Yazar "Akdeniz, Osman" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A better way for ductal stenting in patients with duct-dependent pulmonary flow and vertical and tortuous patent ductus arteriosus(Kare Yayıncılık, 2022) Aldudak,Bedri; Akdeniz, Osman; Duyorgan, Onur; Okur, Nilüfer Matur; Sivaslı, Özlem Gül; Salık, FikretBackground: In this study, we aimed to compare the femoral route and the carotid artery route in terms of procedural success of ductal stent implantation in patients with duct- dependent pulmonary blood flow. Methods: The study included 51 patients with duct-dependent pulmonary circulation who underwent ductal stent implantation upon their admission to our clinic between July 2017 and March 2021. In total, 23 patients (group I) underwent ductal stent implantation via the femoral route, while the remaining 28 (group II) underwent the procedure via the carotid artery. The groups were compared in terms of procedural success, time, post-pro- cedural blood pH, lactate levels, and complications. Results: Duct morphology was observed in group 1 as follows: type 1 in 12 patients, type 3 in 8, type 2 in 2, and type 6 in 1 patient. In group 2, 26 patients had type 3, 1 had type 2, and 1 had type 6. The tortuosity index of the patients in group 1 was 1 in 8 patients, 2 in 8 patients, and 3 in 7 patients, while in group 2, it was 1 in 5 patients, 2 in 15 patients, and 3 in 8 patients. The success rate was 69.6% (16/26) in group I and 93.5% (29/31) in group II (P = .030). The cumulative success rate was 88.2% (45/51). The procedural durations were 78.2 ± 34.1 and 52.1 ± 22.0 minutes in group I and group II, respectively (P = .002). The mean blood pH values upon the completion of the procedure were 7.26 ± 0.1 and 7.33 ± 0.0 in group I and group II, respectively (P = .038). The mean post-procedural lactate levels were 2.8 mmol/L and 2.3 mmol/L in group I and group II, respectively (P = .038). The 2 groups did not show any differences in terms of procedural complications. Conclusion: The carotid artery route can be preferred, especially in vertical and tortuous ductus arteriosus, as it is associated with a high success rate and a short procedural time, as well as a better metabolic condition after the procedure.Öğe Echocardiographic diagnosis of double-chambered left ventricle(Springer Japan Kk, 2016) Bilici, Meki; Demir, Fikri; Akin, Alper; Guzel, Abdulmenap; Akdeniz, Osman; Tan, IlhanDouble-chambered left ventricle (DCLV) is a rare congenital abnormality in which the left ventricle is divided into two separate chambers by a septum or anomalous muscular structure. The chambers are observed mostly parallel to each other without stenosis, and less frequently in a superior-inferior arrangement. An asymptomatic girl is presented here who was diagnosed with DCLV on echocardiographic examination that was performed for the evaluation of cardiac murmur detected by a pediatrician. She has been followed up without treatment.Öğe Kliniğimizde yatarak tedavi edilen 226 yenidoğan sarılıklı hastanın genel özellikleri ve tedavilerinin değerlendirilmesi(Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2002) Akdeniz, Osman; Devecioğlu, M. CelalNeonatal hiperbilirubinemi yenidoğan döneminde sık karşılaşılan genellikle benign, ancak erken tanı konup tedavisi yapılmadığı zaman serbest bilirubinin potansiyel nörotoksisitesi nedeniyle bazen istenmeyen ölümlere ve uzun dönem nörolojik sekellere yol açmaktadır. Bu çalışmada kliniğimiz yenidoğan ünitesine neonatal hiperbilirubinemi tanısıyla yatarak tedavisi yapılan 226 bebeğin dosyaları retrospektif olarak incelendi. Hastaların 155'i erkek 71 'i kızdı. 226 Hastanın 177'si matürken 49'u prematür olarak tespit edilmişti. Yenidoğan sarılıklarında en sık etyolojik ajan olarak %23,5 ile multifaktöryel etyolojiler saptanırken, bunu %17,6 ile ABO uygunsuzluğu, %11,2 ile prematürite ve %9,3 ile Rh uygunsuzluğu takip etmekteydi. İncelenen hastaların %17,6'sında etyolojik ajan saptanamamıştı. Hastalarda sanlığın ortalama başlangıç günü 2,49 gün iken ortalama hastaneye başvuru günü 5,47 gün olarak bulundu. Kan uyuşmazlığı bulunan grubta sanlığın daha erken başladığı ve bilirubin düzeylerinin daha yüksek olduğu saptandı. Hastaların kliniğimize en sık sıcak yaz aylarında başvurduğu görüldü.Hastaların tümüne hastaneye başvurdukları andan itibaren fototerapi uygulanırken, %50,4 'üne kan değişimi uygulandı. Kan grubu uygunsuzluğu bulunan grupta kan değişimi yapılma oranı, uyuşmazlık bulunmayan gruba göre anlamlı olarak daha yüksekti. İncelenen sarılıklı hastalardan sectioyla doğanların hastaneye daha erken ve daha düşük bilirubin düzeyiyle başvurduğu bulundu. Bu grup hastada kemikterus ta daha az görülüyordu. Toplam 14 hastada kemikterus saptandı. Kemikterus saptanan hastaların hastaneye daha geç ve daha yüksek bilirubin düzeyleriyle başvurdukları görüldü. Sonuç olarak yenidoğan döneminde sık karşılaşılan ve genellikle benign olan ancak tedavi edilmezse potansiyel nörotoksik olan sarılıkların erken tanı ve tedavisiyle kemikterus gibi istenmeyen sonuçların önüne geçilebileceği, bunun için de ailelerin doğumdan önce ve sonra yenidoğan sanlığı hakkında doğru bilgilendirilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.Öğe Prenatal tanımlanmış kritik valvüler aort darlığı(Şişli Etfal Hastanesi, 2015) Aldudak, Bedri; Bilici, Mekki; Akdeniz, Osman; Çelik, MuhittinAmaç: Kritik valvüler aort darlığı en sık fetal kardiyak girişim gerektiren doğumsal kalp hastalığıdır.Bu olgu, ülkemizde fetal kardiyak cerrahinin önemine vurgu yapmak amacı ile sunulmuştur. Olgu: Olgumuz 18 yaşındaki annenin ilk gebeliğinden 29. Gestasyonel haftada 1600 gram doğan kızbebek. Prenatal 24. Gestasyonel haftada kritik valvüler aortik stenoz saptanıp doğumda resüsiteedilip entübe edildi. Akciğer grafisinde ağır respiratuar distres sendromu bulguları olması üzerinesolunum destek cihazına bağlanarak iki doz sürfaktan verildi. Dopamin ve alprostadil infüzyonu başlandı. Postnatal ekokardiyografik incelemede sol ventrikül yetmezliğinin eşlik ettiği kritik aort darlığıtanısı teyid edildi. Postnatal 5. saatte balon aortik valvüloplasti işlemi yapıldı. Yaşamsal bulgularındakısmi düzelme gözlenen hasta işlemden sonraki 4. saate yoğun bakımda kaybedildi. Sonuç: Ülkemizde fetal kardiyak girişimlerin yapılabileceği merkez sayısının yeterli düzeye çıkarılması gerektiği kanısındayız.