Yazar "Özyurtlu, Nihat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 32
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akkaraman ırkı koyunlarda ve Ankara keçilerinde servikal mukus kaynatma testi ile gebelik tanısı(2004) Aslan, Selim; Kaçar, Cihan; Zonturlu, Abuzer K.; Macun, H. Ceyhun; Saban, Erdal; Özyurtlu, NihatBu çalışmanın amacı, koyun ve keçilerde gebelik tanı yöntemi olarak kullanılan servikal mukus kaynatma testinin saha koşullarında uygulanabilirliği ve doğruluk oranının araştırılmasıdır. Çalışmada 50 baş Akkaraman ırkı koyun ve 50 baş Ankara keçisi materyal olarak kullanıldı. Servikal mukus testi ile koyunlarda % 80 doğruluk oranı, %73.3 sensitivite, % 82.9 spesivite, % 64.7 pozitif tanımlama oranı ve % 87.9 negatif tanımlama oranı elde edildi. Keçilerde ise bu oranlar sırasıyla % 70, % 60, % 72.5, % 35.3 ve % 87.9 olarak bulundu. Ayrıca korpus luteum büyüklüğü ve progesteron değerleri arasındaki korelasyon araştırıldı. Gebe ve gebe olmayan tüm hayvanlar içinde sadece gebe olmayan koyunlarda korelasyonun önemli olduğu (r=0.58; p<0.05) tespit edildi. Bunlara ilaveten yapılan vaginal sitoloji değerlendirmesinde gebe ve gebe olmayan hayvanlar arasında hücre kompozisyonu bakımından ayırıcı bir farklılığın olmadığı saptandı. Sonuç olarak, koyun ve keçilerde yapılan bu çalışmada servikal mukus kaynatma testiyle koyunlarda gebeliğin tanısında keçilere göre daha yüksek oranlar elde edilebileceği ve bu yöntemin saha koşullarında uygulanabileceği kanısına varıldı.Öğe Cranial duplication (Dicephalus) in a lamb(2007) Kılınç, Mehmet; Ünver, Özkan; Özyurtlu, NihatÖzet: Bu çalışmada yeni doğan bir kuzuda kranial duplikasyon (Dicefalus) tanımlanmaktadır. Sezaryen operasyonundan sonra makroskobik ve radyografik muayenesi yapıldı. Kuzunun başlan tam olarak ayrılmamıştı. Her kafa bir nazofarinks, bir orofarinks, bir laringofarinks ve normal bir dile sahipti. Kuzu, operasyondan kısa bir süre sonra öldü.Öğe Dişi bir köpekte transmissible venereal tümörün abdominal ve subkutan inguinal bölgeye metastazı(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2008) Özyurtlu, Nihat; Bademkıran, Servet; Ünver, Özkan; Yıldız, Funda; İçen, HasanBu çalışmada, Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi kliniklerine iştahsızlık ve kanamalı vaginal akıntı şikayeti ile getirilen 2 yaşlı Husky ırkı dişi bir köpek incelendi. Klinik ve vaginal sitolojik muayenelerinden sonra, olguya transmissible venereal tümör (TVT) teşhisi kondu. Bu olgudaki TVT’nin karın boşluğuna ve inguinal bölgede deri altına multiple kitleler tarzında metastazı histopatolojik inceleme ile tartışıldı.Öğe Diyarbakır bölgesindeki sahipsiz köpeklerde toxoplasmosis, leishmaniasis ve listeriozisin seroprevalansı(2010) Özyurtlu, Nihat; Bademkıran, Servet; İçem, Hasan; Babür, Cahit; Şimşek, Aynur; Çelebi, BekirBu çalışmayla Diyarbakır yöresindeki sahipsiz köpeklerde toxoplasmosis, listeriozis ve leishmaniasisin seroprevalansını belirlemek amaçlanmıştır. Toplam 100 sağlıklı köpekten alınan kan örneklerinde sırasıyla toxoplasmosis için Sabin-Feldman Dye Test (SFDT), leishmaniasis için İndirekt Floresan Antikor Testi (IFAT) ve listeriosis için Osebold Agglutination Testi (OAT) yöntemleri ile seropozitiflik oranları belirlenmiştir. Toxoplasmosis %94, Listeriozis %17 oranında seropozitif olarak tespit edilirken, leishmaniasis bütün örneklerde seronegatif bulunmuştur. Toxoplasmosis ve listeriosis yönünden istatistiksel olarak yaş ve cinsiyet açısından önemli bir fark bulunamamıştır. Sonuç olarak; Diyarbakır yöresindeki sahipsiz köpeklerde toxoplasmosis ve listeriosise karşı spesifik antikorlar tespit edilmiştir.Öğe Diyarbakır ve çevresindeki sağlıklı dişi sokak köpeklerinde siklus dönemine göre vaginal aerobik bakteriyel floranın saptanması(Dicle Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2008) Özyurtlu, Nihat; Yeşilmen, Simten; Kaya, Neval B. ArserimBu çalışmada, farklı siklus evresindeki sağlıklı dişi köpeklerde vaginal bakteriyel floranın izolasyon ve identifikasyonu amaçlandı. Çalışma için 46 adet dişi köpek materyal olarak kullanıldı. Dişi köpeklerin vaginasından alınan svap örnekleri Stuart Transport Medium içinde laboratuara ulaştırıldı. Alınan svab örneklerinden %7 koyun kanlı Agar, MacConkey Agar ve Sabouraud Dekstroz Agara ekimler yapıldı. Ekim yapılan besiyerleri, 37o C de 1-3 gün süreyle inkube edildi. İnkubasyon süresi sonunda identifikasyon için BD Phoenix TM 100 otomatik mikrobiyolojik identifikasyon sistemi kullanıldı. Çalışmadaki 46 köpeğin, 42’sinde 53 adet etken izole edilirken, 4’ünde hiçbir üremenin olmadığı görüldü. Siklusun bütün evrelerinde E. coli izole edildi. Proöstrusta Bacillus cereus ve Proteus spp; östrusta S.agalactiae ve Candida spp.; metöstrusta S. agalactiae, S.chromogenes, S. intermedius, S.aureus ve Streptococcus grup C/G; anöstrusta S. agalactiae, S. chromogenes, Proteus spp., S. intermedius, Candida spp., S. aureus, Enterococcus faecalis, S.uberis ve S. hominis gibi etkenler tespit edildi. Özet: Bu çalışmada, farklı siklus evresindeki sağlıklı dişi köpeklerde vaginal bakteriyel floranın izolasyon ve identifikasyonu amaçlandı. Çalışma için 46 adet dişi köpek materyal olarak kullanıldı. Dişi köpeklerin vaginasından alınan svap örnekleri Stuart Transport Medium içinde laboratuara ulaştırıldı. Alınan svab örneklerinden %7 koyun kanlı Agar, MacConkey Agar ve Sabouraud Dekstroz Agara ekimler yapıldı. Ekim yapılan besiyerleri, 37 Sonuç olarak sağlıklı dişi köpeklerin vaginal florasında seksüel siklusun dönemine göre aynı veya farklı etkenlerin üreyebildiği ve vaginal floranın seksüel siklus boyunca çeşitlilik gösterebildiği saptandı.Öğe Diyarbakır yöresinde subklinik mastitisli ineklerde etken izolasyonu ve duyarlı antibiyotiklerin belirlenmesi(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2012) Yeşilmen, Simten; Özyurtlu, Nihat; Bademkıran, ServetBu çalışmada Diyarbakır yöresinde bulunan ineklerde subklinik mastitislere neden olan etkenlerin izolasyonu ve identifikasyonu ile bunlara etkili antibiyotiklerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Toplam 300 sağmal inek California Mastitis Testi (CMT) ile mastitis yönünden muayene edildi. CMT pozitif bulunan 134 inekten alınan toplam 268 süt örneğinin mikrobiyolojik incelemesinde 29 (%10,82) örnekte herhangi bir bakteri üremezken 239 (%89.18) süt örneğinden 66 (%24,63) Staphylococcus aureus, 30 (%11,19) Staphylococcus epidermidis, 20 (%7,46) Staphylococcus haemoliticus, 27 (%10,07) Streptococcus agalactiae, 10 (%3,73) Streptococcus dysgalactiae, 5 (%1,87) Streptococcus uberis, 10 (%3,73) Bacillus spp., 23 (%8,58) Escherichia coli, 10 (%3,73) Enterobacter cloacae, 10 (%3,73) Enterobacter faecalis, 5 (%1,87) Klebsiella pneumonia, 5 (%1,87) Pseudomonas aeruginosa, 8(%2,99) Diplocococus spp., 10 (%3,73) Candida spp. izole. İzole ve identifiye edilen bakterilere karşı yapılan antibiyogram testinde en etkili antibiyotiklerin Cefoperazone-Sulbactam, Cefoxitin ve Ampicillin olduğu belirlendi.Öğe Effect of different doses PMSG on estrus synchronization and fertility in awassi ewes synchronized with progesterone duringthe transition period(Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2011) Zonturlu, Abuzer Kafar; Özyurtlu, Nihat; Kaçar, CihanThe aim of the present study was to evaluate different of doses PMSG on estrus synchronization and fertility in Awassi ewes synchronized with progesterone during The transition period. A total of 92 ewes were used in this experiment. All ewes were treated with a vaginal sponge containing 30 mg fluorogestone acetate (FGA) inserted into the vagina of the ewes for 12 days. All animals were divided into four groups randomly and a single intramuscular (IM) dose of PMSG (group 1, 300 IU, n=21; group 2, 400 IU, n=27; group 3, 500 IU, n= 25), group 4 (n=19) was injected with 1 ml normal saline solution and as served control group at time of sponge removal. The interval between the withdrawal of the sponges and estrus was observed 40.82±1.21 h, 40.20±1.14 h, 38.7±1.07 h and 41.79±1.72 h in groups 1, 2, 3 and the control group, respectively. Estrus responses were similar in all groups (group 1, 81.0%; group 2, 92.6%; group 3, 92.0%; control group, 73.78%). There were no statistically significant differences (P>0.05) between the treatment groups and the control group for the onset of estrus or estrus response. The duration of estrus was shorter in group 1, compared to the control group (24.9±0.85 hr vs. 29.07±1.31hr), and that this difference was statistically significant (P<0.05). Pregnancy rates were 82.35%, 80.0%, 82.60% and 78.5% in groups 1, 2, 3 and the control group, respectively. Lambing rates were obtained 100.0% among all the groups, or litter size (1.07 to 1.21) did not differ between the treatment groups and the control group. As a result, different doses of PMSG in Awassi ewes synchronized with progesterone during the transition period had similar effect on estrus synchronization and fertility parameters.Öğe Effectiveness of homeopathy for the treatment of pseudopregnancy in bitches(2005) Özyurtlu, Nihat; Alaçam, ErolBu çalışmada, yalancı gebe köpeklerde, alternatif bir tedavi yöntemi olarak, homeopati uygulamasının iyileşme sürecine etkisi araştırıldı. Çalışma materyalini ırk, yaş ve kilo sınıflandırılması yapılmadan yalancı gebelik tanısı konulan 30 adet dişi köpek oluşturdu. Bu hayvanlar, 15 adedi homeopatik ilaç verilen tedavi grubu ve 15 adedi plasebo verilen kontrol grubu olmak üzere ikiye ayrıldı. Homeopatik ilaç olarak Thuja Occidentalis içeren Thuja D30 globuli, günde 3 defa 8 globuli dozunda oral yolla kullanıldı. Uygulama sonuçları, beşer günlük aralıklarla değerlendirildi. Belirtilen aralıklarda iyileşme görülmeyen olgularda uygulamalara en fazla 3 hafta daha devam edildi. Yalancı gebe köpeklerin davranış ve memelerindeki değişiklikler, tedavi öncesi ve iyileşme süreci boyunca değerlendirildi. Memelerdeki görünüme göre; +1, +2 ve +3 şeklinde sınıflandırma yapıldı. Memelerdeki nitel gözlemlere ilaveten, meme boyutundaki değişiklikler de nicel olarak tespit edildi. Tedavi grubundaki tüm köpeklerin hem davranışlarında hem de memelerinde tam bir iyileşme izlendi. Yalancı gebe köpeklerin genel iyileşme süresi ortalama 13,67 ± 5,50 gün olarak belirlendi. Memelerdeki ölçümler sonucunda tedavi grubundaki hayvanlarda memelerdeki küçülme oranının ortalaması 10. gün sonunda kontrol grubuna göre 3 kat daha fazla bulundu. Tedavi grubundaki köpeklerde hiç bir yan etki görülmedi. Sonuç olarak, yalancı gebeliğin tedavisinde günümüzde kullanılan klasik yöntemlere alternatif olarak homeopatik Thuja D30'un başarıyla ve güvenle kullanılabileceği belirlendi. Bu avantajı ile homeopatik ilaçların giderek yaygın bir şekilde kullanılacak bir seçenek olduğu kanısına varıldı.Öğe Estrous synchronization with used CIDR-G Devices in ewes during non-breeding season(2009) Kaya, Mehmet; Oral, Hasan; Pancarcı, Şükrü Metin; Polat, Bülent; Özyurtlu, Nihat; Güngör, Örsan; Çetin, YunusBu çalışmanın amacı, koyunlarda daha önce kullanılmış olan CIDR-G’nin östrus senkronizasyonu amacıyla tekrar kullanılabilirliğini araştırmaktı. Çalışma, anöstrus döneminde 58 adet koyunda yapıldı. Koyunlar dört ayrı gruba ayrıldı. Grup I; CIDR-G 12 gün boyunca vaginada bırakıldı (CIDR Grubu). Grup II; daha önce kullanılmış CIDR-G 12 gün boyunca vaginada bırakıldı (U-CIDR Grubu). İntravaginal alet uygulamalarını takiben aletlerin çıkarıldığı gün Grup I ve II’deki koyunlara 500 IU gebe kısrak serum gonadotropini (PMSG), i.m. yolla uygulandı. Grup III’teki koyunlara sadece 500 IU PMSG uygulandı. Kontrol grubu olarak oluşturulan Grup IV’teki koyunlara %0.9 NaCl’den 3 ml uygulandı. Kontrol grubundaki koyunların hiçbirinde östrus gözlenmedi. Östrus görülme oranları CIDR, U-CIDR ve PMSG grupları için sırasıyla %86.67 (13/15), %66.67 (10/15) ve %7.69 (1/13) olarak belirlendi. Gebelik oranları, CIDR grubunda %53.33 (8/15), U-CIDR grubunda %60 (9/15) ve PMSG grubunda %7.69 (1/13) olarak saptandı. PMSG uygulamasından sonra östrus görülene kadar geçen süreye bakıldığında CIDR, U-CIDR ve PMSG grupları için sırasıyla 42.6±1.01, 40.13±1.35 ve 74 saat olarak kaydedildi. Uygulama süresi boyunca ortalama progesteron seviyesi CIDR grubunda 3.28±0.28 ve U-CIDR grubunda 2.62±0.14 ng/ml düzeyinde oldu. Araştırma sonucunda, daha önce koyunlarda 12 gün süreyle kullanılmış olan CIDR-G’nin koyunlarda anöstrus mevsiminde fertil östruslar uyarılabildiği görüldü.Öğe Evaluation of vaginal smears, and progesterone and relaxin levels in pregnant, and overt and covert pseudopregnant bitches(2006) Alaçam, Erol; Özyurtlu, Nihat; Ay, Serhan SerhatBu çalışmada, köpeklerde gebelik, klinik ve klinik olmayan hayali gebelik olgularında fiziki değişiklikler, progesteron ve relaksin hormonu düzeyleri araştırıldı. Çalışmada 3-12 yaşlı ve 20 ± 2 kg ağırlığında, toplam 30 adet dişi köpek kullanıldı. Her grupta 10 dişi köpek değerlendirildi. Grup 1; gebeliğin son dönemindeki gebe köpekler, Grup 2 klinik hayali gebe ve Grup 3; diöstrusta (40-60 günler arası) hayali gebelik belirtisi göstermeyen dişi köpeklerden oluşturuldu. Klinik ve ultrasonografik muayenelerden sonra vaginal smear yapılarak gebelik ve siklik dönemleri belirlendi. Toplanan kan örneklerinde nitel relaksin ve nicel progesteron hormonu düzeyleri belirlendi. Grup 2 ve Grup 3'teki köpeklerin epitel hücrelerinin değerlendirilmesinde bazal, parabazal ve intermediyer hücrelerin süperfisiyel hücrelerden baskın olduğu belirlendi. Vaginal smear bulgularına göre Grup 2 ve Grup 3 arasında istatistiksel olarak benzerlik bulundu, buna ilaveten Grup 1 ve diğer gruplar arasında istatistiksel bir fark vardı. Grup 2 ve Grup 3'teki köpeklerde ortalama progesteron seviyesi benzer iken, Grup 1' deki progesteron seviyesi, Grup 2 ve Grup 3'e göre istatistiksel olarak daha yüksekti (P < 0,01). ReproCHEK relaksin kiti ile yapılan değerlendirmelerde, gebe köpeklerde sonuçlar nitel olarak pozitif bulundu. Klinik ve klinik olmayan hayali gebe köpeklerden alınan tüm kan örneklerin sonuçlan ise negatif olarak saptandı. Gebe köpeklerde 40. günden sonra yüksek progesteron konsantrasyonu dikkate alınarak progesteron seviyesi ile gebelik teşhisi yapılabilir. Ancak, gebe köpeklerde 40. günden sonra progesteron konsantrasyonunun gebelik teşhisi açısından önemi düşüktür. Relaksin seviyesinin incelenmesi sonucu relaksinin yalnızca gebe köpeklerin kanında tespit edildiği görülmektedir. Gebe köpeklerde relaksin seviyesinde tespit edilen artış, klinik ve klinik olmayan hayali gebe köpeklerde görülmemektedir.Öğe Gebe Konya Merinosu koyunlarında erken gebelikte gebelik ilişkili glikoproteinlerin plazma profilinin belirlenmesi(Atatürk Üniversitesi, 2019) Kaplan, Yasamin; Özyurtlu, Nihat; Köse, Mehmet; Atlı, Mehmet Osman; Küçükaslan, İbrahim; Kırbaş, MesutBu çalışmada, sığır ELISA-PAG (gebelik ilişkili glikoprotein) kitinin Konya Merinosu koyunlarda; 1) gebeliğin teşhisi ve 2) PAG'lerin erken gebelik plazma profilinin belirlenmesindeki kullanılabilirliği değerlendirildi. Bu amaçlar için, kan örnekleri gebeliğin 21-70. günleri arasında haftalık olarak alındı. Kit üreticisinin talimatına göre, PAG’lerin plazma seviyeleri belirlendi ve değer 0.3 OD’nin (optimal yoğunluk) üzerinde ise gebelik tanısı pozitif olarak kabul edildi. Gebeliğin 21 ve 70. günleri arasında PAG'lerin profilinde lineer benzeri bir artış olduğu belirlendi. PAG'lerin pozitif değer oranları 28, 35 ve 42. günlerde sırasıyla %30.8, %69.2 ve %66.7 olarak belirlendi. Bu sonuçlara göre, ticari sığır ELISA-PAG kitinin Konya Merinosu koyunlarda erken gebeliğin tespitinde ve fetoplasental yapının sağlığının izlenmesinde güvenilir olduğu belirlendi. Ancak, plazma örneklerinde gebelik tanısı için pozitif değer 0.3 OD kabul edilirse erken gebelikte yüksek bir hata payı ortaya çıkmaktadırÖğe İkiz bir buzağıda ischiopagus olgusu(2006) Özyurtlu, Nihat; Ünver, Özkan; Kılınç, MehmetBu olguda doğumu normal olarak gerçekleşmeyen autositaire sysomien anomalisi görülen ikiz bir buzağı tanımlandı. Buzağının, sezaryen operasyonundan sonra makroskobik ve radyografik muayenesi yapıldı. Sysomien buzağılar pelvislerinden tuber ischiadicum seviyesinde bitişikti. Böyle vakalar Autositaire Sysomien İschiopagus olarak tanımlanmaktadır. Sysomien buzağılar, operasyondan kısa bir süre sonra öldü.Öğe Immunohistochemical detection of estrogen and progesteron receptors in the bovine uterus and their relation to serum sex steroid hormone levels during the follicular and luteal phase(Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2009) Saruhan, Berna Güney; Sağsöz, Hakan; Ketani, M. Aydın; Akbalık, M. Erdem; Özyurtlu, NihatIn this study, we tried to show the expression patterns of the steroid receptors in the bovine endometrium during the follicular and luteal phase. Samples of both uterus and blood were obtained from 30 adult, healty bovine at the moment of slaughter at a local slaughterhouse. Immunohistochemistry was performed by using rabbit polyclonal antibodies against the estrogen receptor (ER) and mouse monoclonal antibodies against the progesterone receptor (PR). In general, most of the uterine cells were stained positive but with a different intensity. During follicular phase, both ER and PR were obviously strong in the epithelia and the myometrium. For the glandular epithelium (GE), all GE cells were stained positive for ER and PR. When we compared both receptors during lutheal phase, a stronger intensity was observed in all compartments for PR, especially in the myometrium and surface-glandular epithelium. To summarize, the results from this study showed that both ER and PR might be regulated by the same mechanisms in some compartments and at specific stages of the oestrous cycle, and that each compartment of the uterus had a different expression of ER and PR which could accord with their different roles in reproductive physiology.Öğe İnaktif ve aktif ovaryumlu düvelerde PRID ve GnRH kombinasyonunun fertilite parametrelerine etkisi(2008) Zonturlu, Abuzer K.; Özyurtlu, Nihat; Küçükaslan, İbrahimSunulan çalışmada, inaktif ve aktif ovaryumlu düvelerde PRID ve GnRH uygulamalarının bazı fertilite parametrelerine etkisinin araştırılması amaçlandı. Çalışmada, inaktif ovaryumlu (Grup I, n:12) ve aktif ovaryumlu (Grup II, n:12) toplam 24 adet düve materyal olarak kullanıldı. Grup I ve II’deki düvelere özel aplikatör yardımı ile 12 gün süreyle PRID (1.55 g progesteron ve 10 mg östradiol benzoat) intravaginal yolla uygulandı. PRID’in çıkarıldığı gün GnRH (0.0042 mg buserelin asetat 2.5 ml i.m.) enjeksiyonu yapıldı. Uygulama bitimi östrus görülme zamanı Grup I’de 3.22±0.97 ve Grup II’de 2.91±1.04 gün olarak tespit edildi. Her iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz bulundu (p>0.05). PRID uzaklaştırıldıktan sonra Grup I’de % 75 ve Grup II’de % 91.67 oranında östrus saptandı. İlk tohumlama ve tüm tohumlamalar (üç tohumlama) sonrası gebelik oranları sırasıyla, Grup I’de % 33.33 ve %55.56 oranında Grup II’de % 45.45 ve %72.73 oranında bulundu. Uygulama bitimi gebe kalma aralığı Grup I’de 15.2±18.57 gün, Grup II’de 13.0±15.7 gün olarak belirlendi (p>0.05). Sonuç olarak, inaktif ve aktif ovaryumlu düvelerde PRID+GnRH uygulamalarının siklusun düzenlenmesinde veya başlatılmasında, östrus görülmesinde ve fertilite üzerinde etkili olduğu kanısına varıldı.Öğe Induction of oestrus with Norgestomet ear implant and PRID in acyclic holstein heifers(2009) Özyurtlu, Nihat; Çetin, Yunus; Küçükaslan, İbrahim; Kocamüftüoǧlu, MesihThe aim of this study, was to compare the efficacy of treatment with norgestomet implant and Progesterone Releasing Intravaginal Device (PRID) in combination with GnRH on estrus response and pregnancy rates in acyclic holstein heifers. A total of 64 heifers (14-24 months age) were randomly divided into 3 groups. Group Norgestomet (n = 25), Group PRID (n = 26) and Control group (n = 13). Group Norgestomet; ear implant implanted subcutaneous and solution containing 3 mg norgestomet and 5 mg oestradiol valerate were injected intramuscularly at the day of 0. The silicone implant removed after 11 days. Group PRID; PRID (1.55 g progesterone, 10 mg estradiol benzoate) was inserted into vagina and left in place for 11 days. Control group; saved as control group. GnRH (0.0042 mg buserelin acetate) was administered intramuscularly (2.5 mL) at implant removal or withdrawal of PRID in implant and PRID groups. The heifers were inseminated fix timed at 48 and 72 h after the removal of implant and PRID. The rate of induced estrus was 80 and 73.08% between norgestomet implant and PRID groups, respectively. No heifer of the control group showed estrus. The pregnancy rates were 44 and 53.85% in norgestomet and PRID groups, respectively. There was no significant difference in terms of estrus response and pregnancy rates between norgestomet and PRID groups. However, a significant difference between treatment groups and control group, with respect to estrus (p<0.001) and pregnancy rates (p<0.01) were observed. The average BCS were not different statistically between all groups. Results of the study showed that fertile estrus can be stimulated in acyclic heifers by norgestomet implant and PRID treatments combined with GnRH. Also, we concluded that norgestomet implant and PRID are equally effective for estrus induction and pregnancy rate in acyclic heifers.Öğe İneklerde mastitisin ekonomik ve sağlık açısından önemi(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2011) Özyurtlu, NihatMastitis, süt inekçiliğinde sıklıkla karşılaşılan ve önemli ekonomik kayıplara neden olan bir hastalıktır. Mastitise bağlı oluşan ekonomik kayıp her yıl için inek başına yaklaşık 200 Amerikan doları civarındadır. Bu ekonomik kaybın yanında sütün kalitesinde de azalma olmaktadır. Mastitisten kaynaklanan süt verimindeki azalmanın yanında sütün kalitesi de olumsuz etkilenmektedir. Bu olumsuz değişiklikler ekonomik kayba ilaveten süt ve süt ürünlerinde oluşan kalite kaybı ve sağlık tehditlerine de yol açabilmektedir.Öğe İneklerde Tohumlama Sonrası Fluniksin Meglumin, Meloksikam ve PGE2 Uygulamalarının Gebelik Oranları Üzerine Etkisi(2016) Küçükaslan, İbrahim; Kocamüftüoğlu, Mesih; Çetin, Yunus; Özyurtlu, NihatBu çalışmanın amacı luteotropik ve luteoprotektan etkileri bilinen fluniksin meglumin, meloksikam ve PGE2'nin ineklerde suni tohumlama sonrası gebelik oranları üzerine etkisini incelemekti. Çalışmanın hayvan materyalini postpartum en az 45. günde olan, en az bir kez doğum yapmış, reprodüktif muayenelerde sağlıklı olarak tespit edilen 97 adet siklik Holştayn Frizyan inek oluşturdu. Bütün hayvanlara PRID uygulandı ve 12 gün sonra uzaklaştırıldı. Uzaklaştırmadan hemen önce 5 ml PGF2? i.m uygulandı. PGF2? uygulamasını izleyen 72. saatte deneyimli bir veteriner hekim tarafından suni tohumlama yapıldı. İnekler; 0.2 mg/kg s.c. meloksikam (ML, n=29), 1.1 mg/kg i.m fluniksin meglumin (FM, n=28), 2.5 mg intravaginal dinoproston (PGE2, n=20), 10 ml i.m placebo (%0.9 NaCl) (Kontrol, n=20) grupları olmak üzere rastgele 4 gruba ayrıldı. Bütün uygulamalar suni tohumlama sonrası 15. günde yapıldı ve gebelikler tohumlama sonrası 45. günde ultrasonografi ile değerlendirildi. Gebelik oranları ML, FM, PGE2 ve Kontrol grubunda sırasıyla %58.62 (17/29), %42.85 (12/28), %45 (9/20) ve %45 (9/20) olarak belirlendi (P>0.05). Placebo uygulamaları ve FM ve PGE2 uygulanan ineklerde benzer sonuçlar elde edilirken, ML uygulanan ineklerde daha yüksek gebelik oranları elde edilmiştir.Öğe Investigation of some biochemical parameters and mineral substance during pregnancy and postpartum period in awasi ewes(Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2009) Gürgöze, Sema Yaralıoğlu; Zonturlu, Abuzer Kafar; Özyurtlu, Nihat; İçen, HasanThe aim of this study was to investigate the possible effects of the reproductive status on the serum chemistry and mineral substance in Awassi ewes at 21, 120 and 145 days of pregnancy and 7 and 14 days postpartum. All blood profiles were determined in 20 healthy pregnant Awassi ewes. Serum urea, total bilirubin, direct bilirubin, total protein, albumin, alanine transaminase (ALT), creatine kinase (CK) were higher in pregnancy while serum glucose, creatinine, alkaline phosphatase (ALP), P and Ca levels were higher in lactation. Neither the pregnancy nor the lactation effected AST, LDH, Fe and Mg levels. Lower (P<0.001) serum glucose levels were recorded on days 21, 120 and 145 of pregnancy, compared to days 7 and 14 postpartum. Blood total protein levels (P<0.01) decreased, while total bilirubin and direct bilirubin (P<0.01) increased, especially at 120 days of pregnancy. Serum urea (P<0.001) and ALT (P<0.05) levels increased on day 21 of pregnancy, compared with any other stages of gestation and days 7 and 14 postpartum. While serum CK (P<0.01) and albumin (P<0.001) levels were significantly higher on day 145 of gestation, serum ALP (P<0.05), and creatinine (P<0.001) levels were higher at 14 day postpartum. Although without statistical significance, the highest LDH concentration was found in the lactation periods. The mean level of serum Ca at 14 days postpartum was significantly (P<0.001) higher than prepartum period. The highest Mg levels were found at 14 days postpartum. Serum P levels were lower at 120 days of gestation and were higher 14 days postpartum. A gradual increase in serum Fe levels was recorded during pregnancy when compared to day 7 and 14 postpartum but it was not statistical significance. In conclusion, the present findings suggest that serum glucose, creatinine, urea, total bilirubin, direct bilirubin, total protein, albumin, ALT, CK, ALP, Ca and P concentrations of the ewes similarly fed, could alter depending on gestation period and parturition which have to be taken in to consideration for the correct interpretation of serum chemistry and elements status.Öğe Investigation on the effectiveness of mastitis vaccine (Startvac® ) in sheep and goat gangrenous mastitis cases caused by staphylococcus aureus(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2017) Yeşilmen, Simten; Işık, Nurettin; Özyurtlu, Nihat; Küçükaslan, İbrahim; Cantekin, Zafer; Ergün, YaşarMastitis; memenin bakteriyel, kimyasal, termal ve mekanik etkilere verdiği yangısal reaksiyondur. Önemli üretim kaybına neden olur. Bu çalışmanın amacı; Staphylococcus aureus kaynaklı kangrenli mastitisli koyun ve keçilerde Startvac® (Hipra) aşısının etkinliğini belirlemektir. Araştırma materyalini sekiz koyun ve dört keçi oluşturmaktadır. Koyun ve keçiler iki gruba ayrıldı. İlk gruba klasik tedavi prosedürü (parenteral ve meme içi antibiyotik tedavisi ile birlikte nonsteroidal antienflamatuar ilaç), ikinci grupta klasik tedavi ile birlikte 1 ml Startvac® aşısı uygulandı. İlk grupta her ne kadar 6. günde laktasyon durmuş ve meme lobunda sertlik oluşmuşsa da hastalar 48 saat sonrasında normale döndü. Tedavinin 10. gününde süt verimi diğer tedavi grubuna göre daha az olmasının yanı sıra hayvanların klinik bulguları normale döndü. Grup 2 de klinik görünüm 48. saatte normale döndü ve tedavinin 6. gününde iyileştiler. Onuncu günde klinik semptomlar yok oldu ve süt verimi Grup 1’e göre önemli düzeyde arttı. Koyun ve keçilerde kangrenli mastitis olgularında klasik tedaviye ek olarak uygulanan Startvac® mastitis aşısının tedavi başarısını arttırabileceği sonucuna varılmıştır.Öğe İvesi koyunlarda doğum öncesi ve sonrası dönemdeki bazı biyokimyasal parametreler ve mineral madde düzeylerinin araştırılması(Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2007) Özyurtlu, Nihat; Gürgöze, Sema Y.; Bademkıran, Servet; Şimşek, Aynur; Çelik, RomediBu çalışmada, İvesi koyunlarında doğum öncesi ve sonrası dönemde bazı biyokimyasal parametrelerin ve mineral madde düzeylerinin araştırılması amaçlandı. Materyal olarak 30 adet 3–5 yaşlarında gebe İvesi ırkı koyun kullanıldı. Biyokimyasal analizler için kan örnekleri V. Jugularisten alındı. Kan serum örneklerinde alkalen fosfataz (ALP), aspartat aminotransferaz (AST), albümin (ALB), direkt ve total bilirubin, total protein (T.Protein), glukoz (Glu), kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg), fosfor (P) ve demir (Fe) düzeyleri otoanalizörde saptandı. İvesi koyunlarında doğum öncesi ve sonrası ortalama biyokimyasal değerler sırasıyla; ALP (76,13±6,41; 150,97±14,09 IU/L), AST (72,07±3,60; 91,07±2,81 IU/L), albumin (2,54±0,09; 2,47±0,08 g/dl), total protein (5,85±0,16; 6,13±0,09 g/dl), glukoz (44,50±2,13; 42,43±1,86 mg/dl), direk bilirubin (0,13±0,01; 0,15±0,01 mg/dl), total bilirubin (0,16±0,01; 0,17±0,01 mg/dl), Ca (7,92±0,26; 8,66±0,31 mg/dl), P (2,56±0,15; 3,27±0,19 mg/dl), Fe (70,83±4,65; 100,53±5,69 mcg/dl) ve Mg (2,82±0,70; 4,36±1,41mg/dl) olarak belirlendi. İvesi ırkı koyunlarda doğum öncesi ve sonrası dönemlerde ALP (p<0.001), AST (p<0.01), Fe (p<0.01) ve P (p<0.001) düzeyleri istatistiki olarak farklı bulunurken, diğer parametrelerde istatistiki bir fark tespit edilmedi. Sonuç olarak; Biyokimyasal parametrelerin ve mineral madde düzeylerinin doğru bir biçimde yorumlanabilmesi için hayvanın doğum öncesi ve sonrası döneminin göz önünde bulundurulması gerektiği kanaatine varıldı.