Kronik bel ve boyun ağrılarında anksiyete ve depresyon ilişkisi

Giriş ve Amaç: Bu çalışma, algoloji polikliniğine başvuran bel ve boyun ağrısı olan hastaların anksiyete ile depresyon ilişkisini değerlendirmek ve bu verileri sağlıklı kontrol grubundaki bireylerle karşılaştırarak aralarında anlamlı farklılık olup olmadığını değerlendirmek üzere gerçekleştirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurul onayı (Tarih: 15.02.2022, Karar No: 64) alındıktan sonra, 16 Şubat 2022- 30 Haziran 2022 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesi algoloji polikliniğine başvuran bel ve boyun ağrısı şikâyeti olan hastalar çalışma için uygunluk açısından değerlendirildi. Uygun görülen hastalar çalışma hakkında bilgilendirildi ve çalışmaya katılımı gönüllü olarak kabul eden hastalarla görüşüldü. Çalışmaya katılımın gönüllülük ilkesine bağlı olduğu ve eğer isterlerse herhangi bir zamanda çalışmadan çekilme hakları olduğu tüm katılımcılara anlatıldı. Kontrol grubu (n=100) herhangi bir bel/boyun ağrısı olmayan sağlıklı gönüllüler arasından seçildi. Çalışma kriterlerini karşılayan hastalar, gönüllü onam verdikten sonra, yüz yüze görüşüldü ve bu görüşmede araştırmacılar tarafından hazırlanan sosyodemografik veri formu ve skalalar aracılığı ile verileri elde edildi. Kişisel veriler ve ağrı değerlendirmesi parametrelerine ek olarak tüm katılımcılarda depresyon değerlendirmesi için 'Beck depresyon ölçeği' ve anksiyete değerlendirmesi için de 'Beck anksiyete ölçeği' uygulandı. Hastaların ağrı değerlendirmesi için görsel ağrı skalası (GAS) kullanıldı. Bu formlar aracılığı ile elde edilen veriler istatistiksel olarak analiz edildi. Analizler için SPSS paket programının 28,0 versiyonu kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya katılan bel ve boyun ağrısı olan hastalarda anksiyete ve depresyon görülmesi istatistiksel olarak anlamlı bulundu, ev hanımlarında, ileri yaşta, düşük eğitim seviyesinde, evlilerde, uzun süreli çalışma durumda ve yüksek vücut kitle indeksi olanlarda bel ve boyun ağrısı görülme sıklığının artmış olduğunu görüldü. Katılımcılardan kadın cinsiyette anksiyete görülme oranı yüksek olmasına rağmen depresyon görülme oranının erkek cinsiyetten faklı olmadığını gözlemlendi, ev hanımlarında ve emeklilerde hem anksiyete hem de depresyon daha sık görüldü, ağrının süresinin uzunluğu ile VKİ yüksekliği hem depresyon hem de anksiyete ile ilişkili görüldü, evlilerde bekarlara göre depresyon daha sık görülürken anksiyete ile ilgili anlamlı fark bulunmadı. Eğitim düzeyi, yaşanılan yer ve de sigara kullanımının anksiyete ve depresyon ile ilgisi bulunmadı. Sonuç: Bulgularımızın sonucunda bel ve boyun ağrısı olan hastalarda depresyon ve anksiyete sıklığının anlamlı derecede birliktelik gösterdiği ve bunun toplumda sık görüldüğü bu hastalıkların tedavisini yaparken bel ve boyun ağrısı olan hastalarda mental durumu düzenlemek adına sağlık yardımı almaları gerektiğini hastalara anlatmamız gerektiğini düşünmekteyiz.

Background and Aim: This study was conducted to evaluate the relationship between anxiety and depression in patients with low back and neck pain who applied to the algology outpatient clinic, and to compare these data with individuals in the healthy control group to evaluate whether there is a significant difference between them. Materials and Methods: After obtaining the approval of the Dicle University Faculty of Medicine Ethics Committee (Date: 15.02.2022, Decision No: 64), patients with low back and neck pain who applied to the Dicle University Faculty of Medicine algology outpatient clinic between February 16, 2022 and June 30, 2022 were evaluated for eligibility for the study. Eligible patients were informed about the study, and patients who voluntarily agreed to participate in the study were interviewed. All participants were informed that participation in the study was based on the principle of voluntariness and that they had the right to withdraw from the study at any time if they wished. The control group (n=100) was selected from healthy volunteers without any low back/neck pain. The patients who met the study criteria were interviewed face-to-face after giving their voluntary consent and their data were obtained through the sociodemographic data form and scales prepared by the researchers in this interview. In addition to personal data and pain assessment parameters, the 'Beck depression scale' for depression assessment and the 'Beck anxiety scale' for anxiety assessment were applied to all participants. Visual pain scale (VAS) was used for the pain assessment of the patients. The data obtained through these forms were analyzed statistically. The SPSS package program, version 28.0 was used for the analyses. Results: In our study, the incidence of anxiety and depression in patients with low back and neck pain was found to be statistically significant. It was determined that the incidence of low back and neck pain was increased in housewives, advanced age, low education level, married people, long-term working status and higher body mass index. It was observed that although the rate of anxiety was higher in the female gender, the rate of depression was not different between genders. Both anxiety and depression were more common in housewives and retirees. The length of the pain duration and higher BMI were associated with both depression and anxiety. While depression was more common in married people compared to singles, no significant difference was found regarding anxiety. Education level, place of residence and smoking were not associated with anxiety and depression. Conclusion: As a result of our findings, we believe that we should explain to the patients that the frequency of depression and anxiety is significantly associated with low back and neck pain patients and that they should receive health care in order to regulate the mental state of patients with low back and neck pain while treating these diseases, which are common in the society.