Yazar "İslamoğlu, Yahya" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Atriyal fibrilasyonlu hastaların kriyobalon ablasyon yöntemi ile tedavisi sonuçları: Tek merkez deneyimi(Modestum Publishing Ltd., 2014) Aydın, Mesut; Polat, Nihat; Yüksel, Murat; Özaydoğdu, Necdet; İslamoğlu, YahyaAmaç: Atriyal fibrilasyon (AF) klinik pratikte en sık karşılaşılan aritmi olmakla beraber inmenin en önemli nedenidir. Atriyal fibrilasyon morbiditeyi ve mortaliteyi artırmaktadır. Kriyoablasyon tedavisi günümüzde bütün dünyada yaygın bir şekilde etkin ve güvenli bir şekilde yapılmaktadır. Bu yazıda kriyoablasyon tedavisi yaptığımız hastaların klinik sonuçları tartışıldı.Yöntemler: Haziran 2012 ve Mart 2014 tarihleri arasında kriyoablasyon tedavisi uygulanmış paroksismal AF'li hastalar çalışmaya dahil edildi. Hasta dosyalarındaki veriler retrospektif olarak incelendi. Telefonla ulaşılan hastalar semptomlar açısından sorgulandı.Bulgular: Çalışmada 12 hasta değerlendirildi. Hastaların %50'si kadındı. Yaş ortalaması 48 ± 15 yıl idi. Kriyoablasyon akut işlem başarısı %100 idi. İşlem sırasında komplikasyon olarak sadece bir hastada geçici sağ taraf frenik sinir hasarı gelişti ve işleme son verildi. Bir hastamızda 4. ay takibinde 10 dakika süren AF atağı gelişti. Sonuç: Bu çalışma ile literatür ile uyumlu olarak paroksismal atriyal fibrilasyonlu hastalarda kriyoablasyon tedavisi ile güvenli ve etkin bir şekilde semptomlardaki iyileşme gösterilmiştir.Öğe Atropine-induced non-sustained polymorphic ventricular tachycardia: A rare case(Modestum Ltd., 2014) Aydın, Mesut; Yıldız, Abdulkadir; Polat, Nihat; Acet, Halit; İslamoğlu, YahyaA 40 years old male with history of unexplained recurrent presyncope and palpitation episodes referred to cardiology department. Patient had no past medical history. Subsequently, electrophysiology study was performed to detect any underlying atrioventricular nodal disease or inducible tachyarrhythmias. During this period, 1.0 mg of atropine was injected intravenously to performed stimulation and patient suddenly developed polymorphic ventricular tachycardia that could not be terminated with overdrive pacing. Ventricular tachycardia was terminated spontaneously, two minutes later. J Clin Exp Invest 2014; 5 (3): 449-451.Öğe Clinical characteristics of the patients presented with supraventricular tachycardia in southeast Anatolian region of Turkey(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Aydın, Mesut; Yıldız, Abdulkadir; Aktan, Adem; Polat, Nihat; Yüksel, Murat; Akıl, Mehmet Ata; Özbek, Hilal; İslamoğlu, YahyaObjective: In this study, we aimed to evaluate the characteristic of patients with supraventricular tachycardia for proper diagnosis and treatment in Southeast Anatolian region. Methods: The study was has a retrospective cross-sectional design. One hundred eighty-seven consecutive patients who underwent catheter ablation of SVT between June 2012 and April 2014 at the Dicle University Heart Hospital were included in the study. In those patients, in hom the arrhythmia substrate was identified, ablation therapy was carried out using radiofrequency (RF) energy. Results: Among SVTs 119 (63.6%) patients had atrioventricular nodal re-entry tachycardia (AVNRT), 20 (10.7%) patients had concealed atrioventricular re-entry tachycardia (AVRT), 40 (21.4%) patients had Wolf Parkinson White (WPW) syndrome, and 8 (4.3%) patients had atrial tachycardia. RF ablation was applied on 184 patients. Overall RF ablation success rate was 96.2%. Overall recurrence was 8 (4%) of 187 patients during the followup period 12 ± 6 (1-23) months. The recurrence was 4 (3.4%) of 119 patients in AVNRT, 2(5%) of 40 patients in WPW syndrome and 2 (10%) of 20 patients in concealed AVRT. There was no statistically significant difference between groups in terms of recurrence. Two patients having AVNRT ablation died due to acute coronary syndrome in clinical follow-up. Conclusion: The acute and long-term success rates of SVT ablation were in accordance with literature. The other characteristics of SVT were similar with the current dataÖğe Distribution of Accessory Pathways in Atrioventricular Reentrant Tachycardia in Southeast Anatolian Region of Turkey(2015) İslamoğlu, Yahya; Özaydoğdu, Necdet; Polat, Nihat; Akıl, Mehmet Ata; Aydın, Mesut; Aktan, Adem; Acet, HalitAmaç: Güneydoğu Anadolu bölgesinde atriyoventriküler reentran taşikardilerdeki (AVRT) aksesuar yolları değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem: Çalışma retrospektif kesitsel olarak yapıldı. Haziran 2012- Temmuz 2014 tarihleri arasında ardışık olarak AVRT nedeniyle ablasyon tedavisi yapılan hastaları çalışmaya dahil ettik. Bütün hastalar elektrofizyoloji laboratuvarına sedasyon yapılmadan alındı. 3 diyagnostik kateter kullanılarak elektrofizyolojik çalışma yapıldı. Koroner sinüse diyagnostik kateter yerleştirildi. Aksesuar yol tespit edildiğinde radyofrekans enerji kullanılarak tedavi yapıldı. Aksesuar yolların lokalizasyonu floroskopik olarak sol ön oblik pozisyonda belirlendi. Bulgular: Çalışmaya 64 AVRTli hasta dahil edildi (%63 kadın, yaş ortalaması 34±14). Atriyoventriküler reentran taşikardili hastaların 20 (%31)si gizli AVRT, 44 (%63)ü WPW sendromu olduğu saptandı. Aksesuar yolların bulunduğu yerlerin sol serbest duvar %59, posteroseptum %34, sağ serbest duvar %6 ve anteroseptum %3 olarak saptadık. Aksesuar yollar karşılaştırıldı. Gruplar arasında istatistiksel olarak herhangi bir fark yoktu. Sonuç: Aksesuar yolların bulunduğu bölgelerin dağılımı literatür ile benzer bulundu. Atriyoventriküler reentran taşikardiler arasında herhangi bir fark olmadığını belirlendi.Öğe Famotidine-induced acquired long QT syndrome: a case report(2012) Arutürk, Zuhal; Tekbaş, Ebru; Çil, Habib; İslamoğlu, YahyaBir çok ilacın uzun QT sendromuna yol açtığı bilinmektedir. Famotidinin sık kullanımına rağmen bu ilacın neden olduğu uzun QT sendromu nadiren bildirilmiştir. Biz famotidinle ilişkili kazanılmış uzun QT sendromlu bir olgu sunduk.Öğe İnfektif endokarditin klinik sonuçları üzerine hematolojik ve biyokimyasal parametrelerin etkisi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) İslamoğlu, Yahya; Büyükkaya, Eyüp; Kaya, Zekeriya; Aksakal, Enbiya; Kalkan, Kamuran; Özaydoğdu, Necdet; Sümbül, Sümen; Soydinç, SerdarAmaç: Çalışmamızda İnfektif endokarditli (İE) hastalarda hematolojik parametrelerdeki değişiklikleri ve bu değişikliklerin komplikasyon ve mortalite oranları ile ilişkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Dicle Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi ve Harran Üniversitesi Tıp Fakültelerinin kardiyoloji bölümlerinde İE tanısı ile Haziran 2007 den Haziran 2011 tarihleri arasında yatırılan 44 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. İE tanısında Duke kriterleri esas alındı. Hematolojik ve biyokimyasal parametreler kaydedildi. Bulgular: Yaşayan hastalar ile karşılaştırıldığında, İE bağlı ölen hastalarda ortalama yaş, beyaz küre sayısı, nötrofil sayısı, ortalama trombosit hacmi ve komplikasyon oranı daha yüksek bulundu (sırasıyla, p <0.004, p <0.05, p <0.03, p <0.05, p <0.01, p <0.004). Ancak trombosit sayısı daha düşüktü (p <0.05). Bununla birlikte komplikasyon gelişen hastalar ile komplikasyon gelişmeyen hastalar karşılaştırıldığında laboratuar bulguları açısından gruplar arasında fark yoktu (p>0.05). Sonuç: İnfektif endokarditde yaş, ortalama trombosit hacmi ve komplikasyon varlığı mortalite için risk faktörleri olarak kullanılabilir. Ayrıca kan kültüründe S.aureus üremesi yüksek komplikasyon oranları ile ilişkilidir.Öğe Mean Platelet Volume and Neutrophil Lymphocyte Ratio as New Markers of Preeclampsia Severity(2015) Kaya, Hasan; Alan, Sait; Ertaş, Faruk; Aydın, Mesut; İslamoğlu, Yahya; Acet, Halit; Akıl, Mehmet AtaGiriş: Bu çalışmada, hematolojik parametrelerin ölçümleri ile preeklamptik kadınlarda hipertansiyon şiddetini tahmin etmenin mümkün olup olmadığını araştırdık.Hastalar ve Yöntem: İki yüz altmış bir preeklamptik ve 51 normal gebe kadın çalışmaya alındı. Preeklampsi olguları hafi f ve ağır preeklampsi olarak sınıfl andırıldı.Bulgular: Doğum sonrası sonuçlar karşılaştırıldığında, preeklamptik kadınların trombosit sayıları düşük, ortalama trombosit hacimleri ve nötrofi l lenfosit oranları yüksekti (sırasıyla; p< 0.001, p< 0.001 ve p< 0.001). Çoklu lineer regresyon analizinde, ortalama trombosit hacmi ve nötrofi l lenfosit oranı hipertansiyon şiddeti ile bağımsız bir şekilde korelasyon gösterdi (sırasıyla; ?= 0.25, p< 0.001 ve ?= 0.31, p< 0.001).Sonuç: Hem ortalama trombosit hacmi hemde nötrofi l lenfosit oranı preeklamptik gebelerde hipertansiyonun şiddetini öngörmede bağımsız birer belirleyici olarak kullanılabilirÖğe Mediastinoskopi sırasında innominate arter yaralanmasına bağlı ciddi kanama: Olgu sunumu(2011) Eren, Şevval; Abakay, Abdurrahman; Yavuz, Celal; İslamoğlu, Yahya; Tekbaş, GüvenMediastinoskopi, toraks hastalıklarının tanısında ve akciğer kanserlerinin evrelemesinde kullanılan düşük mortalite ve morbiditeye sahip tanısal cerrahi bir yöntemdir. Mediastinoskopiye bağlı gelişen komplikasyonların başında şiddetli kanamalar gelmektedir. Mediastinal kitle etiyolojisi araştırılması amacıyla mediastinoskopi uygulanan 61 yaşındaki erkek hastada ameliyat sırasında ciddi kanama gelişti. Kanama odağının tespiti için kalp akciğer pompası hazırlandı ve sternotomi yapıldı. İnnominate arterde yaralanma tespit edilmesi üzerine primer onarım yapılarak kanama kontrol altına alındı.Öğe Myocardial perfusion scintigraphy fi ndings in patients with mild coronary atherosclerotic lesions on coronary angiography(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2010) Dostbil, Zeki; Çil, Habib; Tekbaş, Ebru Öntürk; Atılgan, Zuhal Arıtürk; İslamoğlu, Yahya; Taşdemir, Bekir; Dağ, YusufObjectives: Myocardial perfusion scintigraphy (MPS) is widely used in functional assessment of myocardial perfusion. But, some study results are in contradiction with severity of coronary artery disease detected by coronary angiography (CA). It is frequently encountered case that CA is completely normal whereas MPS describes ischemia. In this study, we aimed to investigate whether mild atherosclerotic lesions cause ischemia. Materials and methods: MPS with 99mTc-MIBI was performed in 52 patients who applied to cardiology clinics for history of chest pain and underwent diagnostic CA within 3 months. Results: In 22 of 52 patients with mild atherosclerotic lesions, ischemia in various degrees was detected on MPS. In statistical analysis, any signifi cant relationship was not found between ischemia and gender, hypertension, DM, dyslipidemia, smoking, mitral valve insuffi ciency, left ventricular hypertrophy, exercise testing result and affected coronary artery. Conclusion: Our study fi ndings have shown that mild atherosclerotic lesions even at very early stage may cause myocardial ischemiaÖğe Nötrofil/lenfosit oranı ile koroner kollateral dolaşım arasındaki ilişki(Modestum Publishing Ltd., 2012) Çil, Habib; İslamoğlu, Yahya; Yavuz, Celal; Atılgan, Zuhal Arıtürk; Çalışkan, Ahmet; Demirtaş, Sinan; Oylumlu, MustafaAmaç: Koroner kollateral dolaşım ile nötrofil/lenfosit oranı arasındaki ilişkiyi araştırmak. Gereç ve yöntem: Çalışmaya Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji kliniğine koroner arter hastalığı (akut koroner sendrom veya stabil angina pektoris) ön tanısıyla başvurup koroner anjiyografide en az bir damarında %70 den fazla darlık saptanan hastalar alındı. Tüm hastaların yaş, cinsiyet, diyabet ve hipertansiyonu varlığı, akut/stabil koroner sendrom varlığı, vücut kitle indeksi, nötrofil/lenfosit oranı, beyaz küre sayısı, Rentrop skoru, hastalıklı damar sayısı kaydedildi. Çalışmaya toplam 82 hasta alındı. Bulgular: Çalışmaya alınan hastalardan 33’ünde iyi gelişmiş kollateral dolaşım saptanırken 49’unda zayıf kollateral dolaşım saptandı. İki gurubun klinik özellikler yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi, hipertansiyon ve diyabet varlığı açısından benzer bulundu. İyi gelişmiş koroner kollateral dolaşım gurubunda ortalama NLO 2,78 iken zayıf kollateral dolaşım gurubunda 2,89 olarak saptandı. Ancak aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0.12). Sonuç: Elde ettiğimiz verilerle nötrofil/lenfosit oranı ile iyi gelişmiş kollateral dolaşım arasında ilişki saptanmadı.Öğe Penetran kalp yaralanmalarında mortaliteye etki eden faktörler: 10 yıllık sonuçlarımız(2011) Eren, Mehmet Nesimi; Başyiğit, İsmail; İslamoğlu, Yahya; Elbey, Mehmet Ali; Yavuz, Celal; Çil, Habib; Tekbaş, GüvenAmaç: Bu çalışmada penetran kalp yaralanması nedeni ile merkezimize getirilen ve tedavisi yapılan hastalarda sağkalımı etkileyen faktörler araştırıldı. Çalışma planı: Kasım 2000- Haziran 2010 tarihleri arasında penetran kalp yaralanması nedeniyle kliniğimize başvuran 94 hasta (82 erkek 12 kadın; ort yaş 25.9±12.7 yıl; dağılım 3-67 yıl) retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların demografik özellikleri, hastaneye getirilme süresi, hastaneye getiriliş şekilleri, başvuru sırasındaki klinik durumları ve yaralanma nedenleri kaydedildi. Buna ek olarak, hemotoraks, perikart hematomu, tamponad, koroner arter hasarının varlığı, ameliyata karar verme şekli (resüsitasyon torakotomisi, klinik takip veya bazı diyagnostik yöntemlerden sonra ameliyat), yaralanan kalp boşluğu, eşlik eden ek organ yaralanması varlığı, ameliyat başlangıcındaki kalp ritmi ve uygulanan cerrahi yaklaşım kaydedildi. Bulgular: Çalışmamızda mortalite oranı %13.8 olarak bulundu. Yaş, cinsiyet, yaralanma nedeni (ateşli silah, kesici/delici alet ve iyatrojenik yaralanmalar), tamponad ve koroner arter hasarının varlığı, sağkalım ile ilişkili bulunmadı. Ancak, hastaneye geliş şekli (ambulans veya diğer araçlar), hastaneye varış süresi, hastaneye geliş kliniği, ameliyata karar verme şekli, ameliyat öncesi kalp ritmi, perikart hematomu veya hemotoraks varlığı, yaralanan kalp boşluğu ve eşlik eden diğer organ yaralanması varlığı ile sağkalım arasında anlamlı ilişki saptandı. Sonuç: Penetran kalp yaralanmalarında sonuçları etkileyebilen en önemli değiştirilebilir faktör hastaneye varış süresidir. Bu sürenin kısaltılması, çok yüksek mortaliteye sahip bu grup hastalarda sağkalımı belirgin olarak artırabilecektir.Öğe Romatizmal mitral kapak darlığı olan hastalarda atriyal fibrilasyon öngördürücüleri(Modestum Publishing Ltd., 2014) Polat, Nihat; Aydın, Mesut; Yıldız, Abdulkadir; Yüksel, Murat; İslamoğlu, Yahya; Kurt, Tuba; Alan, Sait; Toprak, NizamettinAmaç: Bu çalışmada romatizmal mitral darlığı (RMD) olan hastalarda negatif akut faz proteini olan serum albümin değerinin atriyal fibrilasyon (AF) varlığı ile ilişkisini araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Tek merkezli, geriye dönük 2011-2014 tarihleri arasında RMD teşhisi konulmuş olup serum albümin değeri olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Daha sonra hastalar AF olup olmamasına göre iki gruba ayrıldı. Bu iki grubun klinik ve laboratuar verileri karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya dahil edilme kriterlerini sağlayan 74 hasta çalışmaya alındı. Hastaların %77'si bayan olup, yaş ortalaması 44±12 yıl saptandı. Hastaların %34'ünde AF olduğu görüldü. Atriyal fibrilasyonu olan grupta hipertansiyon varlığı, yaş, sol atriyum çapı, kreatinin, C-reaktif protein yüksek; albümin, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ve ortalama transmitral basınç farkı belirgin olarak düşük bulundu. Çok değişkenli lojistik regresyon analizinde yaş, albümin düşüklüğü ve anemi varlığı ( sırasıyla, odds oranı [OO]:1.124, %95 güven aralığı [GA] ; [1.049-1.205], OO: 0.022, %95 GA; [0.002-0.268] ve OO: 5.941, %95 GA; [1.031-34.222]) AF varlığının bağımsız belirteçleri olduğu saptandı. Sonuç: Serum albümin düşüklüğü ile birlikte artan yaş ve anemi varlığı RMD hastalarında AF varlığıyla ilişkilidir. Albümin düşüklüğü bu hasta grubunda artmış inflamasyonun negatif belirteci olarak AF gelişimi için risk faktörü olabilir.Öğe Sol Serbest Duvarda Çift Aksesuar Yolun Olduğu Wolf Parkinson White Sendromunun Nadir Bir Antitesi(2015) Yıldız, Abdulkadir; İslamoğlu, Yahya; Bilik, Mehmet Zihni; Aydın, Mesut; Yüksel, MuratWolff-Parkinson-White sendromu ile bir erkek hasta başvurdu. Elektrofizyolojik çalışma yapıldı. Sol ventrikülde posterolateral ve lateral olmak üzere iki aksesuar yol tespit ettik. Radyofrekans enerji ile çift aksesuar yol ablasyonu başarılı bir şekilde yaptık. Elektrokardiyografi aksesuar yolun yerini tespit etmede en önemli invaziv olmayan tek araçtır. Bizim vakamızda EKG'de V1-6, I, II, aVL (+) olarak gördük. Sol taraflı aksesuar yol olduğunu gösteriyordu. Posterolateral yol aksesuar yol ablasyonu yapıldıktan sonra aVL'nin negatif olduğunu gördük bu da sol lateral aksesuar yol olduğunu gösteriyordu. Çoklu aksesuar yollar belli kombinasyonlarda bulunur fakat çoklu aksesuar yollar arasında sağ posteroseptal ve sağ serbest duvar aksesuar yolların birlikte bulunması daha sıktır. Bizim olgumuzun özelliği çift yolun sol serbest duvarda olmasıydı.Öğe Taşikardiyomiyopatili bir hastada çoklu aksesuar yolların başarılı radyofrekans ablasyonu(2012) İslamoğlu, Yahya; Tekbaş, Ebru; Elbey, Mehmet Ali; Akyüz, Abdurrahman; Aktaş, Mehmet KemalTaşikardiyomiyopati, taşikardik aritmilerin neden olduğu bir kardiyomiyopati grubudur. Taşikardik aritmiler içerisinde ise multiple aksesuar yollar çok nadirdir ve genelde ek bir patoloji ile birlikte görülür. Bizler vakamızda ek bir hastalığı olmayan 58 yaşında bayan hastada çoklu aksesuar yolların olduğunu ve buna bağlı gelişen taşikardiyomiyopatinin başarılı radyofrekans ablasyonu ile düzeldiğini gösterdik.Öğe Ventriküler destek aygıtı ve kardiyak defibrilatör takılı hastada başarılı VT ablasyonu(2011) Arıtürk, Zuhal; İslamoğlu, Yahya; Tekbaş, Ebru; Elbey, Mehmet Ali; Çil, Habib; Aktaş, M Kemal[Abstract Not Available]Öğe Wolf Parkinson White Sendromuna Tipik Atriyoventriküler Nodal Reentran Taşikardinin Eşlik Ettiği Olgu(2015) İslamoğlu, Yahya; Yıldız, Abdulkadir; Özbek, Hilal; Aydın, Mesut; Bilik, Mehmet ZihniÇarpıntı ataklarında artış olması nedeniyle ile 31 yaşındaki kadın kliniğimize başvurdu. Çekilen EKG'de delta dalgası, kısa PR, geniş QRS olduğu görülerek Wolf Parkinson White (WPW) sendromu saptandı. Yapılan elektrofizyolojik çalışmada (EPS) aksesuar yolun sol serbest duvar lateral bölgede olduğu belirlendi. Radyofrekans yöntemi ile aksesuar yol ablasyonu başarılı bir şekilde yapıldı. Aksesuar yol ablasyonu yapıldıktan sonra EPS tekrarlandı. Aksesuar yolun olmadığı görüldü. Test esnasında atriyoventriküler nodalreentran taşikardi (AVNRT) indüklendi. Yavaş yol ablasyonu radyofrekans enerji yöntemi ile başarılı bir şekilde yapıldı. Sonuç olarak WPW sendromlu hastalarda aksesuar yol ablasyonu yapıldığında ablasyon sonrası herhangi bir taşikardinin özellikle AVNRT'nin indüklenmediği gösterilmelidir, çünkü WPW sendromu olan on kişiden birinde WPW sendromuna AVNRT eşlik etmektedir. Özellikle başarılı aksesuar yol ablasyonlarından sonra devam eden çarpıntı şikayetleri AVNRT'den kaynaklanıyor olabilirÖğe Yıldırımın noninvaziv elektrofizyolojik etkileri: Olgu serisi(2011) Baştürk, Mustafa; İslamoğlu, Yahya; Elbey, Mehmet Ali; Çil, Habib; Tekbaş, EbruAmaç: Yıldırım sık görülen doğal afetlerden olup, etkilenen hastaların %20-30’unda ölümler görülebilmektedir. Yıldırıma bağlı en sık ölüm sebebi ise kardiyak arresttir. Bunun dışında solunum merkezi hasarına bağlı ölümler de görülebilmektedir. Gereç ve Yöntemler: Yıldırım yaralanmaları ile ilgili literatürde çok sayıda vaka bildirileri bulunmasına rağmen yıldırım yaralanmalarının kalp üzerine olan etkisi konusunda az sayıda çalışma vardır. Bu vaka serisinde yıldırımın kalp üzerinde oluşturduğu elektrofizyolojik etkileri noninvaziv olarak değerlendirmeyi amaçladık. Bulgular: Yıldırımdan etkilenen kişilerde ventrikül fibrilasyonu, asistoli, supraventriküler taşikardi, QT uzaması ve nonspesifik ST-T değişiklikleri oluşmasına karşın yıldırımın kendisine özgü bir EKG bulgusu ya da bulguları yoktur. Sonuç: EKG’deki değişiklikler daha çok yıldırımın şiddetine ve vücutta kalış süresine bağlıdır.