Yazar "Aslan, Çetin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Karaciğer hastalarında (siroz veya hepatit) homosistein ve selenyum düzeyleri(Türk Gastroenteroloji Vakfı, 2006) Canoruç, Naime; Canoruç, Fikri; Aslan, Çetin; Yılmaz, Şerif; Turgut, Cengiz; Dursun, Mehmet; Akkuş, Zeki; Kale, EbruGiriş ve amaç: Homosisteinin sentezinde ve metabolizmas›nda karaciğer önemli bir rol oynar. Karaciğer hasar› oluştuğunda homosisteinin metabolizmas›nda önemli değişiklikler meydana gelmektedir. Selenyum düzeyinin karaciğer hasar›nda düştüğü rapor edilmektedir. Yine selenyum eksikliğinde karaciğerde önemli değişikliklerin olduğu ifade edilmekte ve patogenezdeki rolü araşt›r›lmaktad›r. Çal›şmam›zda karaciğer hasar›nda homosistein ve selenyum düzeylerinde meydana gelen değişiklikleri ve bu değişikliklere etki edebilecek faktörleri incelemeyi amaçlad›k. Gereç ve yöntem: Çal›şmaya 22 kronik hepatitli (E: 12, K: 10; yaş ortalamalar›: 43,90±15,02), 28 sirozlu (E: 25, K: 3; yaş ortalamalar›: 42,50±16,00) hasta ile, 20 sağl›kl› kontrol grubu (E: 12, K: 8; yaş ortalamalar›: 36.65±8.29) dahil edildi. Etyolojik dağ›l›m: 36’s› Hepatit B virusu, 7’si Hepatit C virusu, 3’ü Hepatit B virusu + Hepatit D virusu, 1’i Wilson hastas›yd›. Üç olgu kriptojenik sirozluydu. High Performance Liquide Chromotography (HPLC) cihaz›nda floresan dedektörle homosistein; atomik absorbsyon cihaz›nda grafit modunda selenyum; Abotte Aeroset otoanalizor cihaz›nda fotometrik yöntemle ALT, AST, GGT, albumin düzeyleri; Roche E170 modüler analitik sistem ile, kemiluminesans metodu kullan›larak B12 ve folat düzeyleri çal›ş›ld›. Metilen tetrahidrofolat redüktaz (MTHFR) geni ise, hastalardan al›nan tam kan örneklerinden elde edilen DNA’lar kullan›larak incelendi. Bulgular: Her 3 grubun yaşlar› aras›nda fark saptanmad›. Hem kronik hepatit hem de siroz grubundaki homosistein düzeylerinin kontrol grubundan istatistiksel olarak daha yüksek olduğu saptand› (p=0.001). Kronik hepatit grubu ile siroz grubunun homosistein düzeyleri aras›nda fark saptanmad›. Öte yandan, kronik hepatit ile kontrol grubu aras›nda vitamin B12 düzeyi aç›s›ndan fark yoktu. Siroz grubunda vitamin B12 düzeyinin kontrol grubundan istatistiksel olarak daha yüksek olduğu izlendi. Folat düzeyi bak›m›ndan gruplar aras›nda fark saptanmad›. MTHFR gen mutasyonu bak›m›ndan da hasta ve kontrol gruplar› aras›nda fark saptanmad›. Her iki hastal›k grubundaki selenyum düzeyinin kontrol grubundan daha düşük olduğu görüldü (p=0.001). Sonuç: Sonuçlar›m›z göstermektedir ki sirozlu ve kronik hepatitli hastalarda gözlenen hiperhomosisteinemi folat, vitamin B12 eksikliği ve MTHFR gen mutasyonu ile ilgili değildir. Homosistein metabolizmas›nda görev alan diğer enzimlerin rollerinin olabileceği anlaş›lmaktad›r. Kronik hepatit ve sirozlularda belirgin selenyum eksikliğinin varl›ğ› dikkat çekicidir.Öğe Kronik kalp yetmezliğinin şiddeti(Fonksiyonel kapasite ve evre) ile plazma amino terminal probrain natriüretik peptid (NT-proBNP) seviyeleri arasındaki ilişki(2016) Aslan, Çetin; Kaplan, AbdurrahmanGiriş ve Amaç: Kardiyovasküler hastalıkların teşhis ve tedavisindeki önemli ilerlemelere rağmen kronik kalp yetmezliği (KKY) yüksek mortalite ve morbidite ile seyreden ciddi bir problem olmaya devam etmektedir. Son yıllarda KKY'de brain natriüretik peptid (BNP), sol ventrikül fonksiyonlarını yansıtan kardiyak kökenli sirküle önemli bir peptid olarak ortaya atılmıştır. Basınç ve volüm artışına yanıt olarak kardiyak ventrikül miyositlerinden salınan proBNP (108 ) dolaşıma salındıktan sonra biyolojik olarak aktif olan BNP (77-108 aa) ve inaktif olan T-proBNP(l-76 aa) olmak üzere iki kısma aynlmaktadır.NT-proBNP'nin yan ömrünün daha uzun, plazma konsantrasyonlarının daha yüksek, bireysel farklılıklarının daha az, invitro stabilitesinin daha iyi olmasından dolayı klinik yararlılığı daha fazladır. Bu açıdan NT-pro- pNP ventrikül disfonksiyonunun derecesini daha iyi yansıtabilir. Çalışmamızda KKY'ye sahip hastaların fonksiyonel kapasiteleri ve evrelerinin derecesi ile NT-proBNP düzeyleri arasındaki ilişkiyi İncelemeyi amaçladık. Gereç-Yöntem: ' Çalışmaya KKY tanısı konulan 64 hasta ( E:31,K:33; yaş ortalamaları 58,26±10,59), ile 36 sağlıklı kontrol grubu (E:24,K:12; yaş ortalamaları 57,47±10,83) alındı.Hastaların fonksiyonel kapasitelerinin derecesinin tespitinde New York Kalp Birliği 'nin sınıflaması(I,II,ni,IV); evrelerinin derecesinin tespitinde ACC/ AHA kılavuzu (A,B,C,D) esas alınarak yapıldı. Hastaların serumlarında, Roche elecsys module E 170 cihazında elektrokemilüminessan immunoassay yöntemle NT-proBNP düzeyleri ölçüldü. Hasta grubu ile kontrol grubunun demografik özellikleri, ventrikül fonksiyonları, evre ve fonksiyonel kapasiteleri karşılaştırıldı. Veriler SPSS 1 1.0 istatistik programı ile analiz edildi. Bulgular: KKY ve Kontrol grupları temel karakteristikler açısından cins ortalamasındaki küçük bir farklılık dışında benzerdi (p=0,04). NT-proBNP seviyelerinin sağlıklı bayanlarda sağlıklı erkeklere göre daha yüksek olduğu saptandı (p < 0,001; tablo- 18). KKY grubundaki hastaların NT-proBNP düzeyleri, kontrol grubundaki bireylerin NT-proBNP düzeylerinden istatistiksel olarak anlamlı fark olacak şekilde yüksek olarak saptandı ( p<0,001; tablo- 19). pastalar fonksiyonel kapasitelerine göre NT-proBNP düzeyleriyle karşılaştırıldığında, hastaların fonksiyonel kapasiteleri arttıkça (kötüleştikçe) NT-proBNP düzeylerinin, sınıflar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olacak şekilde korele olarak arttığı saptandı (tablo- 20). NT-proBNP 'nin artış derecesi hem erkek hem de kadınlarda KKY'nin fonksiyonel klasifikasyonu ile korelasyon gösteriyordu (tablo-21). Hastaların evrelerine göre NT-proBNP değerleri karşılaştırıldığında, hastaların evresi arttıkça NT-proBNP düzeylerinin, evreler arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olacak şekilde korele olarak arttığı saptandı (tablo- 2|2). NT-proBNP'nin artış derecesi hem erkek hem de kadınlarda KKY'nin evresi ile korelasyon gösteriyordu (tablo-23). SONUÇ: ] Özellikle asemptomatik kalp yetmezliği olarak tanımlanan, kalpte yapısal ve fonksiyonel bir bozukluğun tespit edilmediği ve erken tespit edildiklerinde uygun tedaviyle hastalık progresyonunun durduğu belirtilen NYHA I ve evre A hastalarda NT-proBNP düzeylerini kontrol grubuna göre anlamlı yüksek bulduk (p=0,04). KKY'nin şiddetinin objektif olarak tespiti dolaşımdaki NT-proBNP düzeylerine bakılarak yapılabilir. Bu KKY'ye sahip hastalarda uygun tedaviye karar vermede klinisyene objektif bilgi sağlayacaktır.