Aker, Abdulhalik2025-02-222025-02-2220232667-5641https://doi.org/10.7827/TurkishStudies.72203https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/1248285https://hdl.handle.net/11468/29940Edebiyatımızın hak ettiği ilgiyi görememiş romanlarından biri olan Kaybolmuş Günler, Türkiye Cumhuriyeti’nin 50. yılında yönetimin çok ağır baskıları altında toplumsal benliklerini ararken bireysel benliklerini de kaybetme tehlikesi ile yüz yüze gelen gençlerin simge ismi Beşir Güner’in aşk, inanç ve değer yargıları bağlamında iç dünyasını anlatır. Eser her ne kadar üniversiteden mezun olmaya çalışan bir gencin aşk ve inanç ekseninde iç dünyasını anlatıyor olsa da çoğu zaman bu olaylara dönemin toplumsal meseleleri de eşlik etmektedir. Bir dönem romanı olarak nitelendirebileceğimiz Kaybolmuş Günler, 68 Kuşağı’na farklı bir açıdan bakabilme cesaretini göstermiş ve aynı konuya değinen romanlar arasında farklı ve müstesna bir yer edinmiştir. Siyasi istikrarsızlık içerisinde sağ-sol olarak kamplara ayrılan genç kitlenin geleceğe dair düşledikleri her şey, dönemin acımasız rüzgârı önünde uçuşurken kendilerini bir tedirginlik içerisinde görmeleri kaçınılmazdır. Bu ruh hâli içerisinde olan gençlik asıl uğraşlarına odaklanamamakta ve ideallerinden yavaş yavaş uzaklaşmaktadırlar. Onları düşledikleri bir hayata ulaştıracak olan yarınlardan hiçbir umudu kalmayan bu nesil, içerisinde bulundukları zamanı da verimli geçirememekte ve gerek bugünleri gerekse gelecekleri olmak üzere günlerini kaybetmektedirler. Bu çalışmamızda Mustafa Miyasoğlu’nun bu ilk romanını yapı ve izlek bakımından inceleyerek romancının hem roman tekniğine ilişkin izlediği yolu hem de dönemin sosyal ve politik meselelerine değinerek aktarmış olduğu olayları gün yüzüne çıkarmaya çalıştık.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessTürk Dili ve EdebiyatıMustafa MiyasoğluKaybolmuş Günler68 kuşağıyapı ve izlekKedi Günlüğüne Yansıyan Tedirginlik: Mustafa Miyasoğlu’nun Kaybolmuş Günler Romanında Yapı ve İzlekArticle18422852301124828510.7827/TurkishStudies.72203