Yazar "Şen, Hadice" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Malign mezotelyomada eser element ve oksidatif parametrelerin düzeyi(İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2012) Evliyaoğlu, Osman; Abakay, Abdurrahman; Tanrıkulu, A. Çetin; Palancı, Yılmaz; Sezgi, Cengizhan; Şen, Hadice; Küçüköner, Mehmet; Kaplan, M. Ali; Şenyiğit, AbdurrahmanÖz:Malign Plevral Mezotelyoma (MPM) kötü prognoza sahip bir kanser türüdür ve hastaların yalnızca az bir kısmı tedaviden yarar görür. Eser elementler birçok hastalığın patogenezinde doğrudan veya dolaylı olarak rol oymaktadır. Bu çalışmada MPM hastalarında eser element ve oksidatif parametrelerin düzeyinin araştırılması amaçlanmıştır. Üniversite hastanesinde takip edilen 48 MPM hastası ve herhangi bir kronik hastalığı olmayan 52 kontrol olgusu çalışmaya alınmıştır. Çalışmaya 24 erkek ve 24 kadın hasta dahil edilmiştir. MPM hastalarının yaş ortalaması 55,8 yıldı. Toplam 39 hastanın asbest teması vardı (% 81,3) ve ortalama asbest temas süresi 34 yıldı. Toplam 33 hastada epitelyal tip (% 68,8) saptandı. Plevral sıvı sitolojisi ise 13 hastada pozitifti (% 27,1). Eser element seviyelerine bakıldığında Bakır (Cu) düzeyi MPM hastalarında kontrol grubuna göre yüksek saptandı. Çinko (Zn) düzeyleri arasında ise her iki grup arasında fark yoktu (Tablo 1). Ayrıca Malonil dialdehit (MDA) düzeyleri MPM grubunda yüksek ve Nitrik oksit (NO) ise MPM grubunda düşük olarak saptandı (Tablo 1). MPM hastalığında hastalığın takibinde ve prognozda eser element ve oksidatif parametrelerin rolleri konusunda geniş serili çalışmalara gereksinim vardır.Öğe Malign Plevral Mezotelyoma prognozunda yeni bir inflamatuar parametrenin değeri(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2013) Abakay, Özlem; Tanrıkulu, Abdullah Çetin; Sezgi, Cengizhan; Abakay, Abdurrahman; Şen, Hadice; Kaya, Halide; Taylan, MahşukAmaç: Malign Plevral Mezotelyoma (MPM) genel olarak asbest teması ile ilişkili ve kötü prognozlu bir tümördür. MPM hastalarında prognostik bir parametre olabilecek olan Modifiye Glasgow Prognoz Skoru (GPS), artmış C-Reaktif Protein (CRP) ve azalmış albümin düzeyleri temel alınarak hazırlanmış bir skordur. Bu çalışmada GPS skorunun MPM prognozu üzerindeki etkilerini incelemek ve diğer potansiyel etkenlerin rollerini araştırmak amaçlanmıştır. Yöntemler: Retrospektif planlanan bu çalışmaya histopatolojik olarak MPM tanısı konan 140 hasta alındı. Bulgular: Toplam 140 MPM hastasının ortalama yaşı 52,92 yıl idi (83 erkek ve 57 kadın) idi. Toplam 91 hastada çevresel asbest teması saptandı ve temas süresi ise 31 yıldı. Hastaların semptomları başvurudan yaklaşık olarak 4,8 ay önce başlamıştı. En sık saptanan semptomlar ise 125 hastada nefes darlığı, 94 hastada göğüs ağrısı ve 22 hastada kilo kaybıydı. GPS skor değeri olarak 64 hasta 2, 22 hasta 1 ve 14 hasta ise sıfır değerini almışlardır. Çalışmaya alınan hastaların 112’si vefat etmiş ve 28’i hayattaydı. Tüm hastaların ortalama yaşam süresi 14 ay idi. GPS skoru 2 olan hastalar 10 ay, 1 olanlar 15 ve sıfır olanlar ise yaklaşık 18 ay yaşamışlardır. Bu fark istatistikî olarak önemli bulunmuştur. Ayrıca erkek cinsiyet ve 65 yaş üstü olmada yaşam süresini kötü etkileyen parametreler olarak bulunmuştur. Sonuç: MPM hastalarının prognozunu tahminde kullanılabilecek basit ve ucuz bir parametre geliştirilememiştir. GPS skoru inflamatuar durumlarda artmaktadır. GPS skoru MPM hastalarının ciddiyetini tespitte kullanılabilecek basit ve ucuz bir parametre olarak görülmektedir.Öğe YÜKSEK RDW VE MPV SEVİYELERİNİN PERİKARD TUTULUMU OLAN MEZOTELYOMA İLE İLİŞKİSİ(İzmir Göğüs Hastalıkları Hastanesi, 2013) Tanrıkulu, Abdullah Çetin; Abakay, Abdurrahman; Sezgi, Cengizhan; Şen, Hadice; Abakay, Özlem; Meteroğlu, Fatih; Kaya, HalideMalign Mezotelyoma (MM) agresif ve kötü prognozlu bir tümördür. Ortalama trombosit hacmi (MPV) trombosit fonksiyonlarını gösterir. Kırmızı kan hücresi dağılım genişliği (RDW) ise dolaşımda bulunan eritrositlerin bir ölçüsüdür ve kalp yetmezliğinde belirteç olarak kullanılmaktadır. Her iki parametrede çeşitli hastalıklarda prognostik öneme sahip olabilmektedir. Perikard tutulumu olan hastalarda MPV ve RDW değerlerinin klinik önemini araştırmak amacıyla 70 (34 perikard tutulumu olan, 36 olmayan) hasta çalışmaya alındı. Perikard tutulumu olarak Toraks Bilgisayarlı Tomografide ve/veya trans-torasik ekokardiyografide perikard tutulumu olması kabul edildi. MM hastalarının yaş ortalaması 57,5 yıl olarak bulundu. Otuz sekiz (% 54,3) erkek ve 32 (% 45,7) kadın hasta çalışmaya alındı. Toplam 44 hastada (% 62,9) çevresel asbest teması pozitifti ve ortalama süresi ise 27,3 yıldı. Perikard tutulumu olan hastaların yaş ortalaması 51,3 tutulumu olmayanların ise 63,3 yıl idi tutulum olanlar anlamlı olarak daha gençti (p= 0,000). Perikard tutulumu olan hastaların ortalama RDW değeri % 20 iken tutulumu olmayan hastaların ortalama RDW değeri ise ve tutulum olanlarda RDW anlamlı olarak daha yüksekti (p= 0,000). Perikard tutulumu ile asbest temas süresi, trombosit ve MPV arasında ise anlamlı bir fark yoktu. Bu çalışma sonucunda RDW'nin bu hastalığın özellikle perikard tutulumu olan hastaların takibinde faydalı bir parametre olabileceğini düşünmekteyiz. Fakat bu konuda geniş serili ve prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.