Yazar "Özçelik, Cemal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 21
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aspire edilen yabancı cisimlerin bronkoskopik çıkarılmasında alternatif bir yaklaşım: Trakeotomi (Olgu sunumu)(2000) Özyılmaz, M. Ali; Ölmez, Gönül; Bayhan, Nurettin; Özçelik, Cemal; Turhanoğlu, Selim; Tok, DemetÇocuklarda yabancı cisimlerin aspirasyonu ciddi problemlere yol açabilir. Teşhis hızla konulamaz ve hemen tedavi edilmezse ölüme yol açabilir. Yedi yaşındaki bir olguda trakeobronşiyal yabancı cisim aspirasyonu nedeni ile böyle olgulardaki anestezik ve cerrahi yaklaşımların gözden geçirilmesi planlandı.Öğe Combined late diagnosed right main bronchial disruption and chylothorax from blunt chest trauma(2004) Özçelik, Cemal; Onat, Serdar; Bayar, Emin Sırrı; 0000-0001-7654-5523Both main bronchial disruption and chylothorax are uncommon injuries associated with blunt thoracic trauma. We report the case of a patient who presented late after traumatic rupture of the right main bronchus who also had a traumatic chylothorax.Öğe Fibrovascular polyp of the esophagus: Diagnostic dilemma(2004) Özçelik, Cemal; Onat, Serdar; Dursun, Mehmet; Arslan, AdemA 51-year-old female patient was admitted to our department. She had symptoms of dysphagia, regurgitation of a fleshy mass into the mouth, and attacks of dyspnea. Every effort was made for diagnosis. At cervical exploration, upper esophageal polyp was discovered incidentally, and removed. We present this case because of rarity and emphasize the clinical presentation. The physician should be aware of the presence of this rare esophageal tumor. © 2003 Elsevier B.V. All rights reserved.Öğe Hemangioma of the lumbar sympathetic ganglion(1999) Yılmaz, Fahri; Yaldız, Mehmet; Arslan, Adem; Özçelik, Cemal; Uzunlar, Ali Kemal[Abstract Not Available]Öğe Künt göğüs travmasına bağlı gelişen yelken göğüs olgusunda non-invaziv mekanik ventilasyon uygulaması(2008) Avcı, Alper; Özçelik, Cemal; Onat, Serdar; Ülkü, RefikTrafik kazasına maruz kalan 75 yaş-bayan hasta fakültemiz acil servisine nefes darlığı ve göğüs ağrısı şikayetleri ile kaza sonrası 2. saat’te başvurmuştur. Fizik muayene ve radyolojik olarak değerlendirilen hastaya bilateral multipl kosta fraktürü, sol klavikula fraktürü, ve sol göğüs duvarında paradoks solunum hareketi görülerek yelken göğüs tanısı kondu. Göğüs Cerrahisi yoğun bakım ünitesine yatırılan hastanın kan oksijen saturasyonunda (sO2) düşme ve kan karbondioksit parsiyel basıncında (pCO2) yükselme olması üzerine hastaya maske ile Non-İnvaziv mekanik ventilasyon (NIMV) desteği başlandı ve hastaya ventilasyon desteğinde başarı sağlandı. Bu çalışma ile mekanik ventilasyon desteğine ihtiyaç duyan toraks travmalı olgularda NIMV ‘un başarı ile uygulanabilineceğini ve endotrakeal invaziv mekanik ventilasyona alternatif olabileceğini göstermek istedik.Öğe Künt göğüs travmasına bağlı gelişen yelken göğüs olgusunda noninvaziv mekanik ventilasyon uygulaması(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2008) Onat, Serdar; Avcı, Alper; Ülkü, Refik; Özçelik, CemalTrafik kazasına maruz kalan 75 yaş-bayan hasta fakültemiz acil servisine nefes darlığı ve göğüs ağrısı şikayetleri ile kaza sonrası 2. saat’te başvurmuştur. Fizik muayene ve radyolojik olarak değerlendirilen hastaya bilateral multipl kosta fraktürü, sol klavikula fraktürü, ve sol göğüs duvarında paradoks solunum hareketi görülerek yelken göğüs tanısı kondu. Göğüs Cerrahisi yoğun bakım ünitesine yatırılan hastanın kan oksijen saturasyonunda (sO2) düşme ve kan karbondioksit parsiyel basıncında (pCO2) yükselme olması üzerine hastaya maske ile Non-İnvaziv mekanik ventilasyon (NIMV) desteği başlandı ve hastaya ventilasyon desteğinde başarı sağlandı. Bu çalışma ile mekanik ventilasyon desteğine ihtiyaç duyan toraks travmalı olgularda NIMV ‘un başarı ile uygulanabilineceğini ve endotrakeal invaziv mekanik ventilasyona alternatif olabileceğini göstermek istedik.Öğe Nohl-Oser type tracheobronchoplastic procedure in the treatment of advanced carcinoma of the right upper lobe(2004) Özçelik, Cemal; Onat, SerdarTwo male patients were admitted with right upper lobe tumor. In both cases, standard upper lobectomy or sleeve lobectomy was not applicable because of the invasion of lateral wall of the lower trachea. The standard surgical option was tracheal sleeve pneumonectomy. Avoidance of pneumonectomy could be achieved by Nohl-Oser tracheobronchoplasty. Both patients had smooth postoperative course. We present these cases because of rarity and to emphasize the alternative techniques. The surgeon should be aware of the possibility of an alternative technique.Öğe Penetran kalp yaralanmaları(1999) Özçelik, Cemal; Eren, Nesimi; Eren, Şevval; Balcı, Akın E.; Çakır, Ömer1977 - 1999 yılları arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Klinğinde penetran klap yaralanması nedeniyle opere edilen 27 olgu retrospektif olarak incelendi. Yaş ortalaması 22.3 (en genç 5-en yaşlı 37) olan olguların tümü erkekti. Olgularımızın 23'ü kesici delici aletle, 4'ü ateşli silahlı yaralanmıştı. Cerrahi girişim 21 olguda sol, 5 olguda sağ anterolateral torakotomi ve 1 olguda ise median sternotomi ile yapılmıştır. Yaralanma yeri 15 (%55.5) olguda sağ ventrikül, 8 (29.6) olguda sol ventrikül, 3 (%11.1) olguda sağ atrium ve 1 (%3.7) olguda ise sol atrium olarak tespit edildi. İlave patoloji olarak 7 olguda akciğer yaralanması, 1 olguda vena kava inferior, duktus torasikus ve özofagus yaralanması, 1 olguda karaciğer yaralanması, 2 olguda sağ İMA yaralanması, 1 olguda sol frenik sinir yaralanması ve 1 olguda medulla spinalis yaralanması tespit edildi. Tüm hastalara acil cerrahi girişim uygulandı. Kardiyak yaralanma en çok primer sütürle tamir edildi. 5 olgu ile hastane mortalitesi %18.5 olarak tespit edildi. (Pulmoner emboli, beyin ölümü, kadiojenik şok). Hızlı ulaşım, uygun resüssitasyon ve acil torakotomi penetran kalp yaralanması olan hastaların hayatta kalma oranlarını artıracaktır.Öğe Penetran kalp yaralanmalı olgularımızın analizi(2001) Ülkü, Refik; Özçelik, Cemal; Balcı, Akın; Eren, M. Nesimi; Eren, ŞevvalDicle Üniversitesi Göğüs Kalp Damar Cerrahisi ABD' da Ocak-1995 ile Ağustos-2000 tarihleri arasında 29 penetran kalp yaralanmalı hastaya müdahale edildi. Olguların hepsi erkek olup, en küçük olgu 12, en büyük olgu 45yaşında olup, yaş ortalaması 22.6 idi. Olguların 28'i kesici delici alet yaralanmasına, 1'i ateşli silah yaralanmasına bağlı gelişmişti. Tüm olgulara acil koşullarda cerrahi girişim uygulandı. 28 olgumuza anterolateral torakotomi, 1 olgumuza bilateral anterolateral torakotomi yapıldı. Sağ ventrikül en çok yaralanan kalp bölgesiydi. Ek olarak batın içi yaralanması olan 4 olgumuza laparatomi yapıldı. 2'si preoperatif kardiak arrest geçirip daha sonra öpere edilen, toplam 5 hastamız kaybedildi. Mortalite (% 17.2). Postoperatif morbiditemiz 5 olgu ile (atelektazi, hemoraji, ampiyem olarak) % 17.24 olarak saptandı. Penetran yaralanmaların çoğunun kesici delici alet yaralanması olması nedeni ile kısa sürede acil servise ulaştırılan ve erken tanı konulan hastalarda yapılan operasyonun mortaliteyi azaltacağı inancındayız.Öğe Pleomorfik karsinom: Nadir akciğer kanseri olgusu(2008) Özçelik, Cemal; Avcı, Alper; Onat, Serdar; Kılınç, NihalPleomorfik Karsinomu; nadir bir epitelial tümördür. Tümör içerisinde iğsi(spindle) ve dev(giant) hücrelerin bir arada bulunması durumudur. Tanı için histokimyasal inceleme, hücre bloklaması gerekir. Dünya sağlık örgütünün akciğer kanseri sınıflandırmasına 1999 yılında yeni bir pediküler tip olarak girmiştir. Nadir görülmesi, ileri yaş, erkek cinsiyet hakimiyeti, genelde üst lob tutması, tanı anında en geniş çapının 7cm‘den büyük olması, kötü prognozu tipik klinik özellikleridir. Kliniğimizde sol AC alt lob kitlesi nedeniyle pnömonektomi uygulanan, kitle patlojisi pleomorfik karsinom gelen 63 yaş erkek hastamızı sunmaktayız.Öğe Primary epithelioid angiosarcoma of the lung presenting as pulmonary hemorrhage(Asia Publishing Exchange Pte Ltd, 2006) Özçelik, Cemal; Onat, Serdar; Yaldız, Mehmet; Özçelik, ZerrinPulmonary angiosarcomas are usually secondary tumors, and only a few primary cases have been reported. We report a unique case of epithelioid angiosarcoma presenting as a solitary mass in the right upper lobe with pulmonary hemorrhage. Because of its epithelioid histology, this tumor may resemble a carcinoma or a variety of vascular lesions with epithelioid endothelial cells. Therefore, the diagnosis of epithelioid angiosarcoma should be based on immunohistochemical staining.Öğe Rezeksiyon sonrası pulmoner fonksiyonun perfüzyon sintigrafisiyle tahmini(2000) Balcı, Akın Eraslan; Özçelik, Cemal; Balcı, Ansal Tansel; Ülkü, Refik; Eren, Tahir ŞevvalAkciğer rezeksiyonu sonrası FEV1 < 1 L/s olduğunda, postoperatif pulmoner komplikasyon ve ölüm oranı artmaktadır. Postoperatif akciğer fonksiyonunu tahmin etmek için, rezeksiyon yapılan 29 hastada ameliyattan önce ve sonra solunum fonksiyon testleri ve perfüzyon sintigrafisi çalışıldı. Sintigrafiyle tahmin edilen postoperatif FEV1 ile ölçülen postoperatif FEV1 değeri arasında fark yoktu (p = 0.5413). Çıkarılan akciğer kısmının perfüzyon miktarıyla, operasyonun neden olduğu FEV1 azalması arasında korelasyon vardı (r = 0.5158 ve p < 0.05). Perfüzyon sintigrafisi postoperatif akciğer fonksiyonun tahmin etmede güvenle uygulanabilir.Öğe Right-sided Bochdalek hernia in an adult: A case report(2011) Özçelik, Cemal; Onat, Serdar; Ülkü, Refik; Avcı, AlperBochdalek doğuştan sağ diyafram hernisi yetişkinlerde nadir görülmektedir. Bunların da büyük çoğunluğu asemptomatiktir. Bu yazıda karın ağrısı ve nefes darlığı yakınmaları ile başvuran 21 yaşındaki bir erkek hastadaki sağ taraflı Bochdalek hernisi olgusu sunuldu. Olgunun göğüs grafisinde sağ taraflı diyafram hernisine işaret eden özellikler görüldü. Bu tanı bilgisayarlı tomografi ile doğrulandı. Sağ posterolateral torakotomi uygulandı ve kolon ile sağ böbreğin herniye olduğu 10 cm'lik bir posterolateral diyafragmatik defekt saptandı. Ameliyat sırasında kolon ve sağ böbrek peritoneal boşluğa indirildi ve diyafragmatik defekt emilmeyen dikişler ile onarıldı. Hastanın iyileşme sürecinde sorun yaşanmadı. Hastanın altıncı ay kontrolünde sağlıklı olduğu saptandı.Öğe Spontaneous hemopneumothorax: experience with early surgical management of two clinics(Sivas Cumhuriyet University, 2019) Avcı, Alper; Onat, Serdar; Ülkü, Refik; Özçelik, CemalObjective: SHP is an uncommon clinical disorder that is potentially life threatening due to rapid lung collapse and blodd loss into pleural cavity. . Early surgical internention for SHP is a life saving procedure, and avoids complications such as atelectasis, restrictive lung disorders, infection of residual hematoma and reduce the incidence of delayed surgical exploration and decortication. We herein report a retrospective study in order to evaluate our demographic records, intraoperative findings, surgical methods and clinical experience of early surgery.Method: We initially included all patients with primary spontaneous pneumothorax attending the clinics of Dicle University Faculty of Medicine, Diyarbakir, Turkey and Cukurova UniversityFaculty of Medicine, Adana, Turkey. From June 2003 and December 2018, a total of 802 patients were diagnosed as spontaneous pneumothorax. After thoracocentesis, twenty four of them were diagnosed with SHP of whom sixteen underwent an prompt thoracotomy or VATS. We retrospectively collected demographic characteristics, clinical presentations, admitting time intervals, initial chest tube drainage, surgical strategies, intraoperative findings and medical history for all SHP patients.Results: Female / Male ratio was 1/23. Ranging in age from 16 to 54 years (mean age, 25,6 years). Five patients were underwent urgent operation because of hypovolemic shock and amount of blood drainage. Other 11 patients were underwent operation within 24 hours. Ten patients underwent thoracotomy, and 6 underwent VATS. Remain 8 patients were treated with tube thoracostomy. During the operations, source of hemorrhage was detected; apical abberant vessel in 7 patients, torn of parietal pleura in 6 patients and ruptured vascularized bullae/lung parenchyma in 3 patients. No recurrence of SHP occured with these 24 patients during the follow-up period. Conclusions: Early surgery should be performed in patients who are hemodynamically unstable or continuous bleeding from pleural drain. Both, VATS and minithoracotomy are appropriate tecniques for surgery.Öğe Surgical correction of postpneumonectomy syndrome by intrapleural expandable prosthesis in a child(2004) Özçelik, Cemal; Onat, Serdar; Aşkar, İbrahim; Topal, EnderWe report a case of postpneumonectomy syndrome in a 10-year-old boy operated on for right-sided destroyed lung 1 year previously. The treatment involved the insertion of saline-filled expandable prosthesis in the postpneumonectomy cavity. A favorable outcome was observed. We think that an intrapleural inflatable prosthesis has several advantages for postpneumonectomy syndrome seen in childhood.Öğe Toraks travmaları (10 yıllık deneyim)(2000) Balcı, Akın Eraslan; Eren, M. Nesimi; Eren, Tahir Şevval; Doblan, Mehmet; Özçelik, Cemal; Ülkü, RefikAmaç: Toraks travmalarını içeren geniş bir serinin sonuçlarını incelemek. Yöntem: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği'nde 1989 1998 yılları arasında toraks travmalı 1642 olgu retrospektif olarak incelendi. Olguların bir kısmı Yaralanma Ağırlık Skoru (YAS) ve akciğer perfüzyon ve ventilasyon sintigrafileriyle izlendi. Sonuçlar: Toplam 1642 hastadan 917'si (% 56) künt, 725'i (% 44) penetran yaralanmaydı. Yandaş yaralanma 432 hastada vardı (% 26.3). Morbidite oranı 515 hastayla % 31.4 ve en sık morbidite nedeni intratorasik hematomdu. Hastaların 1509'una (% 92) konservatif tedavi verildi, 133'üne torakotomi yapıldı (% 8.1). Torakotomilerin 56'sı acil (% 3.4), 77si (% 4.7) geç torakotomiydi. Mortalite %7 (116/1642) olup, künt travma grubunda % 9.5 (87/917), penetran travma grubunda % 4 (29/725) bulundu. YAS 25'in üzerinde olanlarda ve künt travmalarda mortalite daha yüksekti. En sık mortalite nedeni Erişkinin Sıkıntılı Solunum Sendromuydu. Torakotomi mortalitesi % 25.5 (34/133) idi ve bunun % 15 (20 hasta)'ini acil, % 10.5 (14 hasta)'ini geç torakotomi oluşturmaktaydı. Torakotomi yapılmayan grubun mortalitesi % 5.1 (78/1509) idi. Hafif travma olgularında ventilasyon/perfüzyon bozulmuştu ve ortalama düzelme süresi 7-10 gündü.Öğe Tracheobronchial foreign body aspirations in children: A retrospective analysis of 980 patients(Lippincott Williams and Wilkins, 1998) İnci, İlhan; Özçelik, Cemal; Ülkü, Refik; Taş, Selçuk; Eren, Nesimi; Özgen, GökalpBetween January 1987 and May 1997, hospital records of 980 children (587 boys and 393 girls) ?s 15 years old referred to our clinic for suspected airway foreign body aspiration were reviewed. Rigid bronchoscopy was performed for all patients. Foreign bodies were successfully removed in 918 (93.7%) patients; 740 (75.5%) presented with a definite history of foreign body aspiration and 178 (18.2%) did not. In 62 patients (6.3%), bronchoscopy was negative. Watermelon seeds, found in 364 (39%) patients, were the most common foreign bodies. The average length of hospital stay for those who were admitted within 24 hours of the aspiration was <1 day (20 hours); however, for those who admitted >24 hours after the aspiration event, average length of stay was 3.1 days (p <0.001). Open surgical procedures were required for 17 (1.7%) patients; tracheostomy through the ventilating bronchoscope for 5, Iobectomy for 2, and bronchotomy for 10. Bronchial rupture related to bronchoscopy occurred in 3 patients; 2 died postoperatively. The overall mortality rate was 0.8%. We conclude that parental education is mandatory for decreasing the incidence of airway foreign body aspirations. Our negative bronchoscopy rate (6.3%) is not high compared to other reports and even higher rates may be needed to prevent missed foreign body aspiration and its consequent complications. Expert anesthesia is essential and bronchoscopy should be performed by an experienced staff, if a lower incidence of complications and better results are to be expected.Öğe Trakea ve özefagusun ateşli silah ile eşzamanlı yaralanmaları(1998) Özçelik, Cemal; Eren, Nesimi; İnci, İlhan; Özgen, Gökalp; Ülkü, RefikEş zamanlı trakea ve özefagııs yaralanması olan olgular trakeoözefagealfıstiil, özefagııs kaçağı, pnömoni ve mediastinel abse gibi majör komplikasyonlann gelişebileceği risk altında olan olgulardır. Ocak 1980 Mayıs 1997 tarihleri arasında kliniğimizde 23 trakeobronşial yaralanma olgusu tedavi edilmiştir. Bu olguların Tsinde (%30.4) eş zamanlı trakea ve servikal özefagııs yaralanması vardı. Tüm olgularda etken ateşli silah yaralanması idi. Özefagııs yaralanması tanısı 5 olguda özefagografı, 2 olguda ise cerrahi eksplorasyon sırasında kondu. Olguların yaralanma ile cerrahi tedavileri arasında geçen süre ortalama 30 saat (6 saat ile 48 saat arası) idi. Olguların tümüne oblik servikal insizyon (anterior sternokleidomastoid insizyon) ile yaklaşıldı. Özefagııs yaralanması için 3 olguda sadece drenaj, 3 olguda iki tabaka primer onarım ve drenaj ve l olguda ise servikal T-ti'ıp özefagostomi + totale yakın servikal özefageal ekskliizyon uygulandı. Trakea onarımı tek tek, tek tabaka olarak polypropylene veya polyglycolic acid sütür kullanılarak yapıldı. Tüm olgulara geniş spektrumlu antibiotik verildi. Eşlik eden yaralanmalar pnömotoraks (n=3), heınotoraks (n—2), hemopnömotoraks (n=2), larinks (n=i) ve n.laryngeus inferior (n=l) idi.Larinks yaralanması olan olguya yaygın hasar nedeniyle kalıcı trakeostoıni yapıldı. Postoperatif servikal özefageal kaçak (n — l j, trakeoözefageal fıstiil (n = l), özefageal stenoz (n=l) ve pnömoni (n = 1) serimizdeki komplikasyonları oluşturdu. Serimizde mortalite oranı %42.8 (3 olgu) Air. Bu üç olguyu sepsis nedeniyle kaybettik. Tüm seri için hastane kalış süresi 5 ile 99 gün arasında olup ortalama 36.8 gün idi. Komplikasyon sayısı trakea ve özefagııs yaralanmalarının erken tanı ve tedavileri ile azaltılabilir. Özellikle trakeal onarımın tehlikeye atılmaması ve trakeoözefageal fıstül gelişimini önlemek için her iki yaralanmanın onarımı bittikten sonra yaralanma zamanı ve cerrahi onarım arasındaki geçen süreye bakılmaksızın canlı bir doku flebi, sternokleidomastoid adele ilk seçenek olmak üzere konulmalıdır.Öğe Trakeobronşiyal yabancı cisimlerin bronkoskopik olarak çıkartılması(2004) Onat, Serdar; Eren, Şevval; Ülkü, Refik; Özçelik, Cemal; Eren, M. NesimiBu çalışmadaki amacımız, aspirasyon şüphesi ile başvuran ve/veya yabancı cisim aspirasyonu kesin tanısı almış hastaların tedavisinde bronkoskopinin önemini vurgulamaktır. Ocak 1997 ile Haziran 2003 tarihleri arasında yabancı cisim aspiras-yonu şüphesi ve tanısı ile kliniğimize başvuran hastaların kayıtları retrospektif olarak incelendi. Olgular yaş, cinsiyet, yabancı cismin çıkarıldığı bronş bölgesi, yabancı cismin türü, hastaneye başvuru zamanı, uygulanan operasyonlar dikkate alınarak değerlendirildi, ikiyüzseksenyedi olguda 299 bronkoskopi yapıldı. Olguların %59.9'u erkek, %40.1 'i kadın idi. En küçük olgu 1.5 en büyük olgu 57 yaşında, ortalama yaş sekiz yıl olarak saptandı. Olgularımızın %92.3 (265)'ünü pediatrik yaş grubundaki hastalar oluşturuyordu. Ikiyüzkırk (%83.6) olguda yabancı cisimler bronkoskopla (237 rijit bronkoskop, üç fiberoptik bronkoskop) çıkarıldı. Altı olguda torakotomi + bronkotomi yapıldı. Sağ bronşiyal ağaçtan 142 (%58) yabancı cisim, sol bronşiyal ağaçtan 57 (%23), bilateral 6 (%2) ve trakeadan 41 (%17) yabancı cisim çıkarıldı. En sık çıkarılan yabancı cisim çekirdek idi. Bronkoskopi sonrası yedi hastada bronkospazm, 2 (%3.1) hastada pnömotoraks gelişti. Kalıcı bronkospazm gelişen 1 (%0.3) hasta kaybedildi. Genel anestezi altında rijit bronkoskopi yardımıyla yabancı cisimlerin çıkarılması etkili bir yöntemdir. Rijit bronkoskopi ile çıkartılamayan yabancı cisimlerde cerrahi müdahale uygun bir seçenektir.Öğe Travmatik arterio-venöz fistüller(2001) Çakır, Ömer; Özçelik, Cemal; Eren, Şevval; Eren, Nesimi; Balcı, Akın E.Kliniğimizde 1976-2000 yılları arasında toplam 33 hasta travmatik arterio-venöz fistül (AVF) sebebiyle ameliyat edilmiştir. Hastaların 30 (%91)'u erkek, 3 (%9)'ü kadın, yaş ortalaması ise 28 (10-60) idi. Etiyolojide olguların 24'ü (%73) ateşli silahla, 8'i (%24) kesici delici aletle yaralanma, 1'i (%3) ise künt travma idi. AVF'lerin sıklık sırasına göre lokalizasyonu ise; femoral arter 10 (%31), popliteal arter 6 (%18), a. karotis communis 6 (%18) ve tibial arterler 4 (%12) olgu şeklindeydi. AVF'lerin çoğunluğuna (%88) travmadan sonra 1 yıl içinde tanı konulmuştur. En sık rastlanan bulgu üfürüm (%100)'dü, onu tril (%91) ve pulsatil kitle (%52) takip etmekteydi. Arteryel injuri en sık uç uca anastomoz ve otojen greft interpozisyonu ile tedavi edilmiş, venler ise en sık lateral sutur ve otojen greft interpozisyonu ile tedavi edilmiştir.