Yazar "Öztürk, Hülya" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Biliyer askariazisin neden olduğu tıkanma ikteri: Bir akut karın olgusu(2009) Otçu, Selçuk; Duran, Hatun; Öztürk, Hayrettin; Öztürk, HülyaAscaris lumbricoides dünyadaki en yaygın helmintik hastalıklardan biri olup birçok komplikasyon oluşturabilir. Helmintin safra yolları içinde varlığının gösterilmesi, özellikle çocuklarda, nadir bir durumdur. Bu yazıda, cerrahi akut karın bulgularına benzer şikayetlerle başvuran ve safra yolları içinde askaris helminti gösterilen bir olgu sunuldu. Ultrasonografik değerlendirme ile tanısı konan hastaya, tedavide mebendazol ve antispazmolitik verilerek tedavi sağlandı. Biliyer askariazis çocuk yaş gurubu hastalar dahil olmak üzere endemik bölgelerden gelen hastalarda görülen akut karın ağrısı tablosunda ayırıcı tanıda düşünülmelidir.Öğe Çocuklarda hidatik hastalık: 49 olgunun analizi(2006) Otçu, Selçuk; Önen, Abdurrahman; Öztürk, Hülya; Duran, Hatun; Öztürk, HayrettinAmaç: Çalışmadaki amacımız hidatik hastalık tanısı koyulan ve tedavisi yapılan olgularımızın tanı ve tedavi özelliklerini belirlemek, morbidite ve mortalite açısından değerlendirmektir.Yöntem: Kliniğimizde Echinococcus granulosus'e bağlı hidatik hastalık tanısı konulan ve tedavisi yapılan 49 hasta değerlendirildi. Hastalar yaş, cinsiyet, semptomların başlamasından sonraki geçen süre, semptom ve bulgular, tanı metodları, kistin lokalizasyonu, çapı, sayısı, tedavi yöntemleri, mortalite, morbidite ve nüks açısından değerlendirildi. Tanı ultrasonografi, tomografi, Casoni ve Weinberg testleri ile konuldu. Ameliyat sonrası dönemde 27 hastaya Albendezol tedavisi verildi.Bulgular: Hastaların 24'ü erkek, 25'i kız ve yaş ortalaması 10.5 yıl idi. En sık başvuru şikayeti karında ağrı idi. Kist 27 olguyla (%67) en sık karaciğerde lokalizeydi. Kistler açık cerrahi ve perkütan yolla tedavi edildi. Hastaların 47'sinde (%96) kistektomi, kapitonaj ve drenaj uygulandı. Perkütan tedavi 2 (%4) hastada uygulandı. Ameliyat sonrası ölen hastamız olmadı. Ortalama 24 aylık (8-60 ay) takip sürecinde %4 oranında nüks gelişti.Sonuç: Sonuç olarak çocuklarda cerrahi girişimle kist hidatiklerinin tedavisi başarılı olmaktadır. Ayrıca, hidatik hastalık bölgemizde yaygın olarak devam etmektedir.Öğe Çocuklarda konjenital musküler tortikollis: Geç başvuran 12 olgunun analizi(2008) Duran, Hatun; Okur, Hanifi; Çiğdem, Murat Kemal; Öztürk, Hayrettin; Dokucu, Ali İhsan; Öztürk, Hülya; Önen, AndurrahmanAmaç: Bu çalışmadaki amacımız geç başvuran konjenital musküler tortikollis (KMT)’li hastalarımızın klinik, tanı ve tedavi özelliklerini analiz etmek ve literatür ile karşılaştırmaktır. Yöntem: Retrospektif olarak hastalarımız yaş, cinsiyet, klinik bulgular, yüzde ikincil biçim değişiklikleri, şişliğin yerleşimi, tanı yöntemleri, ek anomaliler, cerrahi girişimde karşılaşılan bulgular, sağaltım amacıyla uygulanan cerrahi girişimler açısından değerlendirildi.Bulgular: Hastalarımızın (5 erkek, 7 kız) yaş ortalaması 6,7 (1,5-12 yaş) yıl idi. Lezyonların çoğunluğu solda (%58) görüldü. Olgularımızın ikisi küçük yaş grubundaydı. İki olguda (%17) boyunda kitle palpe edilebildi. Olguların çoğunluğunda boyun hareketlerinde kısıtlılık (%83) en sık bulgu idi. Serimizdeki hastaların tümü cerrahi girişimle tedavi edildi ve ayrıca fizik-tedavi egzersizleri de uygulandı.Sonuç: Bu çalışmada, geç başvuran KMT’li çocuklarımızın çoğunluğunda cerrahi tedavi ve konservatif tedavi ile boyun hareketleri ve boyun eğriliğinde belirgin bir düzelme oldu.Öğe Damak yarığı olgularının tedavisinde glubran 2’nin kullanımı(2008) Duran, Hatun; Okur, Hanifi; Öztürk, Hülya; Öztürk, HayrettinAmaç: Yarık damak ve dudak insanlardaki en sık konjenital kraniyofasyal anomalidir. Palatoplastinin gecikmiş komplikasyonu fistül gelişimi ve midfasiyal büyüme geriliğidir. Bu çalışmada fistül gelişiminin engellenmesinde doku yapıştırıcılarının kullanımının etkinliğinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Ocak 1995 ile Mayıs 2005 tarihleri arasında kliniğimizde opere edilen 39 hasta yaş, cinsiyet, yarık damağın tipi, operasyon tekniği, doku yapıştırıcısı kullanımı ve komplikasyon gelişimi bakımından karşılaştırıldı. Bulgular:Yarık damaklı 39 hastanın 24’üne palatoplasti, 15 hastayada palatoplastiye ek olarak doku yapıştırıcısı Glubran 2 uygulandı. Yalnızca palatoplasti yapılan 24 hastanın 7’sinde (%29.1) fistül gelişti. Ancak palatoplastiye ek olarak Glubran 2 kullanılan 15 hastanın 1’inde (%6.6) fistül gelişti Sonuç: Yarık damaklı hastalarımızın tedavisindeki bu olumlu sonuçlarında klinik tecrübelerimizdeki gelişmelere ek olarak doku yapıştırıcısı Glubran 2’nin etkili olduğu söylenebilir.Öğe Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde haşlanma ve alev yanıklarının epidemiyolojik özellikleri(2005) Al, Behçet; Güllü, M. Nezir; Kara, İsmail Hamdi; Okur, Hanefi; Aldemir, Mustafa; Öztürk, HülyaAmaç: Dünyada her yıl 2,5 milyon insan yanıktan etkilenmektedir. Bunların yarısını çocuklar oluşturmaktadır ve dörtte biri ağır yanık vakalarıdır. Bunun için yanık hastalarını ciddi bir travma hastası olarak değerlendirip tedavi etmek gerekmektedir. Bu çalışmayı yanık olgularının sosyodemogralîk verilerini tespit etmek ve yanıklı hastalarda morbidite ve mortalite üzerine etkili faktörleri tespit etmek için planladık. Gereç ve Yöntem: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisi ve Yanık Ünitesinde 2001-2004 yılları arasında ayaktan veya yatırılarak tedavi edilen 739 hastanın kayıtları geriye dönük incelendi. Hastaların yaşı, cinsi, toplam yatış süresi, yanık derecesi ve yüzdesi, yanma şekli ve nedenleri, yanık bölgeleri, yapılan müdahaleler, gelişen komplikasyonlar araştırıldı. Bulgular: Toplam 739 hastanın 317 (%42,9)'si kadın,422 (%57,1) sierkekidi.Olguların 554 (%75)' ünü on yaş altı çocuklar, 35 (%4,7)' ini 40 yaş ve üstü hastalar oluşturuyordu. Yanıkların 563 (%76,2)' ü haşlanma, 175 (% 23.6)' i aleve bağlı gelişmişti. 673 (%91.1) hastanın ikinci derece, 9 (%1.2) hastanın üçüncü derece, 57 (%7.7) hastanın da hem ikinci hem de üçüncü derece yanığı vardı. Vakaların 187 (%25.3)' si kaza, 545 (%73.6)' i ebeveyn ihmali, 4 (%0.5)' ü cana kıyma amaçlı, 3 (%0.4)' ü epileptik nöbet sırasında ateşe düşmesi sonucu yanık olayı meydana gelmişti. Hastaların büyük kısmı (n=610, %74.7) 10 gün ve daha fazla yatırılmıştı. Küçük yaşlarda haşlanma yanıkları, büyüklerde alev yanıkları çoğunlukta idi. Yaş küçüldükçe mortalite ve morbidite oranları artmaktadır (p=0.002). Mortal seyreden 46 hastanın 35 (%76)' ini, 91 sepsisli hastanın 75 (%82)' ini on yaş altı çocuklar oluşturuyordu. Sonuç: Herhangi bir sağlık kuruluşuna danışmadan aileler tarafından yapılan bilinçsiz tedavi, geç başvuru, tedavi bitmeden kendi istekleri ile hastaneyi terk, hasta yaşının küçük olması, yanık yüzdesinin ve derecesinin yüksek olması mortaliteyi, morbiditeyi ve yatış süresini en çok etkileyen faktörler olarak tespit edildi.Öğe Gastroözofageal reflüde klinik deneyimlerimiz(Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 1999) Öztürk, Hülya; Otçu, SelçukDicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi kliniğinde Kasım 1996 ile Temmuz 1998 yılları arasında gastroözofageal reflü (GÖR) tanısı alan 21 erkek, 1 5 kız ( ortalama yaş 2 1 ay, en küçüğü 2 ay, en büyüğü 1 0 yaş) olmak üzere toplam 36 hasta geriye dönük olarak incelendi. GÖR' nün teşhisinde Tc-99 m DTP A sintigrafi, floroskopi destekli baryumlu özofagogr.afı, pH monitörü ve endoskopi ile birlikte biyopsi kullanıldı. Tüm hastalarımıza cerrahi olmayan tedavi 3 ay ile 1 yıl arasında baş yukarıda 45-60° yatırma ve Cisaprid (0.1-0.2 mg/kg /gün 4 kezde) tedavisinden oluşacak şekilde uygulandı. Sintigrafi ve baryumlu özofagografi ile %72.2 oranında reflü saptandı. Onüç (%36) hastamıza endoskopi ile birlikte biyopsi yapıldı ve özofajit bulgularına rastlandı. pH manometri çalışmamızda 4 hastamızda reflü tespit edildi. Cerrahi olmayan tedavi ile hastalarımızın %83'ünde reflü semptomları ortadan kalktı. Nonoperatif tedaviden yarar görmeyen 6 (%17) hastamız cerrahi tedaviye alındı ve başarılı olundu.Öğe The outcome of one-stage hypospadias repairs(Elsevier BV, 2005) Öztürk, Hayrettin; Önen, Abdurrahman; Otçu, Selçuk; Kaya, Mete; Öztürk, Hülya; 0000-0002-8877-5737Objective: Hypospadias is an increasingly common condition, and many procedures have been described for operative correction. We reviewed our experience of different techniques of one-stage hypospadias repair. Materials and methods: We retrospectively reviewed 107 hypospadic boys who were younger than 15 years between January 1986 and June 2003. We included all patients who underwent one-stage hypospadias repair. All patients were evaluated for age, type of hypospadias, associated anomalies, surgical technique, and morbidity rate. The functional and cosmetic results were evaluated at 1 month, 6 months and 1 year postoperatively. Univariate analysis was done to identify those variables that might serve as interdependent predictors of postoperative complications. Results: The median age was 7 years (6 months to 13 years). Severe chordee was observed in 15 patients. The majority of cases were anterior hypospadias (53%), while the majority of complications were observed in the middle group (62%). Cosmetic and functional results were satisfactory in the majority of the patients. Complications included 16 fistulae (15%) and 11 meatal stenoses (10%). Some prognostic factors such as age, insertion of a suprapubic cystostomy tube, suture structure, and time of catheter removal did not significantly affect the risk of complication, whereas some other factors such as associated anomalies, severe chordee, middle and posterior hypospadias, and use of a pedicle island flap were significant in their relation to the complication rate. Conclusion: Such possible risk factors as severe chordee, middle and posterior localized hypospadias, and use of a pedicle island flap may increase the postoperative complication rate. There is no gold-standard technique for hypospadias repair; the procedure of choice should depend on the individual anatomy of the penis. The long-term outcome after puberty has to be awaited.Öğe Testiste kistik teratom: Olgu sunumu(2009) Öztürk, Hülya; Basuguy, Erol; Büyükbayram, Hüseyin; Erkoç, Ali Suat; Öztürk, HayrettinTestis tümörleri çocuklarda nadir görülür. Bu makalede, 9 yaşında bir erkek çocuğunda sağ testiste teratom saptanan bir olgu sunulmuştur. Klinik muayenede ağrısız skrotal kitle mevcuttu. Kitle ile beraber testis (orşiektomi) çıkarıldı. Histolojik incelemede teratom saptandı.Öğe Yenidoğan ve bebekte nedeni bilinmeyen kalın bağırsak delinmeleri(2004) Önen, Abdurrahman; Otçu, Selçuk; Öztürk, Hayrettin; Gedik, Şenol; Dokucu, Ali İhsan; Öztürk, HülyaAmaç: Çalışmadaki amacımız, neonatal dönemde kalın bağırsak delinmesi saptadığımız sekiz olguyu nadir görülmesi, belirgin nedeninin olmaması, tanı ve tedavisindeki özellikleri nedeniyle sunmaktır.Yöntem: Ocak 1996 ile Ekim 2002 tarihleri arasında neonatal dönemde nedeni bilinmeyen kalın bağırsak delinmesi tanısı koyduğumuz hastalar yaş, cinsiyet, ağırlık, ek sorunlar, delinme günü, delinmenin yeri, onarım yöntemi, morbidite, mortalite ve yaşam süresi açıdan değerlendirildi.Bulgular: Çalışmamızdaki 8 hastanın tümü erkek ve yaş ortalaması 39.2 gün idi. Bebeklerin 7'si term, biri preterm idi. Delinme yeri iki olguda sol kalın bağırsak köşesi, üç olguda sigmoid ve üç olguda ise transvers bağırsak idi. Bebeklerin hiç birinde delinme nedeni tam olarak saptanamadı. Ameliyatta delinme yerinin çıkarılması sonrası, dört olguda proksimal loop kolostomi, diğer dört olguda ise sigmoid kolostomi uygulandı. İki olgu kaybedildi. Ameliyat sonrası yaşayan beş olguda yara enfeksiyonu saptandı. Tüm hastaların kalın bağırsak biopsileri ganglion hücreleri yönünden pozitif idi.Sonuç: Yenidoğanda görülen kalın bağırsak delinmelerinde en sık neden Hirschsprung hastalığı olmakla birlikte bir kısım olguda neden bulunamaz. Sekiz olgumuzda da kalın bağırsakta ganglion bulunmuştur. Septik tablo ile kaybedilen 2 olgudan birinin premature olması, bu durumun mortaliteyi bir dereceye dek etkilediğini düşündürmektedir.Öğe Yutma güçlüğünün nadir bir nedeni: Özofagusta yerleşmiş canlı sülük(2006) Otçu, Selçuk; Duran, Hatun; Öztürk, Hayrettin; Öztürk, HülyaSülük endoparaziti nadir görülür ancak çok ciddi, ölümle sonuçlanabilen komplikasyonlara neden olabilir. Burada 5 gündür yutma güçlüğü, hematemez, melena ve solukluk şikayeti olan bir olgu sunulmuştur. Endoskopik incelemede özofagusta yerleşmiş sülük tespit edildi ve forseps yardımı ile çıkarıldı. Hastanın yakınmaları ortadan kalktı.