tesisi kurması veya mevcut üretim tesislerini satın alması biçiminde tanımlanabilir. Bu çalışmada öncelikle DYYlerin tanımı ve kapsamı dikkate alınarak Türkiye ve dünyanın değişen finansal çerçeve içerisinde DYYler bakımından tarihsel gelişiminden bahsedilmiştir.Öğe Ekonomik gelişme sürecinde tarım-sanayi ilişkilerinin sektörler arası bütünleşmeye etkileri(Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi, 2008) Aydemir, Cahit; Pıçak, MuratTarım ve sanayi sektörleri birbirine neden sonuç ilişkileri ile bağımlıdır. Hiçbir ülkede tarımsal faaliyetlerin sanayiden bağımsız olarak modern yöntemlerle sürdürülmesi mümkün değildir. Ekonomik gelişme sürecinde tarım ve sanayi sektörleri arasında bir paralellik sağlanamaz ise yalnız başına hiçbir sektör, en azından dünya piyasalarındaki konjonktürlerin karşısında bir anlam ifade edemez. Ekonomik bütünleşme, pazarın genişleyerek ticaret hacminin artması, üretimde verimliliğin artması, ürünlerin dış piyasadaki rekabet olanaklarının artması, yabancı sermaye yatırımlarının artması ve yeni iş alanlarının açılması gibi birçok avantaj sağlayabilir. Ekonomide bütünleşme kendiliğinden ortaya çıkmamakta, bu sürecin organize edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, tarımsanayi bütünleşmesinde en önemli işlevi tarımsal ticaret (agribusiness), kırsal sanayiler, kooperatifler ve sözleşmeli tarım yöntemleri yerine getirmektedir.Öğe GAP Bölgesi'nde Hayvancılığın Gelişimi ve Türkiye İçindeki Konumu(2007) Aydemir, Cahit; Pıçak, MuratTürkiye’de hayvancılık; artan nüfusun hayvansal protein ihtiyacının karşılanması, ihracatın arttırılması, sanayi sektörüne hammadde sağlanması, bölgeler ve sektörler arası dengeli kalkınma ve kalkınmanın istikrarı, gizli işsizliğin önlenmesi, sanayi ve hizmet sektörlerinde istihdam olanaklarının yaratılması ve kalkınma finansmanının öz kaynaklara dayandırılması açılarından önemli bir potansiyele sahiptir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin hayvan varlığındaki değişim, Türkiye’nin genel tablosu ile benzer bir eğilim göstermesine rağmen; genel olarak Türkiye ortalamasının üzerinde bir azalma gerçekleşmiştir. Bölge’nin ekonomik açıdan geri kalmışlığı, hayvansal üretimin kapalı ekonomi içinde yer alması ve terör olayları sonucu meraların boşaltılmasıyla artan göçler hayvancılığın gelişmesini sınırlayan önemli etkenlerdir. Ayrıca Bölge’de; hayvan ıslahı, bakım ve besleme, hayvan hastalıklarıyla mücadele, verim düşüklüğü, örgütlenme ve pazarlama, eğitim, destekleme politikaları ve finansman kaynaklarına erişim alanlarında ciddi sorunlar bulunmaktadır.Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki hayvancılık potansiyelinin akılcı plan, strateji ve desteklemelerle geliştirilmesi gerekmektedir. Özellikle ticari hayvancılığın geliştirilmesine yönelik bir dizi çalışmanın yapılması, Bölge’yi canlı hayvan, hayvansal ürünler ve hayvan yeminde ihracatçı konumuna getirecektir. Bu çalışmada; hayvancılığın insan beslenmesindeki ve ekonomik yapıdaki önemi; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hayvancılık sektöründe yaşanan değişimler kısaca irdelenecek ve bu değerlendirmelerden hareketle Bölge hayvancılığının geliştirilmesi için öneriler getirilecektir.Öğe Küreselleşme Kavramı ve Ekonomik Yönü(2007) Aydemir, Cahit; Kaya, MehmetSon yıllarda en çok tartışılan kavramlardan biri de “küreselleşme” kavramıdır. Bu kavram, adeta sihirli bir güce sahipmişçesine sosyal, ekonomik ve siyasi olayların sebeplerinin açıklanmasında karşı konulmaz bir çekim merkezi oluşturmaktadır. Yaşanan gelişmeleri açıklamaya çalışan hiçbir teori ya da çalışma yoktur ki, küreselleşme kavramına doğrudan veya dolaylı değinmesin. Bu da kavrama çok fazla anlam yüklenmesine yol açmakla kalmamakta, ayrıca kavramın ne olduğu konusunda kafaları karıştırmakta ve herkesin küreselleşme kavramını çok farklı şekillerde tanımlamasına sebep olmaktadır. Bu çalışmada bir taraftan konuyla ilgili tanımlara değinilirken diğer taraftan da konunun ekonomik yönü üzerinde durulmaya çalışılacaktır.Öğe Küreselleşmenin tarihsel gelişimi(Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2011) Kaya, Mehmet; Aydemir, CahitKüreselleşme kavramı son yıllarda dünyada yaşanan gelişmeleri açıklamak üzere kullanılmaktadır. Boyutlarının çok kapsamlı olması, ayrıca statik bir durumdan çok dinamik bir sürece sahip olması, küreselleşme ile ilgili birçok hususun tartışmalı hale gelmesine yol açmıştır. Küreselleşme ile ilgili en çok tartışılan konulardan birisi de küreselleşme sürecinin ne zaman başlamış olduğu ve süreç içerisinde nasıl bir gelişme gösterdiği ile ilgilidir. Bu çalışmada küreselleşmenin iktisadi boyutu göz önünde bulundurularak küreselleşmenin tarihsel gelişimi ele alınmıştır.Öğe MERKANTİLİZMİN ORTAYA ÇIKIŞI(Cahit AYDEMİR, 2006) Aydemir, Cahit; Güneş, Hüseyin HaşimiÇağdaş iktisadi sistemlerden biri olan Kapitalizm, Merkantilizm ve Fizyokratik düşüncelerin etkileriyle kurumlaşmaya başlamış ve klasik iktisadi düşünceyle şekillenmiş bir sistemdir. Bu sistemin en belirgin özelliği, önceden geliştirilen teorilere dayalı olarak kurumlaşmış olmayışı; zamanla olayların ve değişmelerin etkilendiği teorik yaklaşımlarla şekillendirerek geliştirilmesidir. Kapitalist sistem, 16. yüzyıldan beri Batı Avrupa da meydana gelen iktisadi ve siyasi gelişmelere göre değişerek bugünkü görünümünü almıştırÖğe Ortaçağın sosyoekonomik düzeni: Feodalizm(Cahit Aydemir, 2011) Aydemir, Cahit; Genç, Sema YılmazBu çalısmada, ortaçağa damgasını vuran feodalizm; sosyoekonomik yönleriyle incelenmistir. Bu bağlamda feodalizmin ortaya çıktığı ve gelisip yıkıldığı ortaçağın, genel karakteristik özelliklerine değinilmis ve sonrasında da feodalizmin doğusu, gelismesi ve yıkılması ele alınmıştır.Öğe Sağlık harcamaları ve ekonomik büyüme ilişkisi : Türkiye üzerine bir uygulama(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Aydemir, Cahit; Baylan, SenihaBu çalışmada, ekonomik büyümenin temel unsurlarından biri olan sağlık ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Türkiye?de sağlık harcamaları ve GSYH arasındaki ilişki 1998-2012 dönemleri için incelenmiştir. Analizden elde edilen sonuçlara göre: Türkiye?de sağlık harcamalarından hasılaya doğru bir nedensellik ilişkisi mevcuttur.Öğe Sosyal bilimlerde/sosyolojide sosyal kuram-sosyal pratik ilişkisi ve uygulamalı araştırma bulgularının yorumlanmasına ilişkin bazı problemler(Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2016) Yıldız, M. Cengiz; Aydemir, CahitSosyal bilimlerde, araştırmacı, çalışmaya teori ve hipotez geliştirmekle başlar ve bununla teorinin doğruluğunu ya da yanlışlığını test eder. Pozitivist bakışı esas alan bu bilimlerde, işleyiş; kuram, varsayım geliştirme ve hipotez biçiminde olur. Araştırmada, uygun modelin yokluğunun, araştırma projesine yeni bilgiler eklemeye engel olduğu ifade edilebilir. Bu durum, uygulamalı çalışmaların amaçsız hale gelmesine neden olabilmektedir. Amaçsızlık ya da karışık amaç, yorumu etkiler ve yorumların betimsellikle karıştırılmasına neden olur. Bu durum, bilginin pratiğe dönüşümünü engeller. Bu çalışmada, sosyal bilimlerde / sosyolojide, sosyal kuram-sosyal pratik arasındaki ilişki üzerinde durulacak ve uygulamalı araştırmayla elde edilen bulguların yorumlanması sürecinde yapılan bazı hatalara değinilecektir.Öğe Türkiye'de işgücü yapısı, işsizlik ve kırsal alan(Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2013) Aydemir, CahitGünümüzde birçok ülkede, ekonomik gelişme ve sosyal kalkınma düzeyinin önemli bir göstergesi olarak, istihdam yapısı ve işsizlik boyutu ele alınmaktadır. Bugün Türkiye'nin en önemli sosyal ve ekonomik sorunlarından birisi de işsizliktir. Türkiye, ekonomik ve sosyal yapısındaki dengesizliklere ek olarak, uygulamakta olduğu makro ekonomik politikaların da etkisiyle her geçen gün daha da ağırlaşan istihdam ve işsizlik sorunuyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu çalışmada işsizlik ile ilgili veriler ülkenin sosyo-ekonomik koşulları da dikkate alınarak analiz edilmiş, Türkiyedeki kırsal istihdam ve işgücü piyasasına ilişkin durum tespiti yapılmıştır. Ayrıca işsizlik ana faaliyet kolları, cinsiyet ve yaş, iş arama süresi, eğitim gibi özellikler dikkate alınarak incelenmiştir. Bu süreçte işsizlikle mücadele politikaları değerlendirilmiştir.Kırsal Alan tanımında TÜİK yaklaşımı benimsenmiş ve nüfusu 20.000 ve daha az olan yerleşim yerleri kırsal alan olarak tanımlanmıştır.Öğe Türkiye'de Tarım Topraklarının Mülkiyet Yapısı ve Tarihsel Süreçteki Değişimde Diyarbakır Örneği(2005) Güneş, Hüseyin Haşimi; Aydemir, CahitZirai ekonomi Osmanlı ekonomisinin temel yapısını oluşturuyordu. Tımar sistemi ise zirai ekonominin dolayısıyla Osmanlı ekonomisinin temelidir. Bu sistem sayesinde teknolojiye ayak uydurmamasına rağmen ülkedeki yüksek tarımsal üretim için gerekli ortam sağlanmıştı. Tarımsal arazide devlet mülkiyeti(rekabe) esas kabul edilirdi. Önceden tespit edilmiş optimum toprak büyüklüklerinin bozulmamasına dikkat edilirdi. Üreticinin(Reayanın) tasarrufundaki arazi geçim kaynağını rahatlıkla sağlayacak kadardı.Osmanlının son döneminde merkezi otoritenin bozulmasıyla birlikte mahalli güçler tarım kesimi üzerinde etkili olmaya başlamış ve büyük mülk sahipliği ortaya çıkmıştır.M.Kemal Atatürk’ün en büyük özlemlerinden biri Osmanlı’dan devralınan bu dengesizliğin değiştirilmesiydi. Yapılan çalışmalarda kısmen başarı sağlanmışsa da istenen sonuca varılamamıştır.Yasalardaki boşluklar ve büyük mülk sahiplerinin politik kararları etkileyecek gücü ellerinde bulundurmaları, bu yapının değişmesini engellemiştir.