Perinetal asfiksili yenidoğanlarda miyokardiyal etkilemenin değerlendirilmesi
Abstract
Perinatal asfiksi, genel olarak doku zedelenmesine yol açacak kadar dokuya oksijen verilmesinin bozulması sonucu hipoksemi ve Mperkapninin birlikte olması şeklinde tanımlanabilir. Asfikside, her ne kadar en sık santral sinir sistemi etkilenmekte ise de, diğer bir çok sistemle birlikte kardiyak fonksiyonlar da etkilenmektedir. Asfikside bozulmuş miyokardiyal kontraktilite, düşük kalp hızı ve hipotansiyonun mortalitenin artmasına ve uzun dönem nörolojik sekellerin ortaya çıkmasına neden olduğu bildirilmektedir. Bu çalışma, asfiksiye maruz kalmış yenidoğanlarda kardiyak etkilenmenin tespiti ve erken tam laiterlerinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Yenidoğan Ünitesi'ne Nisan 2005-Aralık 2005 tarihleri arasında perinatal asfiksi nedeniyle başvuran, miyadında doğmuş, yaşamlarının ilk 72 saatindeki 28 yenidoğan hasta bebekler ile, kontrol grubu olarak sağlıklı 12 bebek alındı. Hastaların 16' sı erkek, 12'si kız ve kontrol grubunun 8'i erkek, 4'ü ise kız idi. Konjenital kalp hastalığı, sepsis, akciğer hastalığı gibi başka bir hastalığı olanlar çalışmaya dahil edilmedi. Hipoksik iskemik ensefalopati (HİE) teşhisi anamnez, klinik muayene ve laboratuar tetkikleri ile konmuş olup, HİE evrelendirmesi, Sarnat & Sarnat HÎE evrelendirilmesi ile yapıldı. Hastalarımızın 11 'i (%39) Evre-1, 1 1*1 (%39) Evre-2 ve 6'sı (%22) Evre-3 HİE özelliklerini taşıyordu. Hastalar servise alındıktan sonra kreatin kinaz (CK), kreatin kinaz MB-izoenzimi (CK-MB), laktat dehidrogenaz (LDH) ve brain natriüretik peptid (pro-BNP) ölçümleri için kan örnekleri alındı ve ölçümler hastanemiz merkez laboratuarında yapıldı. Tüm hastaların ve kontrol grubunun sistolik ve diyastolik kalp fonksiyonları ekokardiyografi (EKO) tek pediyatrik kardiyolog tarafından değerlendirildi. EKO incelemelerinde sistolik fonksiyonların değerlendirilmesi amacıyla ejeksiyon fraksiyon (EF) ve fraksiyonel kısalma (FS), diyastolik fonksiyonların değerlendirilmesi için ise izovolemik relaksasyon zamanı (İVRT), peak A hızı, peak E hızı ve E/A oranına bakıldı. Çalışmamızın sonucunda, LDH düzeyleri asfiktik bebeklerde daha yüksek çıkmakla beraber, kontrol grubuyla aralarında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). CK düzeyi, asfiksiye maruz kalanların genelinde kontrol grubuna göre daha yüksek iv bulunurken, bu yüksekliğin istatistiksel olarak asfîksinin şiddetiyle ilişkili olmadığı görüldü (<0,05). CK-MB enziminin ise; asfîksinin şiddetini belirlemede CK'dan daha güvenilir olduğu, CK-MB'nin yükseklik düzeyi ile HİE evreleri arasında korelasyon olduğu görüldü. Çalışmamızda, pro-BNP düzeyleri açısından asfîktik hastaların geneli ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0,05). Pro-BNP düzeyi 10 bin' inin üstü olan grupla kontrol grubu karşılaştırıldığında CK, CK-MB, LDH ve A peak değerleri arasında anlamlı farklar bulundu (p<0,05) Asfiktik hastalarda sistolik kalp fonksiyonların (FS ve EF) bozulduğu, bu bozukluğun derecesinin asfîksinin şiddetiyle korele olarak arttığım tespit ettik. Hasta grubu ile kontrol grubu, diyastolik kalp fonksiyonları açısından karşılaştırıldığında, A peak değerlerine göre aralarında anlamlı fark bulundu (p<0,05). Sonuç olarak, asfiktik yenidoğanlarda kardiyak fonksiyonlarda etkilenme HİE'nin tüm evrelerinde az veya çok olmaktadır. HİE Evre-1 ve Evre-2'de diyastolik fonksiyon parametrelerinde etkilenme bulguları ortaya çıkarken belirgin sistolik fonksiyon bozukluğu Evre-3 hastalarda görülmektedir. Biyokimyasal markerler olan pro-BNP, CK-MB, CK ve LDH HİE'nin tüm evrelerinde yüksek bulunmuş olup belirgin sistolik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda LDH dışındakilerin yüksekliği istatistiksel olarak da anlamlı çıkmıştır. Hem HİE'nin evreleriyle ve hem de kardiyak fonksiyonlardaki bozulmayla en iyi korelasyonu gösteren ise pro-BNP olmuştur. Perinatal asphyxia can be described as severe oxygen deficiency in tissues as may cause cellular damage and co-existence of both hypoxemia and hypercarbia. Although central nervous system is most vulnerable to asphyxia, almost all other systems, as well as heart, suffer. It is reported that severed myocardial contractility, low heart rate and hypotension, of all which are caused by hypoxia, increase mortality and neurological sequels. This research is carried out in order to detect cardiac damage due to asphyxia and determine early diagnostic criteria for vulnerable cases. This research is carried out between April 2005 and December 2005 at Pediatrics Department of Dicle University School of Medicine, Diyarbakir, Turkey, and 28 term asphyxiated newborns within first 72 hours of life is included into the research. Healthy 12 newborns are designated for control group. Of the research group, 16 are male, 12 female while there are 8 male and 4 female in the control group. Cases having other illnesses such as congenital heart disease, sepsis or respiratory problems are excluded from the study. The diagnosis of hypoxic-ischemic encephalopathy (HIE) is made by both clinical and laboratory evaluations and Sarnat and Sarnat criteria is used for staging. Of 28 effected cases, 11(39%) were Stage-I, 11(39%) were Stage-II and 6(22%) were Stage-Ill. After the clinical admission of these cases, blood samples are drawn for creatin kinase (CK), kreatin kinase MB-isoenzyme (CK-MB), lactate dehydrogenase (LDH) and brain natriuretic peptide (pro-BNP) and sent to main biochemistry laboratory for analysis. Systolic and diastolic cardiac functions of all subjects either in research or control group are evaluated by one and same pediatric cardiologist. Ejection fraction (EF) and fractional shortening (FS) for systolic and isovolemic relaxation time (IVRT), peak A velocity, peak E velocity and E/A ratio for diastolic functions are measured. VI Although LDH levels are higher in asphyxiated babies than control group, the difference is not statistically meaningful(p>0,05). CK levels are higher in asphyxiated babies than control group but this increase is notfound to be related with the severity of asphyxia(p>0,05). We find CK-MB is to be more reliable on determining severity of asphyxia rather than CK alone andCK-MB levels are found to be correlated with the severity of asphyxia. Pro-BNP levels are found higher in asphyxiated babies, which is statistically significant(p<0,05). Asphyxiated cases with a high Pro-BNP levels of over 10.000 (pg/mD are compared with control group for bio-chemical markers and found statistically significant differences for CK, CK- MB, LDH and A peak levels in echocardiography between them(p<0,05). Another finding is that systolic cardiac functions (FS and EF) are severed due to asphyxia in accordance with the severity of asphyxia. The difference between A peak levels of asphyxiated cases and control group is statistically significant (p<0,05). In conclusion, cardiac functions in asphyxiated newborns are effected more or less in all stages of HIE. While diastolic functions of myocardium are more prominently effected in cases with stage I and II HIE, prominent systolic function disorder is detected in Stage III HIE-cases. Bio-chemical markers of pro-BNP, CK- MB, CK and LDH are found to be higher in all stages of HIE than of the levels of control group and the increasing levels of these markers except LDH in cases with prominent systolic function disorders are to be statistically significant. The bio- marker well-correlating with both stages of HIE and cardiac function disorders is found to be pro-BNP.
Collections
- Tıp Fakültesi Tezler [2090]