Yazar "Aksünger, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bir, iki ve üç sütürlü fakoemülsifikasyon sonrası astigmatizma(1999) Ünlü, Kaan; Ertem, Melikşah; Aksünger, Ahmet; Ava, SedatAMAÇ: Bir, iki yada üç sütürlü fakoemülsifikasyon uygulamalarında cerrahi olarak indüklenen astigmatizma ve görme keskinliğinin değerlendirilmesi. METOD: Bu prospektif, randomize çalışmada fakoemülsifikasyon uygulanan ve 5.5 mm PMMA arka kamara lensi implante edilen 57 hastanın 60 gözü değerlendirilmiştir. Hastalar 3 gruba ayrılarak 5.5 mm'lik limbal insizyon yeri bir, iki veya üç adet sütür ile kapatılmıştır. Operasyon sonrası ilk gün, 1, 4, 8, 12 ve 24. haftalarda olguların görme keskinlikleri ve postoperatif astigmatizmaları kaydedilmiştir. BULGULAR: En yüksek ortalama postoperatif keratometrik astigmatizma ve cerrahi olarak indüklenen astigmatizma miktarı üç sütür kullanılan grupta gözlendi. En fazla kurala uygun astigmatik şift yine bu grupta oluştu. Gruplar arasında indüklenen kurala aykırı astigmatizma oranı açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. SONUÇ: İnsizyon yerinin kapatılmasında çok sayıda sütür kullanılması cerrahi olarak indüklenen astigmatizma miktarını arttırmaktadır.Öğe Çocuklarda travmatik katarakt cerrahisi ve intraoküler lens implantasyonu(1999) Ünlü, Kaan; Aksünger, Ahmet; Söker, Sevin; Ava, SedatAMAÇ: Travmatik kataraktlı çocuklarda intraoküler lens implantasyonu sonuçlarının değerlendirilmesi YÖNTEM: Ocak 1993-Şubat 1998 yılları arasında travmatik katarakt nedeniyle intraoküler lens implantasyonu yapılan 31 hasta postoperatif komplikasyonlar ve sonuç görme keskinlikleri açısından retrospektif olarak değerlendirilmiştir. BULGULAR: Olguların 27'sine arka kamara, 2'sine ön kamara, 2'sine ise skleral fiksasyonlu lens implante edilmiştir. Ortalama 25.5 aylık takip sonunda (3-47 ay) 22 olguda (%70.9) sonuç görme keskinliği 0.5 ve üzerinde, 25 olguda (%80.6) postoperatif refraksiyon ±1.0 dpt sınırları içerisinde saptanmıştır. En sık görülen komplikasyonlar erken postoperatif dönemde kornea ödemi (%64.5), fibrinöz iritis (%41.9) ve geç dönemde arka kapsül kesafeti (%58.0) olmuştur. SONUÇ: Travmatik kataraktlı çocuklarda günümüz teknikleri ile intraoküler lens implantasyonu iyi görsel sonuçlara sahiptir.Öğe Cogan sendromu: Olgu sunumu(1999) Ünlü, Kaan; Meriç, Faruk; Aksünger, Ahmet; Avaoğlu, Sedat; Ülgen, SıddıkCogan sendromu interstisyel keratit ile akut başlangıçlı odyovestibüler disfonksiyonun birlikte olduğu nadir görülen bir multisistem inflamatuar vasküler hastalıktır. Bu makalede kronik dönemdeki bir Cogan sendromlu olgu sunulmuş, olgunun özellikleri literatür bilgileriyle karşılaştırılmıştır.Öğe Farklı antiglokomatöz ilaçların uzun süreli kullanımının oküler yüzeye olan etkisinin karşılaştırılması(1999) Ünlü, Kaan; Çelik, Yusuf; Aksünger, Ahmet; Karakaş, Nurettin; Nergiz, YusufAMAÇ: Uzun süre topikal antiglokomatöz ilaç kullanan hastalarda gözyaşı film tabakası ve konjunktiva sitolojisinde oluşan değişikliklerin araştırılması amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: En az bir yıl timolol, timolol + pitokarpin (kombine) veya pilokarpin kullanan toplam 32 hastanın 54 gözüne Schirmer I, gözyaşı kırılma zamanı testleri ve konjunktiva sitolojik baskısı uygulanmıştır. Sitolojik örneklerde goblet hücre sayımı yapılarak epitel hücre morfolojisi değerlendirilmiştir. Sonuçlar kontrol grubu ile karşıtaştınlmıştır. BULGULAR: Uzun süre pilokarpin kullanımının gözyaşı fonksiyon testleri üzerine, goblet hücre yoğunluğuna ve epitel morfolojisi üzerine belirgin bir etkisi saptanmadı. Timolol ve kombine ilaç kullanımının ise gözyaşı fonksiyon testlerinde ve goblet hücre yoğunluğunda önemli derecede azalmaya ve skuamöz metaplaziye neden olduğu görüldü. SONUÇ: Uzun süre antiglokomatöz ilaç kullanan hastalarda konjunktivadaki değişiklikler açısından pilokarpinin timolol ve kombine tedaviye oranla daha az yan etkiye neden olduğu gözlenmiştir.Öğe Gözyaşı drenaj sisteminin incelenmesinde dakriosintigrafinin yeri(1996) Karakaş, Nurettin; Aksünger, Ahmet; Kaya, Halil; Keklikçi, Uğur; Mercan, İhsan; Sak, ArifBu çalışmada Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi göz hastalıkları poli¬kliniğine epifora şikayeti ile başvuran 38 hastaya dakriosintigrafi uygulandı. Elde ettiğimiz sonuçlarda; dakriosintigrafi yönteminin, lakrimal drenaj sisteminin incelenmesinde anatomik ve fonksiyonel bozukluklar hakkında bilgi veren, lakrimal drenajın fizyolojik ince¬lenmesini sağlayabilen, uygulaması kolay ve güvenilir bir yöntem olduğu kanısına varıldı.Öğe İnaktif trahomlu hastalarda impresyon sitolojisi(1998) Aksünger, Ahmet; Çelik, Yusuf; Karakaş, Nurettin; Ünlü, Kaan; Nergiz, Yusufİnaktif trahomlu olgularda, gözyaşı fonksiyon tesllerindeki değişikliklerin ve konjonktiva .litolojisinin, İmpresyon .litolojisi tekniği ile incelenmesi amacıyla İnaktif trahomlu 16 hastanın 24 gözüne Schirmer I ve gözyaşı kınlına zamanı teati uygulanmış, bulber ve palpebral konjonktivadan İmpresyon sitolojisi tekniği ile örnek alınmıştır. Alınan örneklerde goblet hücre savımı.yapılmış ve epitel hücre morfolojisi incelenerek skuamöz metaplazi derecelendirilip sonuçlar kontrol grubu ile karşılaştırılmıştır. Skatrizasvonun şiddeti ile orantılı olarak goblet hücrelerinde ve gözyaşı fonksiyon testlerinde azalma ve skuamöz metaplazide artış tespit ettik. İmpresyon sitolojisi tekniği, İnaktif trahomlu hastalarda konjonktiva sitolojisini değerlendirmede etkili, ucuz, çabuk ve ağrısız bir yöntem olarak saptanmıştır.Öğe İntravitreal lidokain enjeksiyonu sonrası retinanın histopatolojik incelenmesi(2000) Ünlü, Kaan; Karakaş, Nurettin; Söker, Sevin; Durgun, Yaşar; Aksünger, Ahmet; Yılmaz, FahriBu çalışmada intraoküler % 2 lidokain HCI'in intraoküler dokulara olan etkilerin araştırılması amaçlamıştır. 32 Wistar albino rat 2 eşit gruba ayrılarak 16'sının sağ gözüne pars plana intraviteal 0.1 ml %2 lidokain, diğer 16 ratın sağ gözüne ise 0.1 ml serum fizyolojik enjekte edildi. İntraviteral enjeksiyon sonrası 1, 4, 8 ve 24. saatte biomikroskop ışığı altında direkt ve konsensüel ışık reaksiyonları değerlendirildi. 4., 24. saat, 2,3,5,7, 10, 15 ve20. günlerde her defasında 2 deney, 2 kontrol gözü olmak üzere toplam 4 göz makroskobik, biomikroskobik ve fundus muayenelerinin yapılmasının ardından enükle edilerek histopatolojik inceleme uygulandı. Retinada lidokain toksititesine bağlı olabilecek histopatolojik bir bulgu gözlenmedi ancak bazı gözlerde proforasyona bağlı olarak gelişen değişiklikler saptandı.Öğe Neovasküler glokomlu olgularda Ahmed glokom valv implantasyonu(2001) Ünlü, Kaan; Çaça, İhsan; Aksünger, Ahmet; Bilek, KubilayAMAÇ: Ahmed glokom valv implantasyonu yapılan neovasküler glokomlu olguların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu retrospektif çalışmada neovasküler glokom nedeniyle Ahmed valv implante edilen 14 hastanın 14 gözü değerlendirilmiştir. Operasyon sonrası göz içi basıncı (GİB) 21 mmHg'nin altında ve 5 mmHg'nin üzerinde olan ve ek bir glokom cerrahisi gerektirmeyen vakalar başarılı olarak değerlendirilmiştir. BULGULAR: Ortalama takip süresi 12.9 ± 5.6 ay (8-27 ay) olan olguların son kontrolünde 9 gözde (%64.2) başarı sağlandı. Cerrahi öncesi ortalama 34.1 ± 7.3 mmHg olan GİB'ı, son kontrolde 17.8 ± 7.0 mmHg olarak saptandı (P=0.001). Operasyon öncesi kullanılan ortalama antiglokomatöz ilaç sayısı 2.9 ± 0.8'den 1.2 ± 1.2'e düştü (P=0.001). Postoperatif dönemde en sık görülen komplikasyon 3 gözde (%21.4) gelişen hifemaydı. SONUÇ: Ahmed glokom valvi neovasküler glokomlu olgularda GİB'nı düşürmede etkili olarak bulundu.Öğe Primer glokomlu olgularda serbestleştirilebilen sütür ve mitomisin-C uygulaması(2000) Ünlü, Kaan; Ertem, Melikşah; Söker, Sevin; Aksünger, AhmetAMAÇ: Mitomisin-C uygulanan primer glokomlu olgularda Serbestleştirilebilen sütürün cerrahi başarı ve komplikasyon oranına olan etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu randomize, prospektif çalışmada daha evvel operasyon geçirmemiş olan primer glokomlu hastalar çalışma grubuna alınmıştır. İntraoperatif 0.2 mg/ml, 2 dakika mitomisin-C (MMC) uygulanan hastalar 2 ayrı gruba ayrılarak skleral fleb Grup 1'de (17 hastanın 18 gözü) Serbestleştirilebilen, Grup 2'de ise (18 hastanın 20 gözü) kalıcı sütür ile kapatılmıştır. 1, 3. gün, 1, 2. hafta, 1, 3, 6. aylarda ve son kontrollerinde olguların göziçi basınçları (GİB), görme dereceleri ve komplikasyonları kaydedilmiştir. BULGULAR: Olguların ortalama takip süresi Grup 1'de 8.19 ± 1.30 ay, Grup 2'de ise 8.30 ± 1.30 aydı. Her iki grupta da tüm kontrollerde GİB'ı preoperatif GİB'a göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu (p < 0.0001). Operasyon sonrası ilk 2 haftaya kadar yapılan ölçümlerde Grup 2'deki ortalama GİB'ları Grup 1'e göre daha düşüktü (p = 0.01). Olguların son kontrolünde Grup 1'de %88.8, Grup 2'de %85 olguda GİB'ı ilaçsız 21 mmHg'nin altında kaldı. Olguların hiçbirinde hipotonik makülopati gibi ciddi komplikasyon görülmedi. SONUÇ: Her iki grupta da ciddi komplikasyon görülmemesi yanısıra yüksek başarı oranı elde edilmesi 0.2 mg/ml dozunda ve 2 dakika uygulama süresinde MMC'nin primer glokomlu olgularda güvenilir olduğunu göstermektedir. Geçici oküler hipotoni Serbestleştirilebilen sütür kullanılan olgularda daha az oranda görülmesine rağmen bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.Öğe Romatoid artritli hastalarda oküler komplikasyonlar ve impresyon sitolojisi(2000) Turhanoğlu, Ayşe; Erdoğan, Ferda; Karakaş, Nurettin; Şahingözü, Nurettin; Ünlü, Kaan; Aksünger, Ahmet; Söker, SevinAMAÇ: Romatoid artritli hastalarda oküler komplikasyonlarm tesbiti ve konjunktiva histolojisinin değerlendirilmesi YÖNTEM: Oftalmolojik muayeneleri yapılan 42 romatoid artritli hastanın bulguları kaydedilmiş, bunlardan 22 hastanın 44 gözü ile kontrol grubu olarak seçilen sağlıklı 16 olgunun 32 gözüne Schirmer l ve gözyaşı kırılma testleri uygulanmış, İmpresyon sitolojisi ile konjunktiva sitolojisi değerlendirilmiştir. 19 hastaya fundus floresein anjiografi çekilmiştir. BULGULAR: Hasta grubunda ortalama Schirmer l ve gözyaşı kırılma zamanı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu. Skuamöz metaplazi hasta grubunda %45.45 oranında, kontrol grubunda ise %6.25 oranında saptandı. Oküler komplikasyonlar içerisinde en sık görülen keratokonjunktivitis sikka (%20.45) ile ortalama romatoid artrit süresi arasında anlamlı bir ilişki saptandı (p < 0.05). Fundus floresein anjiografide %15.7 oranında retinal vaskülit ile uyumlu kapiller sızıntı saptandı. SONUÇ: Göz bulguları açısından oldukça zengin bir hastalık olan romatoid artritte gelişebilecek oküler patolojilerin erken teşhisi amacıyla hastaların periyodik olarak göz muayenelerinin yapılmasının yararlı olacağını düşünmekteyiz.Öğe Trabekülektomi ameliyatının retrobulber hemodinamik değişiklikler üzerindeki etkisi(2000) Karakaş, Nurettin; Ünlü, Kaan; Çakmak, Söker Sevin; Aksünger, Ahmet; Bilek, Kubilay; Nazaroğlu, HasanAMAÇ: Glokomlu olgularda trabekülektomi ameliyatı sonrası, retrobulber hemodinamik değişikliklerin renkli Doppler görüntüleme yöntemi ile gösterilmesi amaçlandı. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu prospektif çalışmada trabekülektomi operasyonuna karar verilen 24 hastanın 26 gözü preoperatif ve postoperatif ikinci haftada renkli Doppler ultrasonografi çekilerek irdelendi. Oftalmik arter, santral retinal arter ve temporal posterior kısa silier arterin sistolik maksimum hızı, diastol sonu hızı ve rezistans indeksleri değerlendirildi. BULGULAR: Preoperatif ve postoperatif ikinci haftada alınan göz içi basınç değerleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.001). Oftalmik arter sistolik maksimum hızda, diastol sonu hızda postoperatif anlamlı olmayan bir artış, rezistans indeksinde ise anlamlı olmayan bir azalış gözlendi (p>0.05). Santral retinal arterin sistolik maksimum hız ve diastol sonu hızdaki artış ile rezistans indeksinde meydana gelen azalış istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). Temporal posterior silier arterde ise sistolik maksimum hızdaki artış ve rezistans indeksindeki azalış istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05). Diastol sonu hızda ise istatistiksel olarak anlamlı bir artış izlendi (p<0.05) SONUÇ: Trabekülektomi sonrası göz içi basıncında meydana gelen düşme, oküler kan akım hızında artış oluştururken, vasküler yatağın rezistans indeksinde düşmeye neden olmaktadır.Bu retinal perfüzyonda artış ile sonuçlanmaktadır.Öğe Trahomlu olgularda trikiyazis tedavisinde argon laser(2000) Aksünger, Ahmet; Ünlü, Kaan; Söker, Sevin; Karaca, Candan; Bilek, KubilayAMAÇ: Trahomlu olgularda trikiyazis tedavisinde argon laser fotokoagülasyonunun değerlendirilmesi.GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmada trahom nedeniyle trikiyazis gelişen ve argon laser fotokoagülasyon ile tedavi edilen 22 hastanın 36 gözü prospektif olarak incelenmiştir. Her bir kirpik tedavisinde 50-200 mikrometre spot büyüklüğü, 0.2 saniye süre ve 1-1.2 W güç kullanılmıştır. 30 kapakta (%83.3) infiltrasyon anestezisi kullanılmış, 6 kapakta (%16.7) ise anestezi kullanılmamıştır. BULGULAR: Tek laser seansından sonra göz kapaklarının %55.5'inde basan sağlanmıştır. Kapakların %44.5'ine ise rekürrens nedeniyle 2 veya 3 seans laser tedavisi uygulamak gerekmiştir. Yöntemin başarı oranı ise %88.9 olarak bulunmuştur. Olguların hiç birinde tedavinin komplikasyonu görülmemiştir. Olguların takip süresi 6 ay ile 22 ay arasında (ortalama 10.6 ay) değişmekteydi. SONUÇ: Trahomlu olgularda trikiyazis tedavisinde argon laser fotokoagülasyon etkili ve güvenilir bir yöntem olarak saptandı.Öğe Travmatik kataraktlı hastalarımızda arka kamara göz içi lens implantasyonu sonuçlarımız(1998) Aksünger, Ahmet; Ünlügedik, VeliDicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Kliniğinde Eylül 1994-Haziran 1995 tarihleri arasında travmatik kataraktlı 12 hastanın 12 gözüne uygulanan Ekstrakapsüler Katarakt Ekstraksiyonu+Arka Kamara Göz içi Lens (EKKE+AKGİL) İmplantasyonu sonuçları değerlendirildi, 10'u erkek (%83.3), 2'si kız (%16.7) olan olguların 9'unda perforan (%75), 3'ünde künt travma (%25) sonucu katarakt gelişmişti. Preoperatif görme keskinlikleri P+P+EH-4mPS derecesinde idi. Postoperatif dönemde en sık görülen komplikasyonlar, keratik stria-korneal ödem 7 olgu (%58.3), Göz İçi Lens (GİL) yüzeyinde, iris pigment dispersiyonu 6 olgu (%50), fibrinöz eksuda 5 olgu (%41) ve iris ile arka kapsül arasında sineşi 3 olgu (%25) idi. Postoperatif görme keskinlikleri 7 olguda 0.5 ve üstü (%58.3), 4 olguda (%33.3) 0.1-0.4 arasında idi.Öğe Viskokanalostomide erken dönem sonuçlarımız(2001) Ünlü, Kaan; Taşkıran, Ali; Aksünger, AhmetAMAÇ: Viskokanalostomi operasyonu uygulanan açık açılı glokomlu olgularda erken dönem sonuçlarını değerlendirmek GEREÇ VE YÖNTEM: Bu prospektif çalışmada viskokanalostomi operasyonuna alınan açık açılı glokomlu 32 hastanın 37 gözü değerlendirildi. Olguların operasyon öncesi ve sonrasında 1., 3., 7. günler, 1., 3., 6. aylarda ve son kontrollerinde göz içi basınçları (GİB) ölçüldü ve oftalmolojik muayeneleri yapıldı. İntraoperatif ve postoperatif dönemde gelişen komplikasyonlar kaydedildi. BULGULAR: Operasyon sırasında 5 gözde Descemet membranında yırtık oluşması ve 1 gözde de Schlemm kanalının açığa çıkartılamaması nedeniyle toplam 6 gözde trabekülektomi operasyonuna dönüldü. Bu gözlerin 4'ü opere edilen ilk 10 göz arasındaydı. Viskokanalostomi operasyonun tamamlandığı 31 gözde ortalama takip süresi 7.8±2.9 aydı. Olguların son kontrolünde, 31 gözün 26'sında GİB'ı (ortalaması: 15.8 ± 4.9 mmHg) ilaçsız 20 mmHg veya altındaydı (%83.87). Operasyon sonrası tüm kontrollerdeki ortalama GİB'ları preoperatif ortalama GİB'dan (28.4±8.1 mmHg) istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu (p<0.05). Postoperatif dönemde 2 gözde hifema, 1 gözde GİB'da oluşan geçici yükselme dışında bir komplikasyon gözlenmedi. SONUÇ: Viskokanalostomi operasyonunu açık açılı glokomu olan olgularda erken dönemde başarı oranı yüksek, postoperatif komplikasyon ve öğrenme periyodundan sonra da intraoperatif komplikasyon oranları düşük bir teknik olarak değerlendirdik.