Eklemi ilgilendiren humerus alt uç kırıklarında triseps-reflekting ankoneus pedikül ve olekranon osteotomisi sonuçlarının karşılaştırılması
Abstract
Amaç: : Eklemi ilgilendiren humerus alt uç kırıkları cerrahi tedavi gerektiren kırıklardır. Bu kırıklarda farklı cerrahi yaklaşım ve tespit yöntemi kullanılmaktadır. Biz bu çalışmada triseps-reflecting anconeus pedicle (TRAP) ve olekranon osteotomisi yöntemleri ile tedavi edilen hastaların fonksiyonel sonuçlarını ve sonuçlara etki eden faktörleri değerlendirdik.
Gereç ve yöntem: Ocak 2006 -Kasım 2012 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalında Eklemi ilgilendiren humerus alt uç kırığı nedeniyle 36 hasta opere edildi. Yirmi bir (%58.3) hastada TRAP (GrupI), 15 (%41.7) hastada olekranon osteotomisi (Grup II) cerrahi yaklaşım yöntemi olarak kullanıldı. Grup I’in 11’i erkek, 10’u kadındı ve yaş ortalaması 36.7 idi. Grup II’nin 8’i erkek, 7’si kadındı ve yaş ortalaması 34.4 idi. AO sınıflamasına göre Grup I’in 4’ü C1, 8’i C2, 9’u C3 tipi kırık idi. Grup II’nin 1’i C1, 5’i C2, 9’u C3 tipi kırık idi. Grup I’de 6, Grup II’de 3 açık kırık vardı. Grup I ortalama 3.7 günde, Grup II ortalama 3.0 günde operasyona alındı. Grup I’deki hastaların 7’sine 90-90 plaklama, 14’üne paralel plaklama , Grup II’deki hastaların 3’üne 90-90 plaklama, 12’sine paralel plaklama yapıldı. Tüm hastalara erken rehabilitasyon başlandı. Fonksiyonel sonuçlar Mayo dirsek performans skoru ve Disabilities of Arm, Shoulder and Hand-Kol, Omuz ve Elin Fonksiyon Kaybı (DASH) skoru ile değerlendirildi.
Bulgular: Grup I’in takip süresi ortalama 38.4 ay, Grup II’nin takip süresi ortalama 27.8 ay idi. Grup I’deki hastaların ortalama DASH puanı 15.4 olarak (p>0.05) ve ortalama eklem hareket açıklığı 109.0 (p<0.05) olarak ölçüldü. Grup II’deki hastaların ortalama DASH puanı 20.6 olarak ve ortalama eklem hareket açıklığı ortalaması 96.6 olarak ölçüldü. Mayo dirsek performans skoruna göre Grup I’deki hastaların 10’unda çok iyi, 8’inde iyi, 2’sinde orta ve 1’inde kötü sonuç alındı, Grup II’deki hastaların 5’inde çok iyi, 7’sinde iyi, 2’sinde orta ve 1’inde kötü sonuç alındı. TRAP yöntemi ile açılım uygulanan hastalarda sonuçların daha iyi olduğu tespit edildi. Kırık tipinin prognoza etki eden parametrelerden biri olduğu ve yaralanma sonrası erken cerrahi uygulamalarında daha iyi sonuçlar alındığı tespit edildi (p<0.05). Yaş ve cinsiyetin fonksiyonel sonuca etki etmediği görüldü.
Sonuç: Eklemi ilgilendiren humerus alt uç kırıklarının tedavisinde hastalar erken dönemde operasyona alınmalıdır. Cerrahi yaklaşımda TRAP yöntemi fonksiyonel sonuçlar açısından olekranon osteotomisinden daha üstün bulundu. Cerrahi tespit erken rehabilitasyona izin verecek kadar stabil olmalı ve hastalara erken rehabilitasyon başlanmalıdır.
Anahtar Sözcük:Humerus alt uç;TRAP;olekranon osteotomisi;internal tespit Objectives: Distal humerus fractures with articular involvements require surgical treatment. These fractures are used in different surgical approach and fixation method. In this study we evaluated the functional outcomes and factors that affect the results of patients treated with triseps-reflecting anconeus pedicle (TRAP) and olecranon osteotomy.
Material And Method: Between January 2006 -November 2012 at Dicle University Faculty of Medicine, Department of Orthopaedics and Traumatology, due to distal humerus fractures with articular involvements of 36 patients were treated. Twenty one (%58.3) patients, TRAP (GroupI) and 15 (%41.7) patients, olecranon osteotomy (GroupII) was used as a surgical expansion method. In Group I, 11 were male and 10 were female and the mean age was 36.7. Group II, 8 male and 7 female and the average age was 34.4. According to AO classification in Group I 4 type C1, 8 type C2, 9 were type C3 fractures. In Group II, 1 type C1, 5 type C2, and 9 were type C3 fractures. In Group I 6, Group II 3 had open fractures.Average of 3.7 days in Group I and 3,0 days Group II were operated. In Group I, 7 were 90-90 paltting and 14 were parallel plating , In Group II, 3 were 90-90 paltting and 12 were parallel plating were used. All patients were started early rehabilitation. Functional results were evaluated with the Mayo elbow performance score and the DASH score.
Results: The mean duration of follow were 38.4 months in Group I, 27,8 months in Group II. In Group I, mean DASH scores 15.4 (p>0.05) , mean elbow flexion-ekstansiyon range motion 109,0 degrees (p<0.05) were detected. In Group II, mean DASH scores 20,6, mean elbow flexion-ekstansiyon range motion 96,6 degrees were detected. According to Mayo Elbow Performance Scorıng system, the results in Group I very good in 10, good in 8, mean in 2, and poor in 1 paitents, in Group II very good in 5, good in 7, mean in 2, and poor in 1 paitents. Patients treated with TRAP method were found to have better results. One of the parameters that affect the type of the fracture functional results and after injury early surgical applications were received better results (p<0.05). Age and gender did not influence the functional results.
Conclusion: Distal humerus fractures with articular involvements should be operated in the early period. Surgical approach with TRAP provided better functional outcomes than olecranon osteotomy approach. Surgical fixation must be stable enough to allow early rehabilitation and patients should be started early rehabilitation.
Keywords: distal humerus; TRAP; olecranon osteotomy;internal fixation
Collections
- Tıp Fakültesi Tezler [2253]