Yazar "Ünal, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe High catalase and low thiol levels in adult- ADHD patients(2014) Bulut, Mahmut; Selek, Salih; Gergerlioğlu, Hasan Serdar; Savaş, Haluk Asuman; Vırıt, Osman; Alpak, Gökay; Ünal, Ahmetmaç: Erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (E-DEHB) yaygınlığı %5 olarak tahminedilmektedir. DEHB etyolojisine ilişkin bir çok hipotez vardır. Çocukluk çağı DEHB’nin nörobiyolojisine ilişkin bir çok araştırma yapılmış olmasına rağmen E-DEHB çalışmaları nispeten azdır. Birçok çalışmada oksidanaracılı nöronal hasarın birçok psikiyatrik hastalığınpatofizyolojisinde rol oynayabileceği belirtilmiştir. Daha önce E-DEHB’de oksidatif stres çalışılmış ve sonuçlarbu rolü desteklemektedir. Bu çalışmada E-DEHBhastalarında katalaz (KAT) ve tiyol sevilerini çalışmayı vesağlıklı kontrollerle karşılaştırmayı amaçladık. Yöntem: İki psikiyatrist tarafından uygulanan Erişkin DEH/DEHB DSM IV-Dayalı Tanı Tarama ve Ölçme Testinin Turgay’ın Türkçe versiyonuna göre tanı alan 25 E-DEHB hastası ve 25 sağlıklı kontrol dahil edildi. Denekler kesinlikle kan alımı öncesindeki günün 20:00’dansonra herhangi bir madde alımı ve fiziksel egzersizden men edildiler. KAT ve tiyol çalışma gruplarının plazmaörneklerinden ölçülmüştür. Bulgular: Hasta ve kontrollerin yaş, cinsiyet, ve bedenkütle endeksleri homojenlik göstermiştir ve gruplar arasında fark yoktu. Toplam puan ve alt ölçek skorları ile belirtilen biyokimyasal parametreler arasında herhangibir ilişki olmadığı saptandı. Hasta grubunda kontrolgrubuna göre ortalama KAT düzeyleri daha yüksekve Tiyolle düzeyleri daha düşüktü (sırasıyla; <0.001, <0.001). Psikiyatrik ekhastalığı olan hastalarla saf E-DEHB hastaları KAT (sırasıyla; 11.49±0.28, 11.51±0.40) ve tiyol (sırasıyla; 0.22±0.05, 0.25±0.03) seviyeleri açısından karşılaştırıldığında herhangi bir fark tespit edilmedi (sırasıyla; 0.865, 0.174).Sonuç: Çalışmamızın sonuçları tiyol sevilerindekidüşüşün KAT seviyelerindeki yüksekliğine bir tepki sonucu olduğu ve tiyolün çalışmamızda pro-oksidangibi davrandığı işaret ediyor olabilir. Bu çalışma E-DEHBve oksidatif stres arasındaki ilişkiyi aydınlatmak içinyapılmış ilk aşama çalışmalarından biri olarak kabuledilebilir. Bu ilişkiyi net olarak ortaya koyacak ileriçalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Sociodemographic characteristics and clinical follow-up results of pregnant patients hospitalized for psychiatric disorders(2014) Bulut, Mahmut; Savaş, Haluk; Bülbül, Feridun; Alpak, Gökay; Ünal, Ahmet; Demir, Bahadır; Çöpoğlu, Ümit SertanAmaç: Gebelikte önemli psikososyal değişimler yaşanmaktadır. Gebelik döneminde, var olan psikiyatrik belirtiler alevlenebilmekte vpeya psikiyatrik belirtiler ilk kez ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmada, kliniğimizde yatarak tedavi edilen gebe hastaların klinik, sosyodemografik verileri, izlem sonuçları, psikiyatrik hastalıkların gebelik süreci ve bebekler üzerindeki olası etkileri incelenmiştir.Yöntem: Gebelik ve eşzamanlı psikiyatrik hastalığı nedeniyle yatarak tedavi gören 68 hastanın klinik ve sosyodemografik verileri retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Gebelikte psikiyatrik açıdan en çok hastalanmanın 2. trimesterde olduğu saptandı. Hastaların %23.5'si (n=16) mevcut gebeliği esnasında ilk kez psikiyatrik tanı alırken, %76.5'inin (n=52) gebelik öncesinde de psikiyatrik hastalık tanısı vardı. Bilgisine ulaşılan 47 hastanın hiçbirinde erken doğum saptanmadı. Doğum bilgisine ulaşılan 52 bebekten 50'sinde doğum sonrasında herhangi bir hastalık saptanmadı. Hastalık bulunan 2 bebekten birinde doğumsal kalça çıkığı, diğerinde de geçici kalp sorunu saptandı.Sonuç: Gebelikte psikiyatrik tedavi görüyor olmak erken doğum riski ile ilişkilendirilmemiştir. Gebelikte meydana gelen psikiyatrik hastalıklar en çok 2. trimesterde gözlenmiştir. Bu nedenle gebe hasta takiplerinde 2. trimesterde dikkatli olunmalıdır. Daha önce psikiyatrik tedavi gören gebeler, psikiyatrik hastalık açısından gebelik döneminde dikkatli bir şekilde takip edilmelidir