Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Asker, Ahmet" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hatay`ın Türkiye Cumhuriyeti`ne katılımı
    (2017) Asker, Ahmet; Sarıbıyık, Mustafa
    Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı'na İngiltere ve Fransa'nın başını çektiği itilaf kuvvetlerine karşı Almanya'nın yanında yer alarak katılmış ve bu savaşta yenilmişti. 30 Ekim 1918' de Mondros Ateşkes Anlaşması savaş haline son verdiği zaman ateşkes anlaşmasının maddeleri gereği, sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli birlikler dışında Türk ordusunun derhal terhis edilmesi gerekiyordu. İstanbul'dan cephelere silahlan bırakma ve orduları dağıtma emri gelmişti. Buna göre, Hicaz'da, Asir'de, Yemen'de, Suriye'de ve Irak'ta bütün garnizonların en yakın Müttefik Komutanlıklarına teslim olmaları öngörülüyordu. Mondros herhangi bir sınır çizgisi çizmediği gibi, 16. maddedeki Suriye ve Irak'tan ne anlaşılacağı belli değildi. Bu sebeple burada bulunan orduların komutanı olan M. Kemal, durumun açıklığa kavuşturulmasını istiyordu. Burada itilaf kuvvetleri ile Osmanlı yönetimi arasında görüş ayrılığı mevcuttu. Bu görüş ayrılığı ileride Sancak Sorunu'na sebep teşkil edecekti. Müttefiklere göre ateşkes ne müttefiklerin ileride nereye kadar ilerleyebilecekleri, ne de gelecekteki sınırlar konusunda taahhüt içermeyen, sadece Osmanlı ordularının teslim olmalarını sağlayan bir anlaşma idi. Dolayısıyla onlara göre ateşkes hattı diye bir hat yoktu. Buna karşılık Türklere göre 31 Ekim 1918 günü öğle saatlerinde Osmanlı ordularının bulundukları mevziler gelecekteki egemenliklerinin sınırını çizmekteydi. 30 Ekim 1918' de Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandığında İngiliz orduları Halep'i yeni işgal etmiş ve Musul ile İskenderun'un güneyine yeni gelmiş bulunuyorlardı. Bu durum, daha sonra bu bölgeyi işgal etmiş olan Fransa ile Ankara Hükümeti arasında imzalanacak olan Ankara Anlaşması' na da yansıyacak ve İskenderun-Antakya üzerine sıkı pazarlıklar yapılmasına karşın burası Türkiye sınırları dışında bırakılacaktır. Fakat Paris- Ankara arasında imzalanan 1921 tarihli Ankara Anlaşması ile İskenderun bölgesi için özel bir yönetim rejimi kurulması öngörülmüştür. Anlaşma metninde 'Bu Ill bölgenin Türk soyundan gelen halkı, kültürlerinin gelişimi için her türlü kolaylıktan yararlanacaklardır. Türk dili orada resmi bir dil olacaktır ' denilmekteydi. İleride ise öngörülen bu hükümlerin uygulanmasında sıkıntılar yaşanması üzerine Türkiye ile Fransa arasında uzun soluklu siyasal bir mücadele dönemi yaşanacaktır. Taraflar aralarında anlaşamayınca konuyu Milletler Cemiyetine götürecekler ve konunun çözüme kavuşturulma çalışmalarına bu platformda devam edilecektir. Aralık 1936'da başlayan Milletler Cemiyeti süreci 27 Ocak 1937 tarihli Sandler Raporu ile önemli bir aşama kaydetmiştir. Burada alınan kararlan müteakip 29 Mayıs 1937'de Türkiye-Fransa arasında imzalanan anlaşma ile Sancak ayrı bir varlık olarak kabul ediliyordu. Gelinen bu aşama Hatay için bir dönüm noktasıydı. Bu bölgede yapılması öngörülen sayım ve seçim işlerinde kargaşalıkların ve kanlı olayların çıkması üzerine Türkiye ve Fransa Milletler Cemiyeti'ni devre dışı bırakarak sorunu kendi aralarında çözmeye karar vermişlerdi. Bunun sonucu olarak da 7>-b Temmuz 1938 tarihli anlaşmalar imzalanmış ve Türk askeri Hatay'a girmiştir. Bundan sonra da sorunun Türkiye lehine kesin çözümüne çok az kalmıştır. Olayların böyle şekil almasında uluslar arası ortamın büyük bir etkisi vardır. 1930'lu yılların sonlarına doğru uluslararası ortamın gerginliği Fransa ve Türkiye'yi birbirine yakınlaştırmış ve bu yakınlaşma Sancak sorununun Türkiye'nin lehine çözülmesine katkıda bulunmuştur. Bunun sonucu olarak Hatay, önce başlı başına bir devlet olmuş ve sonra da meclisinde aldığı karar ile Türkiye Cumhuriyeti 'ne katılmıştır.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim