Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Ağaçayak, Kamil Serkan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Dentigeröz kist tedavisi sonrası gömülü kalıcı dişlerin sürmesi: Bir olgu sunumu
    (Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2019) Güler, Rıdvan; İlyas, Bekir; Ağaçayak, Kamil Serkan
    Dentigeröz kistler, daimi ve sürmemiş dişlerin kronları ile ilişkili çene kemiğini etkileyen en yaygın görülen ikinci odontojenik kistlerdir. Sıklıkla mandibulada görülür. Dentigeröz kist daha çok mandibular üçüncü molar ve maksiller kaninlerde görülmesine rağmen nadiren diğer dişlerde de ortaya çıkabilir. Dentigeröz kistler genellikle asemptomatiktir ve genellikle rutin radyolojik muayene sırasında tesadüfen teşhis edilir. Bu olgularda ilk tercih edilen tedavi enükleasyon olmasına rağmen, sürmemiş daimi dişleri içeren kistler için marsüpyalizasyon daha iyi bir tedavi seçeneğidir. Bu olguda 8 yaşındaki erkek hastadan alınan panoramik radyografide, sol mandibular süt molar bölgede daimi diş germlerinide içerisine alan sınırları düzenli radyolüsent görüntü veren patolojik kitle izlendi. Klinik muayenede, ilgili bölgede şişlik ve ekspansiyon izlenmiştir. Daimi diş germleri etkilendiği için radiküler kist ön tanısı olan kitle marsüpyalizasyon ile tedavi edilerek daimi dişlerin kök gelişimi ve sürmesi sağlandı. Çocuklarda süt dişleri ile ilişkili olarak görülen dentigeröz kistlerde marsüpyalizasyon tedavisinin tek başına uygulanarak takip edilmesi daha konservatif bir yaklaşım olabilmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İnferior alveolar sinire yapışık rezidüel kist: Olgu raporu
    (Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2020) Çakır, Abdullah; Ağaçayak, Kamil Serkan; Yavuz, Osman
    Rezidüel kistler inflamatuar kist grubunda yer almaktadır. İnflamatuar odontojenik kistler iyi huylu osteolitik etkileri olan çoğunlukla asemptomatik lezyonlardır, ancak boyutuna bağlı olarak çevreleyen kemiği rezorbe edebilir ve enfekte olmasına izin verebilirler. Rezidüel kist terimi en sık olarak diş çekiminden sonra yeterli enükleasyonu yapılmayan radiküler kistin kemik dokusunda kalmasıyla oluşan kist için kullanılır. Rezidüel kistler, çenelerin en sık görülen kistleri arasındadır. Bu olguda herhangi bir sistemik rahatsızlığı olmayan 60 yaşındaki kadın hastanın posterior mandibulasında görülen rezidüel kistin tedavi süreci anlatılmaktadır. Benimsenen metodoloji literatür taramasından oluşmaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Konjenital orofasiyal yarıklar: Etyolojisi ve sıklığı
    (Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Ağaçayak, Kamil Serkan; Ağaçayak, Elif; Coşkun, Salih; Aksoy, Orhan
    Orofasial yarıklar toplumda ∼1/1000 oranında görülmekle birlikte damak ve dudakta beraber bazen de izole olarak görülmektedirler. Orofasial yarıkların etyolojisinde bir çok faktör rol almaktadır. Ayrıca etyolojisi multipl genetik ve çevresel faktörleri içermektedir. Bu patolojinin nadir formları mendeliyen ve teratojenik orijine sahip multipl konjenital anomaliye sahip sendromların bir komponenti olabilir. Herhangi bir sendromun eşlik etmediği izole orofasial yarıklar daha sık görülmekle birlikte etyolojide genelde çevresel faktörler rol oynamaktadır. Genetik biliminde moleküler ve kantitatif olarak meydana gelen gelişmeler bu patolojinin sendromik ve sendromik olmayan her iki tipinde de genetik mekanizmalarının rol oynuyor olabileceğini düşündürmektedir. Hayvan modellerinde yapılan çalışmalarda bu patolojinin etyolojisine ışık tutmaya çalışmaktadır. Biz bu derlememizle orofasial yarık içeren insan ve hayvan modellerinde genetik faktörleri değerlendirmek ve genetik ile çevresel faktörlerin birbiriyle ilişkisini belirlemeyi amaçladık.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Nadir bir olgu: Raine Sendromu
    (Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Ağaçayak, Elif; Tunç, Senem Yaman; Ağaçayak, Kamil Serkan; Başaranoğlu, Serdar; Can, Fırat
    Ultrasonografi tekniğindeki gelişmeler fetal anomalilere intrauterin dönemde erken tanı konmasına yardımcı olmuştur. Ancak çok nadir görülen anomaliler intrauterin dönemde atlanabilmekte veya geç tanı konabilmektedir. Bu durumda aileleri travmatize edici bir şekilde etkilemektedir. Akraba evliliği olan ailelerde genetik anomaliler daha yüksek olduğu için bu hastalar ultrasonografik olarak daha detaylı değerlendirilmektedir. Ancak detaylı ultrasonografik inceleme bile bazen yeterli olmamaktadır. Biz hariçte takip edilen ancak doğum eylemine kadar hiçbir fetal anomali tanısı olmayan; doğum eyleminde kliniğimize refere edilen yaşamla bağdaşmayan çok nadir bir fetal anomali olan raine sendromlu olguyu sunmayı amaçladık. Etyolojisi halen bilinmeyen Raine sendromunu literatür eşliğinde tartışmayı planladık.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Rat kalvaryumunda oluşturulan kritik boyut defektlerinde mezenkimal kök hücreleri, bifazik kalsiyum fosfat seramikleri ve trombositten zengin plazmanın kemik rejerasyonu üzerine etkilerinin histolojik ve immunohistokimyasal olarak araştırılması
    (2015) Ağaçayak, Kamil Serkan
    Günümüzde yeni teknolojilerin gelişmesiyle, kemik defektlerinin onarılmasında birçok yeni tedavi metodları ve biyomateryaller kullanılmaktadır. Malformasyon, enfeksiyon, travma veya rezeksiyon nedeniyle oluşan oral ve maksillofasiyal bölgedeki kemik defektlerinin yapısal ve fonksiyonel rekonstrüksiyon problemleri, henüz tatmin edici bir Resimde çözümlenememiş olup, modern rekonstrüktif cerrahinin en zor uğraşlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Geniş kemik defektlerinin iyileşmesi amacıyla, çeşitli kemik greftlerinin veya kemik yerine geçen biyomateryallerin kullanımı bazen kaçınılmazdır.Bu tez çalışmasındaki amacımız; oral ve maksillofasiyal cerrahide kullanılan kemik greftlerinden bifazik kalsiyum fosfat seramik grefti, trombositten zengin plazma ve son yıllarda kullanılmaya başlanılan mezenkimal kök hücrelerin osteogenezis üzerine olan etkileriyle beraber, bu materyallerin osteonektin ve osteopontin enzim ekspresyonları ile osteosit yoğunluklarını karşılaştırmaktır.Çalışmamızda son yıllarda giderek artan bir merak uyandıran mezenkimal kök hücrelerin, trombositten zengin plazmanın ve bifazik kalsiyum fosfat seramiklerin, ratların kritik boyut kranial kemik defektlerindeki etkinliği araştırıldı. Bu araştırmada 90 adet Wistar-Albino türü dişi rat kullanılması planlandı. 10 adet rat trombositten zengin plazma elde etmek için kullanıldı. Geriye kalan ratlar beş gruba ayrıldı. Her bir ratın frontal kemiğinde 7 mm çaplı kritik büyüklükte tam kat kemik defekti oluşturuldu. Grup I (n=6) operatif kontrol grubu iken, Grup II'de (n=21) bifazik kalsiyum fosfat seramik grefti, Grup III'de (n=21) bifazik kalsiyum fosfat seramik grefti ve trombositten zengin plazma, Grup IV'de (n=21) mezenkimal kök hücre ve bifazik kalsiyum fosfat seramik grefti kombinasyonu ve Grup V'de (n=21) mezenkimal kök hücre, trombositten zengin plazma ve bifazik kalsiyum fosfat seramik grefti kombinasyonu defektlere uygulandı. Deneklerin tamamı 2., 8. ve 12. hafta sonunda sakrifiye edildi. Histolojik ve immunohistokimyasal değerlendirmede, gruplar arasında osteoblastik aktivite ve osteogenezis paternleri dikkate alınmıştır. Bunun yanısıra osteopontin ve osteonektin enzim ekspresyon oranları ile osteosit yoğunluklarının oranları incelenmiş ve gruplar arası kıyaslamaları istatistiksel olarak yapılmıştır.Yapılan çalışmanın sonucunda; araştırmanın 12. haftasında osteoblastik aktivite ve osteogenezisin daha ideal oluştuğu, osteogenezise bağlı olarak osteopontin ve osteonektin ile boyanmaya pozitif yanıt verdiği saptanmıştır. En ideal osteogenezisi oluşturan grubun Greft+Trombositten zengin plazma+Mezenkimal kök hücre grubunun olduğu, bunu sırasıyla Greft+ Mezenkimal kök hücre uygulanan grubunun, Greft+ Trombositten zengin plazma grubunun ve son olarakta yalnızca Greft uygulanan grubun izlediği gözlenmiştir.Gruplararası yapılan kıyaslamalarda da, istatistiksel olarak en anlamlı sonucu veren grupların Greft+ Trombositten zengin plazma + Mezenkimal kök hücre ile yalnız greft grubu (p=0,005), Greft+ Mezenkimal kök hücre ile yalnız greft grubu (p=0,028), Greft+ Trombositten Zengin Plazma ile Greft+ Trombositten zengin plazma + Mezenkimal kök hücre (p=0,031) grupları arasında olduğu saptanmıştır.Osteokondüktif etkili grefte Trombositten zengin plazma ve Mezenkimal kök hücre ilavesiyle kritik boyut defektlerinde bile önemli bir kemik yapımının oluştuğu ve osteoindüksiyonun sağlandığı izlenmiştir. Greft+Trombositten zengin plazma+Mezenkimal kök hücre uygulanan grubun osteogenezisi 2 kat artırması da önemli bir bulgu olup, ideal bir materyalin elde edilmesi hedefine yaklaşıldığı kanısı uyanmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sklererodermaya bağlı mikrostomili bir hasta için parçalı implant-destekli mandibular tam protez: Bir olgu raporu
    (Dicle Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, 2021) İzgi, Ayça Deniz; Kale, Ediz; Ağaçayak, Kamil Serkan
    Skleroderma, bir çok organ sistemini tutan sistemik kronik otoimmün bir hastalık olan ilerleyici sistemik sklerozun erken belirtilerindendir. Orofasiyal bulgular, genelde, mikrostomiye neden olan ağız ve çevre derideki sertleşme, gastroözefagial reflü, kserostomi ve kötü oral hijyen ile bağlantılıdır. Bu hastalarda uzmanlaşmış profesyonel diş hekimliği bakımı hemen her zaman gerekli olmaktadır. Bu olgu raporunda, sklerodermaya bağlı mikrostomisi olan orta yaşlı bir bayan hastanın tam dişsiz mandibulasının protetik rehabilitasyonu anlatılmaktadır. Hastaya, iki osseintegre dental implant üzerine yerleşen parçalı mandibular tam protez yapıldı. Orta lingual bölgede yerleşmiş sürtünen kızak tarzındaki hassas bağlantı sayesinde protez kolaylıkla takılıp çıkartılabildi, ayrıca implantlar da proteze yeterli bir retansiyon ve stabilite sağladı. Tedavinin sonunda, hem estetik hem de fonksiyonel bakımdan sonuçlar yeterliydi ve hasta tedaviden memnundu.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim