Yazar "Afşin, Muhamet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Androloji laboratuvarlarında semen analizi standardizasyonun Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kriterlerine göre değerlendirilmesi(2024) Afşin, Muhamet; Duman, MesudeAMAÇ: Karmaşıklığı ve öznelliği nedeniyle, semen analizinin laboratuvarlar arasında standardize edilmesi oldukça zordur. Bu çalışmadaki amacımız Türkiye’deki androloji laboratuvarlarının semen analizi ile ilgili temel bilgilerin toplanması, semen analizi için laboratuvar içi ve laboratuvarlar arası standardizasyonun düzeyini belirlemektir. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Türkiye’de semen analizini gerçekleştiren 145 androloji laboratuvarına semen analizinin tüm yönlerini kapsayan 41 sorudan oluşan bir anket gönderildi. Bunlardan 106 laboratuvar doldurup iade etti. Anketin içeriği 2021 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ=WHO)’nün insan semenin incelenmesi ve işlemlerden geçirilmesi laboratuvar el kitabı 6. baskısında belirtilen prosedürlere göre hazırlandı. Anket; raporlanan parametreler, semenin toplanması ve muhafazası, makroskobik– mikroskobik değerlendirme, ileri testler ve labortauvarın iç-dış kalite kontrol konuları hakkında bilgi almak için tasarlandı. BULGULAR: Laboratuvarlara ilişkin olarak, semen analizinde raporlanan parametrelerin %84,1’i, semen toplama aşamasının %75,8’i, semenin laboratuvarda muhafazası ve makroskobik analizin %76,5’i, semenin mikroskobik analizinin %78,07’i, ileri testlerin %49,8’i, kalite kriterlerine ilişkin parametrelerin %73’ü WHO 2021 kriterlerine uyumluydu. SONUÇ: Türkiye’de ki laboratuvarlar arasında WHO 2021 kriterlerine göre semen analizinin raporlanması ve standardizasyonunda farklılıklar olduğu görülmektedir. Androloji laboratuvarlarında çok sayıda farklı standart ve kriter kullanılmaktadır, bu da sonuçları bir laboratuvardan diğerine karşılaştırmayı zorlaştırmaktadır. Bu nedenle semen analizinin uluslararası standartlar ve kılavuzların belirlediği kriterlere göre değerlendirilmesi tavsiye edilmelidir.Öğe Investigation of Blood Natural Killer Cell Activity in Normozoospermic Fertile, Oligozoospermic, Severe-Oligozoospermic, Oligoastenozoospermic, Azoospermic and Idiopathic Individuals(Mardin Artuklu University, 2023) Özmen, M. Ferit; Afşin, Muhamet; Şeker, Uğur; Yavuz, Dilek; Bademkıran, Muhammed Hanifi; Cirit, Ümüt; Yıldırım, İbrahimIntroduction: Infertility is a health problem that negatively affects couples and society in many ways and is becoming increasingly common. It is estimated that 30-40% of these problems are caused by men. It was aimed to determine whether natural killer (Natural Killer: NK) cell activity changes in male individuals with different degrees of infertility problems and in individuals with normal sperm count and concentration (normozoospermia). Methods: NK cell activities were measured from blood samples taken from individuals who were determined to be oligozoospermia, severe-oligozoospermia, oligoastenoozospermia, azoospermia and idiopathic as a result of semen analysis with from individuals diagnosed normozoospermia (n:120). Results: NK cell activity in blood was observed as the lowest in normozoospermia (544.46 pg/ml), but the highest value measured in severe oligozoospermia group (1005.90 pg/ml). On the other hand, NK cell activity was measured 797.60 ± 428.55 pg/ml, 905.34 ± 430.60 pg/ml, 757.66 ± 541.16 pg/ml and 639.44 ± 385.50 pg/ml in oligozoospermia, oligoastenozoospermia, azoospermia and idiopathic groups respectively. While the difference in NK activity between the severe oligozospermia group and the other groups was significant (p0.05). Conclusion: It was determined that NK cell activity was higher in individuals with severe oligozoospermia than normozoospermia, oligozoospermia, oligoastenozoospermia, azoospermia and idiopathic individuals.Öğe INVESTIGATION OF GLOBOZOOSPERMIA’S MORPHOLOGICAL STRUCTURE AND DNA FRAGMENTATION IN OLIGOZOOSPERMIA CASES IN INFERTILE MALES(2022) Yıldızhan, Eda; Çankırı, Zuhal; Akıncı, Dilara; Aşır, Fırat; Afşin, Muhamet; Akkuş, Murat; Dede, OnurTotal globozoospermia is diagnosed by the presence of 100% round-headed spermatozoa without acrosomes. It is still unclear whether patients whose ejaculate contains both normal and globozoospermic cells (partial globozoospermia) suffer from a variation of the same syndrome. Affected men may experience decreased fertility and even infertility. In some cases, an increased number of cells with DNA fragmentation has also been observed in patients with globozoospermia..In this study, standard semen analysis methods in accordance with WHO criteria were applied to infertile male patient groups consisting of 20 normozoospermic and 20 oligozoospermic individuals who were admitted to our clinic. Age, sperm parameters (volume, vitality, concentration, total motility and morphology) were determined and statistically analyzed in normozoospermic and oligozoospermic infertile men.Sperms were stained with the Eosin-Nigrosin method and were visualized under an immersion lens light microscope and evaluated for vitality. The slides were stained using sperm staining solutions with the Spermac technique and the sperms were evaluated morphologically. Sperm DNA fragmentation damage was evaluated by acridine orange staining method.Our results revealed that sperm morphological features (Kruger test) and sperm DNA fragmentation, obtained with various staining techniques, are important in the clinical approach to male infertility and ART methods, and should be used together.Öğe Katı faz fermantasyon (Solid State Fermantation; SSF) yöntemiyle Bacillus licheniformis ATCC 14580'den proteaz üretimi(2015) Afşin, MuhametEndüstrinin hemen her alanında kullanılan enzimler genellikle mikroorganizmalardan elde edilmektedir. Mikroorganizma kaynaklı enzimlerin bitkisel veya hayvansal kaynaklı enzimlere göre katalitik aktivitelerinin çok yüksek olmaları, istenmeyen yan ürün oluşturmamaları, daha stabil ve ucuz olmaları, kültür ortamında kolay çoğalmaları, fazla miktarda elde edilebilmeleri gibi avantajları vardır. Proteazlar önemli paya sahip bir endüstriyel enzim grubudur. Deterjan endüstrisinde, ilaç endüstrisinde, deri endüstrisinde, et, süt, bira gibi gıda endüstrilerinde, boynuz, tüy, saç gibi proteinlerin hidrolizinde, x ray filmlerindeki gümüşün geri kazanılmasında, tekstilde protein bağlı zincirlerin kaldırılmasında ve daha birçok endüstri alanında kullanılmaktadır. Çalışmamızda SSF yöntemiyle Bacillus licheniformis `ten proteaz üretimi üzerine çeşitli parametrelerin etkisi incelendi. SSF besiyeri için pirinç kabuğu, buğday kabuğu, pirinç sapı, buğday sapı ve arpa kabuğu katı substrat olarak kullanıldı. En iyi aktivite pirinç sapında elde edildiğinden dolayı sonraki çalışmalarımızda katı substrat olarak pirinç sapı kullanıldı. Proteaz için en iyi inkübasyon süresinin 72.saatte olduğu belirlendi. Substratın partikül büyüklüğünün proteaz üretimi üzerine etkisini incelemek için yapılan çalışmada, 1500 µm partikül büyüklüğündeki substratta en iyi proteaz üretimi tespit edildi. Proteaz aktivitesine pH ve sıcaklığın etkisi incelendi.Maximum proteaz aktivitesi sırasıyla ph 9.5'ta ve 50 oC'de tespit edildi. Deterjanların proteaz üretimi üzerine etkisini incelemek için %1-5 SDS ve Tween 40 kullanıldı. Elde edilen bütün sonuçların kontrolden daha düşük olduğu tespit edildi. Ekim miktarının (inokülüm hacmi) ve nem oranının(moisture level) enzim üretimine etkisini belirlemek için yapılan çalışmada, proteaz için uygun ekim miktarının %25, uygun nem miktarının ise %50 olduğu belirlenmiştir. Enzim üretimi üzerine %1 oranında farklı azot ve karbon kaynaklarının etkisi araştırıldı. Proteaz için en iyi azot kaynağının sırasıyla casamino asit, üre ve amonyum nitrat iken, en iyi karbon kaynağı ise sukroz, maltoz ve glikozda tespit edilmiştir. Anahtar sözcükler: Bacillus licheniformis, proteaz, SSFÖğe Preoperatif ve postoperatif varikoselli hastalardan alınan spermiyumların ultrastrüktürel yapısının incelenmesi(2016) Afşin, Muhamet; Otludil, Birgül; Akkuş, MuratVarikosel; pleksus pampiniformisteki testiküler venlerin aşırı dilate olmaları ve kıvrımlı bir hal almaları olarak tanımlanan, erkek infertilitesinin etiyolojisinde cerrahi olarak düzeltilebilir önemli bir faktördür. Varikosel erişkin erkeklerin % 15-20'sinde, primer infertiliteye sahip erkeklerin % 35-40'ında ve sekonder infertiliteye sahip erkeklerin ise yaklaşık % 60-80'inde tespit edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, üroloji polikliniğine kasık ağrısı, infertilite, testislerde şişme ve sarkma gibi şikayetlerle başvuran ve tetkikler sonucu varikosel tanısı konan hastalardan ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası 3. ay, 6. ay ve 12. ayda alınacak olan semendeki spermyiumların sayı, hareket, morfoloji ve DNA fregmantasyonları incelenerek varikosel ameliyatının spermiyum parametrelerine olan etkisi araştırılmıştır. Semen örnekleri varikosel tanısı konulmuş toplam 40 hastadan elde edildi. Örnekler ortalama 3 günlük cinsel perhizden sonra mastürbasyonla toplandı. Likefaksiyondan sonra, semen analizi WHO kriterlerine göre Makler kamerası yardımıyla yapılarak spermiyumların sayı ve hareketlerine bakıldı. Spermiyum morfolojisi spermac boyama tekniği kullanılarak değerlendirildi. Spermiyumların ultrastrüktürel yapısı elektron mikroskobu ile DNA fregmantasyon indexi TUNEL yöntemiyle değerlendirildi. Bu çalışmada yaşları15-30 arasında olan 40 hastanın yaş ortalaması 22 olarak bulunmuştur. Ameliyat öncesi spermiyumların konsantrasyon ortalaması 45.25 milyon/ml iken, ameliyat sonrası 3. ayda 48.85 milyon/ml, 6. ayda 51.72 milyon/ml ve 12. ayda 49.63 milyon/ml olarak tespit edilmiştir. Varikoselektomi öncesi A+B hareketli spermiyum ortalaması % 35.5 iken, varikoselektomi sonrası 3. ayda % 42.65, 6. ayda % 43 ve 12. ayda % 44 olarak bulundu. Morfolojik değerlendirmenin başlıca amacı normal ve anormal spermiyumların ayırt edilmesidir. Çalışmamızda 40 hastanın normal spermiyum morfoloji ortalaması ameliyat öncesi % 3.15 iken, ameliyat sonrası 3. ayda % 3.20, 6. ayda % 2.97 ve 12. ayda % 3.27 bulunduğundan ameliyat öncesi ile sonrası arasında anlamlı bir fark bulunmadı. Ultrastrüktürel olarak dört ayrı grubu detaylı olarak incelediğimizde spermiyum morfolojisi açısından gruplar arasında önemsenmeyecek farklılıkların olduğunu tespit ettik. Özellikle spermiyum nukleusu, akrozomal kep, mitokondriyal düzen ve kuyruk yapısındaki mikrotübüller yapı ile fibriller düzen kıyaslanarak varikosel ameliyatının spermiyum morfolojisine olumlu bir etkisinin olmadığı gözlendi. Çevresel şartlar spermatozoon DNA'sında meydana gelen hasarın artmasında rol oynamaktadır. Bu şartlar DNA'nın yapısında bozulmalara sebep olabilir, spermatogenez boyunca DNA tamirini engelleyebilir, azaltabilir ya da hücrede apopitoz oluşturabilir. Ameliyat öncesinde hastaların spermiyumlarının DNA fregmantasyon indexi (DFI %) ortalaması % 20.57 iken, ameliyat sonrası 3. ayda % 17.27, 6. ayda % 15.5 ve 12. ayda % 15.3 bulunduğundan ameliyat öncesi ve sonrası arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edildi. Sonuç olarak ameliyat öncesi ve sonrası varikoselli hastaların spermiyumlarının sayı, haraket, morfoloji ve DNA kırıklarını incelediğimizde, ameliyat sonrası DNA kırıklarının az da olsa düzeldiğini sayı ve hareketin de artığını gözlemledik. Spermiyumlarda sayısal artış olmasına rağmen morfolojik yapısının hiç değişmediği ancak hareketin ise anlamlı bir artış gösterdiğini saptadık. Bu bulgularımızın; gelecekte yapılacak varikosel ile ilgili araşatırmalara yol gösterebileceği inancındayız. Anahtar Kelimeler: Varikosel, Spermiyum, Morfoloji, Ultrastrüktür, DNA Fregmantasyon İndeksiÖğe A Single-Center Study Assessing the Relationship Between Smoking Habits and sperm Parameters in Men with Suspected Infertility(2024) Afşin, Muhamet; Nursal, Ayşe Feyda; Yavuz, Dilek; Akkoç, HasanObjective: Many studies have linked smoking to male infertility. Therefore, we aimed to investigate the effect of smoking on sperm parameters in men with suspected infertility in the Turkish population. We also examined the effect of daily smoking amount and smoking duration on sperm parameters. Material and Method: This study consisted of 1005 men (smokers= 599, non-smokers= 406) with suspected infertility. It evaluated sperm parameters, including, leucocyte count, sperm concentration, total sperm count, motility, and the total progressive motile sperm count in these men. Results: In our study group, 59.60% were smokers and 40.40% were non-smokers. Body mass index (BMI) was higher in non-smoker males. Sperm characteristics were similar in smokers and non-smokers. We evaluated the smoker's group according to the number of cigarettes smoked per day. There was no significant difference in sperm parameters between the group that smoked up to 30 cigarettes a day and the group that smoked more than 30 cigarettes. Then, we examined the smokers in 3 groups according to the duration of smoking: 0-10 years, 11-20 years, and 20 years and over. It was observed that non-progressive motility was the lowest and immotility was the highest in smokers who had been smoking for 20 years or more. Conclusion: This study is the most comprehensive study in Turkey examining the relationship between smoking and sperm parameters to the best of our knowledge. Our results show that the duration of smoking affects sperm functions. Our evidence indicates that men with suspected infertility should quit smoking to optimize their successful conception.Öğe SPERM PARAMETERS' PREDICTIVE VALUE IN INTRAUTERINE INSEMINATION SUCCESS: A SINGLE-CENTER EXPERIENCE(Bilal GÜMÜŞ, 2023) Afşin, Muhamet; Nursal, Ayşe Feyda; Otcu, Serap Mutlu Özçelik; Yavuz, Dilek; Ege, SerhatAlthough intrauterine insemination is a widely used assisted reproductive technique there is no consensus on sperm parameters that affect the probability of pregnancy. Therefore, the purpose of this study was to determine whether semen parameters affect intrauterine insemination success. A total of 403 couples (345 negative pregnancies, and 58 positive pregnancy) that underwent 549 intrauterine insemination treatment cycles for heterogenous indications were included in the study. Clomiphen citrate, letrazole and/or gonadotropins were used for ovarian stimulation in women in this study. The spermiogram tests of the spouse of receiving IUI tretment were examined. Clinical pregnancy occurred in 58 of 549 intrauterine insemination (10.56%). Unexplained infertility, polycystic ovary syndrome, and cervical-tubal factors were higher in positive pregnancy group compared to negative pregnancy group while male factor was more prevalant in negative pregnancy group comparison to positive pregnancy group (p=0.03). There was no statistical difference between women with positive and negative pregnancy in terms of age (? 35 and > 35), body mass index, infertility type, infertility time, endometrial thickness on HCG day, stimulation protocol, cycle numbers, number of insemination, estradiol, prolactin, LH, FSH, and TSH levels (p>0.05). The sperm characteristics in males [ejaculate volum, sperm concentration, total sperm count, motility, immotility, and total progressive motile sperm count] did not significantly differed between positive and negative pregnancy groups (p>0.05). Briefly, the present study found that the conception probability of intrauterine insemination did not correlate with the spermiogram parameters.