Yazar "Çaçan, Mehmet Akif" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Karpal tünel sendromlu hastalarda mini açık yaklaşım sonuçlarımız(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2015) Yıldırım, Azad; Kapukaya, Ahmet; Yiğit, Şehmus; Atiç, Ramazan; Mertsoy, Yılmaz; Çaçan, Mehmet AkifAmaç: Bu çalışmamızda Karpal tünel sendromu (KTS) nedeniyle mini açık yöntemle cerrahi gevşetme uyguladığımız hastaların sonuçlarını ve cerrahi tekniği değerlendirmeyi amaçladık. Yöntemler: KTS nedeni ile 2009- 2013 tarihleri arasında mini açık cerrahi tedavi uygulanıp sonrasında ulaşılabilen 42 hastanın 50 el bileği geriye dönük olarak incelendi. Cerrahi sonrası hastalar ortalama 47.4 ay izlendi. Hastaların 26 ınde sağ elde, 10 unda sol elde, yedisinde her iki elde KTS saptandı. Ameliyat öncesi hastaların 27’sinde ileri, 21’ inde orta, ikisinde hafif KTS ile uyumlu elektromiyografik bulgular saptandı. Bulgular: Ameliyat sonrası hiçbir hastada skar dokusu üzerinde hassasiyet görülmezken, hiçbir hastamıza ikinci bir operasyon uygulamadık. Hiçbir hastada ameliyat esnasında nörovasküler hasar olmadı. Ameliyat sonrası hastalar ortalama 10. günde [dağılım 7-15 gün] günlük aktivitelerine geri döndüler. İzlemlerinde hastalara rutin olarak EMG istemi yapılmadı. Hastalar klinik olarak takip edildiler. Sonuçlar: Pillar üstü mini insizyon ile yaptığımız cerrahi işlemin diğer tekniklere göre avantajı, pillar bölge ağrısının ve skar hassasiyetinin az olması, işe dönüş süresi kısalığı ve tekniğin etkili, ucuz ve kolay uygulanabilir olmasıdır.Öğe Management of open fractures using a noncontact locking plate as an internal fixator(Medknow Publications, 2017) Yıldırım, Azad; Kapukaya, Ahmet; Mertsoy, Yılmaz; Yiǧit, Şehmus; Çaçan, Mehmet Akif; Atiç, RamazanBackground: The treatment of open fractures leads to major problems which may be due to various reasons. It mainly causes soft tissue problems due to the absorption of a large amount of energy by the soft tissues and bone tissues. Although some recent treatment protocols have eliminated many problems regarding delayed soft tissue closure, it still remains a big challange. This study uses a method called the internal fixator technique with noncontact locking plate (NC-LP) which involves the use of a combination of advantages of open and closed fixation techniques. Materials and Methods: 42 patients (32 men and 10 women) having a mean age of 34.11 years (range 17-56 years) with open fractures operated using internal fixator technique between 2007 and 2012 were included in this study. A retrospective chart review was conducted to record the following: age, gender, anatomic region of fractures, fracture etiology, classification of open fractures by Gustilo-Anderson and AO classification, surgeries, length of hospitalization, location and pattern of fracture, length of followup, and complications. Results: The fractures were caused by traffic accidents, shotgun injuries, falls from heights, and industrial crush injuries. Based on the Gustilo-Anderson classification, 31 fractures were Type III and 11 were Type II, where 23 were localized in the tibia and 19 in the femur. Patients delay for a mean of 13.5 h (range 6-24 h) for operation and the mean followup interval was 27.8 months (range 16-44 months). The mean union time was 19.7 weeks (range 16-29 weeks). One patient had delayed union and implant failure, one patient had osteomyelitis, five suffered from surface skin necrosis, and one patient had an angulation of 17° in the sagittal plane, for which no additional intervention was performed. Conclusions: This case series demonstrates that an 'internal fixator technique' is an acceptable alternative to the management of open fractures of the femur or tibia in adult patients. The NC-LP method provided opportunities to achieve a stable fixation with noncontact between the implant and the bone tissues, and the fractures were sufficiently stabilized to allow union with a low complication rate.Öğe Non-Septik bursitlerin endoskopik cerrahi ile tedavisi(2015) Çaçan, Mehmet Akif; Kapukaya, Ahmet; Mertsoy, Yılmaz; Yıldırım, Azad; Yiğit, ŞehmusAmaç: Amacımız, nonseptik bursitlerde endoskopik cerrahinin yara problemleri, hareket açıklıkları ve işe erken dönüş açısından çok önemli faydalar sağladığını gösteren kabul edilebilir bir işlem olduğunu göstermektir.Yöntemler: Bu çalışmaya 2008-2012 yılları arasında medikal tedaviye yanıt vermemiş tekrarlayan minör travmalarla oluşmuş nonseptik bursitisli hastalar alındı. Tanı için tüm hastalarda; AP ve yan grafiler, ultrasound, sıvının mikro ve makroskopik analizleri ve aerobik ve anaerobik kültürler çalışıldı. Bulgular: Yaş ortalamaları 40,8 yıl ve takip süresi 2,6[25] yıl olan ikisi diz travması ve diğerleri repetitif minör travmalarla oluşan 15 prepatellar 13 olekranon ve 4 ayak bileği bursitinde; endoskopik cerrahi sonrası yara skarı, duyu kaybı ve enfeksiyon gibi komplikasyonlar olmadı. Medikal tedaviye yanıt veren 1 adet nüks görüldü.Sonuç: Endoskopik bursektomi kısa ameliyat ve işe dönme süresi, minimal yara problemleri ve mükemmel sonuçlar nedeniyle güvenilir ve uygulanabilir bir işlemdirÖğe Osteoid osteomada bt yardımlı perkütan eksizyon(2015) Çaçan, Mehmet Akif; Alemdar, CelilGiriş: Osteoid osteoma benign bir kemik tümörüdür. Çapı genellikle 20 mm’den küçük olan nidus hastalığın patogenezinden sorumludur. Güncel tedavi yaklaşımı cerrahidir. Cerrahi tedavide nidusun eksizyonu amaçlanır. Bunun için açık ve kapalı pek çok yöntem geliştirilmiştir. Daha yüksek başarı sağlayan ve daha az kemik kaybına sebep olan perkütan eksizyon yöntemleri son yıllarda daha popüler olmuştur. Amaç: Bilgisayarlı tomografi eşliğinde işaretleme ve trephine (yuvarlak uçlu oyucu) ile enblok rezeksiyon yapılan osteoid osteoma olgularının klinik ve radyolojik sonuçlarını değerlendirmektir. Hastalar ve yöntem: Osteoid osteoma tanısıyla 2012-2014 yılları arasında BT eşliğinde perkütan nidus eksizyonu uygulanan 24 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların 18’i (%75) erkek, 6’sı (%25) kadındı. Ortalama yaş 15.3 (aralık 4-27) ve ortalama takip süresi 18.2 (aralık11-25) ay idi. İşaretleme BT eşliğinde K-Teli ile yapıldı. Sonrasında, steril şartlarda işaret teli üzerinden trephine ile enblok rezeksiyon uygulandı. Rezeksiyon sonrası kesi duvarları kürete edildi. Tedavinin etkinliği preop-postop VAS(Görsel Ağrı Ölçeği) ve FPS(Yüz Ağrı Ölçeği) ağrı skorlaması ile değerlendirildi. Kortikal defektin takibi direk grafi ile yapıldı. Bulgular: Hastaların 21’inde başarılı, 3’ünde başarısız sonuç elde edildi. Ağrı şiddeti VAS skalasına göre preoperatif ortalama 7.8, postoperatif ortalama 0.75 olarak bulundu. Nidusun en geniş çapı ortalama 11 mm ölçüldü. İşaretleme süresi ortalama 14 dk, ameliyat süresi ortalama 44.3 dk bulundu. Ortalama hastanede kalma süresi 1.17 gün (aralık 1-2) idi. Olguların % 83’ünde tanı histolojik olarak doğrulandı. Bir hastada operasyondan 3 ay sonra patolojik kırık gelişti. İki hastada enfeksiyon gelişti. İntraoperatif kırık ve nörovasküler yaralanma görülmedi. Sonuç: Osteoid osteoma tedavisinde, trephine ile BT eşliğinde perkütan eksizyon pratik, başarı oranı yüksek, komplikasyon oranı düşük ve yüksek maliyetli ekipman gerektirmeyen ekonomik bir yöntemdir. Anahtar Kelimeler: Osteoid Osteoma, Perkütan Eksizyon, Benign Kemik Tümörü