Yazar "Aliosmanoğlu, Çiğdem" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuk vericiden erişkine en bloc böbrek nakli: Olgu sunumu(2012) Kapan, Murat; Aliosmanoğlu, Çiğdem; Aliosmanoğlu, İbrahim; Hakseven, Musluh; Tekeş, Fırat; Gül, MesutBöbrek nakli son dönem böbrek yetmezliğinde en önemli tedavi seçeneklerinden biridir. Bekleme listelerinde- ki hasta sayısının artması nakil merkezlerinin marjinal donörleri kullanmasına itmiştir. En bloc böbrek nakli 1970’ten beri uygulanmasına rağmen, teknik komplikasyonlar, greft trombozu, hiperfiltrasyon hasarı kaygısı nedeniyle özellikle ülkemizde sınırlı kalmıştır. Bu çalışmadaki amacımız, özellikle ülkemizde çocuk vericiden erişkin alıcıya nadir olarak yapılan en bloc böbrek naklinin güncel tutulmasını sağlamaya çalışmaktır.Öğe Juvenil romatoid artrit ön tanılı Triko-rino-falanjiyal sendrom Tip 1 olgusu(2011) Aliosmanoğlu, Çiğdem; Haskaloğlu, Zehra ŞuleTriko-rino-falanjiyal sendrom Tip 1, bülböz burun, seyrek saçlar, uzun düz filtrum, epifizlerde konileşme ile karakterize nadir görülen bir hastalıktır. Yazımızda 15 yasında Triko-rino-falanjiyal Sendrom Tip 1 tanısı koydugumuz bir kız hastayı sunduk. Fizik muayenesinde saç anormallikleri, bülböz burun, uzun düz filtrum, falangslarda şekil bozukluğu ve kanat skapulası mevcuttu. Genetik calışma sonuçları ve radyolojik incelemeler tanımızı destekledi. Kas-iskelet sisteminde bozukluk ile seyreden Triko-rino-falanjiyal Sendrom Tip 1 başlangıçta juvenil romatoid artriti taklit edebilir. Kas-iskelet sistemi deformiteleri juvenil romatoid artrit ayırıcı tanısında göz önünde bulundurulmalıdır.Öğe Mikrositik anemi ile seyreden kombine nutrisyonel anemiler(2013) Saygı, Semra; Demirbilek, Hüseyin; Yıldırım, Ayşen Türedi; Aliosmanoğlu, Çiğdem; Söker, MuratAmaç: Demir eksikliği çocuklardaki en sık mikrositer anemi nedenidir. B12 eksikliği ise daha ender görülür ve makrositer anemi ile seyreder. Bu çalışmada mikrositer anemilerde demir eksikliği ile birlikte B12 eksikliğinin ne sıklıkta görüldüğünü ve kombine nutrisyonel (demir ve B12 eksikliği) anemileri saf demir eksikliği anemisin- den ayırmada tam kan sayımı parametrelerinin önemini araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi ve Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Hemotoloji Polikliniğine anemi nedeni ile yönlendirilen, bilinen bir kronik hastalığı olmayan ve nutrisyonel anemi saptanan 80 hasta çalışmaya dâhil edildi. Serum ferritin, B12 vitamini ve folik asit düzeyleri kemilüminesan enzim immunometrik yöntemi ile Unicel DxI 800 (Beckman Coulter, ABD) cihazında, tam kan sayımı parametreleri ise ABX pentra DX 120 (Horiba ABX Diagnostics, Fransa) cihazında ölçüldü. Bulgular: Hastaların 73’ü mikrositik anemi indekslerine sahipti. Bunların 41’i saf demir eksikliği anemisiydi. Yetmiş üç hastanın 32’sinde (%43) demir eksikliği anemi- sinin yanı sıra B12 eksikliği de saptandı. Kombine nutrisyonel anemisi olan hastalar ile sadece demir eksikliği olan hastaların tam kan sayımı parametreleri arasında anlamlı bir farklılık saptanmadı (p>0,05). Sonuç: Çalışmamızda da görüldüğü üzere mikrositer anemili hastaların neredeyse yarısına (%43’ü) B12 eksikliği eşlik etmektedir. Bu nedenle tam kan sayımı paramet- releri mikrositer anemiyi düşündüren hastalarda demir parametrelerinin yanı sıra B12 eksikliğinin erken tanınıp, tedavi edilebilmesi için, serum B12 düzeylerinin de ölçülmesi gerektiğini düşünüyoruz.Öğe Nar çekirdeğine bağlı mekanik kalınbarsak tıkanıklığı(2011) Kapan, Murat; Önder, Akın; Timuçin, Hüseyin; Gül, Mesut; Aliosmanoğlu, Çiğdem; Aliosmanoğlu, İbrahimBezoar sıklıkla zeka geriliği ve psikiyatrik hastalığı olan kişilerde sık görülen, ancak nadiren cerrahi girişim gerektiren bir durumdur. Bezoar yutulan bitkisel ya da hayvansal materyallerin gastrointestinal sistemde birikerek yumak oluşturmasıdır. Sıklıkla midede oluşan bezoarlar ince barsaklara geçerek obstrüksiyona, nadiren de perforasyona sebep olur. Fitobezoar dünyanın her yerinde yaygın olarak karşılaşılan bir durum olup, kalın barsak obstrüksiyonunun nadir sebeplerinden biridir. Bu çalışmamızda yenilen narların çekirdeklerinin birikimine bağlı kolonik tıkanıklık vakası sunulmuştur. On dört yaşındaki çocuk hasta ileusa bağlı akut karın tanısıyla acil servisten yatırılarak ameliyat edildi. Sigmoid kolonda lümeni tam tıkayan fitobezoar tespit edildi. Bezoar çıkarılarak hastaya uç kolostomi uygulandı. Hasta ameliyat sonrası sorunsuz taburcu edildi. Çocuklarda, psikiyatrik hastalarda ve gastrointestinal sistem ameliyatı anamnezi olan barsak tıkanıklığı olgularında bezoarlar akılda tutulmalıdır. Klin Deney Ar Derg 2011; 2 (3): 315-318.Öğe A Rare cause of recurrent oral lesions: Chediak-higashi syndrome(Galenos Yayıncılık, 2014) Karabel, Musemma; Kelekçi, Selvi; Şen, Velat; Söker, Murat; Karabel, Duran; Aliosmanoğlu, Çiğdem[Özet Yok]Öğe The results of newborn hearing screening in Diyarbakır Children's Hospital(Düzce Üniversitesi, 2013) Aliosmanoğlu, Çiğdem; Şengül, Engin; Gül, AylinLack of early diagnosis of hearing loss, frequently observed in Congenital anomalies, results indisability related life-long difficulties in children. Speech and language development in thechildren, diagnosed early and in treatment, is in paralel to the speech and language developmentnot-hearing disabled children. In this study, results for 2363 newborns, whose newborn hearingtest was done betwen December 2010 and November 2011 at Diyarbakır Chidren Hospital, arepresented. The screening method with the transient-evoked autoacoustic emission (TEOAE)test was performed in two steps. 385 newborns (16.2%) who could not pass the second test weresent for advanced control and treatmentÖğe Yanık yoğun bakımda elektrik çarpması nedeniyle izlenen çocukların takip ve tedavi sonuçları(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Aliosmanoğlu, Çiğdem; Aliosmanoğlu, İbrahim; Kapan, Murat; Böyük, Abdullah; Önder, AkınAmaç: Elektrik çarpmaları diğer kazalara oranla seyrek görülmekle birlikte yüksek mortalite ve morbiditeye neden olabilirler. Bu çalışmamızın amacı; elektrik çarpması nedeniyle yanık yoğun bakıma yatırılan çocuk hastaların takiplerini ve tedavi süreçlerini değerlendirmek ve aynı zamanda elektrik çarpmasından korunabilmek için alınabilecek önlemleri gözden geçirmektir. Gereç ve yöntem: Bu çalışmaya Temmuz 2009- Ekim 2010 tarihleri arasında Şanlıurfa eğitim ve araştırma hastanesi yanık yoğun bakımda takip edilen 17 yaş altı toplam 22 hasta dahil edildi. Olguların geriye dönük olarak dosyaları tarandı. Olgular yaş, cinsiyet, toplam yanık yüzey alanı, hastanede yatış süreleri, kas-iskelet sistemi, kardiyovasküler sistem, böbrek hasarı gelişip gelişmediği ve yapılan girişimler incelendi. Bulgular: Toplam 22 olgunun 19’u (%86.3) erkek, 3’ü (%13.7) kız idi. Olguların yaş ortalaması 11.5 idi. Yanıkların 10’u (%45.4) işyeri ve çalışma ortamlarında, 12’si (%54.6) ise ev ortamında meydana gelmiş. Olguların yanık alanlarının derinliği, 10’nun da (%45.4) üçüncü derece iken, 12’sinde (%54.6) ikinci derece idi. Olguların ortalama yanık yüzey alanları %25.9 idi. Olguların hastanede yatış süreleri ortalama 17 gün idi. On iki olguya (%54.6) debridman + greftleme yapıldı. 10 olgu (%45.4) pansumanla tedavi edildi. Hastaların hiçbirinde böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozulma olmadı. Ayrıca hiçbir hastada kreatinin kinaz düzeylerinde artma, oligüri, myoglobulinüri ve aritmi saptanmadı. Olguların hastanede yatış süreleri ortalama 17 gün olarak hesaplandı. Sonuç: Elektrik yanığı sonucu izlenen hastaların yarıya yakın kısmında debridman ve greftleme gerektirmiştir. Ancak hiçbir hastamızda böbrek yetmezliği veya ağır sistem bozukluğu gelişmedi