Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Acemoğlu, Hamit" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    Çevresel asbest maruziyetinde kapiller epitelyal permeabilite ile yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi korelasyonu
    (2005) Tanrıkulu, A. Çetin; Işık, Recep; Abakay, Abdurrahman; Acemoğlu, Hamit; Kaya, Halil; Dağlı, Canan Eren; Komek, Halil
    Amaç: Çevresel asbest maruziyetine bağlı oluşan hastalıklar Güneydoğu Anadolu Bölgesinde önemli bir sağlık sorunudur. Çalışmamızda amacımız, çevresel asbest maruziyetinde oluşabilecek pulmoner kapiller epitelyal permeabilite (KEP) değişikliğini ve KEP değeri ile yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi (YRBT) bulguları arasındaki korelasyonu incelemektir. Gereç ve yöntem: Çalışmaya asbestli toprağı kullanma hikayesi olan toplam 47 olgu ile asbest maruziyeti olmayan 22 kontrol vakası alındı. Çalışma grubuna YRBT ve Tc-99m DTPA aerosol inhalasyon sintigrafısi çekildi. Kontrol grubuna ise Tc-99m DTPA aerosol sintigrafısi çekildi. Akciğer membran permeabilitesinin bir indeksi olan dakikalık aktivite azalma yüzdesini ifade eden KEP değeri hesaplandı. Bulgular: Plevral plak YRBT'de en sık saptanan lezyondu. Asbest maruziyeti olan olguların KEP ortalama değeri kontrol grubuna göre anlamlı düşük bulundu (0.952-1.287 %/dk) (p=0.003). YRBT'de lezyon saptanmayan asbest maruziyetli olguların ortalama KEP değeri kontrol grubuna göre anlamlı düşük bulundu (0.994-1.287 %/dk) (p=0.012). YRBT'de lezyon saptanan ve hiçbir lezyon saptanmayan çalışma grubu olgularının KEP değerleri arasında ise anlamlı fark saptanmadı (0.939-0.994 %/dk) (p=0.9). YRBT'de interstisyel fıbrozis saptanan çalışma grubunun KEP değeri kontrol grubuna göre anlamlı düşük saptandı (1.025-1.287 %/dk) (p=0.03). İnterstisyel fıbrozis saptanan çalışma grubunun KEP değeri, interstisyel fıbrozis saptanmayan çalışma grubuna göre ise anlamlı farklı bulunmadı (p=0.4). Sonuç: Çevresel asbest maruziyetinde KEP değerinin kontrol grubuna göre azaldığı görüldü. Radyolojik olarak herhangi bir değişiklik görülmeden önce KEP'in etkilenebileceği ve erken dönemdeki fıbrozisi göstermede noninvaziv hassas bir parametre olabileceği saptandı. Geniş serili çalışmalar ile KEP'in asbeste bağlı fıbrozisi göstermede erken bir prediktör olup olamayacağının gösterileceğini düşünmekteyiz.
  • [ X ]
    Öğe
    Cigarette use frequency and the affecting factors in primary and high school students in Diyarbakir
    (2009) Acemoğlu, Hamit; Palancı, Yılmaz; Tanrıkulu, Çetin Abdullah; Saka, Günay
    Sigara, alkol ve madde kullanımı özellikle gençleri etkileyen dünya çapında bir tehlikedir ve bu önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur. Bu çalışmanın amacı; Diyarbakır il merkezindeki ilköğretim okulları 6, 7, 8. sınıflar ile lise öğrencileri arasında madde kullanımı yaygınlığını ve etkileyen faktörleri incelemektir. Öğrencilerin %62’si erkek, %38’i kadındı. Yaş aralığı 11-20 olup, yaş ortalaması 15.2 + 2.0 idi. Sigara içme prevalansı toplam olarak %14.8 (kadınlarda %6.0, erkeklerde %20.2), ilköğretim öğrencilerinde 5.8, lise öğrencilerinde %23.7 idi. Ortalama ilk sigarayı içme yaşı 12.6 + 2.3 yıl bulundu. Sigara içimi erkek öğrencilerde kadın öğrencilerden daha yüksek bulundu. Sigara içiminde taklit edilen kişiler yakın arkadaş ve öğretmenlerdi. Diğer ilişkili faktörler ebeveyne dükkandan sigara almak ve diğer bağımlılık yapıcı maddeleri kullanmak olarak belirlendi. Diyarbakır’da öğrenim görmekte olan gençlerde sigara kullanımı önemli boyutlardır ve önleyici müdahaleler acilen uygulanmalıdır. Bu konuda yapılacak müdahaleler sadece gençleri değil toplumun tümünü kapsamalıdır. Aileler, öğretmenler ve ilköğretim çağındaki öğrenciler müdahale için öncelikli gruplardır. Sigara ile ilgili yasalar tam olarak uygulanmalıdır.
  • [ X ]
    Öğe
    Comparative preventive efficacy of recom- binant tissue plasminogen activator (rt-pa), urokinase, hyaluronic acid and enoxaparin in post laminectomy epidural fibrosis in rats
    (2011) Gür, Ali; Acemoğlu, Hamit; Özkan, Ümit; Kemaloğlu, Serdar; Yılmaz, Fahri
    Amaç: Deneysel epidural fibrosis modelinde Rt-pa ve Enoxaparinin postlaminektomi epidural fibrosis üzerindeki etkinliklerini belirlemeyi ve daha önce bu konuda etkin olduğu yayınlanmış olan hyaluronic asit ve urokinazın etkinlikleri ile karşılaştırmayı amaçladık. Metod: Ketamin ile anestezisi (8mg/100 gr) altına alınan Kırk adet Spraque-Dawley cinsi rat randomize 5 gruba ayrıldı. Bütün guruplara L1-2 total laminektomi uygulandı. İlk dört gruba laminektomi alanına ilaçlar topikal olarak uygulandı. Grup 1 de sadece laminektomi, Grup 2 de laminektomi ve topikal Urokinaz, Grup 3te Laminektomi+Topikal Rt-PA, Grup 4 te laminektomi+topikal Enoxaparin, Grup 5 te laminektomi+topikal hyaluronic asit uygulandı. Topikal uygulanan Hyaluronic asit, Rt-PA, Enoxaparin ve urokinazın epidural fibrozisi önleyici potansiyel etkileri değerlendirildi. Bulgular: Guruplar arası karşılaştırmada G1-G2, G1-G3, G1-G4, G1-G5 total scor, Middle score ve ve Deep Scor bakımından birbirinden farklılık gösterdi(P<0.05). Bununla beraber G2-G3,G2-G4, G2-G5,G3-G4, G3-G5, G4-G5 gruplar arası karşılaştırmada anlamlı bir fark bulunamadı. Sonuç: Fibrinolitik ajanlar ile Topikal trombolisis uygulaması laminektomi sonrası oluşan epidural fibrosisin önlenmesinde güve- nilir ve etkindir. Topikal hyaluronic acid, Rt-PA, Urokinaz ve Enoxaparin ile trombolitik tedavi uygulaması ile trombolitik tedavi laminektomi sonrası oluşan epidural fibrosis ve araknoiditisin önlenmesinde önemli bir rol üstlenebilir. Rt-pa ve Enoxaparinin laminektomi sonrası oluşan epidural skar yapışıklıklarının önlenmesinde kontrol gurubuna oranla etkin olduğunu bulduk.
  • [ X ]
    Öğe
    Diyarbakır Dicle ilçesi Dedeköy ve Durabeyli'de kutanöz leishmaniasis olgularının incelenmesi
    (2004) Ertem, Melikşah; Acemoğlu, Hamit; Aytekin, Nevzat; Aytekin, Sema; Akpolat, Nezahat
    Dicle Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Anabilim Dalı'na 2001 yılında çoğunluğu Diyarbakır'ın Kuzeydoğusunda bulunan iki köy olan Durabeyli ve Dedeköy'den gelen kutanöz leishmaniasis olgularında saptanan artış salgın olarak yorumlanmış ve olguların değerlendirilmesi amacıyla iki aşamada gerçekleştirilen bu çalışma planlanmıştır. Bu köylerde anonsla, muayeneye gelen 78 kişinin lezyonundan alman örneklerde giemsa boyama ile parazitolojik inceleme yapılmış, ayrıca olası diğer olguları saptamak amacıyla bu köylerde yaşayanlardan 443'ü dermatolojik olarak muayene edilmiştir. Alınan 78 örnekten yapılan Giemsa boyalı preparatların 20'sinde (%25.6) Leishmania amastigotları görülmüştür. Köylerde yapılan incelemelerde 443 kişinin 101'inde (%22.79) skar yada lezyon saptanmıştır. Bu 101 kişinin 44'ünde skar, 57'sinde lezyon olduğu, ilk olguların ise 30 ay önce başladığı ve giderek sayıda artma olduğu tesbit edilmiştir. Bu salgının bireylerin yaşama koşullarından, GAP sulama ve tarım projesinden kaynaklanabileceğini akla getirmiştir. Ancak elimizdeki veriler görülen salgını sulu tarıma bağlamaya yetecek düzeyde değildir. Çalışmamızdan 30 ay önce ilk çıkan olguların çok azına tedavi uygulanmıştır. Bu salgında tedavi edilmemiş olguların varlığı etkili olabileceği düşünülmüştür. Köylerden KL'in endemik olduğu Şanlıurfa gibi bir ile mevsimlik işçi olarak gitmediği belirlenmiştir.
  • [ X ]
    Öğe
    Diyarbakır'da 72 aydan küçük çocuklarda Haemophilus İnfluenzae sıklığı 2000
    (2002) Ertem, Melikşah; Palancı, Yılmaz; Acemoğlu, Hamit; Mete, Mahmut; Ceylan, Ali; Saka, Günay
    Bu çalışmada önemli bir çocuk sağlığı sorunu olan Heamophilus İnfluenzae tip b (HIB)'in Diyarbakır ilindeki seropozitiflik sıklığı araştırılmıştır. Bunun için il merkezinden ve kırsalından 356 çocuktan venöz kan örnekleri alınmış ELIZA yöntemi ile antikor varlığına bakılmıştır. Seropozitiflik çocukların yaş, cins, sosyo-ekonomik diğer özelliklerine göre ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Çocukların %34'ünde HIB(+) bulunmuştur. Cinsler, kır-kent ve anne eğitim düzeyleri arasında HIB'nin seropozitifliği bakımından fark bulunmamıştır. Yaş ilerledikçe HIB(+)lik sıklığı artmış olduğu saptanmıştır. Kalabalık ailelerde ve ekonomik düzeyi düşük olan ailelerde yaşayan çocuklarda HIB(+)lik daha fazla bulunmuştur. HIB önemli ve yaygın bir hastalık olduğu ortaya çıkmıştır. Hastalıkla mücadelede bağışıklama önemli ve etkin bir yoldur. Bir çok gelişmiş ülkede olduğu gibi ülkemizde de aşılama çalışmalarına rutin sağlık hizmeti olarak başlanmalıdır.
  • [ X ]
    Öğe
    Diyarbakır'da öğrenciler arasında alkol ve madde kullanımı ve etkileyen faktörler
    (2007) Acemoğlu, Hamit; Saka, Günay; Tanrıkulu, A. Çetin; Çarman, Kürşat Bora; Palancı, Yılmaz
    Bu araştırmada Diyarbakır ilindeki ilköğretim ve lise öğrencileri arasında alkol ve madde kullanımı ve bu duruma etki eden faktörler irdelendi. Araştırma grubunu oluşturan 3000 çocuğun %62'si erkek, %38'i kız çocuklardı. Ortalama yaş 15.2+2.0 (11 -20) saptandı. Alkol kullanma sıklığı %6.0, ilk kez alkol kullanma yaşı ise 13.3+3.0 bulundu. Öğrencilerden %2.5'i yaşamı boyunca en az bir kez madde kullandığını beyan etti. Erkek cinsiyet, yaş, ailede alkol veya madde kullanan birey varlığı, yakın arkadaşın kullanımı en önemli risk faktörleri olarak belirlendi. Toplumuz açısından önemli bir sorun olmaya aday olan alkol ve madde kullanımı konusunda aileler ve eğitmenler birlikte çalışmalıdırlar.
  • [ X ]
    Öğe
    Diyarbakır-Ergani, Ahmetli Köyü'nde ortaya çıkan bir tifo salgını
    (2003) Hoşoğlu, Salih; İlçin, Ersen; Acemoğlu, Hamit; Ceylan, Ali; Gül, Kadri; Efe, Mustafa
    Salmonella typhi içme sularına karışarak tifo salgınlarına yol açabilmektedir. Bu çalışmada 25.12.2001 - 4.1.2002 tarihleri arasında Diyarbakır-Ergani'ye bağlı Ahmetli köyünde meydana gelen su kaynaklı tifo salgını araştırılmıştır. Salgın süresince toplam 181 şüpheli olgu sağlık kurumlarına başvurmuş ve bunlardan 71 'i (%39.2) hastaneye yatırılmıştır. Yatan hastalardan sadece 8'ine Grubel-Widal testi yapılabilmiş ve 6'sında pozitif sonuç alınmıştır. Bütün köy sakinleri ziyaret edilerek şüpheli olgular salmonellozis açısından taranmıştır. Hastalardan alınan 26 kan kültüründen üçünde ve 73 gaita örneğinin ikisinde S.typhi üretilmiş, salgının kaynağı olduğu düşünülen köy içme suyundan alınan su örneklerinin kanalizasyon suyuyla kontamine olduğu gösterilmiştir. Daha önce dezenfekte edildiği için içme suyundan S.typhi izole edilememiştir. Koruyucu önlem oiarak su şebekesinin tamiri, deponun klorlanması, bireysel klorlama ve eğitim verilmesi önerilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Family planning in the Southeast Anatolian Project Region
    (2004) Özgür, S.; Bozkurt, Ali İhsan; Şahinöz, Saime; Özçırpıcı, Birgül; Şahinöz, Turgut; Saka, Günay; Ceylan, Ali; İlçin, Ersen; Acemoğlu, Hamit; 0000-0002-5111-0627; 0000-0002-5019-8719; 0000-0002-4667-8103; Palancı, Yılmaz
    Objectives: The aim of this study was to evaluate contraceptive use by women of reproductive age in the Southeast Anatolian Project Region and the promotion of the use of family planning services. Methods: An optimum sample size to represent the rural and urban area of the region was determined and the sample was chosen by sampling method proportional to the size. A total of 1126 houses were visited and questions about reproductive health were asked of 1019 ever-married (currently married, widows and divorced) women. Results: The study showed that 48.2% of the ever-married women of reproductive age had never used any method of family planning; 37.4% were currently using a family planning method, and 14.4% had used a family planning method in the past. Of the women who were currently using a family planning method, 73.1% were using an effective method. The result of the logistic regression analysis showed that educational level, knowledge of Turkish, type of residence, and total number of living children were the main variables that affected the use of family planning methods. Conclusions: Use of family planning methods in the region was not at the expected level. In order to decrease the barriers to family planning in developing countries, we must provide obtainable, acceptable, integrated health services.
  • [ X ]
    Öğe
    Reply about “Comparison of microbiological results of deep tissue biopsy and superficial swab in diabetic foot infections”
    (2012) Acemoğlu, Hamit; Hoşoğlu, Salih; Tekin, Recep; Bozkurt, Fatma; Gülsün, Serda
    [Abstract Not Available]
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    TİP 2 Diyabetes mellituslu hastaların sağlık hizmetlerinden yararlanma düzeyleri
    (2016) Acemoğlu, Hamit; Ertem, Melikşah
    Diyabet biyolojik, psikolojik ve sosyal etkileri ile bireyin tüm yaşamını etkilemektedir. Diyabetli bir hasta yaşamı boyunca planlanmış bir bakımı sürdürmek ve düzenli olarak uzman yardımı almak zorundadır. Bu kısıtlama ve zorunlulukların yanı sıra ortaya çıkabilen akut ve kronik komplikasyonlar yaşam kalitesini düşürmektedir. Sürekli sağlık hizmetinin önemli olduğu bu hastalıkta, özellikle gelişmekte olan ülkelerde tedavi ve sağlık hizmetlerine hastaların pek azı ulaşmaktadır. Ülkemizin az gelişmiş bu yöresinde diyabetli hastaların ne kadarının yeterli ve sürekli sağlık bakımı hizmetlerine ulaştığının bilinmesi sağlıkçılar için önemlidir. Bu amaçla; Dicle Üniversitesi Hastanesine başvuran Tip 2 Diyabetes Mellitus'lu hastalarla diğer sağlık kuruluşlarından ( Sağlık ocağı, devlet hastanesi, SSK hastanesi ) hizmet alan DM'lu hastaların sağlık hizmetlerinden yararlanma düzeyleri tespit edilmesi planlanmıştır. Veriler yüz yüze görüşme yöntemiyle hazırlanan yapılandırılmış görüşme formları yardımıyla 01 Ekim 2002-31 Aralık 2002 tarihleri arasında toplanmıştır. 250 hasta araştırmaya alınmıştır. Geliştirilen Diyabet Bakım Ölçeğine göre hastaların sağlık hizmetlerinden yararlanma düzeyleri incelenmiş ve bunu etkileyen faktörler irdelenmiştir. Genel olarak DM'lu hastaların hizmetten yararlanma düzeylerinin oldukça düşük olduğu, çok az bir kısmının diyabet eğitimi aldığı, hastalarda kronik komplikasyonların fazla görüldüğü, sağlık personelinin hastaya uygun önerilerde bulunmadığı bulunmuştur. Buna göre üniversite hastanesinde hizmet alanların Diyabet Bakım Ölçeği skoru 43.3 ± 19.3 çıkarken diğer kurumlarda hizmet alanların Diyabet Bakım ölçeği bundan düşük olarak, 30.3 ± 19.1 (p: 0.0001 ) bulunmuştur. Hastaların %79.6'sında kronik komplikasyonlardan en az biri gözlenmiştir. Hastaların % 13.6'sının diyabet hemşiresine ulaşmada, %59.6'sının doktora ulaşmada sorun yaşamadığı buna karşın %47.6'sının ilaçlarını düzenli olarak kullanamadığı saptanmıştır. Araştırma kapsamında incelediğimiz hastaların % 52'sinin HbA1c baktırabildiği saptanmıştır. Ülkemizde ve çalışmanın yürütüldüğü Diyarbakır ölçeğinde diyabetli hastalar yeterli tıbbi bakıma ulaşmada güçlük çekmektedirler. Yeterli tıbbi bakımın çok önemli olduğu diyabet gibi hastalıklarda koruyucu sağlık hizmetlerine ulaşmada karşılaşılan engellerin ortadan kaldırılması için organizasyonlara gidilmelidir. Hazırlanmış olan Ulusal Diyabet Kontrol Programı, ülke geneline yaygınlaştırılmalı, hastalara sunulan hizmet tüm basamaklarda etkinleştirilmelidir. Standart tanı ve tedavi kılavuzları 60 hazırlanarak ve bu standart tanı ve tedavi kılavuzları ile hasta muayeneleri yapılmalıdır. Hasta tanısı kesinleşir kesinleşmez, her hastaya diyabet eğitim kursu verilmelidir. Anahtar Kelimeler: Tip 2 Diyabete Mellitus, Sağlık hizmetleri, Diyarbakır, Diyabet Bakım Ölçeği

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim