Diyarbakır kenti civarında taraça kayıtlarına göre son buzul maksimumu'ndan beri Dicle Vadisi'nin jeomorfolojik evriminin kronolojisi
Citation
Karadoğan S., Kuzucuoğlu C. ve Dumoulin J-P. (2018). Diyarbakır kenti civarında taraça kayıtlarına göre son buzul maksimimundan beri Dicle nehri vadisinin jeomorfolojik evriminin kronolojisi (Chronology of the Tigris valley geomorphologic evolution since the LGM accordıng to terrace records in the Diyarbakır area). M.A. Sarıkaya ve Ş. Yıldız (Ed.). Turqua 2018 - Türkiye Kuvaterner Sempozyumu (The Quaternary Symposium of Turkey) 2-5 Mayıs 2018 İstanbul Teknik Üniversitesi-Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, İstanbul / Türkiye, Bildiri Özleri Kitabı içinde. (ss.82-83). İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi-Avrasya Yer Bilimleri EnstitüsüAbstract
Diyarbakır kenti civarında yaklaşık 10 km'lik bir mesafe boyunca Dicle Nehri taraçaları ile ilgili olarak: (1)
Diyarbakır kentinden Karpuzlu Menderesine kadar uzanan alanda; (2) Kentin güney-güneybatısında Dicle
Vadisi’ne inen yamaçlardaki (Hevsel Bahçeleri) taraça dolgularını oluşturan sedimentler, arazi gözlemleri
ve karot sondajı kullanılarak, stratigrafik açıdan incelenmiş ve 14C yöntemiyle tarihlendirilmişlerdir.
Karpuzlu Menderesi çevresinde ise, bu alanda inşa edilen arıtma tesisi inşaatının sunduğu elverişli kesit
imkanları nedeni ile örnekler açık yamaçtan alınmıştır. Diyarbakır güneydoğusundaki Hevsel
Bahçeleri’nde bugünkü taşkın yatağı üzerinde 7 farklı alüvyal taraça belirlenip haritalanmıştır. Dicle Nehri
kenarındaki taraçalarda seçilmiş üç alanda yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar, Son Buzul
Maksimumu’ndan bu yana nehir yatağının yer değiştirmeleri, birikim ve yarılma-aşındırma periyotları
hakkında bilgi vermektedir. Şöyle ki:
1) Son Buzul Maksimumu’na kadar, Dicle Nehri alüvyonları, bugünkü taşkın yatağından yaklaşık 2
m aşağıda bir seviyeden itibaren birikmiş ve taşkın ovasından yaklaşık + 3,5 m kadar bir yükseltiye
ulaşmıştır. Bu taraça (T1) bu çalışmada tarihlenen en eski taraçadır.
2) LGM (Son Buzul Maksimumu) ve Erken Holosen arasındaki dönemde (Genç Dryas boyunca?)
yarılma yaklaşık + 2 m'ye kadar düşmüştür.
3) Erken Holosen'de başka bir taraça (T2) yaklaşık + 3 m kotuna kadar birikmiştir.
4) Yanal olarak hareket eden kanallar, tarihlenemeyen bir evrede T2 birikimlerini kesmiştir.
5) M.Ö. İkinci bin yılın 2. yarısı boyunca taşkınlar kalın siltlerin önceki kanal yatağından 5 m yukarıya
kadar çökelmesini sağlamıştır. Bu evre muhtemelen, Fırat vadisinde benzer gözlemlere paralel
olarak Erken Tunç Çağı sırasında topraklar üzerindeki tarım baskısıyla ilişkilidir.
6) M.Ö. Birinci bin yılın 2. yarısına (Demir Çağı), yarılma aşınma ve birikim evrelerinin değişiklikleri
damgasını vurmuş olup, Roma Dönemi’nden itibaren ritim hızlanmıştır. Bu çalışma Dicle
Üniversitesi (BAP), AMIDA projesi (MHS-Montpellier), ArchéoMed project of PaléoMex (INEECNRS)
ve TelluS/Artemis (INSU-CNRS) programı tarafından desteklenmektedir. Tigris terraces over a 10 km path (1) from upstream the Diyarbakir city to the Karpuzlu meander, and (2)
downslope the city (the Hevsel Gardens) have been studied using field work and cores in the sediments
forming the terraces, 14C dated in suitable layers studied in cores (north of Diyarbakır), and open sections
(Karpuzlu). In the Hevsel Gardens, we identified and mapped seven terraces above today’s flood plain. In
three areas selected in the terraces fringing the River Tigris, our results inform about the river
displacements, accumulation vs incision periods since the Late Glacial:
1) Until the LGM, the Tigris alluvium accumulated up from a level ca ≥ 2 m below today’s flood
plain (FP), reaching ca + 3.5 m above FP (T1: oldest terrace we dated);
2) At the turn between the LGM and the Early Holocene (during the Younger Dryas? ), incision
occurred down to ca + 2 m;
3) During Early Holocene another terrace accumulated up to ca + 3 m (T2);
4) Laterally moving channels incised T2 during an undated phase;
5) During the 2nd half of the 2nd millennium BC, a flooding phase deposited thick silts over the
previous channel bedload up to + 5 m. This phase is possibly related to agricultural pressure on
soils during the Early Bronze Age, paralleling similar observation in the Euphrates valley;
6) The 2nd half of the 1st millennium BC (Iron Age) is marked by alternations of incision and
accumulation phases, the rhythm of which accelerated from the Roman period on. This research is
funded by the Dicle University, the AMIDA project of the MHS-Montpellier, the ArchéoMed
project of PaléoMex (INEE-CNRS), and the TelluS/Artemis program (INSU-CNRS)