Yazar "Aflay, Uğur" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Diabetes mellitusun tipi ve serum glikoz seviyesinin daha etkin kontrolü alt üriner sistem semptomlarının geleceğini belirleyebilir mi?(2017) Aflay, Uğur; Dedeoğlu, NecatiBu çalışmada yeni tanı konulmuş Tip 1 ve Tip 2 DM'li hastalarda serum glikozun son üç aylık düzeyi hakkında bilgi veren HbA1c ile ürolojik semptomların ilişkisini ve daha etkin serum glikoz kontrolü ile semptomların değişimini araştırmayı amaçladık. HASTALAR VE YÖNTEM: Çalışma Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Endokrinoloji kliniğince yeni tanı konulmuş Tip 1 ve 2 DM hastaları ile yapıldı. Tip 1 DM'li hastalar 1. çalışma grubunu, Tip 2 DM'li hastalar 2. çalışma grubunu oluşturdu: Diabetes mellitusu olmayan yirmi sağlıklı gönüllü ile kontrol grubu oluşturuldu. Medikal tedavi başlanması endikasyonu olan hastalara gerekli tedavi başlandı ancak çalışma grubundan çıkarılarak tedaviye yanıtları ayrıca değerlendirildi. Tüm hastalarda başvuruda mesane kapasitesi, postvoiding rezidü, rutin tam kan, rutin biyokimya, tam idrar tahlili ve idrar kültür antibiyogram ile HbA1c ölçümleri yapıldı, Türk prostat semptom skoru dolduruldu. Başvurudan sonraki 3., 6., 9 ve 12. aylarında HbA1c ve Türk Prostat Semptom Skoru tekrar değerlendirilerek kaydedildi, istatistiksel analizler t test ile yapıldı ve p>0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. BULGULAR: Tip 1 DM'li 19 hasta çalışmaya alındı. Başvuruda ortalama HbA1c % 16.22 ± 3.95, ortalama T-PSS 5.73 ± 5.06, ortalama yaşam kalite puanı 2.10 ± 2.13 idi. Onikinci ay ortalama HbA1c % 11.42 ±1.92, ortalama T-PSS 2.73 ±3.10, ortalama yaşam kalite puanı 1.57 ± 1.70 olarak saptandı. Tip 2 DM'li 20 hasta çalışmaya alındı. Başvuruda ortalama HbA1c % 9.22 ± 3.57, ortalama T-PSS 3.95 ± 3.25, ortalama yaşam kalite puanı 1.65 ± 1.46 idi. Onikinci ay ortalama HbA1c % 7.22 ± 1.88, ortalama T-PSS 1.9 ± 2.14, ortalama yaşam kalite puanı 1.2 ± 1.05 olarak saptandı. Sekiz Tip 2 DM'li hastaya medikal tedavi başlandı ve sonuçları ayrıca değerlendirildi. Birinci ve ikinci çalışma grupları arasında istatistiksel olarak yaş, HbA1c ve mesane kapasitesi farklı, PVR, T-PSS, yaşam kalite puanı ise farksızdı. Her iki grupta da başvuru ve 12. ay kontrolündeki değişim HbA1c, PVR hissi, pollaküri, urgensi, noktüri ve yaşam kalite puanı için anlamlı, intermitensi, idrar akımında zayıflama ve hesitensi için anlamsızdı. SONUÇLAR: Diabetes mellitusun tipinden bağımsız olarak daha iyi kan glikoz regulasyonu depolama semptomlarını ve semptomların sıklığını azaltır. İşeme 41 semptomları daha iyi kan glikoz reguiasyonu ile azalmaz. Ancak HbAlc'nin %7'nin altına düşürülmesi işeme semptomların artma hızını azaltır. Alt üriner sistem semptomlu diabetes mellituslu hastalarda tedavide birinci amaç daha iyi kan glikoz reguiasyonu olmalıdır.Öğe Üriner sistem taş hastalığı olan çocuklarda veziko üreteral reflü oranı(2005) Şahin, Hayrettin; Akay, Ali Ferruh; Aflay, Uğur; Uzun, Fatih; Akay, Öztürkmen HaticeBu çalışmada prospektif olarak kliniğimizde üriner sistem taş hastalığı tanısıyla yatan çocuk hastalarda voiding sistoüretrografı ile vezikoüreteral reflü (VUR) sıklığını araştırdık. Eylül 2000 ile Mart 2004 tarihleri arasında hastanemiz üroloji kliniğine taş hastalığı tanısıyla yatırılan hastalarda prospektif olarak VUR sıklığı araştırıldı. Çalışmaya alınan tüm hastaların taş hastalığı tedavisi öncesi, anamnez, fizik muayene, biyokimyasal, mikrobiyolojik analizleri yapıldı. İdrar kültür antibiyogramlarında üreme saptanan hastalara duyarlı antibiyotik tedavisi yapıldı. Tüm hastalara voiding sistoüretrografı uygulandı. Hastalar gerekli taş tedavisini aldıktan sonra, VUR saptananlara supresyon tedavisi uygulanarak kontrol önerildi. Kontrollerde VUR durumuna göre medikal tedaviye devam edildi veya gerekli cerrahi tedavi hastalara önerildi. Çalışmaya yaşları 1.5 ile 13 yıl (Ortalama 6.75 yıl) arasında değişen 50 çocuk taş hastası alındı. Hastaların 41'i (%82) erkek, 9'u (%18) kız idi. Hastaların 37'sinde böbrek, 8'inde üreter, 2'sinde hem böbrek hem mesane, 2'sinde hem böbrek hem üreter ve l'inde de sadece mesane taşı saptandı. Otuz iki hastaya operasyon uygulanırken 17 hastaya ESWL yapıldı; bir hasta ise tedaviyi kabul etmeyerek taburcu edildi. Voiding sistoüretrografı sonrası hastalardan 6'smda (3 erkek, 3 kız) VUR saptandı. Tüm çocuk taş hastalarında VUR görülme oranı %12 olarak bulundu. Sonuç olarak çocuklarda VUR ve üriner sistem taş hastalığı birlikteliğini unutmadan, laboratuar ve radyolojik bulguları iyice değerlendirdikten sonra gerekli hastalara VSUG çekilmelidir.