Yazar "Çelik, Sercan Bulut" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Çalışanlarının Anne Sütü ve Emzirme Danışmanlığı Konusundaki Farkındalıklarının ve Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi(2019) Çelik, Sercan Bulut; Bucaktepe, P. Gamze Erten; Çelik, FatımaAmaç: Anne sütü, bebeklerin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için elzem, besleyiciliği yüksek, immünolojik özellikleri bakımından eşsiz bir besindir. Emzirmeyi desteklemek amacıyla Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmeleri tavsiye edilmekte ve “tam emzirmenin” sağlanması gerektiği belirtilmektedir. Kanıta dayalı rehberler, emzirmeyi desteklemek amacıyla uygulamalı eğitimler önermektedir. Bu yüzden emzirme danışmanlığı, birinci basamak sağlık çalışanlarının en önemli görevlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmadaki amacımız, aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının, anne sütü ve emzirme danışmanlığı konusundaki farkındalık ve bilgi düzeylerini değerlendirmek ve etkileyen faktörleri incelemektir. Materyal ve Metot: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki çalışma Batman ilindeki 220 Aile Hekimi ve Aile Sağlığı Çalışanı’na uygulanmıştır. Veri toplama aracının ilk bölümünde sosyodemografik özellikler sorgulanmıştır. İkinci kısım ise TC Sağlık Bakanlığı’nın ‘Doğum Hizmeti Veren Tüm Kurumlar İçin Başarılı Emzirmede 11 Adım’ önerisinden yola çıkılarak hazırlanmış, katılımcıların konu hakkındaki farkındalık ve bilgi düzeylerini ölçmeye yönelik 5’li likert tipinde oluşturulmuş 26 sorudur. Bu anketten en az 26, en fazla 130 puan alınabilmektedir. Verilerin istatistiksel analizleri için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 18.0 kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların %55’i (n=121) kadındı; %48.2’sini (n=106) hekimler oluşturmaktaydı; yaş ortalamaları 33.8±6.8 yıldı. Anne sütü ve emzirme danışmanlığı konusunda 183 kişi (%83.2) eğitim almıştı. Meslekteki hizmet yılları 10.0±6.0; aile hekimliğindeki hizmet süreleri ise 5.3±3.2 yıldı. Anketten alınan puan ortalamaları 109.2±8.7 (minimum 88, maksimum 130) idi. Katılımcıların %70.5’i (n=155) 104 ve üstü (oldukça iyi) puan almıştır. Anne sütü ve emzirme danışmanlığı konusunda kadın çalışanların erkek çalışanlardan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha fazla bilgiye sahip olduğu tespit edilmiştir (p=0.001). Medeni durum (p=0.326), çalışılan yer (p=0.164), hekim olup olmama (p=0.190), eğitim durumu (p=0.062), bu konuda eğitim almış olma (p=0.927) ile anne sütü ve emzirme danışmanlığı konusunda bilgi sahibi olma arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır. Aile hekimliğinde çalışma süresi ile anne sütü ve emzirme danışmanlığı konusundaki bilgi düzeyi arasında zayıf ancak anlamlı bir korelasyon tespit edilmiştir (r=0.145, p=0.032). Sonuç: Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının anne sütü ve emzirme danışmanlığı konusundaki bilgi düzeyleri iyidir. Bu düzeyin korunması ve çok daha iyi bir seviyeye çıkarılması için eğitimlerin belli aralıklarla tekrarlanması, erkek çalışanların farkındalığının artırılması, emzirme oranlarının sürekli kontrol edilmesi gerekmektedir. Ayrıca annelerin konu hakkındaki bilgi düzeylerinin tespit edilip sonraki adımların buna göre atılması büyük önem arz etmektedir.Öğe Analysis of some measurement parameters that may predict the risk of developing obesity: a clinical study(2023) Çelik, Sercan Bulut; Bucaktepe, Pakize Gamze Erten; Batur, Ülkü Bulut; Bulut, İbrahim UmudAim: Obesity is a severe and chronic disease, which is currently increasing rapidly. The aim of this study was to reveal some parameters that can predict the risk of obesity and to create a new scale using these parameters.Material and Method: The demographic information of the study subjects was recorded, together with the anthropometric measurements of Body Mass Index (BMI), blood pressure, height, body weight, waist circumference, and hip circumference were recorded.Results: Evaluation was made of 74 subjects, comprising 11 (14.9%) females and 63 (85.1%) males with a median age of 34 years (24-45). Mean body weight was measured as 77.3±12.46 kg, height as 174.3±8.86 cm, waist circumference as 84 (66-103) cm, hip circumference as 97 (83-121) cm, and BMI as 25.4±3.21 kg/m2. It was seen that the risk of developing obesity could increase when age and duration of work increased, with an increased frequency of eating outside the home, in the absence of regular exercise, and when the waist and hip circumference values increased. Regression analysis showed that body weight, waist, and hip circumference measurement values could be used to predict the obesity development risk. Finally, a valid and reliable scale called OBEZRISK was created that would easily predict the risk of obesity development in individuals.Conclusion: The study results showed that body weight, waist, and hip circumference measurement values could be used to predict the risk of obesity development in individuals. It was also concluded that the OBEZRISK scale could be used to predict the risk of developing obesity.Öğe Çocuklarda Ve Adolesanlarda Obezite(Selen Medya Yayıncılık Tanıtım ve Organizasyon Hizmetleri, 2020) Çelik, Sercan Bulut; Bucaktepe, Gamze ErtenObezite, aşırı vücut yağlanması ile karakterize bir hastalıktır. Son yıllarda çocuk ve adolesanlarda obezite prevalansı da artış göstermektedir. Günümüzde büyük bir halk sağlığı sorunu haline gelen obezitenin, çocukluk döneminden itibaren kontrol altına alınması gerekmektedir. Temel önleme yöntemi, çocukla birlikte aileyi eğitmenin yanısıra, çocukluktan yetişkinliğe kadar uygun diyet ve egzersizin içinde bulunduğu yaşam tarzını düzenlemektir.Öğe Exploring health literacy and associated factors among individuals registered in family health centers in Batman province(MediHealth Academy Yayıncılık, 2023) Çelik, Sercan Bulut; Bucaktepe, Pakize Gamze ErtenIntroduction: Health literacy is often defined as one’s capacity to obtain, interpret, and understand basic health information and services to preserve, improve, or recover their health and their ability to make the right choices regarding their health. In this study, we attempted to explore health literacy and associated factors among individuals registered in primary health centers. Materials and Methods: We carried out this cross-sectional study with individuals registered infamily health centers in Batman province between October 2018 and March 2019. After obtaining ethical approval from the relevant ethics committee, we collected the data from the participants with a sociodemographic information form and the Turkish version of the European Health Literacy Survey Questionnaire (HLS-EU-Q). Findings: Our findings revealed that 62.3% (n = 301) of the participants were females, 52.0% (n= 251) held an undergraduate or higher degree, and 17.6% (n = 85) had a high monthly income.The mean age of the participants was found to be 33.1±11.8 years (18-78 years), and 62.1% (n =300) were younger than 35 years. We discovered that the younger participants (p = 0.003), thosewith higher educational attainment (p = 0.001), and those without chronic disease (p = 0.005)had significantly greater health literacy. Given gender and other sociodemographic characteristics demonstrating significant relationships with health literacy, our logistic regression findings also showed that income level, perceived socioeconomic and health status, and reading enjoyment had significant impacts on the participants’ sufficient/excellent health literacy level. Conclusion: Thus, the results of this research and prospective studies would further facilitate developing policies for boosting health literacy to protect public health and to alleviate inequalities in accessing healthcare services.Öğe Healthcare professionals' beliefs regarding influenza vaccination: What has COVID-19 changed?(Wolters Kluwer Medknow Publications, 2023) Akgül, Fethiye; Çelik, Sercan Bulut; Atabey, Pınar; Bucaktepe, Pakize Gamze ErtenBackground: Influenza poses a potential public health threat among healthcare professionals since an infected healthcare professional can spread the virus to patients at higher risk as well as his/her own family members and colleagues. Annual influenza vaccination is the most effective way to protect HCPs. Aim: This study was conducted to determine whether demand for and beliefs about influenza vaccination have changed among healthcare professionals in the COVID-19 era and the factors that might have influenced them in the early phase of the pandemic when COVID-19 vaccines were eagerly awaited. Patients and Methods: This observational descriptive study was conducted between November 16, and December 15, 2020. A total of 317 healthcare professionals completed an online survey. Bivariate analysis and binary logistic regression analysis were performed. Results: Nineteen (6.0%) healthcare professionals were regularly vaccinated against influenza every year, and 199 (62.8%) had never been vaccinated. During the 2019-2020 season, 30 (9.5%) participants had been vaccinated and the proportion desiring to be vaccinated against influenza during the 2020-2021 season was 49.8% (n = 158). The results revealed that those with chronic diseases, those who believed they had adequate information about influenza vaccination and those who believed healthcare professionals should be vaccinated against influenza regularly every year, respectively, had 3.5 times, 4.7 times, and 11 times higher vaccination rates. Conclusion: Although the proportion of healthcare professionals with the intention to be vaccinated for influenza increased with the COVID-19 pandemic, it is still not high enough. Influenza vaccination rates should be promoted by in-service training programs.Öğe Job satisfaction in primary care after the health reform in a province of Turkey(Verduci Publisher, 2022) Bucaktepe, Pakize Gamze Erten; Çelik, Sercan Bulut; Çelik, FatimaOBJECTIVE: Health care reform, which started to be restructured after the Alma Ata Declaration, positively contributed to the development of primary health care administrations around the world. In Turkey, the Ministry of Health launched a "Health Transformation Program" by initiating the "Family Medicine Model" that influenced the working conditions and job satisfaction of primary health care workers (PHCWs). In this cross-sectional study, we evaluated job satisfaction levels of PHCWs and the factors affecting these levels a decade after the introduction of the health care reform in a province of Turkey. PATIENTS AND METHODS: A total of 223 PHCWs participated in the study and completed a structured questionnaire that probed their views regarding their jobs and working conditions. Additionally, the short version of the Minnesota Satisfaction Questionnaire (MSQ) was administered to each participant. Participants were also asked to indicate whether they had any intention to quit their job, whether they liked their profession and workplace, and whether they were satisfied with their job. Bivariate analysis and binary logistic regression analysis were performed to determine predictors of job satisfaction. RESULTS: PHCWs were found to be generally dissatisfied with their working conditions and they declared that they were not sufficiently qualified to work in primary care. Their overall satisfaction was found to be moderate (3.21 +/- 0.67 out of 5) and the most important predictor for job satisfaction was found to be "Liking the workplace" (OR=3.07; 95% CI=1.46-6.45). CONCLUSIONS: The results indicated that environmental factors for job-related issues need to be examined more intensively for future planning and policy making in primary care.Öğe Obezite geliştirme riskini öngörebilecek bazı ölçüm parametrelerinin analizi: klinik bir çalışma(MediHealth Academy Yayıncılık, 2023) Çelik, Sercan Bulut; Bucaktepe, Pakize Gamze Erten; Batur, Ülkü Bulut; Bulut, İbrahim UmudAmaç: Obezite günümüzde hızla artan ciddi ve kronik bir hastalıktır. Bu çalışma, obezite riskini öngörebilecek bazı parametreleri ortaya çıkarmayı ve bu parametreleri kullanarak yeni bir ölçek oluşturmayı amaçlamıştır. Gereçler: Demografik bilgilerin anket kapsamında kayıt altına alınmasının yanı sıra “Beden Kitle İndeksi” (VKİ), kan basıncı, boy, vücut ağırlığı, bel çevresi ve kalça çevresinden oluşan antropometrik ölçümler kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen katılımcıların 11'i (%14,9) kadın, 63'ü (%85,1) erkekti. Katılımcıların ortanca yaşı 34 (24-45), ortalama vücut ağırlığı 77,3 ±12,46 kg; boy 174,3 ±8,86 cm, bel çevresi 84 (66-103) cm, kalça çevresi 97 (83-121) cm ve VKİ 25,4 ±3,21 kg/m2 idi. Egzersiz yapma alışkanlığının olmadığı durumlarda, ev dışında yemek yeme alışkanlığının artması, bel ve kalça çevresi değerlerinin artması, yaş ve çalışma süresinin artması durumunda obeziteye yakalanma riskinin de artabileceği görüldü. Regresyon analizi, obezite gelişme riskini tahmin etmek için vücut ağırlığı, bel ve kalça çevresi ölçüm değerlerinin kullanılabileceğini göstermiştir. Son olarak, insanlarda obezite gelişme riskini kolayca tahmin edebilecek, OBEZRISK adlı geçerli ve güvenilir bir ölçek oluşturulmuştur. Sonuç: Bu çalışma, bireylerde obezite gelişme riskini tahmin etmede vücut ağırlığı, bel ve kalça çevresi ölçüm değerlerinin kullanılabileceğini göstermiştir. Ayrıca OBEZRISK ölçeğinin obezite gelişme riskini tahmin etmede kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.Öğe Sağlık çalışanlarının çocuklarında depresif belirti sıklığı(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2015) Bucaktepe, Pakize Gamze Erten; Çelik, Sercan Bulut; Tekeli, Aysun; Öztekin, Coşkun; Çelepkolu, Tahsin; Demir, Vasfiye; Değirmen, ElifAmaç: Bu araştırmada, oldukça ağır ve stresli koşullarda çalışan sağlık personellerinin çocuklarında depresif belirti sıklığı ve sosyodemografik özelliklerle ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki çalışmamız 15 Haziran-17 Temmuz 2014 tarihleri arasında Batman ilinde gerçekleştirilmiş, 6-17 yaş grubunda çocuğu olan, çalışmaya katılmayı kabul eden ve anketleri tam olarak dolduran 106 sağlık personelinin verileri değerlendirilmiştir. Katılımcılar, sosyodemografik veri formunu ve çocukları ile birlikte de çocuk depresyon ölçeğini (ÇDÖ) doldurmuşlardır. Veriler istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Depresyon ölçeği skorları çocukların biri hariç hepsinde 19 ve üstü olarak tespit edilmiştir (%99,1). Çocukların depresyon ölçek skorları ile ebeveynlerin çalıştıkları birim (r=0,050, p=0,621), nöbet tutma durumları (r=0,178, p=0,071), depresyon öyküleri (r=0,100, p=0,315), ailelerin çocuk sayıları (r=0,001, p=0,994), çocukta kronik hastalık varlığı (r=0,138, p=0,162) arasında korelasyon saptanmamıştır. Kadın sağlık çalışanlarının çocuklarının ortalama ölçek skoru daha yüksek olarak tespit edilmiştir (p=0,027). Sonuç: Sağlık çalışanı çocuklarında skorların yüksek olması oldukça düşündürücüdür ve nedenin multifaktöriyel olabileceği unutulmamalıdır. Bu konuda taramalar yapılarak önlemler almak gerekmektedir