Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde tedavi gören sendromsuz ortodonti hastalarında dental anomalilerin kraniofasiyal yapılara göre prevelansı
Citation
Özdemir, B. (2023). Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde tedavi gören sendromsuz ortodonti hastalarında dental anomalilerin kraniofasiyal yapılara göre prevelansı. Yayımlanmamış uzmanlık tezi, Dicle Üniversitesi, Diyarbakır.Abstract
Amaç: Bu çalışmanın amacı, dijital panoramik radyografilerin retrospektif olarak değerlendirilmesi ile dental anomalilerin iskeletsel yapılara, cinsiyete ve çenelere göre sıklıklarının ve dağılımlarının incelenmesidir. Gereç ve Yöntemler: Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Kliniği'ne 2010-2022 yılları arasında ortodontik tedavi için başvuran, 8-18 yaş aralığında toplam 906 (306 Sınıf I, 300 Sınıf II, 300 Sınıf III) hastanın dijital panoramik radyografileri, fotoğrafları ve vaka sunumları çalışmamızda retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Tüm dental anomaliler (hipodonti, hiperdonti, gömülü dişler, transpozisyon) hastanın cinsiyetine, iskeletsel anomalisine ve çene lokasyonuna göre gruplandırılarak kaydedilmiştir. Üçüncü molar dişler çalışmaya dahil edilmemiştir. Veriler istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Bulgular: 740 hastada (%81,7) herhangi bir dental anomali saptanmazken, 166 hastada (%18,3) bir veya daha fazla sayıda dental anomali tespit edilmiştir. Dental anomali frekansı değerlendirildiğine hipodonti frekansı %10,6, hiperdonti frekansı %3,97, gömülü diş frekansı %13,36, transpozisyon frekansı %0,55 olarak bulunmuştur. Dental anomali prevelansı değerlendirildiğinde hipodonti prevelansı %5,63, hiperdonti prevelansı %2,76, gömülü diş prevelansı %10,6, transpozisyon prevelansı %0,55 olarak bulunmuştur. Dental anomaliler ile cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p>0.05). Sayı anomalilerinin iskeletsel gruplara göre dağılımında ise istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0,05). İskeletsel gruplara göre bakıldığında dental anomaliler en fazla Sınıf I grubunda, en az Sınıf II grubunda görülmüştür. Dental anomaliler maksillada mandibulaya göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla görülmüştür (p<0,05). Gömülü diş ve hipodonti anomalileri ile çeneler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki görülmüştür (p<0,05). Hipodontiden en sık etkilenen dişler sırasıyla maksiller lateral ve mandibular ikinci premolar dişlerdir. Hiperdontiden en çok etkilenen dişler maksiller lateral dişler ve maksiller meziodenslerdir. En sık gömülü kalan dişler maksiller kanin ve maksiller santral dişlerdir. En sık transpoze olan dişler de maksiller kanin ve maksiller birinci premolar dişlerdir. Sonuç: Dental anomaliler, hastalar için büyük önem taşımaktadır. Ağız sağlığını bozabilecek fonksiyonel, oklüzal ve estetik problemlere neden olurlar. Bu durumların önlenmesi için dental anomalilerin toplumda görülme sıklıklarının, iskeletsel yapılarla ilişkilerinin ve ortaya çıkış biçimlerinin bilinmesi önemlidir. Aim: The aim of this study is to retrospectively evaluate digital panoramic radiographs and to examine the frequency and distribution of dental anomalies according to skeletal structures, gender and jaws. Material and Methods: Digital panoramic radiographs, photographs and case reports of a total of 906 (306 Class I, 300 Class II, 300 Class III) patients, aged 8-18 years, who applied to Dicle University Faculty of Dentistry Department of Orthodontics for orthodontic treatment between 2010-2022 were evaluated retrospectively in our study. All dental anomalies (hypodontia, hyperdontia, impacted teeth, transposition) were grouped according to the patient's gender, skeletal anomaly and jaw location. Third molars were not included in the study. Data were analyzed statistically. Results: While no dental anomalies were detected in 740 patients (81.7%), one or more dental anomalies were detected in 166 patients (18.3%). When the dental anomaly frequency is evaluated, hypodontia frequency was 10.6%, hyperdontia frequency 3.97%, impacted tooth frequency 13.36%, transposition frequency was 0.55%. When the prevalence of dental anomaly is evaluated, the prevalence of hypodontia was 5.63%, the prevalence of hypodontia was 2.76%, the prevalence of impacted teeth was 10.6% and the prevalence of transposition was 0.55%. There was no statistically significant relationship between dental anomalies and genders (p>0.05). While there was a statistically significant relationship was found in the distribution of number anomalies according to skeletal groups (p<0.05). Considering the skeletal groups, dental anomalies were seen mostly in Class I group and least in Class II group. Dental anomalies were statistically significantly higher in maxilla than mandible (p<0.05). There was a statistically significant relationship between impacted teeth and hypodontia anomalies and jaws (p<0.05). The most commonly observed absence teeth were maxillar laterals and mandibular second premolars. The most commonly observed supernumerary teeth were maxillar laterals and mesiodens. The most commonly observed impacted teeth were maxillar canines and maxillar central incisors. The most commonly observed transposed teeth were maxillar canines and maxillar first premolars. Conclusion: Dental anomalies are of great importance to patients. They cause functional, occlusal and aesthetic problems that may impair oral health. In order to prevent these situations, it is important to know the prevalence of dental anomalies in the community, their relationship with skeletal structures and their manifestations.