Yazar "Özkurt, Zeynep Gürsel" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aşırı (Ekstrem) prematür infantlar(Ahmet Yıldırım, 2018) Şahin, Alparslan; Özkurt, Zeynep Gürsel; Şahin, MuhammedAşırı prematürite 28 hafta altında doğan bebekleri tanımlamaktadır. Son yıllarda yenidoğan yoğun bakım hizmetlerinde iyileşmeler nedeniyle aşırı düşük doğum haftası ve doğum ağırlığına sahip aşırı prematüre bebeklerin hayatta kalma oranlarında artış gerçekleşmiştir. Buna bağlı olarak prematüre retinopatili olgu sayısında artış gözlenmektedir. Ayrıca, tedavi gereken prematüre retinopatisi sıklığı aşırı prematüre bebeklerde oldukça yüksek oranda saptanmıştır. Bu makalede aşırı prematüre bebeklerde PR insidansı, risk faktörleri, muayenedeki klinik özellikler ve tedavi yaklaşımı irdelenmiştir.Öğe Diyarbakır ilinde aile hekimlerinin bebek ve çocuk göz sağlığı taramalarına yaklaşımı(Galenos Yayınevi, 2019) Özkurt, Zeynep Gürsel; Balsak, Selahattin; Çamçi, Mehmet Sinan; Bilgen, Kadir; Katran, İbrahim Halil; Aslan, Adar; Han, Çağla ÇilemAmaç: Ülkemizde aile hekimleri koruyucu hekimlik hizmetleri ile bebek ve çocuk takiplerinden sorumludur. Bu kapsamda gözve görme taramaları da aile hekimlerince yapılmaktadır. Bu çalışma ile Diyarbakır ilinde görevli aile hekimlerinin göz ve görmetaramalarına olan yaklaşımlarını incelemektir.Gereç ve Yöntem: Diyarbakır ili merkez ve ilçellerinde çalışan 100 aile hekimi ile 16 soruluk anket dolduruldu.Bulgular: Hekimlerin 88’i (%88) kırmızı refle tarama testini bildiklerini ifade ederken, 12’si (%12) hiç duymadıklarını belirttiler.Hekimlerin sadece 16’sının (%16) düzenli olarak kırmızı refle baktığı, 36’sının (%36) ise sadece arada şüphelenirse baktığını belirtildi.On hekim (%10) tarama yapmadıkları halde bebeği göz hekimine de yönlendirmediklerini söylediler. Altmış dokuz hekimin (%69)doğumsal kataraktı saptasa bile tedavi zamanını bilmedikleri görüldü. Beş hekimin (%5) merkezlerinde direkt oftalmoskobununbulunmadığı öğrenildi. On iki hekim (%12) oftalmoskop kullanmayı hiç bilmediklerini bildirdiler. Çocuklarda okul öncesindeçocukların görme keskinliğini alan hekim sayısı 40 idi (%40). Eşel ile görme keskinliği tarif edemeyecek küçük çocuklarda ise refraksiyonmuayenesi için göz hekimine gönderen hekim sayısı 66 idi (%66). Şaşılık saptadıkları zaman dört hekim (%4) hastayı ameliyat yaşınakadar bekleteceğini belirtti. Doksan üç hekim (%93) bu konuda eğitici seminer yapılmasının faydalı olacağını bildirdi.Sonuç: Aile hekimlerimiz bebek ve çocuk göz taramaları açısından bilgilendirilmelileri için eğitici seminerler verilebilir. Aile hekimliğimerkezlerinin tıbbi cihaz ve malzeme açısında denetlenmeleri gerekmektedir. Negatif performans uygulamasına bebek ve çocuk göztaramalarının da eklenmesi bu husustaki duyarlılığı artıracaktır. Gelişmiş ülkelerdeki ayrıntılı göz tarama programlarını ülkemizdeuygulayabilmek için gerekli alt yapıların oluşturulmaya başlanmalıdır.Öğe Evaluation of subclinical papilledema in patients with obstructive sleep apnea syndrome(Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tip Fakültesi, 2019) Özkurt, Zeynep Gürsel; Demir, Melike; Yıldırım, Yusuf; Balsak, Selahattin; Karaalp, ÜmitThe aim of this study is to analyze optic nerve head total retinal thickness (TRT) in Obstructive Sleep Apnea Syndrome (OSAS) and demonstrate a possible subclinical papilledema Thirty-six patients with suspected OSAS underwent standard overnight polysomnography and were grouped into mild, moderate and severe. Seventy eyes of thirty six OSAS patients and seventy -two eyes of healthy controls were included. Retinal nerve fiber layer thicknesses (RNLF) and TRT s were measured by optic coherence tomography. RNFL segment values showed no difference between OSAS and control groups. RNFL superior segment and inferonasal segments of the mild OSAS subgroup were found to be thinner than the moderate and severe OSAS subgroups (p=0.034, p=0.025, respectively). RNFL point values also showed no difference between the two groups. The RNFL inferior point of the mild OSAS subgroup was found to be thinner than the moderate and severe subgroups (p=0.036). OSAS TRTs were thinner than the controls at inferior and temporal points (p=0.005, p=0.033, respectively). The TRT inferior point of the mild OSAS subgroup was found to be thinner than the moderate and severe subgroups (p=0.006). At all points RNFL values were subtracted from the TRT values and compared. At the temporal point the OSAS group’s TRT-RNFL was thinner than that of the control groups (p=0.029). TRT measurements could not demonstrate a possible subclinical papilledema. Thinning of RNFL thickness and TRT in OSAS patients could be the result of hypoxemia related chronic atrophy.Öğe Kanalikül kesisi onarım sonuçları(Medical Network, 2019) Yıldırım, Yusuf; Özkurt, Zeynep Gürsel; Keklikçi, UğurAmaç: Kliniğimizde tek taraflı kanalikül kesisi tamiri yapılan hastalarda anatomik ve fonksiyonel başarı oranlarını değerlendirmek.Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde Eylül 2013 ile 31 Mart 2017 tarihleri arasında kanalikül kesisi tamiri ameliyatı uygulanan hastaların anatomik ve fonksiyonel başarı sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi.Bulgular: Çalışmaya 42 hasta dahil edildi. Hastaların 31’i erkek, 11’i kadın idi. Ortalama yaş 14,7±2,6 (1-68) yıl idi. Travmaların %43’üdirekt mekanizma, %57’si indirekt mekanizma ile oluşmuştu. Alt kanalikül %69, üst kanalikül %26,2, bikanalikül %4,8 oranında tutulmuştu.Travma-cerrahi süresi ortalama 13,6±1,1 (4-30) saat idi. Uygulanan silikon tüpün canlı dokuda kalma süresi ortalama 156±6,8 (20-240) günolarak saptanmış, ortalama ameliyat sonrası takip süresi ise 15,5±1,5 (6-39) ay olarak saptanmıştır. Olguların %95,2’sine genel anestezi altında, %4.8’ine lokal anestezi altında ameliyat uygulandı. Olguların %59,5’ine pig tail probu ile anuler silikon tüp entübasyonu, %31’ine minimonoka implantasyonu, %9,5’ine bikanaliküler nazal silikon tüp entübasyonu uygulandı. Olguların %90,5’inde anatomik başarı sağlanırken,%85,7’sinde fonksiyonel başarı sağlandı. Olguların 32’sinde ameliyat sonrası komplikasyon izlenmezken, 10 olguda ameliyat sonrası çeşitlikomplikasyonlar izlenmiş ve bunların 2’sine ek cerrahi işlem uygulanmıştır.Sonuç: Anatomik ve fonksiyonel başarı açısından cerrahi gruplar değerlendirildiğinde anular silikon tüp entübasyonu ve minimonoka implant uygulanmış olan gruplarda benzer başarı oranları saptanırken, bikanaliküler nazal silikon tüp entübasyonu uygulanan grupta başarı yüzdesi diğer gruplardan daha düşük izlendi fakat bu fark istatiksel olarak anlamlı değildi. Bu farkın istatistiksel olarak ispatlanabilmesi için daha fazla olgu sayısı içeren çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Katarakt cerrahisi ile aynı seansta skleral askılı göz içi lens yerleştirilmesi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2019) Balsak, Selahattin; Özkurt, Zeynep GürselAmaç: Bu çalışmada amacımız, ameliyat öncesi zonül veya kapsül zaafiyeti olan ve fakoemülsifikasyon (FAKO) cerrahisi ile aynı seansta skleral askılı göz içi lensi (GİL) yerleştirilmesi yaptığımız hastaların operasyon sonrası oftalmolojik bulgularını değerlendirmektir. Yöntemler: Ameliyat öncesinde hastaların Snellen eşeli ile görme keskinlikleri ölçüldü, ön ve arka segmentler incelendi, göz içi basınçları aplanasyontonometri ile ölçüldü. Kornea keratometri değerleri otorefraktokeratometre ile K1 ve K2 olarak en dik ve en düz meridyenlerde ölçüldü. Ameliyatta aynı seansta FAKO cerrahisi ile skleral askılı GİL yerleştirilmesi yapıldı. Hastalar en az 6 ay takip edildi. Bulgular: Çalışmaya 31 hastanın 36 gözü dahil edildi. Olguların 14’ü (%45,1) kadın, 17’si (%54,9) erkek idi. Yaş ortalaması 51.7±24.0 (25-65) yıl idi. Olguların 16’sında (%44,5) pseudoeksfoliasyona 10’unda (%27,8) travmaya ve 10’unda (%27,8) MarfanSendromu’na bağlı zonülzaafiyeti vardı. Ortalama görme keskinlikleri ameliyat öncesi 0.1±0.1 iken, ameliyat sonrası 6. ay da 0.6±0.3 idi (p≤0.000). Göz içi basıncı değerlerinde ameliyat sonrası istatiksel olarak anlamlı düşüş izlendi (p=0.036). Korneaların K1 ve K2 değerlerinde ameliyat sonrası değişiklikler istatiksel olarak anlamlı değildi (p=0.351; p=0.875 sırasıyla). Gözlerin ameliyat sonrası ölçülen sferik değerleri ortalama +0.50±0.50D idi. Ameliyat sırasında olgularda komplikasyona rastlanmadı. Ameliyat sonrası dönemde ise beş (%13,9) olguda göz içi basıncı artışı ve iki olguda (%5,5) vitre içi kanama oluştu. Sonuç ve Yorum: Katarakt cerrahisi ile aynı seansta skleral askılı GİL yerleştirilmesi erken görsel rehabilitasyon için önemlidir. Ayni seansta fakoemülsifikasyon ve skleral askılı GİL yerleştirilmesi ayrı seanslarda yapılan cerrahilere göre komplikasyon oranlarını arttırmamıştır.Öğe Prematüre retinopatili olgularda ortalama trombosit hacmi(Modestum Publishing Ltd., 2014) Yüksel, Harun; Şahin, Alparslan; Şahin, Muhammed; Türkçü, Fatih Mehmet; Çınar, Yasin; Özkurt, Zeynep Gürsel; Karaalp, Ümit; Uluca, Ünal; Çaça, İhsanAmaç: Bu çalışmada prematüre retinopatisi (PR) olan hastalarda tip 1 PR gelişen ve gelişmeyen hastaların ortalama trombosit hacmi (OTH) karşılaştırılmıştır. Yöntemler: Çalışma prematüre yeni doğanların hastane kayıtları incelenerek yapılmıştır. 1500 gr ağırlık altında ve doğum haftası 32 haftadan küçük olan bebekler bu çalışmaya dahil edilmiştir. Doğum ağırlıkları, doğum haftası, retinopatinin evresi, artı hastalık varlığı araştırılmıştır. Tip 1 PR tanısı koyulduğu zaman hastalardan kan alınmıştır. Tip 1 PR tanısı almayan hastalardan da benzer gestasyonel yaşlarda kan alınmıştır. Tam kan sayımında; hemoglobin, hematokrit, trombosit sayısı ve OTH değerleri kaydedilmiştir. Bulgular: Altmış üç PR’li hasta bu çalışmaya dahil edildi. Bu hastaların 22 tanesinde tip 1 PR saptanırken, 41 tanesinde saptanmadı. Ortalama doğum haftası ve doğum ağırlığı gruplar arasında istatistiksel farklılık saptanmadı. Ortalama OTH tip 1 PR gelişen olgularda 9,1±2,0 fL iken tip 1 PR gelişmeyen olgularda 9,4±1,8 fL idi (p=0,61) Sonuçlar: Çalışmamızda OTH değerleri tip 1 PR gelişen ve gelişmeyen PR’li hastalarda farklı saptanmamıştır.Öğe Serum cytokine levels in Behçet's disease(Wiley, 2015) Akkurt, Zeynep Meltem; Bozkurt, Mehtap; Uçmak, Derya; Yüksel, Hatice; Uçak, Haydar; Sula, Bilal; Özkurt, Zeynep Gürsel; Yıldız, Mehmet; Akdeniz, Dicle; Arıca, Mustafa; 0000-0003-3742-6075BackgroundThe aim of this study is to investigate and compare the serum levels of various cytokines in patients with Behcet's Disease and healthy controls. MethodsThirty-five patients with Behcet's disease and 29 age and sex-matched healthy controls were included in the study. The patients were separated into groups with active and inactive disease. Serum IL-2, IL-6, IL-8, IL-10, IL-17A, and IFN- levels were determined using the enzyme-linked immunosorbent assay method. Cytokine levels of the two patient groups and healthy controls were compared using SPSS 15.0. ResultsTen patients with active disease and 25 patients with inactive disease were present. Serum IL-8 levels of active BD patients were higher compared to inactive patients (P = 0.048) and healthy controls (P = 0.02). IL-8 levels were correlated with the duration of symptoms (r = 0.490, P = 0.003) and time passed since diagnosis (r = 0.579, P ? 0.001). ConclusionBehcet's disease involves complex interactions of cells of the immune system, mainly T lymphocytes and neutrophils. Further studies on the cytokine profile in Behcet's disease will aid in elucidation of its pathogenesis.Öğe Subtenon amikacin injection for the treatment of nocardia asteroides orbital cellulitis in a patient with a history of scleral buckling(Lippincott Williams and Wilkins, 2017) Özkurt, Zeynep Gürsel; Demirci, HakanPurpose: To evaluate the use of subtenon amikacin injection for the treatment of Nocardia asteroides orbital cellulitis in a patient with a history of scleral buckle surgery. Methods: Case report. Results: A 79-year-old diabetic woman presented with an 8-month history of diplopia, discharge, and swelling around her left eye. She had a scleral buckle surgery in this eye about 15 years ago. Examination of the left eye showed a visual acuity of 20/80, swollen and ptotic upper eyelid, chemotic conjunctiva, and limited extraocular motility. Magnetic resonance imaging showed an abscess under the scleral buckle. The scleral buckle was removed, and the abscess under the scleral buckle was drained. N. asteroides grew on the culture. Despite 4 months of the systemic trimethoprim/sulfamethoxazole and the topical fortified amikacin therapy, her infection worsened. After 5 monthly subtenon amikacin injections, the infection regressed dramatically, and her vision improved to 20/70. She used the systemic trimethoprim/sulfamethoxazole for 10 more months. After a 1-year follow-up, her external examination was normal, except for the left upper eyelid ptosis. Conclusion: Subtenon amikacin injection can be added to the regimen for N. asteroides orbital cellulitis, of which surgical drainage, systemic and topical antibiotic therapies are not enough to control infection.Öğe Yeni tanılı diyabetes mellitus hastalarında peripapiller retina sinir lifi tabakası ve subfoveal koroid kalınlığının spektralis OCT İle değerlendirilmesi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2016) Şahin, Muhammed; Şahin, Alparslan; Kılınç, Faruk; Özkurt, Zeynep Gürsel; Karaalp, Ümit; Yüksel, Harun; Türkcü, Fatih Mehmet; Çaça, İhsanBu çalışmada amacımız, yeni tanı alan ve herhangi bir diyabetik retinopati (DR) bulgusu olmayan tip 2 diyabetes mellituslu (DM) olgularla sağlıklı bireylerin peripapiller retina sinir lifi tabakası (pRSLT) ve koroid tabakası kalınlıklarını karşılaştırmaktır. Yöntemler: Çalışmaya Endokrin polikliniğinden yeni tanı almış ve DR’si olmayan DM’li hastalar ile sağlıklı kontrol grubu dahil edildi. Olguların Spectral-Domain optik koherens tomografi (spektralis OKT) cihazı ile EDI modunda (enhanced depth imaging- artırılmış derinlik görüntülemesi) horizontal düzlemde taraması yapıldı. Alınan görüntülerden fovea merkezinden, fovea merkezine 1000 μm temporal ve nazalden koroid kalınlıkları ölçümü yapıldı. Ayrıca aynı cihazla pRSLT kalınlık ölçümü yapıldı. Bulgular: Çalışmaya DR’si olmayan 28 yeni tanılı DM hastasının 28 gözü ile 28 kontrol grubunun 28 gözü dahil edildi. Yaş, cinsiyet, sferik ekivalan, düzeltilmiş en iyi görme keskinliği, göz içi basıncı ve aksiyel uzunluk değerlerinde gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Subfoveal ve temporal alanda koroid kalınlığının yeni tanılı DM grubunda kontrol grubuna göre daha ince olduğu saptandı (sırasıyla p=0,04, p=0,006). pRNFL analizinde ise averaj, nazal ve temporal süperior kadranlar yeni tanılı DM grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha ince bulundu. Diğer pRNFL kadranlarında anlamlı bir fark saptanmadı. Sonuç: Çalışmamızın verileri değerlendirildiğinde yeni tanılı DM’li hastalarda DR bulguları olmaksızın koroid tabakasında incelmenin yanında pRSLT’de bazı incelmelerin (özellikle averaj, nazal ve temporal süperior kadranlarda) olabileceğini söylemek mümkün görünmektedir.